Saykoland
Sinan ZARAKOLU
Karamsarım ve cezaevinden gelen pozisyonu bende saklı infaz korumacı bir arkadaşın aktardıkları bunun temel nedeni. F tipi cezaevinin hücre tipi koğuşlarından birinde üç tutuklu kalmakta. Halen yargılandıkları için isim sormayın zaten konu onların şahısları değil.
Bir numaralı tutuklu bir pedofilik. En son çalıştığı kurumda enselenmiş; kendilerine emanet yatılı kalan çocuklara sarkmış. Ancak işin vahim tarafını arkadaş söylüyor: "Ayıp, mayıp kalmamış, bir kez tıpa çıkmış ya susmuyor xxx herif, mütemadiyen itiraf modunda, bundan önce bulunduğu kurumlarda da aynı haltları yemiş, ondan bundan referans dolaşıp durmuş, ötüp durduklarını kayda alan var mı, yeni dava açılır mı bilmiyorum ama anlatırken öyle masum hallere giriyor ki katlanılır gibi değil."
Aktarılanlar içerisinde beni çileden çıkaran sözler şunlar oldu, "fırsat vardı ben de değerlendirdim. Zaten yakın olmak için kuruma girmiştim; kılık, kıyafet, ibadet her şeyim uygundu; geceye kalacak adam bulmak hep zordur; arıyorlardı; para pul istemem; yine talip oldum; geceye bedava bekçi, gündüz muallimliğe devam, onların da işine geldi. Ben mutlu, kurum mutlu, çocuklar mutlu…"
İki numaralı tutuklu, bence bildiğiniz paranoyak, usulsüz soruşturma yürütmekten içeri tıkmışlar. Anladınız, adam memur, yetkisi var yok bilmem GBT’lere erişmiş, devamını kendisi kovalamış. Bulunduğu ilçede on binden fazla insan hakkında rapor düzenlemiş. İlk bir iki ay içinde terfi de almış mübarek. Ancak iş ildeki mülki erkâna dayanmaya başlayınca ortalık karışmış. Adamı o zaman paketlemişler.
Düşünebiliyor musunuz? Adam bu uçuk soruşturmasını yürütürken haftalar boyunca pazar yerinde cemaatçi bilinen bir yufkacıyı radarına almış. Ondan alış veriş eden herkesi kaydetmiş, peşlerine takılmış. Yufkacı yetmemiş alış veriş edenlerin parasının da izini sürmüş. Dosyasında seri numarası alınmış beş liralıklardan bahsediliyor. İşin tuhafı adam hala kaldığı yerden devam etmek için dışarı çıkmayı bekliyor, şöyle diyormuş: "beni neden tutukladılar anlamıyorum. Biz mücadelemizi bitirdik mi? Hala itiraflar, davalar devam ediyor. Hala kamunun içinde, güvenlik kuvvetleri içinde mücadele ettiğimiz gruplar var."
Gelelim üçüncü tutukluya, bu zatı nasıl tanımlayacağımı bilemedim. Kadın düşmanı olduğu kesin ama karıştığı olaylar da bulaştıkları hep çiftler. Adam nerede el ele kol kola ya da sarmaş dolaş bir çift görse bulaşmış. Söylem hep aynı, "ayıp", "günah", vb. Son vakasında tramvayda öpüşen gençlere sarmış, "hop, aile var!" durumları. Ancak bu kez yolculardan biri buna diklenince işler karışmış. "Adam uluorta kızı öpüyor," diye açıklamaya çalışırken vatandaş cevabı patlatıyor, "ne yani seni mi öpecek, tabii ki sevgilisini öpecek, sana ne ulan," deyince kişi kontrolünü kaybediyor, iffetsizlik tiratları atarak önüne gelene saldırıyor… Sonra kodes…
İnfaz korumacı arkadaşım olayı mektuplardan çözmüş: "adam salsınlar diye sürekli oraya buraya yazıyor. Yazsın yazsın ama bunlar bir tuhaf, dilekçeden çok aşk mektuplarına benziyorlar." En çarpıcı satırları aktarıyorum, "…sizin dürüstlüğünüzü, yiğitliğinizi gördüm, gördükçe aşık oldum. Doğrusu önceleri Mevlana ile Şems’in aşkını anlamıyordum ancak sizden sonra anladım ki, böyle bir ilahi aşk iki erkek arasında olabiliyor…" Belki de önceden kendi ile doğası ile barışık medeni ilişkiler yaşasaydı, karşımıza böyle kadın düşmanı bir bela olarak çıkmayacaktı kim bilir.
Kesinleşmiş karar olmadığı için bu üç insanı peşinen suçlu saymak istemiyorum, buna karşın tutuklu olmalarına sevinmedim desem yalan olur. Ancak bu biraz züğürt tesellisi gibi geliyor. Çünkü şu soruları bir türlü kafamdan atamıyorum. Bu nasıl bir toplumsal habitattır ki bir pedofilik, bir paranoyak ve bir kadın düşmanı aynı anda içinde kendilerini var edebiliyor? Ya bunlardan daha çok varsa? Başta da dedim ya, karamsarım ve hatta şüphem o ki belki de biraz paranoyak. Çünkü şuan tüm kontrolün mitomanyaklarda olduğunu düşünüyorum.