Bakanlığın 'Çeşme Turizm Projesi'ne karşı platform kuruluyor

Bakanlığın 'Çeşme Turizm Projesi'ne karşı platform kuruluyor
Çeşme Yarımadası’nın yüzde 50’sini içine alan proje kapsamında kamu arazileri imara açılarak, beraberinde büyük bir betonlaşmayı getirecek.

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2019 yılında "dünyada örneği olmadığı" ve "turizmi geliştirecek" ifadeleriyle tanıttığı "Çeşme Turizm Projesi"ne bölge halkının tepkisi her geçen gün büyüyor. Çeşme Yarımadası’nın yüzde 50’sini içine alan proje kapsamında kamu arazileri imara açılarak, beraberinde büyük bir betonlaşmayı getirecek. Çeşme’nin doğusundan başlayan proje alanı Urla’nın bir köyünü de içine alırken, Germiyan ve Ildır köylerini de kapsayacak. Projenin yapılacağı alan tarım yapılan aynı zamanda yaban hayatı ve endemik bitki türleriyle zengin bir bitki örtüsüne sahip.

BİLİRKİŞİ İNCELEME YAPACAK

Bakanlığın Eylül ayında 100 bin istihdam sağlayacağını duyurduğu projeye bölge halkı karşı. Çeşmeli yurttaşlar ve Çevre Mühendisleri Odası'nın da içinde bulunduğu emek ve meslek örgütleri projenin iptali için dava açtı. Dava kapsamında 27 Ekim'de bilirkişi heyeti projenin hayata geçirilmek istenildiği bölgede incelemelerde bulunacak.

Mezopotamya Ajansı bilirkişi incelemesi ve projeye dair bölge halkı ile konuştu.

Mimar Serhat Göktoğan, 32 bin hektar olan Çeşme yarımadasının 16 bin hektarının bu proje için kullanılmak istendiğini söyledi. Söz konusu alanın neredeyse tamamının hazine arazisi olduğunu aktaran Göktoğan, alanda tarım yapıldığını, zeytin ağaçları ve endemik bitkilerin bulunduğu kaydetti. Aynı zamanda Eski Roma döneminden kalan arkeolojik sit alanlarının bulunduğunu ifade eden Göktoğan, "Deniz kıyısındaysa fok balıklarının üreme merkezleri yer almakta. Ülkede talanın adı proje oldu" şeklinde tepki gösterdi. 

Projeyle, 100 bin kişinin istihdam edilmek istenildiğine dikkati çeken Göktoğan, "Bu yarımada nüfusunun katlanması demektir. Mevcut şartlarda yarımadanın elektrik, su gibi olanakları zaten yaşayanlara yetmiyor. Nüfus artınca su sorununu nasıl çözecekler? Diğer alt yapı ne olacak? Bunlar büyük bir soru işareti. Birde burada 20 tane golf sahası düşünüyorlar. Bir golf sahası Kutlu Aktaş Barajı’nın mevcut kapasitesi kadar su harcıyor. ‘Suyu denizden karşılayacağız’ diyorlar. Bunlar sürdürülebilir şeyler değil tamamen pazarlama taktikleridir. Dolayısıyla bu proje yaşama geçerse yarımada yaşanamaz hale gelecek" diye belirtti. 

'GÜÇLÜ BİR MÜCADELE İÇİN PLATFORM KURULACAK'

Çeşmeli yurttaşlardan Erol Ferit Ergüler, ilçede oluşacak nüfus yoğunluğu ve beraberinde gelecek olan alt yapı sorunundan kaynaklı projeye karşı olduğunu dile getirdi. Projenin ilçe halkına yarardan çok zarar vereceğini ifade eden Ergüler, "Yapılaşma ilçede büyük bir kaos yaratacaktır. Çeşme’nin tarımla ve turizmle büyümesini istiyorum. Plansız bir şekilde büyüyen Bodrum örneği var. Bu büyüme oradaki insanları da mutlu etmiyor. Büyükşehirlerdeki insanlar mutlu olmak için buraya kaçıyordu. Buradaki kalabalık onları da mutlu etmeyecek" diye belirtti.

Örgütlülükte güç olduğunu vurgulayan Ergüler, "Projeye karşı daha güçlü bir mücadele vermek için platform kuracağız. Halk da bu platforma sahip çıkıp içinde yer almalıdır. Herhangi bir başarısızlık Çeşme’nin önünü kapatacak. İlçe halkı bugün harekete geçmezse, yarın daha büyük sıkıntılar yaşayacak. Bu bir rant, Ankara’ya kaynak yaratma projesidir. Buna karşı çıkmalıyız" şeklinde konuştu. 

'AKP HAKSIZ, HUKUKSUZ PROJELER YAPIYOR'

Çevre bilimci Esen Fatma Kabadayı da, bu projenin en az Kanal İstanbul kadar tehlikeli olduğuna işaret etti. "Erdoğan ve tebaası sıcak para girdisi için toprakları satmaya uğraşıyor" diyen Kabadayı, şöyle devam etti: "Memleket toprakları para kaynağı olarak görülüyor. Erdoğan ve AKP hükümetleri halksız, haksız ve hukuksuz projeler yapıyor. En ufak projeden böyle büyük bir projeye kadar hiçbir şey halka sorulmuyor. Bizde görev olarak bunun karşısında durmak zorundayız."

'CHP KARŞI DEĞİL'

Kabadayı, "Çeşme ve İzmir Büyükşehir Belediye başkanları hatta CHP Genel Başkanının bile bu projenin karşısında olmadığına dair demeçlerine şahit oldum. Hatta Çeşme Belediye Başkanı ‘Bu projeye karşı çıkmak vatan hainliğidir’ diyerek, günümüzde çok sık duyduğumuz şekliyle projenin karşısındaki vatandaşları yaftaladı. Kendileri de artık bu konuda saflarını belli etmeliler. Çünkü Erdoğan ve AKP hükümetlerinin talan ve yağma kültüründen bu ülkeyi hep beraber çıkaracaksak kendileri de o doğrultuda hareket etmeli" diye belirtti.

27 EKİM'E ÇAĞRI

İlçede esnaflık yapan Selim Akbaykal ise projeye iki açıdan karşı olduğunu söyledi. Birincisinin kamu topraklarının satılacak olması, ikincisini ise Çeşme’nin betonlaşacak olması olarak açıkladı. Çeşme’nin doğal yapısının korunması gerektiğine işaret eden Akbaykal, "İlçe betonlaştıkça çirkinleşecek. Üzerinde yaşadığımız Çeşme’nin 3 bin yıllık tarihi var. 3 bin yılda oluşan Çeşme’nin yanına yapay bir Çeşme eklemek istiyorlar. Bu kadar büyük oranda bir talan ve yapılaşma asla doğal olmayacaktır. Turizm açısından da faydası olmaz. Bugün ilçede en çok gezilen yerlerin hepsi eski taş sokaklar. Kimse ilçede büyük binalar aramıyor. Bu doğal güzellikleri korumak zorundayız" ifadelerini kullandı. 

Akbaykal, projeye karşı olan herkesi 27 Ekim'de bilirkişi heyetinin inceleme yapacağı alanda dayanışmaya çağırdı.

Öne Çıkanlar