Basına saldırı serbest!

Basına saldırı serbest!
'Medyayı kuşatan iktidarın, şimdi de sosyal medyayı ve yurttaş gazeteciliğini susturma hamlesi...'

Can DÜNDAR


ARTI GERÇEK- Türk yargısı, gazetecilerin basın özgürlüğü gününü, Levent Gültekin’e saldıran iki tutukluyu serbest bırakarak kutladı. Böylece "Basına atış serbest" mesajı da verilmiş oldu.

Basını dava açmakla, gazeteciyi hapse atmakla susturamayınca buldukları yol barbarlık… Saldırganlara yönelik bu cezasızlık politikası, bu koruma kalkanı oldukça muhaliflerin hedef olmaya devam edeceği belli…

Üstelik şimdi Emniyet’in hukuksuz talimatıyla polis şiddetinin görüntülenmesi yasaklandı. Genelgede sadece görüntü alanlar hakkında değil, görüntü alacağından şüphe edilen kişiler hakkında da adli işlem yapılması emrediliyor. Düşünün sokaktan geçerken polisin birinin gırtladığına basıp nefesini kestiğini görüyorsunuz. Bir an polisle göz göze geliyorsunuz. Polis sizde görüntü almaya niyetli kişi potansiyeli görürse, sizi alıp götürebiliyor.

Gerekçe daha da komik: İnsanların özel hayatının gizliliği ihlal ediliyormuş. Oysa o cep telefonu kayıtları olmasa ne ABD’de George Floyd’un nefessiz bırakılıp öldürülmesi görüntülenebilir, ne de Türkiye’de 1 Mayıs’taki polis şiddeti belgelenebilirdi. 

Yaptıkları eziyet görünmesin, polis rahatça insan dövebilsin istiyorlar. Adım adım inşa edilen "polis devleti"nin yeni bir aşaması bu… Medyayı kuşatan iktidarın, şimdi de sosyal medyayı ve yurttaş gazeteciliğini susturma hamlesi…

En son Yol TV muhabiri Özge Uyanık, Ankara’daki 1 Mayıs eyleminde, polis şiddetine tanık oldu. Telefonunun kamerasıyla görüntüleri kaydetti. Polis durumu fark etti; basın kartını gösterdiği halde, Uyanık’ın telefonunu yere atıp üstünde tepindi. Telefonu ezerken, bir yandan da "Niye çekiyorsun. Genelge var" diye bağırıyordu. İyi ki, Özge Uyanık’ın, hala telefonu kayıttaydı. Önce eylemcilere yönelik şiddeti, sonra da kendisini tekmeleyenleri kayıt altına aldı.

Bugün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü günü... 

Uyanık’ın yara bere içindeki telefonu, gazetecilerin bunca yıldır yaşadıklarını ve muhtemelen önümüzdeki yıl boyunca yaşayacaklarını da haber veriyor adeta: Belki yine ezileceğiz, ama ezenleri sergilemekten, ezilenlere ses vermekten asla vazgeçmeyeceğiz.

Öne Çıkanlar