'Savunmayı savunmasız bırakmayacağız'

'Savunmayı savunmasız bırakmayacağız'
ÇHD İstanbul Şube Başkanı Çiğdem Akbulut, 22 avukatın yargılandığı CHD davasını değerlendirdi: Operasyonun başındaki polis ve savcıların tamamı ‘FETÖ’ yargılamalarından mahkûm edildi.

Esra ÇİFTÇİ


+GERÇEK-Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı'nın da aralarında olduğu 22 avukatın yargılanmasına bugün Silivri'de devam edilecek. "Örgüt yöneticiliği" suçlamasıyla yargılanan avukatlar Selçuk Kozağaçlı ve avukat Barkın Timtik, 2017'den bu yana tutuklu bulunuyor.

Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu avukatlarının yargılanma süreci, dokuz sene önce gerçekleşen polis operasyonuna uzanıyor. 2013 yılının ocak ayında Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi 15 avukat hakkında tutuklama kararı verildi. Avukatların büroları basıldı. Tutuklanan avukatlar yaklaşık bir yıl sonra tahliye edildi ve mesleklerini yapmaya devam ettiler. 

13 Kasım 2017 yılında avukatlar tekrar tutuklandı. 22 Mart 2018’de 17’si tutuklu 20 avukat hakkında dava açıldı. İddianamede, aralarında ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın da olduğu avukatlar, bir kişinin beyanına dayandırılarak örgüt üyeliğiyle suçlandılar ve haklarında ağır hapis cezaları istendi. Tutuklamalardan bir yıl sonra avukatlar 10-14 Eylül tarihleri arasında hâkim karşısına çıkarıldı. Bakırköy Adliyesi’nde görülen ilk duruşmada, tutuklu 17 avukat mahkeme heyetinin gözünün önünde jandarma tarafından darp edildi, elbiseleri parçalandı ve mahkeme salonu içinde kelepçelendi. Beş gün süren duruşmalara 300’den fazla avukat katıldı. Mahkeme heyeti 14 Eylül 2018’te tüm tutuklu avukatların tahliyesine karar verdi. Tahliye edilen avukatlar bir gün sonra tekrar tutuklandı. 19 Eylül 2018’de ise Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) avukatlar hakkında tahliye kararı veren heyeti dağıttı.

20 Mart 2019’daki duruşmada ise mahkeme heyeti savunma avukatlarını salona almadı. Durumu protesto eden sanıkların da bulunmadığı salonda karar açıklandı ve yargılanan avukatlara cezalar yağdı. Adil yargılama için açlık grevine giren avukatlar arasında eylemini ölüm orucuna çeviren avukat Ebru Timtik hayatını kaybetti.  Savcı, 16 Kasım 2021 tarihinde görülen duruşmada mütaalasını açıkladı. ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı'nın "örgüt yöneticisi olmak" ve "örgüt propagandası yapmak" suçlamalarıyla 16,5 yıldan 30 yıla, Barkın Timtik'in ise 15 yıldan 53,5 yıla kadar hapsi istendi.

Davayı Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Çiğdem Akbulut’a sorduk.

ÇHD davasında ilk gözaltı ve tutuklama ne zaman oldu?

ÇHD davasında ilk gözaltılar, 18 Ocak 2013 yılında gerçekleşti. 22 ÇHD üyesi avukat, halihazırda adliye, emniyet birimleri, hapishane gibi yerlerde mesleki faaliyetlerine devam etmekte iken, tebligat ile çağrılarak değil de sabaha karşı düzenlenen polis operasyonları ile soruşturmadan haberdar olmuş oldular.

Kaç avukat gözaltına alındı ve tutuklandı?

15 avukat hakkında yakalama kararı vardı ve yakalama-gözaltı işlemlerinin ardından aralarında Genel Başkanımız Selçuk Kozağaçlı’nın da yer aldığı 8 avukat hakkında tutuklama karara verildi.

Hangi sebeple avukatları gözaltına alıp tutukladılar?

2012 operasyonu ile meslektaşlarımıza yöneltilen suçlama örgüt üyeliği, örgüt yöneticiliği ve propaganda idi. Bu ciddi suçlamalara gerekçe edilen deliller ise 2004 yılında Hollanda ve Belçika ülkelerinde elde edilerek Türkiye’ye getirildiği iddia edilen dijital materyallere dair çıktılar ve gizli-açık tanık ifadeleriydi. Üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen bugün hala belgeler için "iddia edilen" diyoruz, çünkü dosyada bu dijital materyallerin resmi olarak Hollanda ve Belçika’dan elde edildiğine, yine resmi yollarla Türkiye’ye getirildiğine ve aslında "orijinal belgeler" olduğuna dair bir veri yok. Bu belgeler dışında ise Çağdaş Hukukçular Derneği olarak yer alınan toplumsal olaylar, basın açıklamaları, yürüyüşlerin suçlama olarak gösterildiğini görüyoruz.

Yargılama nasıl oldu?

2013 yılında operasyonun başındaki siyasi şube polislerinin tamamı ve soruşturma savcısı, bugün ya ‘FETÖ’ yargılamalarından mahkûm edilmiş ya da aynı suçlama ile firari durumdalar. Aynı yıl içerisinde ‘FETÖ’nün, devletin tüm organizmalarına ve özellikle yargı makamlarına da yerleşmiş olduğu ayyuka çıktığında, tüm diğer yargılamalarda olduğu gibi arkadaşlarımızın dosyasında da tahliye kararları verildi. 2013 yılından bu yana devam eden yargılama ise, celseler boyunca mevzu bahis belgelerin orijinalliğinin soruşturulmasına yönelik ara kararlar kuruldu ve bugüne gelindi. 2013 yılının aralık ayında tahliye edilen arkadaşlarımız da daha önce yaptıkları gibi aktif avukatlık faaliyetlerine devam ettiler.

‘BERKİN ELVAN’IN, SOMALI MANDENCİ AİLELERİNİN AVUKATLARI OLMAK ‘SUÇ’ OLDU’
2013 yılında tahliye olan avukatlar 4 yıl sonra neden tekrar tutuklandılar?

2017’ de ise aynı "Hollanda – Belçika belgeleri" gerekçe gösterilerek bu kez 18 arkadaşımız gözaltına alınıp tutuklandılar. Bu arkadaşlarımızdan 8’i, 2013 dosyasında tutuklananlar ile aynı isimlerdi. Hollanda – Belçika belgelerinin yanı sıra yine gizli ve açık tanık ifadelerinin ve İdil Kültür Merkezi’nden elde edildiği iddia edilen dijital materyallerin yer aldığı 2017 dosyasında meslektaşlarımıza yöneltilen suçlamalar da yine avukatlık faaliyetleri idi: Müvekkillerine susma haklarını hatırlatmaları, müvekkilleri ile kapatılma birimlerinde yaptıkları görüşmelerin sayısı (gerçek anlamda istatiki veri olarak), toplumsal olaylarda ve işçi katliamlarında katledilenlerin avukatlığını yapmaları, devrimcilerin avukatlığını yapmaları. "Berkin Elvan’ın, Hasan Ferit Gedik’in avukatları; Soma Maden Ocağı Kazasında madenci ailelerinin avukatları" olmaları, yargılanan meslektaşlarımızın suçunu tanımlarken savcılığın kendi kullandığı ifadeler.

‘TAHLİYE KARARINDA SUÇ OLARAK YÖNELTİLEN EYLEMLERİN AVUKATLIK FAALİYETİ OLDUĞU BELİRTİLDİ’

2018’de tahliye olan avukatlar bir gün sonra neden tutuklandılar?

2017 Eylül ayında tutuklanan 18 meslektaşımız, 2018 Eylül’ünde görülen ilk duruşmalarında tahliye edildiler ve 14 Eylül 2018 tarihli tahliye kararında, onlara yöneltilen ve suç olduğu iddia edilen eylemlerinin avukatlık faaliyetleri kapsamında kaldığının altı kalınca çiziliydi. Ancak yalnızca birkaç saat içerisinde, savcılığın itirazı üzerine tahliye kararını veren aynı hakimler, yeni hiç bir delil ve dolayısıyla gerekçe gösteremeden 18 arkadaşımızın 12’si hakkında yeniden tutuklanmaları yönünde yakalama kararı çıkarttı. 

Avukatlar bir gün sonra nasıl tutuklandı?

15 Eylül 2018 tarihinde sabah saatlerinde Silivri ve Bakırköy hapishanelerinden tahliye edilen arkadaşlarımızla, tahliyelerini kutlamak için Beyoğlu’nda bulunan İstanbul Barosu binasında bir araya gelmeyi organize etmiştik. Ve akşam saatlerinde baro binasına gelen arkadaşlarımızı yeniden gözaltına alarak "kaçma şüphesi" gerekçesi ile tutukladılar. Genel Başkanımız avukat  Selçuk Kozağaçlı, 16 Eylül günü kendi ayağıyla geldiği İstanbul Adliyesi’nde yine "kaçma şüphesi" gerekçesi ile tutuklandı.

‘TAHLİYE KARARI VEREN HAKİMLERİN TAMAMI SÜRGÜN EDİLDİ’

Mahkeme heyetinin bu duruma ilişkin yaklaşımı ne oldu?

Meslektaşlarımızın tahliyesine karar veren ancak her nasılsa birkaç saat sonra yeniden tutuklanmaları yönünde karar çıkartan hakimlerin tamamı görev yerlerinden sürüldü. Dosyanın başına, başta bizim dosyamız olmak üzere iktidar tarafından muhalif kesimlere yöneltilen birçok dosyada imza attığı hukuksuzluklar sebebiyle artık kamuoyunca da çok iyi bilinen Akın Gürlek ismindeki hâkim mahkeme başkanı olarak getirildi. Selahattin Demirtaş, Şebnem Korur Fincancı, Canan Kaftancıoğlu, bu hâkimin haklarında mahkûmiyet kararı verdiği isimlerden ilk akla gelenler.

Avukatlara yönelik hapis cezası kararı nasıl açıklandı?

Kendi tanıklarımızı dinletemememiz, dinlenen gizli ve açık tanıklara soru soramamamıza, savunmalarımız sırasında sözümüzün kesilmesine, duruşma salonundan atılmamıza rağmen meslektaşlarımıza yöneltilen suçlamanın delili olarak sunulan gizli ve açık tanıkların beyanlarının gerçeğe aykırılığının defalarca ispat ettiğimiz ve İdil Kültür Merkezi’nden elde edildiği iddia edilen dijital materyallerin sahteliğinin ortaya koyduğumuz 6 aylık yargılama periyodunda, Akın Gürlek, toplam 18 avukat hakkında 159 yıl hapis cezasına hükmeden kararını, yargılanan arkadaşlarımızın olmadığı, biz avukatlarının olmadığı boş bir salona okuyarak açıkladı.

‘VERİLEN KARARLARI YURT DIŞINDAN GELEN HUKUKÇULARA ANLATMAKTA ZORLANIYORUZ’

Neden avukatlar hedef alındı?

Duruşmaları gerek Türkiye’den gerekse uluslararası alanlardan takip eden yüzlerce hukuk örgütü ve baro tarafından da Yargıtay’a hem de defalarca yapılan başvurularda, yargılamanın avukatlık mesleğini hedef aldığı ve yargılama pratiğinin tamamen usul ve hukuka ayrılıklarla dolu olduğu ifade edilse de bir sonuç alınamadı.

Adil yargılanma hakkının nasıl ihlal edilebileceğine dair bir ders olsa, yargılama boyunca yaşadıklarımızı aktardığımızda "abartı örnek" denilebilirdi. Hala, yurt dışından gelerek duruşmayı takip eden meslektaşlarımıza aktarım yaparken zorlanıyoruz. Yaşanılanları, verilen kararları idrak etmekte zorlanıyor ve defalarca soruyorlar. "Evet hukuksuz, evet kanunda yeri yok, evet kesinlikle kanuna aykırı ama verdiler ve uyguluyorlar." Türkiye’de hukukun durumu bu. Adalet yok.

‘YARGITAY, AVUKAT TİMTİK’İN ÖLÜMÜNDEN BİRKAÇ GÜN SONRA KARARI AÇIKLADI’

Av. Ebru Timtik cezaevinde ölüm orucuna girerek hayatını kaybetti. Bu duruma ilişkin ne söyleyeceksiniz?

O kadar kabul edilemezdi ki bu karar, bizler savunmanları olarak her türlü itiraz yolunu denesek de arkadaşımız sevgili Ebru Timtik, başından sonuna her aşamada ihlal edilen adil yargılanma hakkı için tutulduğu hapishanede açlığıyla itiraz etmeyi seçti. Kendisine yöneltilen suçlamalara karşı savunma hakkı kullandırılmayan Av. Ebru Timtik, itirazını ve adil yargılanma hakkı talebini açlığıyla dile getirirken hayatını kaybetti. Ebru’nun kendisi ve tüm meslektaşları adına dile getirdiği talebini duymayan Yargıtay, Ebru’yu kaybetmemizin ardından, yalnızca birkaç gün sonra kararını açıkladı.

‘KOZAĞAÇLI VE TİMTİK’İN TUTUKLULUK SÜRELERİ AŞILDI’

Diğer meslektaşlarımız hakkındaki mahkûmiyet kararı onanırken, Ebru için karar verilmesine gerek kalmadığını, Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik için ise, 2017’de ve 2013’te aynı delillerle yargılama yapıldığını kabul ederek dosyaların birleştirilmesi gerektiğini söyledi. Yargıtay kararıyla birlikte, Genel Başkanımız Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik, daha önce bir sene tutuklu kalıp tahliye edildikleri 2013 dosyasından yeniden tutuklu hale geldiler. Yani Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik şu an aynı suçlamalarla aynı dosyadan 2 kere tahliye edilmiş olmalarına rağmen 3. kez tutuklular. Her ikisinin de tutuklulukları, makul tutukluluk süresi olan 5 yılı aşmış durumda.

‘AVUKATLAR, HALKTAN YANA OLDUĞU İÇİN CEZALANDIRILMAK İSTENİYOR’

Son olarak 3 gün sürecek duruşma için neler söyleyeceksiniz?

Hak ve özgürlükler alanında mücadele eden ve her türlü baskıya rağmen susmayan ve sinmeyen bir avukatlık pratiğine karşı, bu mücadeleyi sindirmek isteyen bir siyasi iktidar ile karşı karşıyayız ve de siyasi iktidarın güdümünden çıkamayan yargı mekanizmalarıyla. 17 Kasım’da görülen duruşmamızın hemen öncesinde savcılık tarafından yargılanan tüm meslektaşlarımızın cezalandırılması yönünde mütalaa dosyaya sunulmuştu. ‘FETÖ hükümlüsü’ ve firarisi polis ve savcıların delillerine ve soruşturma evrakına dayanarak ve hatta iddianameyi kopyalayıp yapıştırarak meslektaşlarımızın cezalandırılmasını isteyen savcılık mütalaasına karşı, bu delillerin "hiçliğini" bir kez daha dile getirmiştik. Ve bir kısım itirazlarımız kabul görerek delillere dair araştırma yapılması üzerine ara kararlar kurulmuştu. Bugün dosyada, hala tartışabileceğimiz veriler yok. Ancak başta söylediğimiz gibi, halktan ve savunmadan yana olduğu için cezalandırılmak istenen bir pratik var ve bu nedenle aynı güçle itirazlarımızı yinelemek, arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu ve hep olacağımızı, savunmayı savunmasız bırakmayacağımızı göstermek için de 5-6-7 Ocak’ta Silivri’de olacağız.

Öne Çıkanlar