20 bin yıllık kalıntı, köpekler bilinen en eski evcil hayvan olabilir

20 bin yıllık kalıntı, köpekler bilinen en eski evcil hayvan olabilir
Kalıntılar 20.000 yıl öncesine ait olabilir ve köpeklerin kurttan köpeğe evrimi hakkında önemli bilgileri ortaya çıkarabilir.

Yaygın olarak kabul gören teoriye göre evcil köpekler, hayatta kalmak için leşçi ve yırtıcı bir hayvan olan kurtlardan evrimleşti ve yeterli yiyecek bulmak için insan yerleşimleriyle temas kurdular.

Siena Üniversitesi araştırma ekibi, atalarımızın hayatlarında kurtların ve daha sonra köpeklerin oynadığı role yeni bir ışık tutmayı umuyor.

Kalıntılar, İtalya’nın güneyindeki Apulia bölgesindeki iki Paleolitik dönem mağarasında bulundu. Castro kasabası yakınlarındaki Paglicci ve Romanelli mağaralarında 30.000 ila 40.000 yıl önce insanlar yaşıyordu, bu da köpeklerin mağaralarda insanlarla yan yana yaşadığını gösteriyor.

Araştırmacılar tarafından bulunan köpek kalıntılarının yaşı 14.000 ila 20.000 yıl arasında değişiyor. Bu durum, evcil köpeğin bilinen tarihini 4.000 yıl daha geriye götürüyor.

Araştırma, Grotta Paglicci köpeği (daha küçük olan) ile bir kurdun anatomik unsurları arasındaki farkı gösteriyor. C:Siena Üniversitesi/Real Press

"Arkeolojik açıdan bakıldığında evcil köpeklere dair 16.000 yıl öncesine dayanan en eski kalıntılar Orta Avrupa’da bulundu. Prehistorya ve Antropoloji Araştırma Birimi koordinatörü Francesco Boschin, Akdeniz bölgesinde, evcil köpeklerin 14.000 yıl önce kesin olarak, ancak bir ihtimalle 20.000 yıl önce de burada yaşadığını tespit ettik." diyor.

Boschin, "Her iki durumda da Apulia’da bulunan kalıntılar, Akdeniz bölgesinde keşfedilen en eski örnekleri temsil ediyor ve aynı zamanda ilk evcil hayvan olan köpeğin evcilleştirilme sürecinde geçirdiği evrimin şimdiye kadar eksik olan kanıtlarını da temsil ediyor olabilir." diyor.

Mağaralarda kurt kalıntıları da bulundu. Köpeklerden daha büyüktüler ve eti parçalamak için tasarlanmış köpeklerin sahip olmadığı farklı azı dişleri vardı. Moleküler analiz sonuçlarına ve Boschin’e göre, kurtların ve köpeklerin genetik ayrımının 20.000 ile 30.000 yıl önce bir yerde başladı. Evcilleştirme sürecinin kendisi bu süreçte önemli bir rol oynamış olabilir.

"Evcilleştirme sürecinin ilk aşamasında her zaman evcilleştirilmiş hayvanların vahşi olanlardan daha küçük olduğuna inanıyoruz. Bu tüm memeliler için geçerlidir. Köpekler söz konusu olduğunda, onları evcil hayvan olarak görüyoruz ve bunun ilk kanıtı da boyutlarının kurtlardan daha küçük olması." diyor.

Grotta Paglicci köpeği (daha küçük olan) ile bir kurdun aynı anatomik elementleri arasındaki fark gösteriliyor. Masanın üzerinde Grotta Paglicci’nin (bir omur ve bir çene) iki kalıntısı var. C: Siena Üniversitesi/Real Press

Akademisyenler ve bilim insanları, köpeğin evcilleştirilmesinin İtalya, İberya ve Balkanlar da dahil olmak üzere güney Avrupa yarımadaları gibi daha sıcak bölgelere sığınan birçok Avrupa ​​hayvan ve insan popülasyonlarını etkileyen güçlü bir çevresel kriz dönemi olan Son Buzul Maksimum Dönemi’nde olduğunu kabul ediyor.

Boschin, "Bu ciddi kriz döneminde bir şekilde insan gibi sosyal bir avcı olan kurt, yeni bir yol buldu ve yeni bir nişten yararlanıp insan yerleşimlerinden artıkları yiyerek hayatta kalmayı garantiledi." dedi.

Hayvan davranışındaki bu değişiklik, insanlar ve kurtlar arasında daha yakın bir ilişkiye yol açacaktı. Boschin, insanların güvenlik nedeniyle en saldırgan kurtları öldürürken daha az tehditkar olanların yaşamasına izin vermenin evcilleştirme sürecini hızlandıracağını söyledi.

Paglicci Mağarası’nda keşfedilen köpeklerden birinin genetik profili, Almanya’daki Bonn-Oberkassel’de bulunan benzer kalıntıların genetik profiline çok benziyor. Bu bulguların her ikisi de yaklaşık 14.000 yıl öncesine ait olabilir.

Floransa Üniversitesi’nden Profesör Caramelli (solda), laboratuvarda Paglicci köpeği ile günümüzdeki bir kurt arasındaki farkı inceliyor. C: Siena Üniversitesi/Real Press

Boschin’e göre bu durum, birbirinden yaklaşık 1.000 kilometre uzaklıkta bulunan örneklerden her ikisinin de ortak bir yaşlı ve genetik olarak farklı bir popülasyondan meydana geldiğini ve daha sonra Avrupa’nın çeşitli bölgelerine yayılmış olabileceğini gösteriyor.

"O zamanlar kıtamız güçlü bir kültürel parçalanma yaşadı, ancak biri güney İtalya’da diğeri Almanya’da olmak üzere genetik olarak ilişkili iki köpeğin keşfi, köpeklerin kültürel farklılıklara rağmen insan grupları arasında ortak bir kültürel özelliği temsil etmiş olabileceğini gösteriyor."

Bu araştırma, hakkında hala az şey bildiğimiz Paleolitik topluluklarda köpeğin oynadığı rolün daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir. Köpekler, avlanma veya kampları savunmada belirli bir işleve sahip olabilir. Ayrıca bazı kabile kültürlerinde ruhların, ölü veya dünyevi görünümlerinin reenkarnasyonları olarak kabul edilen köpekler, bugün hala olduğu gibi daha manevi bir amaca da hizmet etmiş olabilirler.

Boschin, araştırma ekibinin hala bulguları analiz ettiğini ve sonunda insanın ve en yakın arkadaşının erken tarihlerde bir arada yaşaması hakkındaki sorulara daha fazla cevap vermeyi umduğunu söyledi. (arkeofili

Öne Çıkanlar