'AB, NATO gibi bir örgüte dönüşmeye başladı, yani mücadele etmemiz gereken bir örgüte'

'AB, NATO gibi bir örgüte dönüşmeye başladı, yani mücadele etmemiz gereken bir örgüte'
Artı Gerçek yazarı Armağan Kargılı, AB Liderler Zirvesi bildirisini ve AB'den Türkiye'ye bir yaptırım kararı çıkmamasını Artı TV'de değerlendirdi.

ARTI GERÇEK - Artı Gerçek yazarı Armağan Kargılı, Avrupa Birliği Liderler Zirvesi bildirisinde, AB'nin Türkiye ile işbirliği ve "Erdoğan rejimiyle diyaloğa devam" kararını, "AB, NATO gibi bir örgüte dönüşmeye başladı, yani mücadele etmemiz gereken bir örgüte" sözleriyle eleştirdi. 

Celal Başlangıç ile Artı Gerçek programına , Artı Gerçek yazarları Armağan Kargılı, İnci Hekimoğlu, Eser Karakaş, Koray Düzgören ve Ragıp Duran katıldı. Programda, İstanbul Sözleşmesi'nin Erdoğan tarafından feshedilmesi, Merkez Bankası Başkanı'nın görevden alınması, AKP'nin son kongresi, AB Liderler Zirvesi gibi pek çok konu ele alındı. 

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN HABERİ OLMAYAN HAKİMLER, SAVCILAR, EMNİYET GÖREVLİLERİ VAR'

Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden tek taraflı çekilmesini değerlendiren İnci Hekimoğlu, devlet görevlilerin bir kısmının İstanbul Sözleşmesi'nden haberi olmadığını söyledi. 

Kargılı şöyle konuştu: "İş hayatında sosyal hayatta toplumsal hayatta hukuk karşısında daha doğrusu devletin hakim olduğu bu iktidar zihniyetinin kontrol ettiği bütün alanlarda bundan böyle erkek kadının amiridir demektir. Amire de itaat şarttır. Böyle bir zihniyet ile karşı karşıyayız. İstanbul Sözleşmesi'nden haberi olmayan hakimler, savcılar, emniyet görevlileri var. Şu çok önemli; topluma bu sözleşmeyi "eşcinselliği özendiren bir sapıklık" olarak sundular. Bu sözleşmeyi imzalarken madde madde biliyorlardı içinde ne olduğunu. Zaten eşcinselliği özendirme gibi bilimsel bir durum yok. Ama sözleşmedeki madde kadınlar ile birlikte farklı cinsel yönelimde olanların da eşit haklardan yararlanması yönündeydi.

'BU KARAR 'BENİM TEK İMZAM ANAYASA YERİNE GEÇER' DEMEK

Defalarca anayasayı tanımıyorum demişti ama bu karar "benim tek imzam anayasa yerine geçer" demek. Benim çıkarlarım ve uluslararası şirketlere, emperyalizme hangi tavizleri verirsem iktidarda kalabiliyorsam dışarıda o sermayeye destek veririm, içerde de milis güçlerle iktidarda kalabilirimi ilan ediyor. Meclis ve Meclis dışı muhalefetin bunu çok iyi görmesi lazım."

'AKP, KÜRT OYLARINI GÖZDEN ÇIKARDI'

HDP'nin kapatılma davasına yüz binlerce insanın Newroz kutlamalarında cevap verdiğinin altını çizen Koray Düzgören ise AKP'nin Kürt oylarını gözden çıkardığını ifade etti.

Düzgören şöyle konuştu: "AKP ve Erdoğan Kürt oylarını büyük ölçüde gözden çıkartmış vaziyette. Yapılan araştırmalara göre, AKP'ye oy veren Kürtlerin önemli bir bölümü artık oy vermeyeceğini beyan ediyor. Değişik partilere oy verebilirle, AKP'ye oy vermeme konusunda kararlılar. İktidarın artık Kürtlerden bir beklentisi yok. Bu iktidar açısından bir çelişkiyi de ortaya koyuyor. Kürtlerin oyunu alamazlarsa asla iktidar olmaları söz konusu değil. Siyasi hayatı ve seçim sonuçlarını belirleyecek olan Kürtlerin ve HDP'nin alacağı oy oranı. Bu oran da hep yüzde 50'nin üzerinde görünüyor. Şimdiye kadar dikkate almıyor gibi göründüler, Gergerlioğlu'nun dokunulmazlığının kaldırılması, belediyere kayyum atanması...Newrozda ortaya çıkan fotoğraf çok iyi değerlendirilmeli. Demokrasi açısından bu kadar insanın meydanlara çıkıp demokrasi mesajı vermesi çok önemli. Burada bir mesaj da CHP'ye gidiyor. Meydanlara çıkıp bu iradenizi göstermezsiniz bunun da hiç kıymeti yok, sadece basın toplantılarıyla bu iradeyi savunmak mümkün değil."

'YENİ MERKEZ BANKASI BAŞKANI HAKKINDA KARA PARA AKLADIĞINA İLİŞKİN AĞIR İTHAMLAR VAR'

Ragıp Duran ise, İsveç'te yayın yapan bir gazetenin, Merkez Bankası Başkanı olarak atanan Şahap Kavcıoğlu ile ilgili kara para akladığına ilişkin iddialarını gündeme getirdi. 

Duran şöyle konuştu: "İsveç'te yayın yapan Nordic Monitor sitesinin bir haberinde, yeni Merkez Bankası Başkanı hakkında kara para akladığına ilişkin çok ağır ithamlar var. Bu gazete, genellikle mahkeme kayıtlarına dayanarak bir takım iddialar sunuyor. Haberciliklerinde şimdiye kadar önemli bir açıklarını görmedim. Bir de Yeni Şafak'taki yazılarının bilimsel geçersizliğinin yanı sıra yarın öbür gün böyle bir şey çıkabilir. Bu biraz da kadroların yetersizliğinden kaynaklanıyor. Bir kişi hakkında en küçük bir şüphe bile varsa profesör de olsa Yeni Şafak'ta köşe yazarı da olsa atayan kişinin dikkat etmesi lazım. Şu an iddia üzerinden bir şey ama doğruysa bu büyük sorun çıkarır."

'MONTRÖ'NÜN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASI ABD'YE EN KIYMETLİ MÜCEVHERLERİ SUNMAK OLUR'

TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un "Erdoğan isterse Montrö'den de çıkabilir" sözlerini değerlendiren Eser Karakaş, "Montrö'nün yürürlükten kaldırılması ABD'ye Kardeniz'de hayalini bile göremeyeceği en kıymetli mücevherleri sunmak olur" dedi. 

Karakaş şöyle konuştu: 

"Montrö'nün yürürlükten kaldırılması ABD'ye Kardeniz'de hayalini bile göremeyeceği en kıymetli mücevherleri sunmak olur. Kanal İstanbul ile bunu yapamazsın. Montrö'de başka bir hüküm daha var. Hem boğazları kontrol ediyor, hem de Karadeniz'deki Amerikan gemilerinin miktarını kontrol ediyor. Bir şekilde Batı ile ilişki kurmak istiyor. Amerika ile ilişki nasıl kurabilir? Ya Batı değerlerine yanaşacaksın, bunu yapmak istemiyor. "Ya da içeride en kötü şeyleri yapayım ama sana öyle bir hediye sunayım ki sen bunları görme ve bana biraz para ver" diyor. Delilik buraya kadar gidebilir. Naci Ağbal'ın görevden alınması, İstanbul Sözleşmesi, Ayasofya imamının konuşmaları... Köşeye sıkışmış bir kedinin tırmalaması gibi. Dolayısıla ne çılgınlık yapacakları belli değil."

'AKP KONGRESİ, ERDOĞAN'IN ÇARESİZLİĞİNİ GÖSTERİYOR'

AKP'nin geçtiğimi hafta yaptığı kongreyi ve Erdoğan'ın kongrede yaptığı konuşmalarını değerlendiren Koray Düzgören şöyle konuştu: 

 "Binali Yıldırım'ı tekrardan görevlendirip partinin genel başkan vekili olarak tayin etmesi şunu gösteriyor, artık güvenecek kimsesi yok, pek iyi durumda değil, kongre bunu gösteriyor. AKP kongresi, Erdoğan'ın çaresizliğini gösteriyor. Kongrenin kamuyou nezdinde de, ekonomi açısından da bir etkisi de olmadı. Söyleyeceği bir şey kalmadı artık. Zaten dikkatli bakılırsa konuşmasına sürekli geçmiş konuşmalardan söz etti. 19 yılda neler yapılamadığının çaresizliği vardı orada. Şimdi anayasa yapmaktan bahsediyorlar, siyasi şartlar bu anayasaya imkan vermediği halde."

'AB, NATO GİBİ BİR ÖRGÜTE DÖNÜŞMEYE BAŞLADI, YANİ MÜCADELE ETMEMİZ GEREKEN BİR ÖRGÜTE'

AB Liderler Zirvesi bildirisinde AB'nin, "Erdoğan rejimiyle devam" kararını değerlendiren Armağan Kargılı ise şöyle konuştu:  

"Merkel, her durumda, bir tek gün bile Erdoğan'ı yalnız bırakmadı. Erdoğan'ın ne zaman bir desteğe ihtiyacı olsa Merkel'i her zaman yanında buldu. Bu sefer farklı bir nokta vardı ama ABD'de yeni bir yönetim vardı, Türkiye'den daha farklı bir tavır bekleyebilirdi. AB 27 üyeli bir yapı. Bugün geldiği noktada, AB, NATO gibi bir örgüte dönüşmeye başladı, yani mücadele etmemiz gereken bir örgüte. Bu çok tehlikeli bir nokta. Sadece Türkiye ile ilgili konularda da değil, genel olarak. Kopenhag Kriterleri'nden 16 sayfalık bir rapor hazırladılar. Hiç anılmıyor bile. Nasıl ki Irak'ta kimyasal silahlar bulundu yalanıyla BM savaş ilan eden bir örgüt haline dönüştü ve o günden beri dünyada BM barış anlamında artık sözü çok dinlenir bir örgüt değilse, AB'de benzer bir noktaya ne yazık ki geliyor." 


 

Öne Çıkanlar