Ali İsmail Korkmaz Vakfı’na valilik izni çıkmadı
Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV), Hatay Valiliği’nden kampanya açma izni alamaması nedeniyle 47. İstanbul Maratonu’na katılamadı.
Artı Gerçek- İstanbul Maratonu’na katılamayan Ali İsmail Korkmaz Vakfı, Hatay’daki bursiyerleri için bağış toplamak istediklerini ancak Hatay Valiliği’nden kampanya izni alamadığı için maratona katılamadıklarını açıkladı.
1 Kasım 2025 tarihi itibarıyla 6 Şubat depremlerinin üstünden bin gün geçerken, Hatay'daki faaliyet binası yıkılan Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV), Hatay’da gençlere yönelik projelerini geçici alanlarda sürdürmeye çalışıyor. Maraton aracılığıyla genç bursiyerler için bağış toplamayı hedefleyen ALİKEV, İstanbul'daki maratona katılamadı. Bu yıl, 174 öğrenciye destek olmayı ve 3 milyon 298 bin lira bağış toplamayı amaçlayan Vakıf, 2 ay önce Hatay Valiliği'ne kampanya başvurusunda bulunmasına rağmen yanıt alamadı.
ALİKEV Genel Koordinatörü Deniz Umut Eker, yaptığı açıklamada, Valilik tarafından verilen iznin 1 yılla sınırlı olduğunu, gelecek yıl bursiyer ve burs miktarı değişeceği için kampanya açıp bağış toplamak için tekrar başvurmak gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Yardım toplama izni alamamak, sivil toplum örgütlerinin dayanıklılığını azaltıyor. Türkiye’de özellikle son yıllarda ekonomik kriz bireysel bağışları zaten ciddi ölçüde azaltmış durumda; insanlar temel ihtiyaçlarını karşılarken zorlanıyor, bu da bağış yapma kapasitesini daraltıyor. Eskiden düzenli destek veren bireyler, artık ya bağış miktarlarını düşürüyor ya da tamamen durduruyor. Bu durum sivil toplum örgütlerinin gelirlerinde doğrudan bir azalmaya yol açıyor ve kurumların uzun vadeli planlarını yapmasını, kadrolarını korumasını ya da yeni faaliyetler başlatmasını zorlaştırıyor.
ALİKEV olarak biz de bu sorunu çok somut biçimde yaşıyoruz. Gençlerle yürüttüğümüz burs ve diğer programlarımızı büyük ölçüde bireysel bağışlarla sürdürüyoruz. Yardım toplama izni alamadığımız dönemlerde yalnızca kaynaklarımızı çeşitlendirmekte zorlanmıyoruz; aynı zamanda gönüllülerimiz ve destekçilerimizle bağ kurduğumuz bir kamusal alan da ortadan kalkıyor. Topladığımız bağışları programlarımızı güçlendirmek ve devamlılığı, sürdürülebilirliği olan bir yapı kurmak için kullanmak isterdik. Ancak bağışların azalması ile birlikte sadece var olan programların devamlılığını sağlamaya dönük adımlar atmaya çalışıyoruz. Bizim gibi toplumsal dönüşümü hedefleyen kurumlar için bağış kadar önemli olan diğer şey, o bağışın dayanışma içinde toplanması ve şeffaf bir biçimde paylaşılabilmesidir. Dolayısıyla yardım toplama izinlerinin kısıtlanması, sadece finansal bir engel değil; sivil toplumun nefes aldığı alanın daralması anlamına geliyor. Bu durum, hem örgütlerin bağımsızlığını hem de yurttaşların dayanışma hakkını zayıflatıyor."