Affın mantığı

MHP’nin bu önerisi uzlaşı, işbirliği ve barış yollarını daha da kapatacak nitelikte. AKP hukuka aykırı bu öneriye teslim olmamalı.

Af (Arapça- afw) ,silme, giderme, affetme anlamında bir sözcük. Af, toplumun yüksek çıkarları düşüncesiyle unutma (İng.amnesty, Fr. amnistie) ilkesine dayanır.

Af, olağanüstü dönemlerden sonra toplumda yaşanan acı olayların kapanması , geçmişin unutulması , toplumun esenliği ve huzuru dolayısıyla sosyal barış için , siyasi suçlar bakımından gerekli görülebilen bir kurum.

Af asıl olarak siyasi suçlar , basın suçları , askeri suçlar , mali suçlar, için uygulanan bir siyasi yatıştırma aracı .Ancak adi suçlardan dolayı af çıkarılması ceza siyaseti açısından kabul görmez.

Adam öldürme, gasp, sahtekarlık, hırsızlık, dolandırıcılık, ırza tecavüz, çıkar amaçlı örgüt kurup soygun yapmak gibi ağır suçları işleyenlerin affının sosyal yararının iyi düşünülmesi gerekli.

Bu tür adi suçların affının ceza yasasının genel önleme etkisini düşürdüğü açık. Bunun dışında adi suçların mağdurları, zarar görenleri kişiler. Bu noktada devletin mağdur kişiler adına affetme yetkisi tartışılır bir durum..

Oysa devlete karşı işlenen ve siyasi suç olarak nitelenen fiillerin devlet tarafından affının hukuki ve sosyolojik mantığı bulunmakta. MHP’nin hazırladığı öneri ise genel af niteliğini taşımayıp, infazda ceza indirimine yönelik özel af niteliğinde. Toplu özel af niteliğindeki bu indirimden devlete karşı suç işleyenler yararlanamamakta.

TCK’da af kurumu genel ve özel af şeklinde olmak üzere iki kategoride düzenlenmiş durumda.

Genel af, kamu davasının düşmesi veya ceza mahkumiyetinin tüm neticeleriyle birlikte ortadan kalkması sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumu. (TCK m.65/1).

Affın, genel af olup olmadığı, suç veya kişi sayısı bakımından kapsamının genişliğine göre değil, suçun neticeleri bakımından yarattığı etkiye göre belirlenir. Bir af, suçu tüm neticeleriyle ortadan kaldırıyorsa o af, genel aftır. Genel af, suça dair kamu davasının düşmesi veya ceza mahkumiyetinin tüm neticeleriyle ortadan kalkması sonucunu doğurur.

Genel af halinde, yürütülmekte olan savcılık soruşturmaları takipsizlik kararı ile sonuçlandırılır. Ceza mahkemelerinde açılan ve devam eden kamu davaları hakkında düşme kararı verilir.

Kesinleşmiş ceza mahkumiyeti tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkar. Yani, hüküm infaz edilmez. Affa uğramış tüm cezalar, adli sicil kaydının silinmesi yoluyla sabıka kaydından çıkarılır.

MHP’nin önerdiği toplu özel af önerisi, genel aftan farklı olarak ceza mahkumiyetinin hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz,sadece cezanın infaz sürecini ve şeklini etkiler. Bu öneri özel af niteliğinde olduğundan kanunlaşması için, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının 3/5 ‘inin çoğunluğunun kabulü gerekmekte.

Bu öneri kanunlaşırsa soruşturma ve kovuşturmalar devam eder.Sonuçta takipsizlik veya beraat kararı verilmeyip sanığın cezalandırılması yoluna gidildiği takdirde özel aftan yararlanma imkanı doğar.Bu durumda yargının üzerindeki yük azalmaz,yargılamalar makul süreyi aşmaya devam eder.

Gelişmiş ülkeler, siyasal, sosyal ve ekonomik nedenlere dayalı olağanüstü dönemleri geride bıraktıklarından uzun bir dönemden beri af aracını kullanma gereksinimi duymadılar. Ayrıca bu ülkeler adil yargılanma hakkını güvenceye alan yargı reformlarını gerçekleştirdiler ve infaz hukukunun sağlıklı işleyişini sağlayan altyapıyı kurdular.

Yine af cezaevindeki insanların özgürlük umutlarına yönelik olduğundan ve bu yöndeki beklenti dışarıda bulunan insanları suç işlemeye özendirebileceğinden ciddi, kapsamlı ve özenli bir çalışma sonucu kamuoyuna duyurulduğu anda derhal yasalaştırılır. Af konusu uzun süre gündemde tutularak, pazarlık konusu yapılmaz.

Affın, sosyal bir ihtiyaca ve isteğe dayanıp dayanmadığının, sosyal yararının toplumdaki uzlaşmayla örtüşüp örtüşmediğinin ,toplumsal barışa katkı sunup sunmayacağının tespiti önemli. Ciddi , özenli ve kapsamlı bir çalışmaya ve hemen ortaya konulacak bir siyasi kararlılığa dayanmayan çıkış af düşüncesinin de çıkmazı olur.

Ülkemizde af denildiğinde akla ilk önce adi suçlar gelmekte , siyasi suçlar ile basın suçları gündeme bile alınmamakta. Bu yaklaşımın af kurumunun amacı , tarihsel geçmişi , bilimsel temelleriyle hiçbir ilgisi bulunmamakta. Unutmayı ve barışı sağlayacak olan siyasi suçların affıdır.

Ancak özellikle siyasi suçlardaki ceza yargılamaları adil yargılanma hakkı, hakim bağımsızlığı ve tarafsızlığı ve tabii hakim ilkeleri bakımından hukuka aykırılıklar oluşturduğundan affın tek başına yeterli olamayacağı açık.

Yargıya duyulan güvensizliğin temelinde yürütmenin yargı üzerindeki baskısı, yargının güce bağlı kararlar üretmesi ve devleti korumaya yönelik bir kültüre sahip olması bulunmakta. Buna Osmanlı’dan bu yana siyasi suçlarda devletin uyguladığı suç ve delil icat etme geleneğini de eklemek gerek.

Bunun dışında özellikle infaz hukukunun altyapısının bulunmayışı sorun oluşturmakta. Avrupa Birliği kriterlerini uygulayan hiçbir ülkede koşullu salıverilen hükümlü sokağa bırakılmaz. Hükümlüyü rehabilite edecek kurumlar hükümlünün bir daha suç işlememesini sağlama bakımından önemli bir işleve sahip.

Ayrıca Türkiye’de adalete erişim, uzun süren yargılama süreçleri, tutukluluk sürelerinin uzunluğu, adli yardımların yetersizliği, cezaevi koşullarının kötülüğü gibi konular adalet hizmetlerinin geliştirilmesi gerektiğini göstermekte.

Adalet hizmetlerine yönelik yapılan harcamalara rağmen adalet hizmetlerinden beklenen etkinliğe ulaşabilmek için bütçeden daha fazla nispi anlamda pay alması gerektiği açık. Çünkü adalet harcamaları Merkezi Yönetim bütçesi içinde halen çok düşük oranlarda gerçekleşmekte.

Türkiye’nin bugünkü acil ihtiyacı, çatışma ve gerilim alanlarını azaltacak politikalara yönelerek kadim sorunlarının çözümü yoluna girmesidir. Bu bakımdan devlete karşı işlenen suçları kapsayacak bir genel af toplumsal uzlaşma ve barışın kapısını açacak önemde.

Ayrıca mahkemelerin siyasi suçlara ilişkin kovuşturmalarda adaleti sağlayamadığı, duruşmaların 3-4 ay aralıklarla yapılarak makul sürenin aşıldığı, tutuklamaların koruma tedbirinden çıkıp infaza dönüştüğü ,cezaevlerinin ise insan deposu haline gelmesi sonucu hak ihlallerinin çoğaldığı ortada.

Sonuç olarak MHP’nin önerisi hiçbir sosyal ve siyasi ihtiyaçla örtüşmemekte ,toplumsal barışın yolunu tamamen tıkamakta. Ayrıca bu öneri siyasi suçları kapsamaması ve genel affın Anayasaca aranan ve uzlaşma sağlayacak 3/5 nisabını hesaba katmayarak hazırlanmış olması nedeniyle de hukuka aykırı bulunmakta.

Siyasi iktidarın ivedilikle kendi genel af önerisini hazırlayarak başta CHP olmak üzere diğer siyasi partilerle de iletişim kurarak kanunlaştırması hayati önemde.MHP’nin bu önerisi uzlaşı, işbirliği ve barış yollarını daha da kapatacak nitelikte. AKP hukuka aykırı bu öneriye teslim olmamalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Kardaş Arşivi