İbrahim Ekinci

İbrahim Ekinci

Biz de zaten Tosunbank mudisiyiz

Nerden bilelim, bilmem kaç tugaya yetecek kadar silahın niye dağıtıldığını, araştırma önergesini niye reddettiğinizi… Biz bilemeyiz. Biz zaten Tosunbank mudisiyiz!

Gitmek istemiyorlar.

"Sandık"la geldiler ama sandıkla gitmek istemiyorlar.

Sürgit iktidarda kalmak istiyorlar.

Erdoğan’a ömür boyu başkanlık imkanı aradıklarına kuşku yok.

"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi" de kesmedi. Yeni anayasa çalışıyorlar. 

"Erdoğan ne derse o rejimi" kurmak istiyorlar.

Sarayı, saltanatı, divanı, uçağı, konvoyu, varağı ile taslak monarşiyi, yeni Türkiye’yi şahlandıracak yönetim biçimi diye anlatıyorlar.

Meclis’i, yargı bağımsızlığını, kuvvetler ayrılığını daha da güçlendireceklerini anlata anlata milleti getirip totaliter, faşizan bir rejimin kucağına bırakanlar anlatıyor bunu.

Uzaya dört şeritli yolun temel törenini bekleyen avanaklar yerine koyuyorlar hepimizi.

5 yıldır ülkeyi OHAL ile yönetiyorlar. 3 yıl daha uzattılar.

Seçimi OHAL şartlarında yapmayı… Muhalefeti susturmayı, sesini kesmeyi, engellemeyi planladıklarını biz nerden bilelim? Biz, 2023’te doğalgazı parasız kullanacağız umuduyla mutlu mesut uyuyan alıklarız ya!.. Alık yerine koyuyorlar bizi.

Gitmek istemiyorlar. Gidemiyorlar aslında. Yargılanmaktan korkuyorlar çünkü. 17 – 25 Aralık’tan beri böyle. Hesaptan, denetimden, yargıdan kaçıyorlar.

Kalmak ve hesap vermez bir tek adam rejimine sığınmak istiyorlar. Bu kadar hırsızlığı, yolsuzluğu, suçu yargıdan başka nasıl kaçırabilirsin ki?

Yargılanmaktan korkuyorlar…

Biz…. "Bunlar nedir, cevap verin, sizin bu suçlularla ne işiniz var" diye soruyoruz.

O… "Ezan, Kuran, din, iman, vatan, bayrak, beka…" diye bağırıyor.

Nerde çuvallasalar, dış güçler söylemi devreye giriyor. Reis mükemmel adam da dış güçler koymuyor. Türkiye’yi kuşatmışlar, ekonomisini çökertmek istiyorlar, ataklar yapıyorlar filan…

Bize, uzaya sert inişi bekleyen alkış kıtası muamelesi yapıyorlar.

***

Neymiş efendim, Türkiye, istikametini kaybetmişlere bırakılamazmış

Sarayın uçaklarını satarak, muasır medeniyet yolunda tarifeli uçaklara mahkum etmek isteyen avara kasnaklara bırakılamazmış Türkiye.

AKP’nin kaderi ile Türkiye’nin kaderi birleşmiş…

AKP düşerse Türkiye düşer! O derece!

Gitmek istemiyorlar. Böyle teranelerle örtüyorlar korkularını.

Muasır medeniyet seviyesine çıkanlar… Yakıt ikmali gibi, havada uçak değiştiren liderler sayesinde çıktılar ya…

Uçakları satarsan, sen nasıl çıkacaksın?

Her yola aynı uçakla gidilir mi? Bunu bile bilmiyorlar?

Demek ki muasıra çıkmadan önce her yola göre bir uçaktan, etti bir filo.

Memleketin muhtelif yerlerinde her mevsimi karşılayan çeşitli ebatlarda saraylar yaptırmazsan nasıl çıkacaksın? Biri tamam iki saray daha yapılıyor. Hepsi bitsin, hooop muasır medeniyettesin! İşi bileceksin.

En önemlisi istikametin belli olacak. Ama muhalefetin istikameti belli değil… Koca memleket istikameti belli olmayanlara bırakılır mı?

Diyorum size, bizi alık yerine koyuyorlar.

Mısır’la bir dost bir düşman, şimdi tekrar dost…

Suriye ile önce kanka. Sonra "adeta savaşta" olduk. Şimdi üçüncü çarka geldik, görüşmeler yapılıyor.

AB’yle bir dost bir düşman, şimdi müzakereler başlasın istiyoruz, üçüncü turdayız!

ABD’yle, Rusya’yla üçüncü, dördüncü çarktayız.

İslam dünyası liderliği iddiasından, Katar hariç neredeyse bütün İslam ülkeleriyle arayı bozma noktasına gelme "başarısı" gösteren de o,

Bir dönem, Rusya’ya "Bizi Şangay 5’lisine alın" diyen de o,

Bugün NATO’ya yaranma yarışına giren de.

Brunson krizinden sonra yaptırımları durdurmak, yargı kararlarını engellemek ve arayı düzeltmek için 2,5 milyar dolara aldıkları Rus füzelerini koyacak yer bulamıyor ama dönüp başkalarına "istikameti belirsiz" diyor.

ABD’nin gözünde kıymet oluşturmak, davalardan sıyırmak için – kimse de buyur gel demediği halde - Afganistan’da,  Müslüman bir ülkede ABD – NATO bekçiliği için asker bulundurmaya soyunanların istikameti belli yani.

Navtex ilanlarıyla Akdeniz’de dolaşan sismik gemiler limanlarda bekliyor şimdi.

İçerde FETÖ’yle 10 yıl ortaklık yapan parti istikamet dersi veriyor.

Bugünlerde yine istikamet peşinde. MHP’nin baraj altı oyu kurtarmıyor.

Daha çok oyu olan başka bir ittifak bulsa, MHP’yi satacak.

Neden? Çünkü istikameti belli. İyi Parti’yi, Kürtleri yokluyor.

Biz de zaten müjdelerle mest… Bugün yarın gök kubbeyi dolduracak, uçan araba filolarını bekleyen… AKP’nin istikamet söylemiyle aslında neyin peşinde olduğunu, neyin yolunu yapmaya çalıştığını anlayamayacak alıklarız.

Bu istikameti belli partinin son rota kırması AB konusunda oldu biliyorsunuz.

"Ey Macron senin şahsımla daha çok sıkıntın olacak. Zihinsel noktada tedaviye ihtiyacı var"dan sonra, "Nazi artığı" diyerek Almanya’yı ayağa kaldırdıktan sonra, çağdaş Nene Hatun’la Hollanda kapılarına dayandıktan sonra böyle dedi Cumhurbaşkanı son olarak… "Türkiye geleceğini AB’de görüyor."

Aynı günlerde AHİM kararlarını tanımayarak, İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırarak istikameti de açıkça belli etti.

Tabii, açıklığa kavuşturulması gereken başka konular yok değil. Kriterleri karşılamak lazım. Benim gibi alıkların kafasına takılan sorular oluyor.

Her ay 20 – 30 kadın cinayeti Kopenhag Kriterleri’ni karşılıyor mu? Hödük katil popülasyonumuz yeterli midir?

LGBTİ bireylere karşı nefret uygulamaları yeterli midir? Düşmanlık küpümüz yeterince dolu mudur?

Korkunç bir suç batağı, ifşaları içinde debelenirken, ölü taklidi yapan yargımızın bağımsızlık seviyesi bir hayli arttı ama acaba Venedik Komisyonu Kriterlerini karşılıyor mu?

Mevzuatın uyumlaştırılması şarttır bildiğim.

Şu 4. Yargı Paketi… 13’üncü madde geçtiğinde sübyancı Nurullah’ın müritleri sarıklarını havaya atınca ben şüphelendim biraz.

Bu tip suçlarda tutuklama için "somut delil" şartı getirilmesi AB mevzuatından uyumlaştırma mıdır? Yoksa gözden mi kaçtı?

Kaç numaralı müzakere başlığı olduğunu bilemiyorum ama içerdeki gazeteci, sivil toplumcu, siyasetçi sayısı yeterli midir? Kayyum atanmış belediye sayısı yeterli midir?

Muhalefet liderlerine linç girişimi, kışkırtma, provokasyon, tehdit skorumuz yeterli midir? Madem geleceğimizi AB’de görüyoruz, istikametimiz belli, hazırlıklarımız tam olsun.

Şaka bir yana… Gözümün önüne bir manzara geliyor…

Otellere, marinalara, şirketlere çökenler, kara paracılar, FETÖ borsacıları, zırhlıyla otel basan cevval kadrodan bir sancak bandosu… Yanında medeniyetimizin müstesna temsilcileri Ensar, Menzil, Nurullah, Cüppeli, Ali Erbaş, Boynukalın, Mustafa Demirkan… Önde, başta Alpay, "davanın" bütün yiğitleri…

Muasır medeniyete giriş uçak filosu Brüksel’e iniyor.

Her uçakta bir bakan…

Bir yanda karşılama ekibi… Başlarında Külünk, deri ceketli, çifte silahlı Osmanen Germania BC çetesi havaya binbir pare atış yapıyor! Yanlarında Egemen Bağış. Elinde çiçek ve çikolata kutuları!..

AB’ye giriyoruz!

Al gözüm seyreyle Salih!

Türkiye’nin geleceğini AB’de görüyorlarmış.

Biz de zaten Tosuncuk mudisiyiz!

Nerden bilelim, bilmem kaç tugaya yetecek kadar silahın niye dağıtıldığını, araştırma önergesini niye reddettiğinizi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
İbrahim Ekinci Arşivi