CHP katillerle mi kamulaşacak?

CHP katillerle mi kamulaşacak?
Devlet doktrinidir; ırkı Türk, dini İslam, mezhebi Sünni. Maraş, Çorum, Sivas katliamlarının vuku bulup şekillendiği yer de hep burası oldu.

Emre DEMİR


12 Eylül darbesinin önünü açan yegane taşlardan biri olan Maraş katliamının 42. yılında hala 'failsiz' açıklamaların ardı arkası kesilmiyor. Peki Maraş katliamından önceki yapılan tikel/tümel katliamlar da faili meçhul muydu? 12 Eylül öncesi yükselen sol dinamizme karşı anti-komünist hüviyetiyle palazlanan ABD destekli kontrgerilla hareketi bu katliamların neresindeydi? 1978 Maraş katliamının 42. yılında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İstanbul CHP İl başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun 'Türkeş ailesi'ne yaptıkları "şirin" ziyaretinin karşılığının ne anlama geldiğini nacizane yazmaya çalışacağım.

Nitekim kendi partililerinin failleriyle ittifak içinde olan ve bununla ilgili iki kelam etmekten erinen sağcılıkla içselleşen politik akıldan farklı hamle bekleyenler oldu mu bilinmez ama ülke tarihine katliam, cinayet, faili meçhullere ile kazınmış figürleri anma, ziyaret etme, methiyeler düzme işi yeni değil. Son zamanda konumlandıkları siyaset bize bunun cevabını veriyor. 
1978'in 19-26 Aralık tarihleri arasında süren 7 günlük Maraş katliamında dönemin iktidarı CHP Başbakanı ise Bülent Ecevit'ti. Yaşanan katliamdan sonra CHP'li İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı yaptığı açıklamada, yaşananların nedenini 'sol örgütler'e bağlamış partiden de geniş çevreli tepki almıştı. Başbakan Bülent Ecevit ise olayların kendisini uzun süredir direndiği sıkıyönetim talebine zorlamak için kontrgerillalar tarafından çıkarıldığını bildirmişti.
Yaşanan katliamın başlangıcında 9 Aralık gecesi saat 21:00'de bir ülkücünün, Çiçek sinemasına yerleştirdiği tahrip gücü düşük bir bomba; katliama giden olaylar zincirinin ilk halkasını oluşturacaktı. Türkoğlu ilçesinden gelen bir grup faşist militan "Kanımız Aksa da Zafer İslam’ın" ve "Müslüman Türkiye" sloganlarıyla kitleyi "coşturarak" Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) il binasına saldırttılar.
Bombanın patlamasından hemen sonra, Ülkücü Gençlik Derneği (ÜGD) Kahramanmaraş Şube Başkanı Mehmet Leblebici ve İkinci Başkan Mustafa Kanlıdere'nin talimatlarıyla bombayı attığı iddia edilen Ökkeş Kenger Ankara'ya ÜGD'ye telefon ederek "yardım" talebinde bulundu. 21 Aralık günü iki TÖB-DER üyesi öğretmenin öldürülmesinden sonra Bağlarbaşı Cami İmamı Mustafa Yıldız cuma vaazında şu "öğütleri" vermişti; "Oruç tutmak namaz kılmakla hacı olunmaz, bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır; bütün din kardeşlerimiz hükümete ve komünistlere, dinsizlere karşı ayaklanmalıdır; çevremizde bulunan Alevileri ve CHP'li Sünni imansızları temizleyeceğiz."
Katliamın eşiğinde Ülkücü hareketin akan kanın müsebbibi olduğu günlerde saldırıya uğrayan insanlara "Komünistleri bırakmayın, Allah yoluna kesin, Sütçü İmam aşkına vurun", "Bugün cihad günüdür, bir Alevi öldüren cennete gider", "Hükümetiniz gelsin sizi kurtarsın", "Bizim liderimiz içimizde, sizinki nerede, Ecevit gelsin sizi kurtarsın", "Türkeş burada, Ecevit nerede", sözlerini haykırarak fail olduklarını kinleriyle birleşen sloganlarıyla açığa vurdular.
Devlet doktrinidir; ırkı Türk, dini İslam, mezhebi Sünni. Maraş, Çorum, Sivas katliamlarının vuku bulup şekillendiği yer de hep burası oldu. CİA destekli "milli" çeteler ve liderleri 80 darbesinin önünü bu ideoloji ekseninde açtı: Türk-Kürt, Mütedeyyin-Laik, Alevi-Sünni. Yeşil Kuşak projesi ile dinci bir karaktere bürünen MHP ve Ülkü Ocakları devlet doktrinin vücut bulduğu odaklardı. Hamile kadınların şişlenerek öldürülmesi, bebeklerin vahşice parçalanması gibi canilikler yaşanan Maraş'ta MHP'nin başını çektiği gerici kitleler "Bugün cihat günüdür, Alevileri öldüren cennete gider", "komünistleri bırakmayın" naralarıyla yaktı, yıktı, katletti. Maraş katliamının öncesinde de Beyazıt katliamı, Savcı Doğan Öz cinayeti, 7 TİP'li öğrencinin vahşice katledildiği Bahçelievler katliamı ve daha nicelerinin sorumluları 19 Aralık 1978'de Maraş'ta sahneye çıkmıştı.
Yaşanan bunca kronolojik katliamlara rağmen -sayfalarca yazılacak buraya aktaramadığımız onlarcası varken- ve azmettiricileri gün gibi ortadayken neden hala sümen altı edilip daha da katilleriyle aynı masaya oturan bir "muhalefet" partisi var? AKP iktidarının peş peşe kazandığı seçimlerden, akabinde lağvedilen parlamenter siyasetten sonra retorik ve teorik olarak Merkez sağ ve siyasal islam üzerine şekillenmiş bir Cumhuriyet partisiyle yüz yüzeyiz. Evet durum tam olarak bundan ibaret!
Ülkede onlarca aydın, ilerici, öğrenci, öğretmen ve niceleri gibi tikel katliamların da müsebbibi olan CİA destekli, ABD aparatı düzenin ve sermayenin kanlı bekçilerine muteber insan atfedilmesi niyedir bilemiyoruz. Nevşehir’de ülkücüler tarafından 1980 yılında kalleşçe öldürülen eski milletvekili ve CHP İl Başkanı Mehmet Zeki Tekiner’in kızı Aylin Tekiner de neden babasının katilleriyle ısrarla ortak olunduğunu sormuştu ama hala cevap alamadı. Özellikle son yıllarda merkezi anlamda sağcı-siyasi İslamcı ritüellere bürünmüş ‘ortanın solundan ‘ortanın sağı’na serpilmek isteyen ana muhalefet partisi tarihe aldırış etmeden peş peşe aldıkları kararlar ve tavırlarla düzenin içinde; emekten, laiklikten uzak ve anti-demokratik bir hüviyetle kurucu ilkelerinin dışında hatta ona karşı alabora olmuş durumda. Emsalleri çokça olmasına karşın son haftalarda çok spesifik yaşanan iki hadise CHP'nin takınmış olduğu siyasete ışık tutuyor.
Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı kafatasçı Atsız'ın İBB'de isminin kamusal alana verilmesinden birkaç hafta sonra Maraş katliamının yıl dönümünde katliamı tezgahlayanların Ecevit arşivlerinde de yazdığı gibi MİT ve Türkeş görünüyorken Türkeş'in evine yapılan ziyaret şirin mi yoksa tesadüf mü? İkisi de değil! AKP'nin islamcı-milliyetçi mobilizasyonuna bir tuğla yerine temeline beton döken Cumhuriyet partisine şimdi soralım; onlarca insanın failiyle aynı karede gülücük saçmak, kendi partilisinin katledilmesinde azmettirici (Zeki Tekiner cinayeti) olan biriyle müttefik olmak, ya da amiyane tabirle, "karşı mahalleden oy devşirmek" Maraş katliamından sonra katliamın planlayıcısının evini ziyaret etmek, ülkede insanlar 'Aş ve İş' diyerek intihar ederken buna dikkat çekmemenin izahı ve bahanesi olamaz. Aksine bu bir tercihtir, CHP'nin sermaye eksenli politikalarının gün yüzüne çıkış numeneleridir.
Ülkede onlarca insan acılarını hala yüreklerinde yaşıyorken, Maraş, Çorum, Madımak gibi utançların failleri ve katilleriyle kol kola girmek, o cenaha içkin siyaset üretmek, gerici ve şoven temayüllerle bugünlerde acılara tuz basmak "kamulaştırma" gibi popülist demagojilere dahil mi? Yoksa "kamulaştırma" sözleri koca bir yalan mı? Maraş'ta "Allah İçin Savaş" diyenlerin örtülü aparatı sizler misiniz, eğer değilseniz bu kan denizinin, bu yapbozun parçası olma çabalarınız ne için?

Öne Çıkanlar