Bayık: Türkiye'nin yeni-Osmanlı hayallerini durduracak güç Kürt-Arap ittifakıdır

Bayık: Türkiye'nin yeni-Osmanlı hayallerini durduracak güç Kürt-Arap ittifakıdır
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Arapça yayın yapan Al Nahar gazetesinin sorularını yanıtladı. Kürt-Arap ilişkilerinin önemine vurgu yaptı.

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, Türkiye'nin PKK'ye yönelik saldırılarında kimyasal silah ve zehirli gazlar kullandığını söyledi. Bayık, "Türk ordusu direnişi kırıp AKP-MHP iktidarını ayakta tutmaya çalışıyor. Her türlü silah kullanabilirsiniz talimatını Tayyip Erdoğan vermektedir. PKK’yi terör örgütleri listesinde tutan ABD ve Avrupa’nın ses çıkarmayacağını düşünerek bu silahları kullanmaktadır" dedi.

Cemil Bayık,  Arapça yayın yapan Al Nahar gazetesinin sorularını yanıtladı. Şam, ABD, Rusya, Kürt-Arap ilişkilerini, TSK'nın saldırılarını, KDP'nin tutumunu; HDP'ye yöneltilen suçlamaları, Türkiye'nin olası bir çözüm sürecine girme ihtimali olup olmadığını, Rojava Özerk Yönetimi'ne dair değerlendirmelerde bulundu:

"KÜRT SORUNUNDA DEMOKRATİK ÇÖZÜM İSTEYENLER HEP PKK YANDAŞI OLARAK SUÇLANIYOR"

HDP, karşıtları ve hatta seçimlerde ve iç politikada kendisiyle birlikte hareket eden muhalefet bloku tarafından PKK’nin Türkiye’deki siyasi kolu olmakla suçlanıyor. Siz HDP ile olan ilişkinizi nasıl tanımlıyorsunuz? sorusunu Bayık şöyle yanıtladı:

 "HDP’nin ya da daha önce bu siyasi çizgiye yakın partilerin PKK’nin siyasi kolu olarak gösterilmesinin nedenleri var. Bu partiler gerilla mücadelesinin gelişmesi sonucu 1990’lı yılların başından itibaren gerçekleşen serhildanlar sonrası kurulmuş siyasi partilerdir... Siyasi amaçları içinde Kürt halkının özgürlüğü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi var. Bu açıdan yöntemleri farklı olsa da PKK ile onların siyasi amaçları birbirinden uzak değildir.

Zaten Türkiye’de hangi siyasi hareket Kürt halkının özgürlüğü için mücadele ederse o siyasi hareket PKK ile ilişkilendirilir. Türkiye’de Kürt sorununun çözümünü isteyenler de PKK yandaşı olmakla suçlanıyor. Bırakalım bu partileri Türkiye’de demokratikleşme isteyen siyasi çevreler, aydınlar, yazarlar, sanatçılar bile PKK yandaşı olarak suçlanıyor. Çünkü demokratikleşmeden Kürtlerin yararlanacağı düşünülmektedir"

Bayık, PYD, Özerk Yönetim ve Moskova ile ilişkilere dair ise şunları söyledi: Bizim Rusya ile ilişkilerimiz bazen dolaylı bazen dolaysız olmuştur. Rusya’nın Türkiye ile ilişkilerine göre değişkenlik göstermektedir. Kürt sorunu tüm Ortadoğu’yu etkilemektedir. Bu açıdan Ortadoğu ile ilgisi olan her güçle ilişkimizin olması ya da bazen de karşı karşıya gelmemiz söz konusu olabilir. Bizim ne Rusya’ya ne de başka bir ülkeye olumsuz yaklaşmamız yoktur. Ancak Türkiye ile ilişkisi nedeniyle bize karşı olumsuz tutum içinde olan ülkeler vardır. ABD ve bazı Avrupa ülkeleri ile sorun yaşamamız bu nedenledir."

"ŞAM İLE SURİYE ARASINDA ÇÖZÜM İSTEMEYEN GÜÇ TÜRKİYE'DİR"

"PYD ve özerk yönetimle organik ilişkimiz yok" diyen Bayık, "Ancak PYD ağırlıklı olarak bir Kürt hareketi olduğu için, özerk yönetim içinde Kürtler de bulunduğu için doğal bir yakınlığımız vardır. Öte yandan birçok QSD komutanı daha önce PKK içindeydiler. Rojava Devrimi gerçekleşince Rojava ve Suriye’de siyasi ve askeri mücadele içinde olmak istediler. Bunu doğal karşıladık. İlişkilerimizin boyutu böyledir. Yoksa onların ne yapıp yapmayacağını belirleme gibi bir durumumuz yok." dedi.

Şam ile ilişkileri de değerlendirirken Cemil Bayık, Suriye ile ilişkilerinin tarihsel temeline vurgu yaptı. Bayık "Biz önceleri de ilişkilerimizi Kürtlerin genel çıkarı ve Kürt-Arap kardeşliği üzerinden kurmuştuk. Şimdi de böyle bir ilişki içinde olmak istiyoruz. Rojava’da yaşananlardan dolayı Beşar Esad yönetiminin bize soğuk ve olumsuz yaklaşımları olsa da biz benzer bir yaklaşım içinde olmadık. Onları anlamaya çalıştık. Onların da bizi anlamalarını isteriz. Şam ile ilişkimizi hiç koparmadık; onlar koparmadıkça biz hiçbir zaman koparmayız. Şam bizim için olumsuz bir şey söyleyemez, söylerse bu haksız ve sübjektif değerlendirme olur." ifadelerini kullandı.

Bayık, Özerk Yönetim'in Şam'la olan ilişkisi konusunda da şu tespitleri yaptı: "Biz her zaman özerk yönetimin sorunlarını Şam’la çözmelerini istedik. Bu yönlü etkimizi kullanmaya çalıştık. Çünkü en doğru çözüm özerk yönetimle Şam hükümetinin uzlaşmasıdır. Suriye 2011 öncesi Suriye’si olamaz. Onlar da bunu kabul etmiştir. Ademi merkeziyetçi bir sistem düşündüklerini söylemeleri özerk yönetimle bir uzlaşma kapısı açmıştır.

Yine Kürtçe eğitim olacağını söylemişlerdir. Karşılıklı iyi niyet ve esneklik olursa Şam’la özerk yönetim bir çözümde uzlaşırlar. Kürtlerin yararına olacak olan da budur. Şam ile Suriye arasında çözüm istemeyen esas güç Türkiye’dir. Çünkü böyle bir çözümün Türkiye’deki soykırımcı sistemini sarsacağından korkuyor. Bu nedenle Kürtlerin yaşadığı alanlara yönelik saldırılarda bulunuyor. Saldırılarının tek nedeni budur." 

"SURİYE KÜRTLERLE GÜÇLENİR"

Bayık, "Özerk yönetim ile Şam’ın zaman zaman görüşmeler yaptığını duyduklarını söyleyerek "Bundan memnun oluyoruz. Biz bu konuda hem özerk yönetimi hem de Şam’ı teşvik edici bir yaklaşım içindeyiz. Şam da özerk yönetim de ön yargıları bırakmalıdır; Suriye Kürtlerle güçlenebilir. Kürtler de Suriye içinde temel haklarına kavuşarak sorunlarını çözer ve Suriye’nin temel güçlerinden olur.

Suriye rejimi de biliyor ki, eğer Rojava ile Kuzey ve Doğu Suriye DAİŞ ve çetelerin eline geçseydi Halep de Şam da düşerdi. Rojava ile Kuzey ve Doğu Suriye’yi DAİŞ’e ve çetelere karşı koruyan Kürtler, Araplar ve Süryaniler mücadeleleriyle Şam’ın da ayakta kalmasını sağlamışlardır. Halep’te yaşayan Kürtlerin de direnişleriyle Halep’i korudukları bilinmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

"SURİYE'DEN TÜM YABANCI GÜÇLERİN ÇEKİLMESİ TALEBİ HAKLI BİR TALEPTİR"

'Moskova ve Şam Suriye’deki tüm yabancı güçlerin çekilmesini istiyor. PKK’nin de burada olduğunu biliyoruz. Siz kendinizi Suriye’den çekilmesi gereken güçler arasında görüyor musunuz? Suriye’den çekilecek misiniz?' sorusuna ise Bayık şu yanıtı verdi:

 "Suriye’de tüm yabancı güçlerin çekilmesi talebi haklı bir taleptir. Bunun zamanla gerçekleşeceğine inanıyoruz. En büyük yabancı ve işgalci güç ise Türkiye’dir. Türkiye birçok alanı işgal etmiştir. Eğer konjonktürü uygun görürlerse bazı alanları Hatay gibi işgal ve ilhak edebilirler. DAİŞ’in yenilgisinden sonra gönüllü kalanlar dışında askeri gücümüzü çektik. Orası da Kürtlerin vatanı ve toprağı. Kürt şehirlerinde kalıyorlar; Kürtlerin özsavunması içinde yer alıyorlar. Onlara biz zorla gelin, diyemeyiz. Biz HPG’ye ait güçleri hem çektik hem de gelmelerini istedik. Bazı kalanlar var. Onları çekecek misiniz diyorsanız; artık bizim onlara talimat verme konumumuz yok. Onların iradeleri var; kendi bilecekleri iştir."

"ABD İSTERSE KÜRTLER VE TÜRKİYE ARASINDA ÇÖZÜM İÇİN ÖNEMLİ BİR ROL OYNAYABİLİR"

ABD ve Türkiye lişikilerine de değinen Bayık, "ABD isterse bir çözüm için olumlu rol oynayabilir. Bu açıdan bizim ABD’ye önerdiğimiz arabuluculuk önerisi geçerlidir. ABD böyle bir arabuluculuk rolüne soyunduğunda bugüne kadarki PKK ile ilgili düşüncelerini değiştirmesi anlamına gelecektir. Arabulucu olursa bizler hakkında aldığı karar anlamsız hale gelir. 

Doğrudan Rêber Apo ile Türkiye arasında da arabuluculuk yapabilir. Türkiye’de bir deyim var; önemli olan üzüm yemektir; bağcıyı dövmek değil. Biz ABD’den sürekli önderliğimizin esaretinde rol alan ülke olarak özür dilemesini istiyoruz. ABD bu özür dilemeyi Kürt sorununun çözümüne katkı sunarak yapabilir. Böyle bir özür dileme en doğru özür dileme olur" dedi.

"AKP BU SAVAŞI DURDURMAZ"

Bayık, "Türkiye, olası bir çözüm süreci başlatmak isterse tutumunuz ne olur sorus una" da şu yanıtı verdi: "Türkiye şimdiye kadar gerçek anlamda bir diyalog süreci içinde olmadı. AKP iktidarı çatışmasızlık ortamından yararlanıp iktidarını ayakta tutmak ve güçlendirmek için bir oyalama politikası yürüttü. Biz de bu süreci kamuoyunu hazırlayıp AKP iktidarını ve devleti çözüm sürecine sokma çabası yürüttük. Ancak çabalarımız AKP iktidarını ve devleti çözüm için adım attırmaya yetmedi.

Kürt halkının birçok bakımdan güçlendiğini görünce de 'Çöktürme Planı' hazırlayıp saldırıya geçtiler. Şu anda tümüyle Özgürlük Hareketini tasfiye etmeye kilitlenmişler. İktidarını savaş dışında ayakta tutamayacaklarını görüyorlar. Bu nedenle AKP bu savaşı durdurmaz, herhangi bir diyalog sürecine girmez. Kuşkusuz biz savaşı durduruyoruz, siyasi tutukluları serbest bırakacağız, diyalog ile sorunu çözmek istiyoruz, bu sorunu meclise götürüp sorunu çözeceğiz, derlerse olumlu karşılık veririz..." 

"KÜRT SORUNUNUN DEMOKRATİK ÇÖZÜMÜ DIŞINDA GİZLİ BİR AJANDAMIZ YOKTUR"

Kürt-Arap lişklerine dair soruya ise Bayık, "Arap-Kürt ittifakını hedefledik. Bunu her fırsatta dile getirdik. Bunun perspektifini hem diplomasi çalışmalarına hem de ilgili birimlere ilettik. Bazı gelişmeler oldu. Ancak imkanlar ve fırsatlar kadar bir gelişme yaratılamadı. Kürt-Arap ittifakı için güçlü bir tarihsel zemin de var" sözleriyle yanıt verdi. 

Bayık sözlerini söyle sürdürdü: "Irak’ta Kürt sorununun çözümü önemli oranda gerçekleşti. Suriye’de de gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bunlar da Kürt-Arap ittifakını güçlendirecek zeminlerdir. Bizim Kürt sorununun demokratik çözümü dışında hiçbir gizli ajandamız yok. Halklar arası sorunlar ve çatışma yaratma zemini olan devlet arayışlarını doğru bulmuyor, demokratikleşmeyi geliştirme temelinde Kürt sorununun kalıcı ve güvenceli çözümünü sağlamayı esas alıyoruz. Bize göre özgür ve demokratik yaşama kavuşmak devlet kurmada ve sınırlar çizmede aranmamalıdır.


Biz tabi ki hem Irak’ta hem Suriye’de Kürt-Arap birliğini geliştirmede Kürt siyasi güçlerinin daha aktif davranmasını istiyoruz. Kürtler de, Bağdat ve Şam da dar milliyetçi yaklaşımları aşsınlar. Çünkü Kürt-Arap ittifakının temeli en başta da Irak ve Suriye’de atılır. Bu da Ortadoğu’nun çehresini değiştirir. Türk devletinin yeni-Osmanlı hayallerini durduracak güç de Kürt-Arap ittifakıdır. AKP-MHP iktidarının 19 yıllık politikaları hem Kürtlere hem de Arap halklarına bu gerçekliği göstermiştir." 

 

Öne Çıkanlar