Covid-19-Faşizm-21

Covid-19-Faşizm-21
Bizleri ötekileştiren zihniyetin içinde yatan canavar uyanmasın. Bu canavarı kolay uyandırabilen şey güçtür.

Özgür CHE


Hızla gelişen toplum gereksinimlerine göre biz kimiz? Ötekileştirilen insanlar, yoksullar, işsizler, öğrenciler, direnenler, kadınlar, mücadeleye devam edenler, hem kazanıp hem kaybedenler ve bu yürüyüşte var olanlar...

 Bilindiği üzere Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgını başladığından bu yana dünyayı çabucak etkisi atına almasıyla, Türkiye’de de COVİD-19’a karşı önlemler bağlamında yapılan gerek ülkedeki siyasiler ve gerekse temsilcilerin yaptıkları açıklamalarda ırkçı ve yabancı düşmanlığı içeren, demokrasi ve insan haklarından uzak pratikleri ile mevcut durum halen devam ediyor. Kısaca Hepimiz, tüm ötekiler, adalet ve eşitlik talep eden her kesim zulmün ve baskının karşısında aynı saftayız. Bu zulme her müsaade edildiğinde farklı bir kesimi ezerek içinde bulunduğumuz topluluğa doğru ilerler. Bir yerlerde başka bir etnik kökenden bir halk tahakküm ile zulüm görüyorsa bir sonraki adım kadınlar, çocuklar, doğada yaşayan diğer canlılar, adalet ve eşitlik talep eden herkes olacaktır.

Aramıza çizdiğimiz çizgiler bizi biz ve onları, (Yani hiç yenilmeyecekmiş gibi yaşayan diktatörler) ayıran sınırlar mutlak olarak algılanmalı diye düşünüyorum. Evet, böylesi sınırlar var. Bunu görmezden gelmek ve inkar etmek saflık olur doğrusu. Bu sınırlar duvar misali kalın değil. Perde misali ince ayrımlar var ve bizi bir tutan onları ayıran bir güç var. Hem niye olmasın ki...

Bu çok iyi görünen tablo dilden dile anlatılır. Diktatör dediğimiz bunların bazıları elbette tarihin yapraklarını aralarsak tanıdık gelir. Kimisi yaptıklarının bedelini ödemeden bu dünyadan göçüp gitmiştir, kimileri de yaptıklarının bedelini çok ağır bedellerle ödemiştir.

Bizleri ötekileştiren zihniyetin içinde yatan canavar uyanmasın. Bu canavarı kolay uyandırabilen şey güçtür. Yani tarihteki diktatörler de güç zehirlenmesi yaşayarak insanlara kan kusturan canavarlarla doludur. Hemen hemen hepsinin ortak özellikleri bulunur. Örnek verirsek; demokrasi ile gelip demokrasi içinde demokrasiyi yok ederler, yavaş yavaş yükselirler, kontrolü ele alınca ilk iş muhaliflerin üzerine çullanırlar, servet içinde yüzerken, saraylarda yaşarken insanları yoksulluğa mahkum ederler. Kaybedeceklerini sezince demokrasiden uzaklaşırlar. Yarınlar için direnenleri göremeyip zulüm üstüne zulüm eklerler. Tıpkı Adolf Hitler gibi, Benito Musollini, Batista, Saddam Hüseyin, Hideki Tojo vb. daha adlarını sayamadığımız halkalara her türlü zulmü reva gören diğer diktatörler.

Günümüz Türkiye'sinde ne yazık ki, AKP ve ortağı MHP eliyle yürütülen kirli politikaları ile tıpkı yukarda saydığım diktatörlerin izinden gelmiş birçoğunu yaptığı pratikleri ile geride bırakmış bir tablo ile karşı karşıyayız. AKP ve ortağı MHP İktidarında neler yapıldı? Daha doğrusu neler yapılmadı ki? Baştan ele alalım.

1. Pratiği tıpkı Adolf Hitler gibi demokrasi ile gelip demokrasi içinde demokrasiyi yok ettiler. Halkın iradesine darbe yaparak belediyelere kayyım atadılar, seçilmişleri cezaevine koydular.

2. Dini duyguları sömürerek tekrar Adolf Hitler'in uyguladığı din pratiği gibi nasıl ki Hitler her mitingde İncil'i eline alıp bas bas bağırdıysa Erdoğan'da eline Kuran'ı alıp muhafazakar kesimi etkisi altına aldı.

3. Adolf Hitler gibi Milliyetçi duygularla oynamak; Adolf Hitler tarafından Almanya politikasının gerekçesi olduğu ve 2.Dünya Savaşı’nın başlamasına etken olan "Hayat Sahası politikası" gibi Erdoğan'ın ve ortağı olan MHP'nin uyguladığı tek dil, tek vatan, tek bayrak tekçi zihniyet politikasını milliyetçileri etkisi altına alması gibi.

4. Kendi görüşü dışında herhangi farklı görüşleri, fikirleri kabul etmeyen, diğer diktatörler gibi ondan önce olan iktidarların ve günümüz Erdoğan liderliğinde olan iktidarın farklı görüşlere yer vermemesi. Tıpkı bugün HDP'ye yönelik uygulanan baskılar, tutuklamalar ve diğer franksiyonları saf dışı bırakması gibi Kürtlere, Ermenilere ve Alevilere uyguladığı imha ve soykırımcı bir politika yürütmesi.

5. Yalan söylerler bulundukları zirveye yaklaşmaya cesaret edenlerin yakınlıklarına aldırmadan ezerler. Yol arkadaşları olan Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve diğer kadro arkadaşlarını saf dışı bırakması gibi.

6. Cinsiyetçi ve homofobiktirler. Farklı olanı eşit görmekten çok ötekileştirirler. Erdoğan'ın "Biz madam gibi değil adam gibi ölürüz "ve "Lezbiyen mezbiyen" gibi cinsiyetçi ve eril dil kullanması.

7. Hukuk sistemini bir ayak bağı olarak görürler. Erdoğan'ın yargıya el atarak hakim ve savcıları saraya davet etmesi gibi.

8. Değerleri, sanatları, akademisyenleri, aydınları hor görürler ve çok korkarlar. Korktukları için ya sürgüne mecbur ederler ya da cezaevine koyarlar.

9. İnsan hakları savunucuları, hayvan hakları savunucuları ve ekoloji hareketleri istemezler. Erdoğan iktidarının talimatıyla sert müdahalede bulunması gibi, ormanlık alanların zengin sermaye babalarına ihale ile verip yeşili yok etmesi, HES’lere ve nükleer enerjiye karşı gelmemesi gibi.

10. Asla diktatör olduklarını söylemezler ve kabul etmezler. Tekrar Erdoğan'ın "Eğer diktatör olsaydım" gibi sözlerle başlaması ve gereğini uygulaması gibi.

11. Demokratik talepleri ile yürüyüş düzenleyen kitleleri kolluk kuvvetleri ile gaddarca darp etmesi emrini verirler. Erdoğan'ın "Kadın da olsa çocukta olsa, yaşlı da olsa gerekenleri yapın "emrini vermesi gibi.

12. Gideceklerini sezince ortalığı kan gölüne çevirirler. Demokratik talepleri ile barış isteyen insanları tehdit ve zulmederek barış ve adalet için miting düzenleyenlere, halkların taleplerini, haklarını kazanmak için farklı görüşte olan partinin mitinginde bombalar patlatması, korku ile sindirmesi elbette korktuklarının nişanesidir.

13. Baskı, şiddet ve tehditlerle başkanlığa gelmesi. Bugün Türkiye'de Erdoğan'ın tek adam olmasını engellemeye çalışan milletvekilleri, aydınları, gazetecileri ve ona muhalif olan her kesimi susturmaya dair uyguladığı politikalarıdır.

Evet, yukarda saydıklarımız diktatörlerin birbirine benzemesi ortak yönlerinin olması bu ONLARIN ne kadar gaddar ve acımasız olduğunu ve kendilerini her zaman yenilmeyeceğini düşünen zihniyetler ne kadar aynıysa, bizlerin de demokrasi mücadelesinden taviz vermeden kolektif bilinç ile ön plana çıkma zamanıdır. Nasıl ki Covid-19’un tek çaresi aşı ise faşizmin tek çaresi ise kolektif bir bilinç ile demokrasi mücadelesidir.

Öne Çıkanlar