'Alman sağının ülkücülerle ilişkisi ürkütüyor'

'Alman sağının ülkücülerle ilişkisi ürkütüyor'
Almanya Başbakanı Merkel geçen hafta MHP milletvekili Cemal Çetin'le biraraya gelmişti. Almanyalı siyasetçi, gazeteci ve tarihçiler görüşmeye tepkili.

Süheyla KAPLAN


ARTI GERÇEK - Angela Merkel’in Avrupa Türk Konfederasyonu eski Genel Başkanı, MHP milletvekili Cemal Çetin ile geçen hafta Brüksel’de düzenlenen NATO zirvesinde bir araya gelerek konuşması Almanya’nın da gündeminde.

"BİLİNÇLİ BİR PROVOKASYON"

Yeşiller Partisi Dış Politika Sözcüsü Omid Nouripour konuyla ilgili Zeit gazetesine konuştu. Nouripour, 24 Haziran seçimlerinde MHP’den milletvekili seçilen Cemal Çetin ile Angela Merkel’in görüşmesini bilinçli bir provokasyon olarak değerlendirerek "Merkel, Alman politikasının sorunlarını Bozkurtlarla bir araya gelerek açık bir şekilde masaya yatırmak istiyor" dedi.

"ALMAN SAĞININ GELENEKSEL ÇİZGİSİ BUDUR"

Alman Sol Parti Meclis Grubu İçişleri Politikası Sözcüsü milletvekili Ulla Jelpke ise MHP’li Cemal Çetin ile Merkel görüşmesinin sürpriz olmadığını belirterek "Ne yazık ki bu görüşmeyi Alman sağının geleneksel çizgisi olarak değerlendirmek gerekir. Nitekim 1978 yılında aşırı sağcı Bavyera eyaleti Başbakanı Franz Josef Strauss da Alpaslan Türkeş ile bir araya gelmişti. Soğuk Savaş döneminde Strauss ve Türkeş ‘komünizme karşı mücadelede’ işbirliği yaptılar. Strauss Türkeş’e ülkücülerin Almanya’da örgütlenmesine sıcak ortam hazırlama sözü verdi. Merkel de Strauss’un politikasını sürdürüyor. MHP milletvekili olarak seçilen Çetin’i bu şekilde sunması MHP’yi olağan bir parti olarak görmek istemesinden kaynaklanıyor" dedi.

"MERKEL ÜLKÜCÜLERE MESAFE KOYMALI"

Alman Sol Parti’den Ulla Jelpke, Türk milliyetçilerinin Alman Hıristiyan Birlik Partisi’nde (CDU) son yıllarda aktif olduklarına dikkat çekerek, "Almanya'da Ülkücüler ve Bozkurtlar" konulu hükümetin yanıtlaması istemiyle 2014 yılında bir soru önergesi hazırlamıştı. Soru önergesinde Merkel'in Ülkücülere mesafe koyması gerektiğini belirten Jelpke’ye göre "Ülkücü milliyetçilerin bir toplantısında konuşmak ile ırkçı ve yabancı düşmanı Alman partisi NPD'nin bir etkinliğinde konuşmak arasında pek fark yok."

"ÜLKÜCÜLER GÜÇLERİNİ SUİİSTİMAL EDECEKLER"

Almanya Kürt Toplumu Başkanı Ali Ertan Toprak da Gülen Cemaati’nin geçmişte devletin organlarında örgütlenirken Ülkücü kadrolar aracılığıyla güç kazandığını hatırlatarak günümüzde ise Ülkücülerin Erdoğan’ın en önemli stratejik ortağı olduğunu savundu. Toprak, Erdoğan ile stratejik ortaklık sonrasında giderek güçlenen Ülkücü yapılanmanın Almanya’daki Türkiyelilerin barışçı biçimde bir arada yaşayabilme hedeflerini sabote edeceklerini ve güçlerini barışçıl ve uyumlu yaşamın aleyhine kullanacaklarını düşünüyor.

"TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİ ALMAN İSTİHBARATI DESTEKLEDİ"

Alman tarihçi ve Türkiye uzmanı gazeteci Dr. Nick Brauns da Merkel ile Çetin’in görüşmesini değerlendirdi. Ülkücülerin Almanya’da örgütlenmelerinin tarihine gönderme yapan Brauns, "Almanya istihbaratı, 1970’lerde Türk faşistlerinin Almanya’da örgütlenmesinde ön ayak oldu" dedi.

Brauns sözlerini şöyle sürdürdü:

"O zamanlar Alman istihbaratı üyesi olan Eckhardt Kannapin ile CDU’nun meclis üyeleri, bu örgütlenmeye bizzat destek verdiler. 1978’de Bavyera Eyaleti’nden CSU Başkanı Franz Josef Strauss ve MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş arasında bir görüşme oldu. İkisi de oldukça yakın fikirler taşıyordu; ikisi için de ortak tehdit komünizmdi. Almanya Türk Federasyonu, 1990’ların ortasında üyelerine Alman partilerine üye olma çağrısı yaptı. O zamanlar CDU Türklere çok güvenmediği için oraya giremediler; ama Yeşiller ve SPD’ye girebildiler. Çünkü Yeşiller ve SPD göçmenlere daha yakın duruyordu ve onların hakları için daha fazla çalışıyordu. Bu dönemden itibaren Türk milliyetçileri Alman enstitülerinde hızlı bir şekilde ilerlemeye başladı. SPD, Yeşiller ve giderek artacak şekilde CDU’da da yer aldılar. Yerel yönetimlerde, belediye meclislerinde, göçmen meclislerinde, her yerde ülkücüleri görebiliyorsunuz. Ama tabii onların bu kurumlardaki gücünü olduğundan daha fazla da görmemeliyiz."

"KÜRT KARŞITLIĞI TÜRKİYE’YLE İLİŞKİLERDEN KAYNAKLANIYOR"

Brauns Almanya’nın Kürt karşıtı bir politikaya sahip olduğunun sorulması üzerine, bu politikanın nedenini şöyle değerlendirdi:

"Alman devletinin Kürt karşıtı bir politikayı sürdürmesi, Türkiye’yle yaptığı pazarlıklar ve ilişkilerinden kaynaklanıyor. Yani Almanya’nın Kürt karşıtı politikası doğrudan Türkiye’yle ilişkilerinin bir sonucudur."

"ÜLKÜCÜLER FİZİKSEL SALDIRIDA BULUNUYOR"

Alman İç İstihbarat Örgütü Anayasayı Koruma Dairesi tarafından geçtiğimiz yıllarda hazırlanan bir raporda, Ülkücülerin 2012 yılında Kürt, Alevi, Ermeni, Yahudi ve eşcinsellere yönelik fiziksel saldırılarda bulunduğu bilgisine yer verilmişti. Raporda, ‘MHP sempatizanı’ ve ‘ultra milliyetçi’ olarak adlandırılan kişilerden şiddete meyilli olanların sayısının hızla arttığı da yer alıyordu. Raporda ayrıca, Türk milliyetçilerinin sosyal medyada İsrail ve Yahudi karşıtı propaganda yaptıkları ve bu savunularını birçok açık toplantıda hiçbir engelle karşılaşmadan rahatlıkla dile getirdikleri de kaydediliyordu.

Avrupa Türk Federasyonu’nun faaliyetleri Alman İç İstihbarat Örgütü Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından izlenmekte ve her yıl kamuoyuna da açıklanan Anayasayı Koruma Dairesi raporunda tehlike niteliği taşıyan faaliyetlerine yer verilmektedir. 1960 sonrasında komünizmle mücadele içeriği, söylemleri ve aktörleri itibariyle Avrupa’da milliyetçi siyasetin önemli damarlarından biri olan Avrupa Türk Federasyonu’nun başkanlığını MHP’den milletvekili seçilen Cemal Çetin 2007’den beri yürütüyordu. Devlet Bahçeli’ye yakınlığı ile bilinen Cemal Çetin anayasa değişikliği referandumu öncesinde de Avrupa’da ‘evet’ kampanyasını örgütlemişti.

Öne Çıkanlar