3 ismin milletvekillerinin düşürülmesine hukukçular ne dedi?

3 ismin milletvekillerinin düşürülmesine hukukçular ne dedi?
TBMM’de CHP’li ve HDP’li toplam 3 vekilin milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin hukukçular Turgut Kazan ve Rıza Türmen Artı Gerçek'e değerlendirmede bulundu.

Rıfat DOĞAN


ARTI GERÇEK- Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları ve Leyla Güven ile ilgili kesinleşmiş hapis cezaları okunarak milletvekilleri düşürülmüştü.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 3 milletvekiliyle ilgili çeşitli tarihlerde kesinleşen ceza kararları üzerine TBMM’ye gönderilen Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, protestolar arasında onaylanmıştı. Akşam saatlerinde 3 milletvekili gözaltına alınarak cezaevine gönderilmişti.

Hukukçular Turgut Kazan ve Rıza Türmen, TBMM’de alınan kararı Artı Gerçek’e değerlendirdi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski yargıçlarından Rıza Türmen, "Bu bir meclis darbesidir görüşüne katılmıyorum. Bu darbe falan değil, dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin anayasaya ilave edilen maddeyle başlayan bir hukuksuzluk sürecinin devamıdır" dedi.

'BU HUKUKSUZLUK 2016 YILINDA DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASIYLA BAŞLADI'

Yaşanan hukuksuzluğun 2016 yılında kaldırılan dokunulmazlık sürecine dayandığını belirten Türmen, "Unutmayın bundan önce de milletvekillerinin dokunulmazlıkları aynı şekilde kaldırıldı ve cezaevlerine konuldular. Bugün de yapılan şey aynısıdır. Bu hukuksuzluk 2016 yılında anayasaya yeni bir madde konulmasıyla başladı. Orada yani milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasında ciddi bir problem var. Yapılan şey bir hileydi çünkü anayasa değiştirilmeden anayasaya ek bir madde eklenerek böylelikle yargı ve anayasa mahkemesinin denetimden kaçırıldı. Eşitliğe aykırı bir durum oluştu. Kimilerinin kaldırıldı, kimilerinin kaldırılmadı. Her bakımından kanunsuz ve hukuksuzdur" değerlendirmesinde bulundu.

'MİLLETVEKİLLERİNİN KADERİ SİYASİ İKTİDARIN KEYFİ UYGULAMALARINA BIRAKILMIŞTIR'

Siyasi iktidar karşısında milletvekillerinin siyasi güvencesinin kalmadığına dikkat çeken Türmen şunları söyledi:

"Enis Berberoğlu açısından anayasada açık hüküm var, tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma açılabilmesi için dokunulmazlığının kaldırılması gerekiyor. Berberoğlu yeniden seçildi. O zaman dokunulmazlığının yeniden kaldırılması lazım. Bırakın onu 2016 yılında yapılan anayasaya yapılan ilave madde bir döneme mahsustu. Ondan sonra geçerli olduğu nereden çıktı? 2016 ve sonrasında izleyen değişikliklerle milletvekilleri iktidarın baskısına açık hale getirilmiştir. Siyasi iktidar bugün istemediği milletvekillerini cezaevine gönderebilir. Tamamen keyfi bir uygulamadır bu ve halk iradesiyle seçilen milletvekillerinin kaderi bir siyasi partinin, siyasi iktidarın keyfi uygulamalarına bırakılmıştır. Bugün Türkiye’de kimsenin güvencesi olmadığı gibi hiçbir milletvekilinin de hukuki ve siyasi güvencesi yoktur. Bugün siyasi iktidar bu siyasi güvenceyi ortadan kaldırmıştır."

'MECLİSİN BİR ANLAMI KALMAMIŞTIR'

Hukukçu Turgut Kazan da yaptığı açıklamada "Hukuki açıdan yorumlanacak bir durum yok. Çünkü Türkiye’de hukukun zerresi kalmamıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde yapılan işlerin hukuksal değerlendirmesiyle uğraşmak abesle uğraşmaktır" yorumunda bulundu.

Kazan, meclisin bir anlamı kalmadığını belirterek "Üç milletvekilinin dosya durumunu teker teker bilmiyorum ama örneğin Enis Berberoğlu ile ilgili gelişmeyi çok yakından izlediğim için hatta tartışmalarına zaman zaman katıldığım için onun durumunu biliyorum. Diğer İki HDP milletvekilinin durumu da benzer bir durumdur. Bir kere cumhurbaşkanlığı tezkeresiyle gelmiştir. Bu meclisin de meclis başkanlığının da hiçbir anlam taşımadığını gösterir" dedi.

"Bunun yolu Adalet Bakanlığı’nın tezkeresi yoluyla gönderilmesidir. Adalet Bakanlığı eski Adalet Bakanlığı değildir deniyorsa cumhurbaşkanlığı sekreteri deniliyorsa HSK’da eski Adalet Bakanı, müsteşarı da üyedir. Hiç değilse onların çıkıp gitmeleri gerekir" ifadelerini kullanan Kazan, iktidarın siyasi planına dikkat çekti:

"Zaten Cumhurbaşkanı HSK’yı belirliyor, bir de onun orada iki sekreteri duruyor. Cumhurbaşkanlığı tezkeresiyle gelince Enis Berberoğlu’nun Kasım 2018’de gönderildiği anlaşılıyor. Kasım 2018’den beri bekletiyorsunuz, sonra ne oldu da gönderiyorsunuz? Demek siz bunu siyasal planlarınızın bir parçası olarak kullanıyorsunuz."

'CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNİN TÜRKİYE’Yİ GETİRDİĞİ NOKTA BUDUR'

Seçilen milletvekili hakkında soruşturma yürütülmesi için dokunulmazlığının kaldırılması gerektiğini belirten Kazan şunları söyledi:

"Anayasa’nın bu konuda açık bir kuralı var "Bir milletvekili tekrar seçilmişse soruşturmanın yürütülmesi için dokunulmazlığının tekrar kaldırılması gerekir" diyor. Siz koskoca anayasa kuralını yok sayamazsınız. Nitekim bugünkü meclis başkanı, tutanaklara bakınca görüyorsunuz anayasa komisyonu başkanıydı. ‘Getirilen değişiklik tekrar seçilme halini düzenlemiyor. O başka maddedir, bu başka maddedir. Dolayısıyla bu milletvekilleri tekrar seçilirlerse dokunulmazlıklarının kaldırılması gerekir’ diyordu. Şimdi Yargıtay 16. Ceza Dairesi bu açık anayasa kuralını ihlal etti. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin kararıyla bu inanılmaz süreç başlatılmış oldu. Ama o anayasa komisyonu başkanı meclis başkanı oldu. İnsanın kendi sözüne saygısı olur."

AYM kararının beklenmesi gerekirken bunun işletilmediğini ifade eden Kazan "Şimdi dokunulmazlığı kaldırılmadan mahkumiyet hükmü kesinleşmiş olamaz. Böyle bir hüküm kurulmuş olamaz. Sizin bu AYM’ye başvuruyu beklemeniz gerekir ama cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türkiye’yi getirdiği nokta budur. Cumhurbaşkanlığından ne gelirse her bir yerden geçer. Cumhurbaşkanlığının böyle bir tezkereyi meclise göndermesi olacak iş değildir" dedi.

'YAPILAN İŞ CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNE BOYUN EĞMEKTİR'

Kazan son olarak şunları söyledi:

"HDP’li milletvekilleri de AYM’ye başvurmuştur diye düşünüyorum dediğim gibi onların sürecini bilmiyorum. Onların da sonucu beklenmesi gerekirdi. Yapılan iş cumhurbaşkanlığı isteğine boyun eğmekten ibarettir ve onun da bir planı vardır. Siyasi bir planı. Türkiye’nin bu sisteme uygun bir gelişme yaşaması için Berberoğlu için Kasım 2018’de yazılmış bir tezkere 4 Haziran 2020 tarihinde gündeme alınmış ve şak diye bitirilmiştir. Bu o siyasi planın bir parçası olarak kullanabilmek üzere işletilmiştir. Durum budur. Türkiye’de hukukun zerresi yoktur."

LEYLA GÜVEN VE MUSA FARİSOĞULLARI YARGILAMA SÜRECİ

Kamuoyunda 'KCK ana davası' olarak bilinen, yargılaması 18 Ekim 2010'da Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinde başlayan dava, yaklaşık 7 yılda tamamlanmıştı. Yargılanan 154 sanıktan aralarında DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, eski milletvekili Hatip Dicle'nin de yer aldığı 111 sanık hakkında çeşitli oranlarda hapis cezası, 43 sanık hakkında ise beraat kararı verilmişti. Yerel mahkemenin kararına itiraz eden 139 sanık hakkındaki hükümleri inceleyen Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi ise 89 sanık hakkında verilen mahkumiyeti uygun bulmuş, Yargıtay 16. Ceza Dairesi, HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven ile HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları'na "terör örgütü üyeliği" suçundan verilen hapis cezalarını onamıştı.

ENİS BERBEROĞLU’NUN YARGILAMA SÜRECİ

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 14 Haziran 2017'de davayı karara bağlayarak, durdurulan MİT tırları görüntülerini eski Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Can Dündar'a verdiği belirtilen Kadri Enis Berberoğlu'nu "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklamak" suçundan 25 yıl hapis cezası vermiş ve tutuklanmasına karar vermişti.

Enis Berberoğlu'nun avukatları kararın ardından istinaf başvurusunda bulunmuştu. Başvuru incelemesini yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 24 Ekim 2017'de, 25 yıl hapis cezasına ilişkin hükmün bozulmasına ve tutukluluk halinin devamına karar vermişti. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi 7 Kasım 2017'de, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında verilen 25 yıllık hapis cezasına ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'nin bozma kararını usul ve yasaya aykırı bularak, dosyayı iade etmişti.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı 22 Şubat 2018'de, 2. Ceza Dairesi tarafından "gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçundan hapis cezası verilen CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun "casusluk" suçundan cezalandırılması istemiyle Yargıtay'a sunulmak üzere temyiz dilekçesi vermişti.

Bu arada Enis Berberoğlu, cezaevindeyken 24 Haziran 2018 milletvekilliği seçimlerinde CHP İstanbul milletvekili olarak seçilmişti.

Kararın temyiz edilmesinin ardından dosyayı esastan inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesi 20 Eylül 2018'de oy çokluğuyla, Enis Berberoğlu'na "gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçundan verilen 5 yıl 10 ay hapis cezasını onadı. Yargıtay ayrıca Berberoğlu'nun milletvekilliği sona erinceye kadar cezasının infazının durdurulmasına ve salıverilmesine karar vermişti. Bu kararın ardından Maltepe Cezaevi'nden tahliye edilen Berberoğlu, 1 Ekim 2018'de TBMM Genel Kurulunda milletvekili yemini etmişti.

Öne Çıkanlar