İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Erdem: Akşener 'Başbakanlığa adayım' diyerek zor olanı üstleniyor

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Erdem: Akşener 'Başbakanlığa adayım' diyerek zor olanı üstleniyor
Erdem 'Ülkeyi önümüzdeki seçimlerde seçimi kazandıktan sonra kuvvetler ayrılığının olduğu bir parlamenter rejime geçireceğiz' açıklaması yaptı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, "Cumhurbaşkanlığına aday değilim, başbakanlığa adayım" açıklaması siyaset gündemini hareketlendirdi. İktidara yakın kesimlerde, Akşener'in bu çıkışı, cumhurbaşkanlığına aday olabileceği mesajları veren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na "Sen de aday olma, kazanacak adayda uzlaşalım" mesajı olarak yorumlanıyor.

CHP'de ise Akşener'in bu açıklaması bir rahatsızlık yaratmış değil, aksine, "Millet İttifakı içinde kimin aday olacağı üzerinden kırılma yaratma çabalarını boşa çıkarma" hamlesi olarak görülüyor.

Peki Akşener'in bu çıkışının altında ne yatıyor? Bu tutum muhalefet ittifakı içindeki cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin dengeleri nasıl etkiler?

Akşener'in yakın kurmaylarından, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem, BBC Türkçe'nin bu konudaki sorularını yanıtladı:

‘SEÇİMİ KAZANDIKTAN SONRA, ÜLKEYİ KUVVETLER AYRILIĞININ OLDUĞU PARLAMENTER REJİME GEÇİRECEĞİZ’

Akşener'in "Cumhurbaşkanı adayı değilim, başbakan adayıyım" açıklamasının zamanlaması, ne mesaj vermek istediği üzerinden bir tartışma yürüyor. Bu çıkışın altında ne yatıyor?

"Genel Başkanımız ilkeler üzerinden gidiyor. Baştan beri söylediği bir şey var; sistemi değiştirmek, parlamenter sisteme geçmek istiyor. Net ifade etti. Bizim cumhurbaşkanına verdiğimiz anlam ve güçle, Cumhur İttifakı'nın verdiği güç ve anlam aynı değil. Cumhur İttifakı, şu anki sisteme göre bütün yetkilerin bir kişide toplandığı bir tek adamı seçecek. Biz de bu tek adam rejimini devam ettirecek Erdoğan'ın alternatifi bir kişiyi seçmiyoruz.

Sayın Kılıçdaroğlu'nun da, Sayın Akşener'in de üzerinde basa basa "Niteliklerinde hemfikir olduğum" dediği kişi, şunu bilerek göreve başlayacak: Ülkeyi önümüzdeki seçimlerde seçimi kazandıktan sonra kuvvetler ayrılığının olduğu bir parlamenter rejime geçireceğiz."
‘CUMHURBAŞKANININ GÖREVİ SADECE DEVLETİ VE MİLLETİ TEMSİL ETMEKLE SINIRLI’

"Bu parlamenter rejimin anayasasına bir ekleme yapacağız ve hali hazırda o anda görev yapmakta olan cumhurbaşkanının görevine devam edecek. Sayın Genel Başkan şunu söylemek istiyor: "Benim değiştirmek istediğim bu tek adam rejiminde cumhurbaşkanını, devletin ve milletin temsilcisi olarak görüyorum. Bense İYİ Parti Genel Başkanı olarak devleti, ülkeyi hükümeti yöneteceğim, benim değiştirdiğim sistemde de bu görevler başbakana ait" diyor.

Bu demek değildir ki cumhurbaşkanlığı kıymetli değildir, çok kıymetli bir makamdır. Ama değiştirmek istediğimiz rejimde bu makamın görevi sadece devleti ve milleti temsille sınırlı. Baştan beri söylediği bir şey var. "Biz kendimizi milletin önüne koymayacağız, ne ben şahsım olarak ne İYİ Parti olarak. Biz masayı deviren olmayacağız biz hep makulü arayan partiyiz" diyor. O nedenle "Başbakan olacağım" sözü, en başta söylediğiyle uyumlu bir açıklama. Zaten aklında olanı, önceden de üstü kapalı olarak söylüyordu bu sefer açıkça deklare etti sadece. Yapılan bu."

‘SÜPRİZ BİR KARAR DEĞİLDİ’

Bu niyetini daha önce sizlerle, yetkili kurullarda paylaştı mı, yoksa partiye de sürpriz mi oldu?

Hayır, genel başkanımız daha önceden söylüyordu. Başkanlık Divanı'nda da, Genel İdare Kurulu'nda da (GİK), "Ben başbakan olacağım" diye söylüyordu. Bizim parti olarak görevimiz ülkeyi bu tek adam rejiminden kurtararak güçlü bir parlamenter sisteme döndürmek, cumhurbaşkanının kararının kanunlarla yarışmadığı bir güçlü parlamento, tam anlamıyla siyasi iktidarın veya herhangi bir siyasi gücün üzerinde hiçbir şekilde üzerinde baskı kurmadığı tarafsız bir yargı ve yetkileri devleti milleti temsil olan cumhurbaşkanının olduğu bir sistem. Kendisini yürütme yetkisine sahip başbakan olarak konumlandırıyor ve baştan itibaren bunu söylüyor aslında.

O nedenle, Genel Başkan'ı tanıyanların birlikte çalışanların bu karara şaşırdığını düşünmüyorum. Benim bildiğim bir karar, bildiğim bir açıklama. Ama tabii o anda o gece mi açıklayacaktı, onu bilemezdik. Partinin gittiği il, ilçe teşkilatlarında da söylüyor. O nedenle partide kimseye büyük bir sürpriz değil.

‘AKŞENER ZOR OLANI ÜSTLENİYOR’

Akşener, 2018 seçimlerinde cumhurbaşkanlığı konusunda oldukça iddialıydı. Şimdi neden cumhurbaşkanlığı iddiasından vazgeçtiği sorgulanıyor.

Nedeni şu: Şu anda halkın seçeceği cumhurbaşkanı, Erdoğan'ın sahip olduğu güçlerle ülkeyi yönetmeyecek. Tabii ki o esnada seçilen cumhurbaşkanı bakanlarıyla birlikte Millet İttifakı'nın ortak hükümetiyle birlikte ekonomiyi düzeltecek, dış ilişkileri bir an evvel rayına oturtacak, eğitim sistemini, yargıyı düzeltecek.

Eğer cumhurbaşkanı olursa sadece devleti, milleti temsil edecek, "Bunu tercih etmiyorum, tercihim hükümet etmek, ülkeyi yönetmek" diyor. Genel Başkan aslında zor olanı yükleniyor. Aynı zamanda 2018'de aday olduğunda unutmayalım, parlamenter sistem çalışması yoktu. O zaman genel başkan Türkiye'yi gezerek, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin gelmemesi gerektiğini söyledik ama o zamanın şartları farklı. Şimdi parlamenter sisteme dönme konusunda millet bize yetki veriyor. Kamuoyu araştırmalarında şu anda vatandaşların yüzde 72'si ‘parlamenter sisteme geçelim’ diyor. Biz de aslında söylediğimizin ne kadar halk nezdinde kabul gördüğünü anlıyoruz. Talip olduğumuz bu vazifeyi gerçekleştireceğiz.

‘CUMHURBAŞKANI GÖREVİNE DEVAM EDECEK’

Parlamenter sisteme geçişle ilgili anayasa değişikliğinde "Seçilen cumhurbaşkanı devam edecek" dediniz. Nasıl bir düzenleme yapılacak bu konuda?

Çok basit. Kamuoyunda hukukçular çok tartışıyor, 'Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak birinci 5 yıllık dönemini mi sürdürüyor, ikinci dönemini mi yaşıyor' diye. Sebebi anayasada "Bir kişi ancak iki dönem cumhurbaşkanı olur" denmesinden kaynaklı. Ancak, "Şu andaki cumhurbaşkanı bir kez daha aday olabilir" diye yazmıyor, bir istisna madde koymuyor. Biz diyoruz ki, "Anayasa açıkça yazıyor iki kereden fazla seçilemez diyor, bu ikinci dönem" diyoruz.

Öbürü de, "Anayasa değişti sistem değişti, dolayısıyla birinci dönemi" diyor. Bunların sebebi anayasada açıkça yazmaması, kargaşa yarattı.

Muhtemelen referanduma sunulacak olan yeni anayasada, halihazırda görev yapan cumhurbaşkanının görevinin devam edeceğine ilişkin madde koyacağız. Dolayısıyla halk referandumu kabul edince, cumhurbaşkanı görevine devam ediyor olacak. Parlamenter sisteme geçtiğimizde, hükümet veya Meclis, 5-6 ay sonra genel seçim yapılacak diyecek. Ve genel başkan da diyor ki, "Ben bu sistemi değiştiren insan olarak, o seçimlerde kazanacağım".

‘BU, FAZLA BÜYÜK BİR DİYET OLMAZ MI?’

Şöyle yorumlar var: "Akşener, cumhurbaşkanlığı iddiasından vazgeçerek, acaba Kılıçdaroğlu'na "Sen de aday olma, kazanabilecek bir aday üzerinde anlaşalım" mesajı mı verdi?" Çünkü partiniz içinden, "Kılıçdaroğlu son dönemde sürekli tekil konuşuyor" eleştirileri geldi.

Böyle bir mesaj değil. Bir insan bir başka adayının önünü kesmek istese, onun için kendi cumhurbaşkanı adaylığında vazgeçer mi, bu biraz fazla büyük bir diyet olmaz mı? Hatta tam tersi Genel Başkan'ın sözlerinin altını iyi okumak lazım. "Sayın Kılıçdaroğlu ile cumhurbaşkanının nitelikleri konusunda en ufak bir ayrılığımız yok", diyor. "Aynı anlamları, aynı görevleri veriyorum aynı karakter özelliklerini istiyorum ben", diyor. Şahıslar üzerinden bir mesaj yok bunda.

Öne Çıkanlar