'Ankara Katliamı sanıkları IŞİD talimatıyla ifade değiştirdi'

'Ankara Katliamı sanıkları IŞİD talimatıyla ifade değiştirdi'
Ankara Katliamı davasının 2'inci gününde avukatlar, katliamda ihmali olan kamu görevlilerinin yargılanmadığına ve sanıkların IŞİD talimatıyla ifade değiştirdiğine dikkat çekti.

IŞİD'in gerçekleştirdiği Ankara Katliamı davasının karar duruşmasının kinci günü de polis ablukası aldında başladı.

Duruşmayı izlemeye gelen mağdur aileleri dün olduğu gibi 4 arama noktasından geçirildi. Cezaevi kampüsünün çevresi TOMA ve zırhlı araçlarla abluka altına alınırken duruşma salonuna sarı basın kartı olmayan muhabirler alınmadı.

Duruşmada yakınlarını kaybedenler saldırı sonrası yaşananları anlattı, yoğun güvenlik önlemlerine tepki gösterdi. 

İLGİLİ HABER: TÜRKİYE'NİN DÜNYADA ADI 'CİHATÇI OTOBANI' OLARAK GEÇİYOR

Karar duruşmasının ikinci gününde sanıklara yönelik beyanlarda bulunan avukatlar meslek örgütleri ve parti temsilcileri, katliamda ihmali olan kamu görevlilerinin yargılanmadığına dikkat çekiyor.

CANLI BLOK

'KATLİAMIN SİYASİ AYAĞINA DEĞİNİLMİYOR'

11:00

CHP adına beyanda bulunan Avukat Ertuğrul Cem Cihan kamu görevlilerinin sorumluluğunun açığa çıkarılması konusunda mahkemenin gereğini yapmadığına değinerek "Üç beş tetikçi dışında katliamın siyasi ayağına değinilmedi" dedi.

Çağdaş Hukukçular Derneği adına beyanda bulunan Avukat Murat Yılmaz ise mahkemenin kararla birlikte kamu görevlileri ile ilgili ayrıntılı bir suç duyurusunda bulunması gerektiğinin altını çizdi.

11:30

Avukat Ahmet Özdel ve Eylem Sarıoğlu’nun sanıkların örgütsel konumlarına ilişkin beyanlarıyla devam edilen duruşmada avukatlar, savcılık mütalaasında sanıkların örgütsel pozisyonlarına ilişkin yeterli delillerin bulunmadığına ve gerçek pozisyonlarının belirlenmediğine dikkat çekti.

Mağdur avukatlarından Ahmet Özdel, Antep Emiri Yunus Durmaz’ın Ankara Katliamı’nı nasıl organize ettiğini onun üzerinden çıkan belgelerle açıkladı:

"Bu örgütün en önem verdiği şey canlı bombaların gizlenmesi. Örgütün evinde bizim bilmediğimiz bir canlı bomba daha var. O da Burak Ormanoğlu. Eylemin planlandığı evde parmak izleri var. O evde yaşayan canlı bombadır. Ormanoğlu, katliam öncesinde suça iştirak ediyor, sonrasında da devam ediyor. Bu mahkeme Ormanoğlu’nun sıradan bir IŞİD üyesi olduğunu düşünemez. Evde üçüncü bir canlı bombanın olduğu ortaya çıkmışken, Ormanoğlu’na suça iştirak etmedi diyemeyiz.

Katliama iştirak eden sanıklardan birisi de savcının ‘IŞİD silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istediği Suphi Alpfidan’dır. Belki dosyanın en masum sanığı gibi duruyor ancak her arabada parmak izi çıkıyor. Bu emlakçı katliam olduktan sonra kaçak isimle yurt dışına kaçmışsa bu katliama iştirak etmedi diyemeyiz.

'SANIK EŞLERİ KATLİAM ÖNCESİ VE SONRASINDAN HABERDAR'

12:00

Dosya sanıklarından bombacıları Ankara’ya taşıyan Halil İbrahim Durgun’un eşi Esin Altıntuğ kendisini farklı göstermeye çalışıyor. Fotoğraflarda kapalı ancak mahkemeye boyalı saçlarla geldi. IŞİD örgütünün temel aldığı kıstaslardan birisi aile üyelerinin tamamının örgütte katılması. Eşinin örgütteki rolünü biliyor. Katlim öncesi ve sonrasını biliyor. Katliamı gerçekleştiren Halil İbrahim Durgun ve diğer sanıkların kaçmasını sağlıyor. 100’ün üzerinde insanın katledildiği bir katliamda sıradan bir eşe bile mesafe koyarsınız. Ancak Esin mesafe koymuyor. Suriye’deki çatışmalara gitmek için planlar yapıyor."

 

 

'İŞİD PARASINI DAĞITMAKLA SOTUMLU OLAN KİŞİ ERMAN EKİNCİ'

13:00

Mağdur avukatlarından Ahmet Özdel'in ardından söz alan avukat Eylem Sarıoğlu, dosyadaki deliller üzerinden, savcının ‘IŞİD silahlı terör örgütü yöneticisi olmak’ suçundan 22 yıl 6 ay hapisle, '100 kişiyi kasten öldürme’ suçundan da ağırlaştırılmış müebbet, hapisle cezalandırılması istenen Erman Ekici hakkında değerlendirmede bulundu:

"Antep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/ 460 sayılı dosyasında Ekici’nin de içinde bulunduğu bir araç durduruluyor. Bu araçta Ekici’nin parmak izi çıkıyor. Araç HDP İstanbul İl Binası’na bombalı saldırı gerçekleştirmek için yola çıkmıştı. Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik saldırı planının belgesi Ekici’nin evinde çıkıyor. Bu dosyada hazırlanan fezlekede ‘şahsın ne zaman nereye eylem yapılacağı konusunda karar aldığı’ anlaşılmaktadır deniliyor. Bu Ekici’nin yöneticilik konusu açığa çıkıyor. Sanık Ekici örgüt parasına dağıtmakla sorumlu."

15:00

Duruşmada Özgür Hukukçular Platformu adına söz alan avukat Alişan Şahin'in savcılık mütalaası kovuşturmanın genişletilmesi talebi, sanıkların durumunda bir değişiklik olmayacağı gerekçesiyle reddedildi.

17:00

Verilen aranın ardından sanık ve sanık vekillerinin mütalaaya karşı beyanları alınmaya başlandı.

Sanıklar Resul Demir, Yakup Karaoğlu ve Burak Ormanoğlu dilekçe vererek, CMK ile görevlendirilen avukatlarının müdafilikten çekilmesini istedi. Bunun üzerine söz konusu sanıklar müdafi, "Biz CMK avukatıyız, ayaklarına gelecek değiliz. Baro tarafından görevlendirildik" dedi. Hakim sanıkların dilekçeleri doğrultusunda müdafi konusunda dilekçe yazılmasına karar verdi.

‘IŞİD'İN TALİMATIYLA İFADE DEĞİŞTİRDİLER’

Avukat Eylem Sarıeroğlu ise, sanık Metin Akaltın’ın eşi Hatice Akaltın’ın hakkında şunları söyledi: "Sanık yargılamanın başından beri örgüt üyesi olmadığını iddia etti, ancak katliamdan sonra Metin Akaltın, Burak Ormanoğlu ile taşındıkları evde yakalandı. Metin Akaltın ile Suriye’ye gittiğini reddetti ve Metin’in Suriye’ye gittiğini sakladı. Esin Durgun’un mahkeme huzurundaki ifadesinde ‘Benim kimseye iftira atacak ifaden yok. Hatice’in koğuş arkadaşlarının tahliye olduktan sonra onun Suriye’ye götüreceği yönünde ifadeleri var’ dedi. Sanık TEM’deki ilk ifadesinde Burak Ormanoğlu ile aynı evde kaldıklarını söyledi. Ancak Metin Akaltın ifadesini değiştirince, Hatice Akaltın da ifadesini değiştirerek, Ormanoğlu’nu şofben tamiri için çağırdıklarını söyledi." 

Avukat Sarıeroğlu, Akaltın’ın örgütün talimatı doğrultusunda ifadelerini değiştirdiğini ve eşi Metin Akaltın’ın ifadeleriyle uyumlaştırdığını ifade etti.

SANIK MEHMEDİN BARAÇ IŞİD LİDERİ BAĞDADİ'YE MEKTUP YAZMIŞ

Avukat Sarıeroğlu, sanık Mehmedin Baraç’la ilgili dosyadaki deliller kapsamında ise şu tespitlerde bulundu:

"Mehmedin Baraç’ın El Bağdadi’ye yazdığı mektupta IŞİD’e eleman temin etmek için çalıştığını gösteren ifadeler vardır. Baraç’ın dernek faaliyetleri kapsamında eleman kazandırdığını yönelik soruşturma dosyası vardır. Sorumlu düzeyde görev aldığına yönelik tespitler dosyamıza temin edilmedi. Baraç, her aşamada gizliliğe riayet etmiş, başkalar üzere hatlar açmıştır. Birçok kez Suriye’ye gitmiştir. Kendisi kardeşini bulmak için gittiğini söylese de, dosya kapsamında IŞİD örgütü için faaliyet yürütmek üzere gittiği anlaşılmaktadır. Kardeşi Burak Baraç hakkında çelişkili ifadeler vermiş, kardeşinin Ahrar’ur Şam örgütünü katıldığını söylemiştir. Sanığın yönetici pozisyonunda olduğunu ortaya koyan Whatsapp görüşmesi vardır. Arapça metinin içeriğinde Baraç’ın yöneticilik pozisyonunu açığa çıkaran görüşmeler mevcuttur. Görüşmelerinde örgütün en üst düzey derecesine yakın bir konumda olduğunu söylemektedir: ‘Valla kardeşim emirin nerede olduğunu bilmiyorum ancak o ne zaman isterse benimle irtibata geçer’ şeklinde konuşması vardır. Bendeki müfreze ve tim diye tabir ettiği grubun başında örgüt yöneticisi olduğu sabittir. Sanık El Bağdadi’ye mektup nazarında ve örgüt içerisinde konumu değerlendirildiğinde sadece bir örgüt üyesi değil yönetici konumundadır."

‘KATLİAM, KATLİAM’

Duruşmaya sanık ve avukatlarının beyanlarıyla devam edildi. Sanık Mehmedin Baraç, mağdur avukatlarının kendisi hakkında söylediklerine "Hayali yorum" diyerek, şu ifadeleri kullandı: "Arapça ya da başak dil bilmiyorum. Bingöl'lü  olduğum için Zazaca ve Türkçe biliyorum. Avukat hanım az önce Whatsapp konuşmalarından bahsetti. Kendimi gülmemek için zor tutuyordum." Baraç, savunması sırasında 10 Ekim Katliamı’na "gar patlaması" deyince, mağdur aileleri "katliam katliam" diye seslendi. Savunmasına devam eden Baraç, bazı kesimlerin yaşantısında dolayı kendisinden nefret edildiğini söyleyerek, "Bingöl’de ülkücülerden oluşan bir dernek kurduğum için PKK’lılar benden nefret eder" iddiasında bulundu.

EVRENSEL GAZETESİ'Nİ HEDEF ALDI

Baraç, konuşmasının devamında Evrensel Gazetesi’ni hedef alarak, "Bazı müşteki vekillerinin beyanları oldu. Sırf Evrensel Gazetesi’nde ‘aramalar, işkenceler, yapılıyor’ diyor diye gelip burada kin duyuyorlar. Bunlar haklı mı, haksız mı demiyorlar. Ben cezaevinde kalıyorum kimseye işkence yapılmıyor. Ancak Evrensel Gazetesi böyle diyor. Polis böyle bir şey yapmaz" diye konuştu.  Baraç'ın bu sözleri üzerine salonda bulunma aileler Baraç'a tepki gösterdi.
 
SAVCININ 'TÜRK HUKUKUNUN AYIBI' DEDİĞİNİ ÖNE SÜRDÜ
 
Sanık Halil İbrahim Alçay, savunma için ek süre istedi. Kendisinin Ebu Huzeyfe olmadığını savunan Alçay, MİT'in 10 Ekim katliamıyla ilgili 10 Şubat 2016 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği bilgi notunda kendi ismi olmadığını söyledi. Bir ay sonra bu kez İçişleri Bakanlığı’na gönderilen bilgi notunda canlı bomba olarak kendi isminin de geçtiğini söyleyen Alçay, bunun Cumhuriyet gazetesinde haber olması üzerine savcılığa başvurduğunu dile getirdi. Alçay savcının kendisine "Bu büyük bir dava. Suçlu suçsuz herkes yargılanabiliyor. Bu da bizim Türk hukukunun ayıbı" dediğini öne sürdü.
 
Sanık Erman Ekici, örgüt yöneticiliği suçlamasını reddetti. Kod adı olduğu belirtilen Ebu Talha'nın PYD ile girdiği çatışmada öldüğünü söyleyen Ekici, oğlunun isminin Talha olmasına karşı ise "Oğlumun ismi Talha değil, Süleyman Talha" dedi. Üç yıl cezaevinde kaldığını ve işkence edilmiş insanları gördüğünü belirten Ekici, kendisinin OHAL'den önce alındığı için işkenceye görmediğini söyledi.
 
Ekici'nin "Bu eylemi ben yapmış olsaydım erkek gibi çıkıp söylerdim" sözleri dikkat çekti. Müşteki avukatları mahkeme başkanına "avukatlara sanık tarafından hakaret edildiğinde sessiz kalamazsınız ya sözünü kesin ya da gereğini yapın" uyarısında bulundu. Ekinci’nin savunmasının ardından savunma yapmak için ek süre talebinde bulunan sanıklar Yakup Şahın ve İbrahim Halil Akçay’ın ek süre talebine ilişkin iddia makamı mütalaasını açıkladı. Mütalaada savunma için gerekli sürenin verildiği gerekçesiyle talebin reddi istendi. Mütalaaya ilişkin kararını açıklayan mahkeme heyeti ek süre talebini reddetti.

DURUŞMA ERTELENDİ

Canlı bombaları Ankara’ya getiren ve daha sonra ev baskının da kendisini öldürdüğü iddia edilen Halil İbrahim Durgun’un eşi Esin Altuntuğ’un avukatı Hüseyin Yılmaz, savunma yaptı. Önceki savunmalarının tekrarlayarak, müvekkilimin "terör örgütü üyeliği" ile suçlanmasının yasal dayanağı bulunmadığını ileri sürerek, beraat talebinde bulundu. Yılmaz’ın ardından sanık Altuntuğ söz aldı. Altuntuğ, pişman olduğunu söyleyerek, "Çok pişmanım eşime yakıştıramadım çocuklarımı tehlikeye sokarak onun yanına gitmiştim. Keşke eşimin sözüne uyup onunla görüşmeye gitmeseydim. Kendisi geberdi gitti ama lekesi bize kaldı" dedi.
 
Duruşmanın yarın da devam edecek oturumun ardından karara bağlanması bekleniyor. (HABER MERKEZİ/MA)

Öne Çıkanlar