Doç. Dr. Kömürcü: İnsanlar yeni bir başlangıç yapmak istiyor

Doç. Dr. Kömürcü: İnsanlar yeni bir başlangıç yapmak istiyor
Yöneylem Sosyal Araştırma Merkezi'den Doç. Dr. Derya Kömürcü, iktidar değişikliği ve yeni bir başlangıç beklentisinin insanlara umut verdiğini söyledi.

+GERÇEK - Yöneylem Sosyal Araştırma Merkezi, Araştırmalardan Sorumlu Genel Koordinatörü, Siyaset Bilimci Doç. Dr. Derya Kömürcü, ekonomik krize ilişkin dikkat çeken araştırma sonuçlarıyla birlikte değerlendirmelerini paylaştı.

Yurttaşın alım gücü düşmeye devam ederken sosyal medya hesabından paylaşım yapan Doç. Dr. Derya Kömürcü, "Asgari ücret minimum değil, ortalama ücret haline geldi" dedi.

Ekonomi Bakanı Nurettin Nebati’nin sosyal yardımla geçinenlerin sayısının arttığını söylemesine dikkat çeken Kömürcü, açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan hanelerin sayısının her ay biraz daha büyüdüğüne işaret etti.

'İNSANLAR HAYATLARINA DEVAM EDEBİLİYORSA UMUT SAYESİNDE'

İktidar değişikliği ve yeni bir başlangıç beklentisinin insanlara umut verdiğini belirten Kömürcü şunları söyledi:

"İktidar değişikliği ve yeni bir başlangıç beklentisi, tüm sorunların çözülmeyeceğini biliyor olsalar da yurttaşlara umut veriyor. Zaten bu kadar dibe vurmuş bir ülkede insanlar hâlâ günlük hayatlarına devam edebiliyorlarsa, bu umut sayesinde.

Bu iktidar hâlâ ülkeyi "yönetebiliyor", üzerindeki toplumsal baskı bu kadar sınırlı kalıyorsa, bu da iktidarın değişeceğine, yeni bir başlangıç olacağına olan inanç sayesinde.

20 yıllık AKP iktidarının sonunda Türkiye çok ciddi sorunlarla boğuşuyor. Ekonomi politikaları iflas etmiş durumda. Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı almış başını gidiyor. Siyaset tıkanmış durumda. Yeni rejim, devlet mekanizmasını felce uğrattı.

Bırakın yoksul aile çocuklarını, orta sınıf için bile sosyal mobilite neredeyse imkânsızlaştı. Üniversiteyi kazanmak da, bir işe girmek de anlamını yitirdi. Geleceksizlik ve güvencesizlik yeni normal oldu.

Asgari ücret minimum değil, ortalama ücret haline geldi. Ekonomi Bakanı Nureddin Nebati 2002’de 1 milyon olan sosyal yardım alan hane sayısının 2021'de 4,3 milyona yükselmesiyle övünürken, açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan hanelerin sayısı her ay biraz daha artıyor."

'YURTTAŞLAR, TEMEL İHTİYACINI KARŞILAYAMIYOR'

Paylaşımının devamında yurttaşın içine düştüğü ekonomik krize ilişkin araştırma sonuçlarını paylaşan Kömürcü, "Araştırmalarımız gösteriyor ki, her iki haneden biri her ay ya temel ihtiyaçlarından birini karşılayamıyor ya da bir faturasını ödeyemiyor" ifadelerine yer verdi.

Kömürcü'nün paylaştığı araştırma sonuçları şöyle:

➡️Yurttaşların %71’i borçlarını ödeyememekten korkuyor. 
➡️Kendisinin ya da ailesinden birinin eğitim alamamasından korkanların oranı %60
➡️Asgari ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelmekten korkanların oranı yüzde 68. 
➡️Şu anda bir iş sahibi olan kesim içinde işini kaybetmekten korkanların oranı yüzde 62. 
➡️Sağlık harcamalarını karşılayamamak konusunda endişeli olanların oranı yüzde 65.
➡️Yurttaşların yüzde 73’ü sahip olduklarını kaybetmekten, hayat standardını koruyamamaktan korkuyor.

'İNSANLAR YENİ BİR BAŞLANGIÇ YAPMAK İSTİYOR'

Muhalefetin en büyük avantajının toplumda yeni bir başlangıç beklentisinin olduğunu söyleyen Kömürcü, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:

"Bu sorunlar yumağı içinde kuşkusuz seçmenlerin muhalefetten beklentisi somut sorunlarına yönelik somut çözüm önerileri duymak. Ancak somut çözüm önerilerinin olmadığı ya da henüz gündeme gelmediği durumda dahi en önemlisi umut.

İnsanlar yeniden umutlanmak, yeni bir başlangıç yapmak istiyor. Muhalefetin en büyük avantajı işte bu yeni başlangıç beklentisi.

Muhalefet bloğu, yeni bir başlangıç beklentisini daha iyi bir yaşam vaadiyle bütünleştirebildiği ölçüde sadece seçimi kazanacak desteği almakla kalmayacak, yeni Türkiye’nin inşasına yurttaşların aktif katılımını sağlayacak bir toplumsal hareketliliğin de önünü açacaktır.

Aksi durumda, yani sadece AKP’nin gitmesi üzerine kurulu bir seçim zaferi sonrasında ise Türkiye toplumunun çok fazla riski içinde barındırdığını görmek gerekir.

Geçim sıkıntısı, işsizlik, güvencesizlik, geleceksizlik ve sığınmacılar sorunu kıskacında patlama noktasına gelmiş bu toplumun sinir uçlarıyla oynamaya aday ırkçı/yabancı düşmanı ve/veya otoriter popülist siyasal aktörler hazırda bekliyor.

Tam da bu yüzden "altılı muhalefet"e Türkiye’de siyasal alanın yeniden inşası için belki de farkında olduklarından çok daha büyük bir sorumluluk düşüyor."

Öne Çıkanlar