‘Başaran’ı tehdit eden polisin hala görevde olması iktidarın utancıdır’

‘Başaran’ı tehdit eden polisin hala görevde olması iktidarın utancıdır’
Tülay Hatimoğulları, 'Bu iktidarın utancıdır. ‘Kadına yönelik şiddetle mücadele ediyoruz’ safsatasını hiç kimse bize satmaya kalkışmasın' dedi.

Meclis Genel Kurulu’nda kadına ve çocuğa yönelik şiddet yasası olarak da bilinen TCK ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmeleri sona erdi. Genel Kurul’da kanun teklifinin ilk 8 maddesi muhalefetin verdiği tüm önergeler AKP ve MHP oylarıyla reddedilerek, kabul edildi.

Kanun teklifinin dördüncü maddesi üzerine söz alan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, sözlerine Reyhanlı Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anarak, başladı. Verdikleri değişiklik önergesiyle 4’üncü maddeye "Suçun; çocuğa, kadına, beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı bir ekleme yapılması. Dil, ırk, milliyet, renk, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep farklılıklarından kaynaklanan nefret nedeniyle yine bunun suç kapsamına alınmasını ve cezai müeyyidenin uygulanması"nı talep ettiklerini vurgulayan Hatimoğulları, "Yapılan kanun değişiklikleri çözüm değildir tek başına, elbette kanun önemli ama o kanunun uygulanması ve hayata geçirilmesi çok daha önemlidir" dedi.

‘BİZE SATMAYA KALKIŞMAYIN’

Kürsüyü her kullandıklarında İstanbul Sözleşmesi’ni dile getirmeye devam edeceklerini ifade eden Hatimoğulları, "Bakın, yine kadına yönelik şiddetle mücadeleden bahsederken 8 Mart’ta, 25 Kasım’da, hele de Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü'nde kolluk kuvveti polis, kadınlara şiddet uyguluyor. Siz hangi şiddetle mücadele etmekten bahsediyorsunuz? Yine, birkaç gün önce genel merkezimize yapılan... ‘Polis baskını’ diyeceğim ona çünkü o, bir polis baskınıydı ve polislerin genel merkezimiz önünde fiilî bir eylemiydi; Kadın Meclisi Sözcümüz Sevgili Ayşe Acar Başaran'a ‘Seni çivilerim’ diyor bir polis memuru ve o polis memuru hâlâ görevde; bu, bu iktidarın utancıdır. ‘Biz de buraya kâğıt getirerek yasa yapıyoruz, kadına yönelik şiddetle mücadele ediyoruz’ safsatasını hiç kimse burada bize satmaya kalkışmasın, bunu asla kabul etmeyiz" diye belirtti.

‘TOPLUMSAL DEĞİŞİM GEREKLİ’

Olması gerekenin toplumsal değişim ve dönüşüm olduğunun altını çizen Hatimoğulları, "Olması gerekenler elbette topyekûn bir toplumsal değişim ve dönüşümdür, kadının sosyal yaşama ve siyasal yaşama katılımının artırılmasıdır, cinsiyet eşitsizliği konusunda ciddi bir şekilde bir farkındalık çalışması yapılması ve kadına yönelik her türlü şiddetle açıktan mücadele edilmesi, eğitimin cinsiyetçilikten kurtarılması bizim önümüzde duran en temel sorun alanlarıdır" diye konuştu.

CHP’nin önergesi üzerine söz alan İzmir Milletvekili Murat Bakan da kadına yönelik şiddetle mücadelede uluslararası sözleşmelere dikkat çekti. Bakan, "Bugün 11 Mayıs, bundan tam 11 yıl önce İstanbul Sözleşmesi imzaya açıldı ve ilk imzacısı biziz. On bir sene sonra arkadaşlar, on bir yıl gerideyiz, on bir yıl öncesinden daha gerideyiz. Siz bir yandan kadına karşı şiddetle mücadelede en önemli kazanımınızdan vazgeçeceksiniz, diğer taraftan Ceza Yasası'nda yaptığınız değişiklikle kadına karşı şiddeti önleyeceksiniz; bu mümkün değil, inandırıcı da değil. Eğer kadın cinayetlerini engellemek için bir şey yapmak istiyorsa iktidar, önce kadın dayanışma merkezlerini, sığınma evlerini, ‘alo şiddet’ hattını, bununla ilgili özel, buradan çıkacak bütçeyi bizden talep etmeli. Her şeyden önce kadının en büyük kazanımı, en önemli kazanımlarından -asıl kazanımları cumhuriyetin kuruluşuyla beraber biliyorsunuz, laik devletle beraber- cumhuriyetin kazanımlarından feyz alması lazım iktidarın" dedi.

AKP ve MHP oylarıyla muhalefet partilerinin verdiği 3 önerge de reddedildi.

‘SORUMLULUK ÜSTLENMEMİZ LAZIM’

Kanun teklifinde yer alan 5’inci maddeye dair de HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu konuştu. Sürekli kanun değişikliği yapma yerine öncelikle yargı mensuplarının haline bakılması gerektiğini ifade eden Kerestecioğlu, "Tüm yargı mensuplarının güncellenmiş insan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi alması gerekiyor. Aslında sadece yargı mensuplarının değil, tüm toplum olarak bu eğitimleri almamız son derece elzem çünkü şu anda, tüm toplum olarak hoşgörüsüzlüğü, mutsuzluğu, öfkeyi, şiddeti hep birlikte yaşıyoruz ve bu hayatı yaşanabilir hâle getirebilmek için değişime ihtiyacımız var ama bunları sadece söylemek yetmez. Toplumsal olarak dönüştürme iradesini göstermemiz, sorumluluk üstlenmemiz lazım" ifadelerini kullandı.

Kanunda "kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet ve işkence suçlarına yapılan nitelikli hâl tanımının toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı olarak kadınlara yönelmesi hâlinde" şeklinde belirtilmesi gerektiğini komisyon sürecinde de söylediklerini anımsatan Kerestecioğlu, " İktidar vekilleri tanımın ‘suçun kadına karşı işlenmesi’ şeklinde kalmasının yeterli olduğunu söylediler ve kadınların güçsüz görüldükleri için şiddete uğradığını ve bunu önleyeceklerini iddia ettiler. Kadınlar güçsüz değil, kesinlikle değil. Şiddet uygulamayı tercih etmemeleri kadınları güçsüz yapmaz. Bu algıyı da bizim yerle yeksan etmemiz gerekiyor" dedi.

‘SÖZLEŞMEDEN TEK BİR ERKEĞİN KARARIYLA ÇIKILDI’

CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü de İstanbul Sözleşmesi’ne değinerek, konuşmasına başladı. "Şimdi, yine, gerekçede ‘Suç ve ceza politikası yasama erkinin yetkisindedir, takdirindedir’ diyeceksiniz ama sözleşmeden tek bir erkeğin kararıyla çıkılmasına, Meclisin yetkisinin gasp edilmesine tek bir cümle kullanmayacaksınız, üstüne üstlük de savunacaksınız" diyen Süllü, "Dün, Genel Kurulda, AKP Grup Başkan Vekili son derece talihsiz bir konuşma gerçekleştirdi. Anayasa ile uluslararası sözleşmeleri onaylama yetkisi Meclisin yetkisindeyken Cumhurbaşkanı kişi hak ve özgürlüklerini düzenleyecek düzenlemeler getiremeyeceği açık hükümken ayrıca hukukumuzda yer alan yetkide ve usulde paralellik ilkesi gereği Danıştay savcısının bu kararın hukuksuz olduğunu açıkça söylediği yönündeki yargılama devam ederken bunu savunmayı, böyle bir savunma konuşması yapılmasını kınıyorum" diye konuştu.

‘EŞİK’E KULAKLARINIZI TIKIYORSUNUZ’

"Bu teklifteki ceza artırımları ve düzenlemelerle kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin azalacağına inananınız var mı bu sıralarda oturanlar olarak?" sorusunu yönelten Süllü, şöyle devam etti: " İmzası olanlar da inanmıyor ki dün geneli ve bölüm üzerine konuşmalarda Adalet ve Kalkınma Partisi hatipleri, kadın arkadaşlar özellikle KADES'ten, ŞÖNİM'lerden, 6284'ü nasıl yasal düzenleme olarak yaptıklarından söz ettiler ama 6284'ten söz etmelerine rağmen yasal dayanağı olan İstanbul Sözleşmesi'nden hiç mi hiç söz edilmedi. Şimdi, sizler ne iyi işler yaptığınızı söylüyorsunuz, bizse sorunun yasalarda değil sürekli pekiştirdiğiniz algılarda, anlayışlarda ve uygulamalarda olduğunu yıllardır söyleyip duruyoruz. Şimdi, yine burada ‘özgür birey’ diyorsunuz ama kadını sürekli ‘iyi anne, iyi eş ve aile’ düzlemine sıkıştırmaya çalışıyorsunuz. Şimdi, ‘toplumsal barış’ diyorsunuz ama istatistiklerden korkup Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunu kapatmaya kalkıyorsunuz. EŞİK'in çağrılarına kulak tıkıyorsunuz, alanlarda mücadele veren kadınları susturmaya çalışıyorsunuz. Yasa tekliflerinde baroların ve STK'lerin görüşlerine kulaklarınızı tıkıyorsunuz. Bizse uzun süredir mevcut yasaların etkin uygulanması taleplerimizi dile getiriyoruz."

Genel Kurul’da muhalefet partilerinin 5,6,7 ve 8’inci maddeler üzerine verdiği önergelerde AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Maddeler AKP ve MHP oylarıyla tek değişiklik yapılmadan kabul edildi. (MA)

Öne Çıkanlar