Ayranın yok içmeye, 25 milyar dolar F-35’lere!

Ayranın yok içmeye, 25 milyar dolar F-35’lere!
Türkiye’de milyonlarca insan yoksulluk hatta açlık sınırındayken, çözüm bekleyen acil sorunlar gündemdeyken bu kadar para silaha ve savaşa harcanabilir mi?

Koray DÜZGÖREN


Pek hoş bir benzetme olmadı belki ama, böylesine acı bir gerçeği ironik olarak anlatmanın da başka çaresi yoktu galiba.

ABD’den satın alınmasına karar verilen 116 tane son model F-35 savaş uçağıyla ilgili tartışmalar söz konusu olan.

ABD çeşitli nedenlerle bu uçakları teslim etmeye yanaşmıyor. Teslim etmeden önce Türkiye’nin bazı konularda adım atmasını istiyor. Türk-Amerikan ilişkileriyle ilgili önemli bazı sorunlar var ve bunların halledilmesi gerekiyor.

Bunlar konuşuluyor ama kimse bu siparişin mali boyutu ile ilgili değil.

Kimse uçakların toplam maliyetinin muazzam miktarını gündeme getirmiyor.

‘25 milyar dolar’ denilip geçiliyor. Bu miktar neredeyse Türkiye’nin yıllık cari açığının yarısına eşit. Geçtiğimiz yılki cari açığına neredeyse denk geliyor.

25 Milyar dolara nelerin yapılabileceğini, parasızlıktan gündeme gelemeyen hangi sorunların çözülebileceği konuşulmuyor bile. Bu parayla kaç fabrika, kaç okul, kaç hastane, kaç konut yapılabilir? Bu 25 milyar dolar ile, ülkenin kaç çözüm bekleyen sorununu kalıcı olarak çözül?

Bu hesabı yapmaya başladığınız zaman moraliniz bozulabilir.

116 savaş jetinin toplam maliyeti olan 25 milyar dolardan söz ediyoruz. Tek bir tanesi 220 milyon dolar ediyor.

Tabii Türkiye’nin, birçok şey için parası olmadığı gibi bu iş için de ayrılmış bir 25 milyar doları yok. Birçok ihtiyaç maddesi, kırmızı et, buğday dahil birçok gıda maddesi, hammadde, vb. nasıl satın alınıyorsa bu uçaklar da öyle alınacak. Krediyle, yani borç parayla.

Bu miktar da yıllık cari açığa eklenecek.

Tam bu noktada sağdan, soldan, "Peki Türkiye kendini savunacak silah almasın mı? Bu milli meselemiz. Bundan tasarruf olur mu?" laflarını değişik dozlarda duymaya başlarsınız.

İşin ayrıntısına girdiğinizde Hava Kuvvetleri’nin elindeki uçakların çok eskidiği, sayılarının da yetersiz olduğu size anlatılacaktır.

Kimse bu itirazlara karşılık dönüp de, "Bu uçaklar ne işe yarayacak?", "Türkiye niçin bu kadar silahlanıyor?" sorusunu sormayacaktır.

Çünkü mesele, sadece F-35’ler değil. AKP iktidarıyla birlikte hem dünya piyasalarından alınan milyarlarca dolarlık silah ve mühimmatın miktarı arttı. Hem de, Erdoğan yönetiminin kararıyla, ‘Yerli ve milli’ silah sanayi için milyarlarca dolar harcıyor, yatırıyor.

TÜRKİYE HIZLA SİLAHLANIYOR

Söz gelimi, Türkiye çok büyük bir helikopter filosu kuruyor. ABD’den yüzlerce Sikorsky helikopter alıyor ve daha da alacağını açıklıyor. Son dönemde 109 helikopter alınmış. 3.5 milyar dolar ödenmiş. Bu sayının 600’e çıkarılması planlanmış. 17-18 milyar dolarlık bir siparişten söz ediliyor…

Bu kadar helikopter ne amaşla kullanılacak?

Öte yandan İtalyan teknolojisi ile, ‘Yerli ve milli’ olduğu söylenen ATAK helikopterleri üretilmeye başlandı. Şimdilik 90 helikopterlik bu projenin yaklaşık maliyeti 3.5 milyar dolar.

Ayrıca yine ABD’den Cobra helikopterleri alınıyor. Bu da hayli pahalı bir silah!

Bir yandan da Türkiye kendi, ‘Yerli ve milli’ tankı Altay’ı üretmeye çalışıyor. Tankın prototipi 2007’den bu yana süren bir çalışmadan sonra 500 milyon dolara tamamlandı. Şimdi,‘Yerli ve milli’ motor ve aktarma organlarıyla seri üretim için yeni bir ihale açıldı. İhale, Erdoğan’ın yakın arkadaşı Ethem Sancak’ın Kuveytlilerle birlikte sahip olduğu BMC şirketine verildi. BMC’nin bu üretimi Alman Leopard tanklarını da üreten Rheinmetall ile birlikte yapacağı söyleniyor.

Bu üçlü işbirliği büyük bir olasılıkla ilk ‘Yerli ve milli’ tankın imalatına başlayacak.

Türk Silahlı kuvvetlerinin bu tank için şimdiden 1000 tane talep ettiği bildiriliyor. İlk etapta 500 tank üretileceği söyleniyor. Bunun parasal tutarı yaklaşık 3 milyar dolar. 1000 tankın bedeli ise 6 milyar doları buluyor.

Ayrıca, Erdoğan’ın damadının ailesi tarafından üretilen silahsız-silahlı insansız hava araçlarını da unutmamak gerek. Bu konudaki yeni yatırımlar ve siparişler için de yüzlerce milyon dolar harcandığı biliniyor.

Türkiye’nin son yıllardaki silah projeleri saymakla bitmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu zaten her vesile ile ilan etmekten çok hoşlanıyor.

Netice olarak Türkiye hızla silahlanıyor.

SİLAH PROJELERİ İLE VERİLEN RÜŞVET

Son olarak, Rusya’dan S-400 hava savunma füzeleri alma kararı Türkiye ile ABD ve NATO arasında tartışmalara neden oldu. Bu siparişin bedeli, eğer gerçekleşirse 2.5 milyar dolar kadar.

Bu arada Erdoğan, uluslararası ilişkilerinde rüşvet aracı olarak Türkiye’nin gerekli gereksiz silah siparişlerini ve askeri anlaşma taleplerini de bol bol kullanıyor. Son İtalya, Fransa ve hatta İngiltere ziyaretleri bu askeri ihtiyaç rüşvetleri sayesinde sağlanabildi. Batılı ülkelerden Erdoğan için ancak bu sayede randevu alınabiliyor.

Randevu alınan ülkelere bol keseden siparişler veriliyor. Nasılsa devam eden bir savaş ve sürekli güvenlik ihtiyacı var. Bu nedenle herhangi bir ülkeden hiç birşey almasanız bile, ülkenin dağlarına, taşlarına atılan bombaların yerine koymak için mühimmat gerekiyor.

AKP iktidarının savaş ve silah harcamaları ile silaha yönelik yatırımlarının toplam miktarını bulabilmek pek kolay değil.

Mesele sadece silah alımı ya da yatırımı da değil. Söz gelimi, son Afrin işgali harekatında 2 milyar dolar harcandığı söyleniyor. Daha önce yapılan Fırat Kalkanı Operasyonu ve Suriye içinde çok değişik cihatçı örgütlere verilen silah ve lojistik desteğin boyutlarını da düşünürsek, Suriye savaşının Türkiye’ye maliyeti on milyarlarca dolar olarak ortaya çıkıyor.

PKK ile savaş adı altında Irak sınırının her iki tarafında girişilen askeri operasyonların maliyetlerini de katarsak bu faturanın yüz milyarlarca dolara ulaştığını söylemek abartı olmaz.

Türkiye’nin içinde bulunduğu son ekonomik krizin nedenlerini sıralarken bu savaş ve silahlanma politikalarının rolünü unutmamak lazım.

Türkiye kısıtlı kaynaklarını silah ve eski Osmanlı coğrafyasına yönelik iddialı hayaller için harcayacak bir ülke olamaz.

"Güvenlik ve savunma ihtiyaçlarımız için silahlanıyoruz" deniyorsa, bunun yolu barışçı politikalar uygulamaktan geçer.

Çözüm, içte ve dışta barışı esas alan ve silahlanmayı değil, ekonomiyi güçlendirmeye, insanlara refah getirmeye yönelen politikalar olmalı.

Türkiye’de bugün milyonlarca yoksul, iyi beslenemeyen milyonlarca çocuk var. Çözüm bekleyen acil sağlık, eğitim, sosyal güvenlik ve konut sorunu gündemdeyken bu kadar para silaha ve savaşa harcanamaz.

O nedenle bu yazıya, "Ayranınız yok içmeye, 25 milyar ödersiniz F-35’e" başlığını attık.

Ve seçim kampanyasının yoğunlaştığı bugünlerde HDP dışındaki partilerden bu konuda tek bir cümle bile duymadık. Duyacağımızı da zannetmiyoruz.

Öne Çıkanlar