Bana gerçekleri anlatma

Hastaların ve yakınlarının doktorlara saldırılarıyla toplumsal gelişmemişlik arasında doğru orantı vardır. Hatta ağır vakalarda, ağır cehaletten söz edilebilir.

Bir toplumun gerçeklerle olan yakınlığı ya da uzaklığı o toplumun gelişmişlik düzeyi bakımından fikir verebilir. Özellikle acı gerçekler söz konusu olduğunda, gerçeklerle yüzleşmenin ağır sonuçları yaşanabilir.

Bu durumu en çok hastanelerde görebiliyoruz.

Ağır hastanın kaybedileceğini öğrenen yakını tepkisini öncelikle doktorlara yöneltebilir. Ki bu türden pek çok olay yaşanıyor. Büyük hastanelerde doktorlara saldıranlar, kesici aletlerle hücum edenler, hatta ateşli silah kullananlar bile olabilmektedir.

Ne pahasına olursa olsun doktor hastayı yaşatmalıdır. Oysa doktor da böyle düşünmektedir. Zaten ettiği Hipokrat yemini bunu gerektirmektedir. Ama hasta yakını eğer toplumsal gelişmişlik bakımından negatif bir çizgide bulunuyorsa, doktoru asla anlayamaz.

Hastanelerde uzun röportajlar yapmış bir gazeteci olarak bu türden pek çok olaya tanıklık ettim.

Göztepe SSK Hastanesi adıyla hizmet verdiği yıllarda tesiste yoğun bakım ünitesi yoktu. Ağır hastalar bile normal koğuşlarda yatıyorlardı. Bir gece nöbeti sırasında mide kanaması geçiren acil servis hastası geldi. Tansiyonu giderek düşüyordu. Nöbetçi hemşire oksijen tüpü getirilmesini istedi. O sırada yan koğuşta bir başka hasta girerek fenalaşıyordu. O hastanın yakınları da hemşireye haber yolluyorlardı, hemen gelip bakması için... Mide kanaması geçiren hastaya gelen oksijen tüpü boş çıktı.

Hemşire başka bir tüp getirilmesini istedi hızlı olmalarını istedi hasta bakıcıların. İkinci tüp dolu idi, nefes alması zorlaşan hastaya maske ile oksijen verilmeye başlandı, nabzı normale doğru yükselmeye başladı, hemşire hızla doğruldu ve koşarak ağırlaşan hastanın koğuşundan içeri girdi, yatağın başına geldi. Hasta yakınları onu bir güzel(!) karşıladılar:

-Allah belanı versin, adam ölüyor sen gelmiyorsun!

Hemşire acıyla onlara baktı, başını iki yana sallayarak nabzını ölçtü, yanında getirdiği serumu bağladı. Dudaklarını ısırarak koğuştan çıktı.

Hastanede onun sorumluluğunda olan 80 hastanın yattığı iki koğuş vardı, hepsine tek başına yetişmek zorundaydı.

Hasta yakınları katiyen bu gerçeği görmüyorlardı.

Toplumsal gelişmişlik eğrisi alt sınırlarda seyrederse böylesi olayların esas müsebbiplerinin kim olduğu asla görülemez.

Hastanelerde son yıllarda sağlık doktorlar, hemşireler, elemanları pek çok defa hasta yakınlarının saldırılarına maruz kaldılar.

Hastaların ve yakınlarının doktorlara saldırılarıyla toplumsal gelişmemişlik arasında doğru orantı vardır. Hatta ağır vakalarda, ağır cehaletten söz edilebilir.  

Onlara huzur veren ilacın sırrı bilgisiz toplumun reçetesidir:

-Bana gerçekleri anlatma!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi