Belçika Sosyalistlerinin Tayyip'çilerle dansı

Gelecek yıl yapılacak belediye seçimlerinde Erdoğan zulmü karşısında ağzını açmayan kişilerden kaçı Sosyalist Parti tarafından tekrar aday gösterilecek?

Avrupa parlamenter yaşamında geleneksel partilerden silinen silinene, sarsılan sarsılana... Fransa’daki başkanlık seçimlerinin birinci turunda yıllardır ülke siyasetine hükmeden Sosyalist Parti de, Cumhuriyetçiler Partisi de resmen başaşağı gittiler... Önümüzdeki pazar günü Fransız halkıYürüyüş Hareketi (En Marche) adayı Emmanuel Macron ile Ulusal Cephe (Front National) adayı Marine Le Pen arasında bir seçim yaparak büyük ihtimalle Elysée Sarayı’na büyük sermaye çevrelerinin yetiştirmesi Macron’u gönderecek.

Oysa gösterdiği aday Benoit Hamon’un birinci turda tepetaklak gideceği ilk kamuoyu yoklamalarında belli olan Sosyalist Parti kendi adayını yarıştan çekerek Fransız solunun yükselen lideri Jean-Luc Melenchon’u desteklemiş olsaydı, ikinci turda aşırı sağ adayın karşısında sol bir aday yer almış olur, seçim sonrası Fransa’da bir halk cephesi iktidarının temelleri atılabilirdi.

Fransa’da kaçak olarak yaşarken yakından izlediğim 1973 seçimlerini anımsıyorum. Sağ partilerin yüzde 50.94’luk skoru karşısında sol partiler oyların yüzde 46,2’sini alabilmişlerdi. Hâlâ İkinci Dünya Savaşı’ndaki partizan direnişinin prestijini taşımakta olan Fransız Komünist Partisi’nin oy oranı yüzde 21,3, Sosyalist Parti’ninki ise yüzde 18.9 idi.

Bu sonuçlar Fransa’nın iki büyük sol partisine iktidara birlikte yürümek görevi veriyordu. Birlikte hazırladıkları ve 1974’te yayımladıkları Ortak Program gelecek sol iktidarın temel belgesiydi.

Ortak Program bizim açımızdan da çok önemliydi. 1973 seçimlerinde Ecevit’in başını çektiği CHP, 1971 askersel müdahalesinden sonra idamlar ve hapislerle en büyük darbeyi yiyen, siyasal örgütleri kapatılmış bulunan sosyalistlerin de desteğiyle iktidara gelmişti. Bir süre sonra genel affın çıkması üzerine sosyalistler yeniden kendi partilerinde örgütlenmeye başlamıştı. TİP ve TSİP yasal olarak kurulurken illegaldeki TKP de Türkiye’de bazı sendikalar ve kitle örgütlerinde giderek etkinlik kazanıyordu.

Bu koşullarda Türkiye soluna ileride sol birlik arayışında kaynak olabileceğini düşündüğümüzden FKP-SP Ortak Programı’nı derhal Türkçeye çevirterek 1974 yılında İnfo-Türk’ün ilk kitaplarından biri olarak yayımlamış, o yılın sonbaharında Fransa’daki L’Humanite Bayramı’nda sergilediğimiz gibi Türkiye’ye de ulaştırmıştık.

1981 başkanlık seçimleri François Mitterrand’ın yüzde 51.76’lık zaferiyle Fransa’da yeni bir çığır açacak, aynı yılın Haziran ayında yapılan genel seçimlerde Sosyalist Parti, Fransız Komünist Partisi ve Sol Radikaller birlikte oyların yüzde 54,37’sini alarak 1936’nın Halk Cephesi’nden 45 yıl sonra Fransa’da sol birlik iktidarını kuracaklardı.

Olay sadece Fransız halkı için değil, Avrupa’daki tüm siyasal sürgünler gibi biz Türkiyeliler için de yeni bir ufuk açıyordu.

Mitterrand’ın seçildiği akşam 20 haberlerinde anons edildiğinde TİP ülke temsilcileri olarak TİP Genel Başkanı Behice Boran ile Brüksel’de bir toplantıdaydık. Haberi duyar duymaz TİP Fransa temsilcisi Uğur Hüküm’ün nasıl bir sevinç çığlığı attığını, ardından da bu sonucun tüm sol hareketler üzerindeki muhtemel etkileri üzerine bir sunuş yaptığını bugün gibi hatırlıyorum.

Ne yazık ki 1981’in sol birlik partileri 36 yıl sonra siyaset sahnesinden silinmekte... Fransız Komünist Partisi esasen 1986 seçimlerinden sonra hızlı bir düşüş sürecine girmişti. Savaş sonu 1946 seçimlerinde yüzde 28.26 oyla ve 182 milletvekiliyle Fransa’nın en güçlü partisi olan FKP bugün tamamen marjinalleşmiş durumda, Sosyalist Parti’yi de başkanlık seçimi hezimetinden sonra yeni bir kriz ve belki de parçalanma dönemi beklemekte.

Şimdi Fransa’da sol adına en yetkin şekilde konuşabilecek olan örgüt Jean-Luc Melenchon’un Başkaldıran Fransa (La France insoumise) hareketi...

Fransa’ya komşu olan Belçika ve Hollanda’da da sol hareket paralel bir gelişme yaşamakta... Daha önce de bu sayfada yazmıştım... Hollanda’daki son seçimlerde yıllardır iktidarlara damga vurmuş olan İşçi Partisi (PvdA) 29 milletvekill kaybederek iyice marjinalleşti.

Belçika’da Valon ve Brüksel bölgelerinde  koalisyon hükümetlerinin en güçlü ortağı olarak başbakanlığı elinde tutan Sosyalist Parti ise özellikle birçok ünlü yöneticisinin  belediyeler tarafından kurulan dev iktisadi işletmelerin yönetimlerindeki yolsuzluklarının açığa çıkmasından sonra kamuoyu yoklamalarında hızla baş aşağı gitmekte... Buna karşılık, Belçika İşçi Partisi (PvdA-PTB) olası bir seçimde Valon bölgesinin ikinci, Brüksel bölgesinin de üçüncü partisi olmaya aday görünüyor.

Belçika Sosyalist Partisi’nin bundan böyle yazgısı özellikle Brüksel’de büyük ölçüde Türk kökenli seçmenler konusunda bundan böyle takınacağı tavra da bağlı...

Yabancılara çifte vatandaşlık hakkı tanınmasından bu yana Brüksel’in Saint-Josse ve Schaerbeek gibi belediyelerinde Türk lobisine her türlü tavizi vererek, Diyanet’in ve ona bağlı camilerin, aşırı sağcı örgütlerin sırtını sıvazlayarak Türk kökenli seçmenlerin oylarıyla Brüksel Bölge Meclisi’nde çoğunluğu garantilemiş olan Sosyalist Parti, son anayasa referandumunda Belçika’daki her dört Türk kökenliden üçünün Tayyip diktatörlüğü lehinde oy kullanmasından sonra ne yapacağını şaşırmış durumda...

Gelecek yıl belediye seçimlerinde, ertesi yıl da Belçika Parlamentosu, Avrupa Parlamentosu ve bölge parlamentoları seçiminde dörtte üçü Tayyip diktasını destekleyen bir seçmen grubunun karşısına hangi mesajlar ve adaylarla çıkılacak?

Tam da bu ortamda Sosyalist Parti’nin Brüksel Federasyonu başkanı Laurette Onkelinx’in 30 Nisan Pazar günü RTL Televizyonu’nda siyasileri terletmesiyle ünlü Pascal Vrebos’un sorularına verdiği aşağıdaki yanıtlar büyük sürpriz oldu.

VREBOS: Başkan Erdoğan’a 10 puan üzerinden kaç puan verirsiniz ?

ONKELINX: 10 üzerinden sıfır.

VREBOS: Bir kişinin PS üyesi olması, Erdoğan’ı, onun değer ölçülerini ve de yönetim biçimini desteklemesiyle bağdaşır mı ?

ONKELINX: Ben şahsen böyle bir başkanı asla desteklemem… Kanımca siyasal tercihleri, herşeye hükmetme hırsı ve uyguladığı baskılar nedeniyle tehlikeli bir kişidir.

VREBOS: Sosyalist Parti’den seçilmiş olanlar böyle bir kişiyi savunabilir mi ? Soruyorum, çünkü Sosyalist Parti’den seçilmiş olanlara bunu sorduğunuzda genellikle suspus oluyorlar.

ONKELINX: Hiçbir şey demiyorlar mı?

VREBOS: Hayır.

ONKELINX: Eh, demiyorlarsa kendilerine demelerini söyleyeceğim.

VREBOS: Hem PS’den seçilmiş olmak hem de Erdoğan’ı savunmak bağdaşmadığı için mi ?

ONKELINX: Partimde düşünce özgürlüğü vardır. Ama hemen belirteyim ki, bir sosyalistin basın özgürlüğünü ayaklar altına alan, farklılıkları yokeden, yargıçları, avukatları, aydınları, kendisi gibi düşünmeyen herkesi ezen bir kişiyi destekleyebilmesi düşünülemez… Erdoğan totaliter bir kişidir, yani tehlikeli bir insandır.

 

Az da değil, Belçika’nın çeşitli meclislerinde Sosyalist Parti listesinden seçilmiş Türk kökenli 14 politikacı var…

KIR Emir, Saint-Josse Belediye Başkanı ve federal milletvekili

ÖZEN Özlem, federal milletvekili,

KOYUNCU Hasan, Brüksel Parlamentosu ve Schaerbeek Belediye Meclisi üyesi,

ÖZKARA Emin, Brüksel Parlamentosu ve Schaerbeek Belediye Meclisi üyesi,

TEMİZ Şevket, Brüksel Parlamentosu üyesi,

KILIÇ Serdar, Valon Parlamentosu üyesi,

ALIÇ Derya, Schaerbeek Belediye Meclisi üyesi,

DÖNMEZ İbrahim, Schaerbeek Belediye Meclisi üyesi,

SÖNMEZ Döne, Schaerbeek Belediye Meclisi üyesi,

ÖZKONAKÇI Kadir, Saint-Josse Belediye Meclisi üyesi,

NAMLI Nezahat, Saint-Josse Belediye Meclisi üyesi,

DİŞLİ Halil, Saint-Josse Belediye Meclisi üyesi,

DAĞYARAN Döne, Saint-Josse Belediye Meclisi üyesi,

TEMİZ Şevket, Brüksel Anakent Belediye Meclisi üyesi.

Bunların çoğuna, özellikle de Emir KIR ve Emin ÖZKARA’ya siyasal kariyerlerinde ve seçim propagandalarında büyük destek vermiş olan Onkelinx’in televizyondaki yanıtlarını kayda aldıktan sonra İnfo-Türk’te Sosyalist Parti’den seçilmiş olan bu Türk kökenlilere derhal şu soruyu yönelttik:

- Partinizin başkanı Onkelinx’in Erdoğan hakkında söylediği "Ben şahsen böyle bir başkanı asla desteklemem… Kanımca siyasal tercihleri, herşeye hükmetme hırsı ve uyguladığı baskılar nedeniyle Erdoğan tehlikeli bir kişidir» sözlerini siz de paylaşıyor musunuz?

Sorması bizden… Üç gündür bekliyoruz. Sadece Döne Sönmez’den son anayasa referandumunda «hayır» oyu kullandığını belirten bir mesaj aldık.

Yakıcı sorun şu:

Gelecek yıl yapılacak belediye seçimlerinde Erdoğan zulmü karşısında ağzını açmayan kişilerden kaçı Sosyalist Parti tarafından tekrar aday gösterilecek?

Bunlardan hiçbiri ya da çoğunluğu aday gösterilmezse, Tayyip diktasına dörtte üçü destek vermiş olan Türk kökenli seçmenlerden Sosyalist Parti yine eski yoğunlukta oy alabilecek mi?

Bekliyoruz ve göreceğiz…

 

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi