Bahçe

Bahçe
'Yüce' ve 'aşağılık' arasında salınıp duran insan, bahçesine hem çiçek dikerek yeryüzü’nden özür diler hem de yabani otları ayıklayarak etrafına çit çekerek dünyayı biraz daha tahkim eder.

Ömer Faruk 


İnsanın "yüce" olduğuna kendisini inandırması "aşağılık" olduğuna kendisini inandırmasından çok daha kolaydır.

Ama kendisini "yüce" olarak ilan etmek de "aşağılık" olduğunu itiraf etmek anlamına gelmez mi zaten? –Varlığını "aşağılık" olana göre konumlamak başka nasıl açıklanabilir?

Peki, bir yaşama tarzı olarak şakşakçılığı seçenler "yüce"yi mi yoksa "aşağılık" olanı mı alkışlar?

"Yüce" ve "aşağılık" arasında salınıp duran insan, bahçesine hem çiçek dikerek yeryüzü’nden özür diler hem de yabani otları ayıklayarak etrafına çit çekerek dünya’yı biraz daha tahkim eder.

Biliyoruz: "Bahçe" insan tasarımıdır; el değmiş, evcilleştirilmiş, müdahale edilmiş, temsile uğramış olandır; doğanın saksı ve çitle kontrol altına alınmış kötü kopyasıdır; "yüce"nin "aşağılık" yanını makyajla kapatma çabasıdır.

Bu yüzden gecenin karanlığa evrildiği saatlerde duvarlara, televizyon ekranlarına, gazetelerin birinci sayfalarına, üniversite kapılarına, minarelerin şerefelerine, siyaset esnafının alınlarına, kanaat önderlerinin gözlüklerine, akıllı telefon ekranlarına, AVM’lerin kapılarına büyük harflerle yazmak lazım: "İnsan, ‘uçurum korkusu’ yerine ‘öteki korkusu’nu tercih ederek haysiyetsizliği de (= özsaygı yoksunluğunu da) seçmiştir."[1],[2]

[1] Faruk, Ö., Bir Yaratıcılık İmkanı Olarak Kaos, s. 25.

[2] Yeni İnsan Yayınevi tarafından yayımlanacak olan Çok Kalpli Asi adlı deneme kitabından bir bölüm.

Öne Çıkanlar