Hülya Gülbahar: Bu kesim kadın erkek eşitliğine dair her şeye karşı çıkıyor

Hülya Gülbahar: Bu kesim kadın erkek eşitliğine dair her şeye karşı çıkıyor
11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul'da imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi’nin 11'inci yıl dönümünde avukat Hülya Gülbahar sözleşmeyi değerlendirdi.

Rozerin Yüksel


+GERÇEK- 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul'da imzaya açılan ve Türkiye tarafından ilk imzacı olarak imzalanan kadınların ve LGBTİ+’ların yaşam güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’nin 11'inci yıl dönümüydü. Avukat Hülya Gülbahar 11. Yılında sözleşmeyi değerlendirdi.

Gerçekperest programında konuğum Avukat Hülya Gülbahar ile İstanbul Sözleşmesi’nin 11.yılını, gelecek Danıştay sürecini ve son dönemde sık sık gündeme gelen kadın sanatçı ve siyasetçilere yönelik hak ihlalleri konuştuk.

"İstanbul Sözleşmesi’ni Dünya sözleşmesi yapmak için uğraşıyoruz"

Asya’dan Afrika’ya birçok ülkenin İstanbul Sözleşmesi’ne üye olmak istediğini belirten Gülbahar, "Biz bugün İstanbul Sözleşmesi'ni yani kadına karşı şiddet sözleşmesini bir dünya sözleşmesi yapmak için uğraşıyoruz. Adı İstanbul olan ve dünya üzerinde kadına yönelik şiddet son buluncaya kadar İstanbul Sözleşmesi olarak anılacak bir sözleşmede Türkiye Cumhuriyeti'nin imzası olmayacak. Bu büyük bir hata hemen düzeltilmesi lazım eğer düzeltilmezse ilk iktidar değişikliğinde Türkiye İstanbul Sözleşmesi’ne tekrar taraf olacak" dedi.

"O gün 1000 avukat bir davayı savundu"

Nahide Opuz'un hayat mücadelesinin İstanbul Sözleşmesi’ne yansıdığını vurgulayan Gülbahar, "İstanbul sözleşmesi maddeleri kanun olduğu için Anayasa’ya aykırı olduğunu ileri sürüp iptal ettiremeyiz" dedi ve fesih edilmesinden bu yana olan süreci aktardı:

"Resmi Gazete ilanının ertesi günü 200'ün üzerinde barolar, siyasi partiler, örgütler iptal davası açtılar. Yürütmeyi durdurma kararını 1 oy ile kaybettik. İstanbul Sözleşmesi davasının ne kadar bıçak sırtı olduğunu buradan görebiliyoruz. Heyete müdahale edilmese belki biz kadın örgütleri olarak ikna edeceğiz heyeti. Duruşma bittiğinde savcı cumhurbaşkanlığı işleminin hukuk dışı olduğunu iptal edilmesi gerektiğini söyledi bu bizler için çok önemliydi. 1000 avukat bir davayı savundu o gün."

7-14-23 Haziran yeni duruşma günleri

Gülbahar, gelecek duruşmaların 3 ayrı günde ve 10’arlı gruplar halinde olacağını belirtti.

"7-14-23 Haziran'da 10’arlı gruplar halinde yeni duruşmalar var biz şimdiden bunlara hazırlanıyoruz. İstanbul sözleşmesi bizim hayatımız. Eşitlik varsa şiddet yoktur diyor sözleşme o yüzden mülteci haklarından LGBTİ+ bireylerin maruz kaldığı ayrımcılığa kadar hepsine karşı köklü bir mücadeleyi eşitlik temelinde veren bir sözleşme. Söyleyecek çok sözümüz var. Bir bölümünü 7 Haziran'da, bir bölümü 14'ünde, kalan bölümünü de 23'ünde söyleyeceğiz."

"Bu kesim sadece İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkmıyor, kadın erkek eşitliğine dair her şeye karşı çıkıyor"

"Sosyal medyada İstanbul Sözleşmesi karşıtı insanlar ‘15 Mayıs’ta Kadıköydeyiz’ tag’inde birleşti. İnsanların İstanbul sözleşmesi karşıtlığı iktidarın yönlendirmesi üzerinden mi oluşuyor?" sorusu üzerine Hülya Gülbahar:

"Kadınların kazanımlarını hazmedemeyen özgürlükleri kısıtlamak isteyen bir topluluk var. Kadın hakları gelişirken bir tepki olarak erkek hakları hareketi yaratıldı. Ama Türkiye'de bu kesim çok dar. Türkiye'deki kesim sadece İstanbul sözleşmesi ne karşı çıkmıyor bu kesim kadın erkek eşitliğine dair her şeye karşı çıkıyor. Pazar günü Kadıköy'de toplanacak olanlar Medeni Kanuna da karşı, aile reisliği geri gelsin diyorlar. "

"Bu ülkede nafaka mağduru olanlar varsa bunlar da kadınlardır"

Nafaka mağduru erkekler topluluğunu yaratanların büyük kısmının çocuğunun nafakasını ödememek için çırpınan insanlar olduğunun altını çizen Gülbahar, "bu ülkede nafaka mağduru olanlar varsa bunlar da kadınlardır" diyerek Kadir Has Üniversite’sinin istatistiklerini paylaştı:

"2019 yılında Kadir Has Üniversitesi araştırmasında ‘kadın erkek eşitliğini sağlamak devletin temel görevidir’ diyenlerin oranı yüzde 84. ‘Feminizm kadın erkek eşitliğine inanır’ diyenlerin oranı kadınlarda yüzde 61 erkeklerde yüzde 57. Türkiye'de kadınların yüzde 86’sı bağımsız kadın örgütlerine güveniyor. Bu rakamlar Türkiye’nin en geniş koalisyonunu kadınların kurduğunun göstergesidir."

"Muhalefetin bizi yapayalnız bırakması çok yanlış bir strateji"

Muhalefetin sessiz kalmasını da eleştiren Gülbahar, "Muhalefetin sessiz kalması, kadın sorununu kadınların sorunuymuş gibi kadınlara havale etmesi, can güvenliği sorunu yaşarken havalara bakıp ıslık çalması, iktidar kadın haklarına yönelik saldırıda bulunduğunda ‘bu bir gündem değiştirmedir’ diyerek bizi yapayalnız bırakması çok yanlış bir stratejidir" dedi.

Kaftancıoğlu’nun siyaset yasağını da değerlendiren Gülbahar, yargı için söylenecek çok fazla bir şey kalmadı diyerek mevcut yargıdan adalet yönünde umudu olmadığını da belirtti.

"Kılıçdaroğlu konuşma yaptı solunda İmamoğlu sağında Kaftancıoğlu. Kaftancıoğlu ne zaman konuşacak diye bekliyoruz. Benim izlediğim videoların hiçbirinde kadın bir cümle söyleyemedi erkek siyasetçiler konuştu. Bu felsefe değişmedikçe Türkiye değişmeyecek. Laik bir hayat tarzı istiyorsak, eşitlik istiyorsak önce demokrasi olmak zorunda."

"Cumhurbaşkanı camilerden bir sanatçıyı dilini koparmakla tehdit ederse kadın sanatçılara yönelik bu tür kampanyaları utanmadan başlatabilirler"

Olanların sadece Kaftancıoğlu meselesi ile sınırlı kalmadığını belirten Hülya Gülbahar, Ayşe Acar Başaran'a söylenen 'çivilerim' lafı ve Sezen Aksu'ya söylenen 'dilini koparmak' tehdidinin arka arkaya gelmesi rastlantı olmadığının altını çizdi.

"Geçtiğimiz günlerde Kadın sanatçı Düzce'ye gelemez diye kampanya başlattılar muhalefetten ses çıkmadı ardından Batman'a Hande Yener giremez konser veremez dediler. Cumhurbaşkanı camilerden bir başka kadın sanatçının dilinin koparılmasından bahsederse Türkiye'nin her yerinde kadın sanatçılara yönelik bu tür kampanyaları utanmadan başlatabilirler."

Sohbetimizin tamamı burada:

Öne Çıkanlar