AYM'nin hak ihlali kararına rağmen 12 yıldır gelmeyen adalet

AYM'nin hak ihlali kararına rağmen 12 yıldır gelmeyen adalet
Mehmet Deniz'in eşi İpek Deniz, "100 yıl da sürse bu davanın takipçisi olacağım" dedi.

Van'ın Erciş ilçesinde 5 Mart 2008 tarihinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen yürüyüşe polisin müdahale etmesi sonucu hayatını kaybeden Mehmet Deniz adlı yurttaşın davası tam 12 yıldır bir sonucu ulaşmadı. Anayasa Mahkemesi'nin "Etkin bir soruşturma yürütülmediği ve yaşam hakkının ihlal edildiği" gerekçesiyle tekrar soruşturma açılmasına karar verdiği halde dosya yerinde sayıyor. 
 
'12 YILDIR ADALET BEKLİYORUZ'
 
4 yıldır savcılıkta bulunan dosyayla ilgili bir gelişmenin olmadığını belirten ailenin avukatı Baran Bilici, "AYM kararı mahkemeler için bağlayıcı olmasına rağmen fiiliyatta bu süreç hiçte öyle işlemiyor. AYM'nin verdiği kararlar ardından yerel mahkemelerin insafına terk ediliyor. Maksimum bir yıl içerisinde sonuçlanması gereken soruşturmalar söz konusu AYM kararı olunca yıllara bırakılıyor. Burada açıkça yerel mahkemelerin 'örtülü direnme' ve dosyayı 'bürokrasiye boğma' durumu var. Kolluk bu dosyada korunup kollanmıştır. Müvekkilim öldürüldüğü zaman 10 yaşında olan çocuğu bugün 22 yaşında. 12 yıl süren ve bir sonuca ulaşmayan bir dosyanın olmaması gerekiyor. Aile artık adalet ve adaletli bir kararın verilmesini bekliyor" dedi. 
 
'100 YIL DA SÜRSE TAKİPÇİSİ OLACAĞIM'
 
Adnan Bilen'in Mezopotmaya Ajansı'nda yer alan habere göre, Deniz'in eşi İpek Deniz de üzerinden 12 yıl geçen davada bir gelişmenin olmadığına dikkati çekerek, "Dava 100 yıl sürse de bunun takipçisi olacağım. Eşime yapılan bu haksızlığı asla kabul etmeyeceğim. Davamız sürekli kapatılıyor ama biz buna izin vermeyeceğiz. Üç çocuğumla mağdur bir durumdayım. Türkiye'de adalet sağlanmazsa AİHM'e kadar gideceğim" diye belirtti. 
 
DAVANIN GEÇMİŞİ 
 
Erciş’te 5 Mart 2008 tarihinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen yürüyüşe polisin müdahalesi sonucu Mehmet Deniz başında aldığı cop darbesiyle yaralanmıştı. Ağır yarlı olarak gözaltına alına Deniz, karakolda fenalaşınca kaldırıldığı hastanede yaşamın yitirmişti. Van Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili hazırladığı, "Ölü Muayene ve Sistematik Otopsi Tutanağı"nda ölüm sebebini, "Kafaya gelen kesici sert darbeler sonucu beyinde yaşanan travma sonucunda beyin kanaması, solunum ve dolaşımın kesilmesi" olarak tarif etti. Deniz ailesinin avukatı Baran Bilici, ikinci bir otopsi talep etmiş ve İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopside ise, Mehmet Deniz'in kafatasındaki darbelerin yanı sıra vücudunda darp izleri ve kaburga kırıkları olduğuna dair rapor hazırlanmıştı. Raporlar ve görgü tanıklarının beyanları üzerine Erciş Cumhuriyet Savcılığı tamamladığı soruşturmayı Erciş Ağır Ceza Mahkemesi'ne sundu. Bunun üzerine Deniz'in ölümüne ilişkin hukuksal süreç 16 Temmuz 2008 tarihinde başladı. Biri avukat olmak üzere 3 görgü tanığının beyanları üzerine Erciş Emniyet Müdürlüğü'nde görevli sivil polis S.B. hakkında, "Zor kullanma yetkisine ilişkin olarak sınırın aşılması suretiyle ağırlaşmış kasten yaralanma sonucu ölüme sebep olmak" suçlamasıyla dava açıldı.
 
EMNİYET 'GÖZALTINDA DEĞİL' DEMİŞTİ
 
Deniz'in ölümünden sonra dönemin İl Emniyet Müdürü Salih Kesmez, gözaltı olayının yaşanmadığın ve ölümün göstericilerin attığı taşlardan kaynaklı olduğunu ileri sürmüştü. Emniyet Müdürü'nün iddiasına rağmen savcılık iddianamesinde gözaltına alınan 108 kişinin içinde 35'inci sırada Mehmet Deniz'in olduğunu kaydetmişti. O dönemde tanık olarak ifade veren polisler, S.B. isimli polisin olay günü operasyona katılmadığını belirterek, olayın görgü tanıklarının yalan beyanlarda bulundukları iddiasında bulunmuştu. Polislerin katılmadığı belirttiği S.B. isimli polisin ise olayla ilgili hazırlanan tutuklama ve gözaltına alma tutanakların tamamında imzası olduğu savcılığın hazırladığı soruşturma evrakında ortaya çıkmıştı.
 
DOSYA SÜMENALTI EDİLDİ
 
Erciş Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2 Haziran 2011 tarihinde beraat kararıyla sonuçlanan duruşmadan sonra, dava Yargıtay'a taşındı. Avukatı Bilici, "Adil yargılanma, etkin bir soruşturma yapılmamış olması ve yaşam hakkının ihlali" gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurarak, yeniden yargılanma talebinde bulundu. AYM, 2016 yılında "Etkin bir soruşturma yürütülmediği ve yaşam hakkının ihlal edildiği" gerekçeleriyle tekrar soruşturma açılmasına karar verdi. Kararın gönderildiği Erciş Cumhuriyet Başsavcılığı, takipsizlik kararı verdi. Avukat Bilici, takipsizlik kararının kaldırılması için Erciş Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. Takipsizlik kararını kaldıran Sulh Ceza Mahkemesi dosyanın yeniden görülmesine karar vermesine rağmen 4 yıldır yerinde sayıyor. 
 

Öne Çıkanlar