7 Haziran-1 Kasım sürecinin mağdurları Davutoğlu’ndan açıklama bekliyor

7 Haziran-1 Kasım sürecinin mağdurları Davutoğlu’ndan açıklama bekliyor
Ahmet Davutoğlu’nun 'çözüm süreci' hakkında tartışma yaratan açıklamaları üzerine 7 Haziran-1 Kasım sürecinin mağdurlarından çağrı geldi: Bildiklerini açıkla.

Derya OKATAN

ARTI GERÇEK- Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Sakarya’da MHP’nin eleştirilerine yanıt verirken yaptığı açıklama kamuoyunda tepkiyle karşılandı. Davutoğlu, çözüm sürecinin bittiği, katliamların yaşandığı, sokağa çıkma yasaklarıyla sivillerin bodrumlarda yakıldığı 7 Haziran-1 Kasım sürecinin Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kritik dönemlerinden olduğunu söylerken aynı zamanda bu dönemde yürüttükleri politikalarla övündü. O dönemin mağdurları ise Davutoğlu’ndan açıklama bekliyor.

Tartışmanın çıkış noktası, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamasına dayanıyor. Davutoğlu, kayyım atamalarını eleştirince, Bahçeli de "Serok Ahmet" dediği Davutoğlu ile Abdullah Gül’ü "Geçmişleriyle çelişen, bir zamanlar taşıdıkları tarihi görevlerle tezada düşen bu iki şahsın hükümete duydukları husumet gözlerini kör, vicdanlarını da esir etmiştir" sözleriyle eleştirmişti.

Davutoğlu, Bahçeli’nin bu açıklamasına dün akşam Sakarya’da yanıt verdi. Hedefinde hem AKP hem de MHP vardı.

AKP’nin kuruluş yıl dönümü için hazırlanan grafikte başbakan seçildiği iki seçimin yer almamasını eleştiren Davutoğlu, "Bir hareket kendi tarihini reddetmeye başlamışsa kendi kendini tasfiye etmeye başlamıştır" dedi.

‘TALİMATIN BİZİM TARAFIMIZDAN VERİLDİĞİNİ UNUTTURMAK İSTİYORLAR

Davutoğlu, MHP’nin eleştirisine yanıt verirken ise çözüm sürecinin bittiği ve katliamlar serisinin yaşandığı 7 Haziran-1 Kasım sürecine değindi.

Kendilerinin bu süreçte "terörle mücadele ederken" MHP’nin ise yalnız bıraktığını söyleyen Davutoğlu, "Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan insan yüzüne çıkamaz. Bizi bugün eleştirenler insan yüzüne çıkamazlar" dedi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kritik dönemlerinden birisinin 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olduğunu belirten Davutoğlu, "Şimdi terörle mücadeleyi elhamdülillah başarıyla yürütüyoruz, ama onlar 7 Haziran-1 Kasım arasını tarihten silmek istiyorlar. Bütün o terörle mücadelenin başlangıç talimatının bizim tarafımızdan verildiğini unutturmak istiyorlar" ifadesini kullandı.

ÇÖZÜM SÜRECİNİN BİTİRİLİŞ İTİRAFI

Davutoğlu, konuşmasında çözüm sürecinin nasıl bitirildiğini de itiraf etti. AKP Genel Başkanı olduğu kongrede Erdoğan’ın kendisine çözüm süreci ve FETÖ ile mücadeleyi emanet ettiğini söyleyen Davutoğlu, ancak Başbakan olduktan 40 gün sonra 6-8 Ekim olaylarının yaşandığını belirterek, şunları belirtti: "6-8 Ekim olayları esnasında çözüm süreci adı altında Türkiye’nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiğini görme imkanı bulduk. O zaman arkadaşlarımı topladım. Devlet görevi yürütenler bilirler, benim teröre karşı nasıl tavır aldığımı. Şimdi bu çözüm sürecini derhal durdurmamız yanlış anlaşılır ama onlara son bir şans verilir, yalnız ben bir daha Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak şehirlerimizin böylesine tarumar edildiği bir görüntü görmek istemiyoruz."

10 Ekim Ankara katliamının ardından "sadece saldırıdan sonra yüzde 43-44 bandına doğru yükselme tirendi gösterdiklerini" belirten Davutoğlu’nun açıklamaları kamuoyunda yoğun tepkiyle karşılandı.

DİYARBAKIR, SURUÇ VE ANKARA AİLELERİ AÇIKLAMA BEKLİYOR

Özellikle Diyarbakır, Suruç ve 10 Ekim Ankara katliamlarında yaşamını yitirenlerin aileleri, Davutoğlu’ndan açıklama bekliyor.

10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşkun, Davutoğlu’nun açıklamasının çok tarihi olduğunu söyledi. 10 Ekim, Suruç, Diyarbakır ve diğer IŞİD katliamlarında kamusal sorumluluğun işletilmediğini belirten Coşkun, şöyle devam etti: "Bu katliamların siyasi cinayetler olduğunu her zaman söyledik. Ama 4 yıldır aynı noktadayız. 4 yıldır, gerçek saikin ortaya çıkmasını bekliyorduk. Şimdi böyle bir açıklama geldi, mutlaka devamının gelmesi gerekiyor. Davutoğlu’nu, ipucu verdiği bu sürecin tamamını söylemek noktasında bir sorumluluk ortaya koymaya davet ediyoruz. O dönem başbakandı, onun da sorumluluğu var. İnsanlar katledildi, bu katliamlarla ilgili kimse hesap vermedi. Bugün böyle bir cümle sarf ediliyorsa mutlaka arkasının gelmesi gerekiyor. Gerçeklerin su yüzüne çıkacağına eminiz. Bunun da takipçisi olacağız. Gerçekleri birileri mutlaka söylemek zorunda. Canlarımızı yitirdik, büyük acılardan geçtik. Katliamlar sürecinde gerçekten çok yalnız bırakıldık. Derdimiz gerçek adalet."

‘BU ÜLKEYE BİR İYİLİK YAPSINLAR VE KATİLLERİ AÇIKLASINLAR’

Suruç katliamında annesi Nazegül Boyraz’ı kaybeden Yasemin Boyraz ise "Biz zaten bu konunun devlet güçleri tarafından bilindiğini biliyorduk. Davutoğlu’nun bu açıklamasını derinleştirmesini bekliyoruz. Davayı da etkileyebilecek bir durum olabilir. Katilleri biliyorsa açıklasın. Katliamların aydınlatılması, sorumluların cezalandırılması gerekiyor. Bu ülkeye bir iyilik yapsınlar ve bu katilleri açıklasınlar. Toplumun ve bizim vicdanımızı ancak bu şekilde rahatlatabilirler" dedi.

‘DAVUTOĞLU DA SORUMLU’

Suruç’ta yakınlarını yitiren Yoldaş Aydın ise "Davutoğlu kendi suçunu üzerinden atmak istiyor. 7 Haziran’dan sonra ülkemizde yaşananlardan sorumludur. İçte ve dışta geliştirilen politikaların da başlıca sorumlularından birisidir. Bu zamana kadar bu konuda hiçbir açıklama yapmaması da bu konudaki sorumluluğunu ortaya koyuyor. Bildiği her şeyi açıklamak zorundadır. Bildiklerini açıklamadan toplumun önüne çıkma hakkı da yoktur" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu’nun "terörle mücadele ettik" diye övündüğü olaylardan birisi de sokağa çıkma yasakları sürecinde yaşananlar oldu. İlki 16 Ağustos 2015’de ilan edilen ve 3,5 yıl süren sokağa çıkma yasakları döneminde yüzlerce sivil de yaşamını yitirdi. Onlardan birisi cenazesi günlerce yerde bekletilen Taybet İnan.

Taybet İnan’ın oğlu Mehmet İnan, Davutoğlu’nun açıklamaları için Cumhurbaşkanını tehdit ettiğini söyledi, ancak "Bizim meselemize geldiği zaman hepsi aynı" diye ekledi.

TANRIKULU: YÜZLEŞME SÜRECİNİN BAŞLANGICI İSE ÖNEMLİ

CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi Sezgin Tanrıkulu ise Davutoğlu’nun açıklamalarını "kendisiyle yüzleşmeye başladığını söyleyebiliriz" diye yorumladı.

AKP’nin 7 Haziran’da çoğunluğu kaybetmesiyle birlikte kaos yaratma stratejisi izleyerek 1 Kasım seçimlerine hazırlandığını ifade eden Tanrıkulu, çözüm sürecinin de bizzat Ahmet Davutoğlu tarafından 23 Haziran’da sonlandırıldığını hatırlattı.

Çözüm sürecinin sonlanmasına neden olan 2 polisin öldürüldüğü Ceylanpınar’ın araştırılmasının engellendiğini, fail olarak yargılananların tümünün berat ettiğini anımsatan Tanrıkulu, şöyle devam etti: "Aynı Davutoğlu 10 Ekim saldırısından 1 Kasım seçimine giderken, oylarımız artıyor diyebilmişti ve Van’da yaptığı bir konuşmada beyaz Torosları ifade ederek bir nevi Kürtleri tehdit etmişti. 1 Kasım seçimleri bunun üzerine inşa edildi ve kendisi başbakandı. Siyasi sorumluluk birinci derecede kendisine aittir. Bizim tahmin ettiğimiz ama bilmediğimiz birçok bilgiye sahip kendisi. Şu andaki rejimin temelleri, 7 Haziran’dan sonraki kanlı süreçle atıldı. Bugünkü hukuksuz, otoriter düzenin temelleri kendisinin başbakanlığı döneminde atıldı. Şimdi AK Parti ile yollarını ayırmak üzereyken bir yüzleşme sürecinin başlangıcı ise tabi ki çok önemlidir. Ama bunu içinde bulunduğu siyasi partiye bir tehdit aracı olarak değil Türkiye’nin demokrasisine katlı aracı olarak kullanması lazım ve bildiklerini bir başbakan olarak açıklaması lazım."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar