CHP'den LGS açıklaması: Bu süreçte öğrencilere ne verdiniz de bu kadar zor soru soruyorsunuz?

CHP'den LGS açıklaması: Bu süreçte öğrencilere ne verdiniz de bu kadar zor soru soruyorsunuz?
‘Milli Eğitim Bakanlığı, pandemi sürecinde tasarrufa yönlendirilen tek bakanlık oldu.’

CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, 6 Haziran Pazar günü gerçekleşen ve sınav günü itibariyle çeşitli iddiaların merkezi olan LGS ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. Karabıyık, iktidara "Bu süreçte öğrencilere ne verdiniz, bu süreci ne kadar iyi yönettiniz de bu kadar zor soru soruyorsunuz? Milli Eğitim Bakanlığını kim yönetiyor? Milli Eğitim Bakanı mı yönetiyor yoksa Saraydaki Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu mu yönetiyor?" sorularını yöneltti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık’ın açıklamaları şöyle:

"Bu ülkede, son yıllarda sınav sonrasında hep güvensizlik oluşuyor. Bu durum, AKP iktidarında gerçekleşen sınavların ardından ortaya atılan çeşitli iddialar ve ispatlanmış olaylardan kaynaklandı. Yıllar içerisinde çıkan çeşitli haberler, iddialar ve ispatlanmış çeşitli olaylardan dolayı velilerde, öğrencilerde ve öğretmenlerde büyük bir güvensizlik oluştu.

Geçtiğimiz pazar günü LGS’nin gerçekleşmesinin hemen ardından öğretmenlerden, okul müdürlerinden, okul sahiplerinden ve velilerden çeşitli iddialar bize ulaştı. Biz de bu iddiaların ve şaibelerin incelenmesi, araştırılması yönünde bir yazılı soru önergesi verdik. Bu iddiaların neden olduğu sorulara yanıt verecek olan, çocukların ve velilerin soru işaretlerini giderecek olan Milli Eğitim Bakanlığı’dır.

LGS 2021 ile ilgili konuşulan şaibelerin yanısıra, göz ardı edilmemesi gereken diğer nokta da soruların zorluğudur. Pandemi döneminde, eğitim sisteminin doğru yönetilmediği bir süreçten geçiyoruz. Öğrenciler, öğretmenler, veliler bu süreçte büyük sorunlar yaşadı. Milyonlarca öğrenci eğitime uzaktan ya da yüz yüze erişemedi. Buna rağmen zor soru soruldu. Milli Eğitim Bakanlığı 2 milyon 339 bin öğrencinin eğitime bu süreçte imkansızlıklar nedeniyle erişemediğini kendi itiraf ederken, sadece 664 bin öğrenciye tablet dağıttıkları ile övünüyor.

‘PANDEMİ EŞİTSİZLİKLERİ DAHA DA DERİNLEŞTİRDİ’

Pandemi sürecinden önce özel okullar ile devlet okulları arasında büyük bir makas vardı. Türkiye’de zengin vatandaşlar ile yoksul vatandaşların eğitim harcamaları arasında 32 kat fark olduğu resmi rakamlara yansımaktaydı. Devlet okulları arasında ise, bölgeler, iller hatta okullar arasında bile ciddi nitelik ve nicelik farkı bulunmaktaydı. Sosyo – ekonomik durumu iyi olan bölgelerde öğrenciler iyi imkanlarla nitelikli eğitime erişirken diğer bölgelerdeki çocuklar imkansızlıklarla mücadele ediyordu. Pandemi bu eşitsizlikleri daha da derinleştirdi, çocuklar arasında var olan makasın açılmasına neden oldu.

ÖĞRENCİLER AYNI SINAV İLE ‘SINANDI’

Bu şartlar altında, bir tarafta çocuğunu özel okula gönderen, özel ders aldıran, özel deneme testleri yaptıran veliler varken, diğer tarafta 15 aydır eğitime erişemeden, ya da hiçbir deneme testine bile giremeden sınava giren yüzbinlerce öğrenci var. Bu öğrenciler aynı sınav ile ‘sınandı’.

Her sınavda, her alanda birkaç zor soru tabii ki olabilir. Ancak son yapılan LGS’de tüm zor sorular aynı alanda toplandı ve matematik öğretmenleri dahi soruları kendilerinin de uzun sürede çözdüğünü söyledi. Hatta üniversite giriş sınavının Temel Yeterlilik oturumundakine benzer seviyede sorular olduğu ifade edildi.

4+4+4 sisteminin ilk mezunları geçen sene verildi ve bu öğrencilerin LGS’deki başarısı geçen sene ortalama yüzde 11 düştü. Bu sonuç 4+4+4 sisteminin başarısızlığını gözler önüne sermişken pandeminin başlaması ve bu sürecin iyi yönetilememesi, buna rağmen öğrencilere bu kadar ağır sorular sorulması, zaten stresli bir dönem geçiren öğrencilerin moralinin daha da bozulmasına ve stresinin artmasına neden oldu.

‘MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINI KİM YÖNETİYOR?’

Pandemi döneminde Milli Eğitim Bakanlığı’na ek bütçe verilmesi, eğitimden tasarruf edilmemesi gerektiğini ilk günden itibaren söyledik. Bunu yapmadıkları gibi yetersiz gördüğümüz o bütçenin dahi tamamını kullandırmadılar. Milli Eğitim Bakanlığı, pandemi sürecinde tasarrufa yönlendirilen tek bakanlık oldu.

Şimdi sorulması gereken şu:  "Bu süreçte öğrencilere ne verdiniz, bu süreci ne kadar iyi yönettiniz de bu kadar zor soru soruyorsunuz?"

Sorulması gereken diğer soru ise: "Milli Eğitim Bakanlığını kim yönetiyor? Milli Eğitim Bakanı mı yönetiyor yoksa Saraydaki Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu mu yönetiyor?"

Saraydaki kurulun Milli Eğitim Bakanı’nı suçladığı bir eğitim sistemindeyiz, aynı kişi tarafından atanmış iki kişinin bile kendi arasında örtüşemediği iki tane yapıdan bahsediyoruz ve böyle bir eğitim sisteminin sonucu olarak çok sayıda sorun yaşanıyor.

‘EĞİTİM SİSTEMİ BİR YAP-BOZA DÖNÜŞTÜ’

AKP iktidarında ilk günden itibaren eğitim sistemi bir yap-boza dönüştü. AKP iktidarında ilk günden itibaren eğitim sistemi bir yap-boza dönüştü.  Öğretim programlarında değişiklikler yapıldı. Eğik yazı uygulamasına geçildi, bu uygulamadan vazgeçildi, 4+4+4 sistemine geçildi, FATİH Projesi başladı, bir soru işareti olarak devam ediyor, okul türleri değiştirildi, okulların kapıları tarikat ve vakıflara sonuna kadar açıldı, yandaş yöneticilerin atanması ile liyakat yok edildi. Bu yapbozun sonucu olarak, eğitimde başarının her gün azalarak geldiği noktayı çok net görüyoruz.

Bu nedenle, öncelikli olarak yapılması gereken, eğitimi bir ideolojik olarak şekillendirme aracı olarak gören zihniyetten vazgeçmektir. Hedef, eğitimde açılan bu makasın ekonomik boyutunu da dikkate alarak, öğrenciler arasında pandeminin derinleştirdiği bu makası kapatmanın yollarını aramak olmalıdır. Bu da sadece telafi dersler ile değil, eğitime tam erişimin sağlanması ve ekonomik fırsat eşitsizliğinin giderilmesi ile mümkün olacaktır."

Öne Çıkanlar