9 ölümden 5'inin asbest nedeniyle olduğu bölgeye rüzgar santrali

9 ölümden 5'inin asbest nedeniyle olduğu bölgeye rüzgar santrali
Rüzgar Enerji Santrali inşaası ve sonrasında asbestli tozlar dava fazla yayılacak.

Çanakkale’nin Lâpseki ilçesine yapılan Gelibolu Rüzgar Enerji Santral (RES) projesine bölgede asbest olmasına karşın Sağlık İl Müdürlüğü’nün olumlu görüş verdiği ortaya çıktı.

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi akademisyenlerinin 2015 yılında yayımlanan makalesinde, santralin yapılacağı bölgedeki köyde 139 kişiden 30’unda asbestten kaynaklı akciğer zarının sertleştiği belirtilerek, 5 yılda 9 ölümden 5’nin asbest nedeniyle olduğuna işaret edildi. Ayrıca şirketin ormanlık alanı da projeye kattığı ve Orman Genel Müdürlüğü’nün de buna onay verdiği görüldü.

Lâpseki ilçesindeki Çamyurt, Dumanlı ve Beyçayır köylerini kapsayan alanda Sone Enerji’nin yaptığı Gelibolu RES, TBMM gündemine taşındı. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek ile Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın da aralarında bulunduğu 29 CHP’li milletvekili projeyle ilgili TBMM’de araştırma açılması için önerge verdi. Önergede RES projesi inşaatının bölgedeki asbestli toprağa rağmen inşaata devam edildiği kaydedildi.

Önergede, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın "ÇED Gerekli Değildir" raporu verdiği hatırlatılarak, "Bahsi geçen şirket yetkililerinin ifade ettikleri gibi kılıfına uydurma çalışmaları inşaat başladıktan sonra hız kazanmış, önce EPDK’dan kamulaştırma kararları çıkmış, ardından Orman Genel Müdürlüğü’nden ilave ön izinler alınmış, son olarak 2 Şubat 2021 tarihinde Çanakkale Valiliği tarafından da ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verilebilmiştir" denildi.

Sone Enerji şirketinin santrale ilişkin kendi raporda ise orman vasfındaki Beyçayır köyü sınırlarında kalan alanının da santrale dahil edildiği, Orman Genel Müdürlüğü’nün 22 Eylül 2020 tarihinde ön izin verdiği anlatıldı. Sağlık İl Müdürlüğü’nün ise bölgedeki asbest iddialarına karşın olumlu görüş verdiği şirketin raporunda yer aldı.

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi akademisyenlerinin, 2015 yılında Maden Tetkik ve Arama Dergisi’nin yayımlanan makalesinde Çanakkale İl Sağlık Müdürlüğü tarafından 2011 yılında Dumanlı köyünde 3 ve yakınındaki Çamyurt köyünde 1 adet mezotelyoma vakası tespit edilmesinin ardından araştırma yapıldığı belirtildi. Makalede, köyde yaşanan ölümler şöyle anlatıldı:

"Sonuçta 216 (116 erkek, 100 kadın) nüfusa sahip olan köyde son 5 yıl (2007-2011) içerisinde 9 ölüm olgusuna rastlanmıştır. Ölümlerin ikisi akciğer kanseri, biri larinks kanseri ve biri ise mezotelyomaya bağlıdır. Diğer dördü ise başka hastalıklara bağlanmıştır. Yörede yaşayan 139 kişiden 30’unda plevra kalsifikasyonu (akciğerleri çevreleyen zarda sertleşme), 4 kişide ise plevra kalınlaşması saptanmıştır.. Radyolojik patoloji ile asbest maruziyeti arasında anlamlı korelasyon saptanmış, bu olgularda maruziyet süresinin 23-80 yıl arasında değiştiği anlaşılmıştır."

Akademisyenler köyde asbestli toprakların bulunduğunu, yurttaşların bu asbeste maruz kalması sonucu akciğerlerinde rahatsızlık meydana geldiğini belirterek, "Biga Yarımadası’nda daha başka alanlarda da benzeri sorunlarla karşılaşılması kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenle bölgede asbestiform minerallere maruziyetin oluşturabileceği tıbbı sorunların dikkatle incelenmesi gerekir" dediler.

DAVA AÇILDI, ASBESTE DİKKAT ÇEKİLDİ

Çanakkale İl Genel Meclis Üyesi Avukat Güneş Pehlivan ise Çevre Bakanlığı’nın "ÇED Gerekli Değildir" raporuna karşı Çanakkale İdare Mahkemesi’nde yürütmeyi durdurma ve kararın iptali için dava açtıklarını açıkladı. Dava dilekçesinde de asbeste işaret edilerek, "…proje sahasında bulunan toprakta asbestiform minerallerin bulunması sebebiyle hava, su ve toprak kirlenecek, halk sağlığı riskleri ortaya çıkacak, proje sahasında bulunan köylerde zirai faaliyetler zarar görecek, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının ihlal edilmesi neticesinde ‘sağlık hakkı’ ve ‘çevre hakkı’nın özü nedeniyle Anayasa'nın 17. Maddesinde düzenlenen ‘yaşam hakkı’na aykırılık oluşacaktır" denildi.

‘TOZ DAĞILIM MODELLEMESİNE GEREK DUYULMAMIŞ’

Güneş Pehlivan, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: 

"Türkiye’de asbest konusunda araştırma yapan az sayıdaki bilim insanlarından biri olan ve asbestli toprak sorununun yaygın olduğu Gediz bölgesiyle Diyarbakır ve Karaman bölgelerinde çalışmalarda bulunan Prof. Dr. Şerefettin Canda, topraktaki tozumanın önlenmesi için bu bölgelere ağaç dikilmesi ve tozumaya yol açacak hiçbir faaliyette bulunulmaması gerektiğini defalarca vurgulamıştır. Tozuma yoluyla havaya karışan asbestin bile kalıcı akciğer sorunlarına ve kansere yol açtığı açık iken, metreküplerce toprağın kazılması, taşınması ve bölgeye yeniden yayılması yoluyla oluşabilecek kalıcı sağlık sorunları tartışılmaz bir olgudur. Üstelik söz konusu projenin, proje tanıtım dosyasında 'toz emisyonu için toz dağılım modellemesi yapılmasına gerek duyulmamıştır' ibaresi bulunmaktadır. Dosyanın tamamında asbest üzerine tek bir analiz veya açıklama yoktur. Bu hususlara ilişkin olarak ÇED gerekli değildir kararının iptaline ilişkin yürütmenin durdurulması istemli dava açılmış bulunmaktadır. Ancak davanın açıldığı tarihten itibaren 25 gün geçmesine ve telafisi imkansız yaşamsal zararlar söz konusu olmasına rağmen henüz yürütmenin durdurulması yönünde karar verilmemişti."

‘MÜHÜRLENEN İNŞAAT ALANLARINDAN MÜHÜRLERİ SÖKÜYORLAR’

CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan ise TBMM’de yaptığı konuşmada, "Çanakkale’de tirajı komik bir durum yaşanıyor. Sone Enerji, RES yapmak için Lâpseki ilçesinin Çamyurt - Dumanlı - Beyçayır köyleri bölgesinde işe başlıyor. Kendi ruhsat alanının İmar izni olmadan, başvuru yaptığı tribünlerden 7'sine ret, 1 tanesine olur verildiği halde, bir başka şirketin maden sahasını işgal edip, şahıs arazilerini usulsüz kiralayarak ormanı da tahrip ederek inşaat yapıyor. Mühürlenen inşaat alanlarından mühürleri söküp aynı pervasızlıkla çalışmalarına devam ediyor" demişti.

Öne Çıkanlar