'Temel gelir güvencesi sadaka değil, bir haktır'

'Temel gelir güvencesi sadaka değil, bir haktır'
Artı TV'de yayımlanan Nazım Alpman ile Gün Başlıyor'un konuğu ekonomi politikçi Mustafa Durmuş oldu. Durmuş, pandemi ile insanların daha da yoksullaştığına dikkat çekti.

ARTI GERÇEK- Artı TV'de yayımlanan Nazım Alpman ile Gün Başlıyor programında geçtiğimiz günlerde yayımlanan TÜİK verileri ve temel gelir güvencesi değerlendirildi.

Açıklanan raporların doğruluğu konusunda çok ciddi şüphelerin olduğunu söyleyen Ekonomi Politikçi Mustafa Durmuş, "TÜİK'in açıkladığı raporlara ciddi bir güvensizlik var ancak bu sadece onlarla ilgili değil, büyüme rakamlarında da aynı sorun ortaya çıkıyor. İstihdam ve işsizlik raporlarında da aynı sorun çıktı. Yani ciddi bir biçimde güven yitirme söz konusu. Buna rağmen yüzde 15 civarındaki enflasyonun, çok yüksek bir enflasyon olduğunun altının çizmek lazım. Oysa markette, pazarda, sokakta enflasyonun çok daha yüksek olduğunu biliyoruz" dedi.

Halkı ilgilendiren kısmının hayat pahalılığı olması gerektiğine dikkat çeken Durmuş, "Fiyat hareketliliği olabilir, zaman zaman yükselme gösterebilir ama asıl olarak sizin gelirlerinizin bunu nasıl izlediği önemlidir. Eğer sizin gelirleriniz de ciddi bir şekilde azalıyorsa, sizin için hayat çok pahalı gelmeye başlar" ifadelerini kullandı.  

'ÖNCE POLİTİK SORUMLULUĞUN VERİLMESİ GEREKİYOR'

Siyasal iktadarın meseleyi ekonomik istikrarın sağlanması olarak ele aldığını söyleyen Durmuş, "Burada şu soruyu sormak gerekiyor; Bu enflasyon resmi olarak dahi dünyanın en büyük enflasyonlarından, Türkiye ekonomisi bu hale nasıl geldi? Bir kaç yıldır ayaklarının üzerinde değil de kafasının üzerine oturtulmuş bir faiz enflasyon teorisinde ısrar edildi. Bu ısrar nedeniyle ortaya bu tablo çıktı. Hem kuru baskılamak, hem faizleri baskılamak gerekçesi ile böyle bir tablo ile karşı karşıyayız. O yüzden önce bunun politik sorumluluğunun da verilmesi ve kabul edilmesi gerekiyor. Neden bu kadar yüksek enflasyon oranı ile karşı karşıyayız, neden halk izlenen yanlış politikalar sonucunda böyle bir enflasyon ile ezilme ve yoksullaşmak durumunda kaldığını sorgulamalıyız. Bunun hesabı verilmeden daha fazla konuşmanın da bir anlamı yok" dedi. 

'PANDEMİ İLE BİRLİKTE DERİN YOKSULLUK OLUŞTU'

İnsanların kollarına takılmış gizli kelepçeler ile çarkın işlediğini vurgulayan Durmuş, "Bu çark işlediği sürece demokratik kazanımların elde edilebilmesi mümkün değil" dedi. Pandemi ile birlikte insanların daha da yoksullaştığına dikkat çeken Durmuş, işleyen çarka 'çomak sokmak' gerektiğini söyledi. Durmuş, "Bu çomaklardan bir tanesi gelir güvencesi. Yani insanları hayırseverlik yardımlarına mahkum bırakmayan, borçlandırmaya sürüklemeyen dolayısıyla biat kültürünü reddettiren bir yerden güvencemizin olması gerekiyor. Bu bağlamda Demokrasi İçin Birlik Platformu, 'Temel Gelir Güvencesi' kampanyası başlattı" dedi. Pandemi ile derin bir yoksullaşmanın olduğunu söyleyen Durmuş, aynı zamanda da gelir dağılımı adaletsizliğinin arttığını vurguladı. Bu sürecin işçi ve emekçileri ciddi bir güçsüz durumuna getirdiğini söyleyen Durmuş, "Bu güçsüzlüğün nedeni sadece Covid-19 değil. Aynı zamanda teknolojide bir takım gelişmeler oldu. Robotlaşma, dijitalleşme, yapay zeka uygulamaları da artık giderek canlı emeği üretim sektörünün dışına atmaya başladı" diye konuştu. 

'TEMEL GELİR GÜVENCESİ BİR HAK'

İnsanların gelir elde edebilmek, onurlu bir yaşam sürebilmek adına mutlaka bir işinin olmasının gerekmediğini söyleyen Durmuş, "Kapitalizm artık istihdam yaratmıyor. Bu kadar çok işsiz yaratan, istihdamdan koparan, canlı emeği üretim dışına iten bir gelişme söz konusu olduğunda işsiz kalan insanlara, "Sizin geliriniz yok, sizin yaşama hakkınız yok" deme hakkını yok. O nedenden dolayı temel gelir güvencesi istihdamdan bağımsız olarak herkese verilmesi gereken çok önemli bir güvence" dedi. 
Sadece yoksulluğa ve gelir dağılımı adaletsizliğine karşı bir önlem olmadığını söyleyen Durmuş, "Bu bir lütuf da değil, hayırseverlik de değil veya sadaka da değil" diyerek, "Bu bir hak, adalet arayışıdır. Bunu yaptığınız takdirde o çarkın içine çomak sokmuş olursunuz" dedi. 

'KADININ EMEĞİ GÖRÜLMÜYOR'

Bir hesaba göre bütün dünyada emeği görülmeyen kadınların, emeğinin görülmesi halinde 10 trilyonu geçen bir rakama ulaştığını söyleyen Durmuş, "Türkiye gibi ülkelerde bu çok daha yüksek. Sürekli olarak da 'başkalarının eline bakan' bir pozisyonda. O nedenle ataerkil başta olmak üzere bunu reddedebilen ve kadının da bu tür baskılara karşı 'Hayır' diyebilmesini sağlayan bir mekanizma olurdu" ifadelerini kullandı.

Durmuş, "Temel gelir güvencesinin insanı özgürleştiren, insanın daha nitelikli kendisine zaman ayırabilen ve daha rahat hareket edebilmesini sağlayan bir mekanizmadan bahsediyoruz" dedi.

Öne Çıkanlar