Daron Acemoğlu: Salgının ekonomik etkileri çok derin olabilir

Daron Acemoğlu: Salgının ekonomik etkileri çok derin olabilir
Prof. Dr. Daron Acemoğlu, salgının ardından küresel politik ve ekonomik sistemin değişmemesinin artık mümkün olmadığına dikkat çekti.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Covid-19 salgınına yönelik olarak alınan tedbirler çerçevesinde firmaların bilgilendirilmesi amacıyla online seminerler (webinar) düzenliyor.

1 Nisan'daki "Koronavirüs ve Küresel Ekonomiye Etkileri" başlıklı online seminere katılan Massachusetts Institute of Technology (MIT) İktisat Profesörü Daron Acemoğlu ise virüsün küresel ekonomiye yapacağı olası etkilere yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Acemoğlu'nun ekonomiye dair şu değerlendirmeleri şöyle:

"Salgının ekonomik etkileri çok derin olabilir. Salgına yakalanan insanların ekonomiye katkısı kayboluyor. Örneğin, şu anda ABD’de önlemler nedeniyle nüfusun yüzde 50’si tüm üretim ve tüketim ağından çekildi. Bu, tedarik tarafını aksattığı gibi, müthiş bir talep daralmasına da yol açıyor.

Her resesyonda firmalar batar, diğerleri devam eder. Bu doğaldır. Örneğin, ABD’de her resesyon döneminde firmaların ortalama yüzde 3’ü batıyordu. Ama şimdi sorun daha derin, çünkü sadece ekonomik açıdan kırılgan şirketler değil, tedarik zincirindeki zayıf halkalardan etkilenen diğer şirketler de batmaya başlıyor.

DOĞRU ÖNLEMLER ALINIRSA SALGININ ETKİSİ KATLANARAK AZALIYOR

Bu virüs, biz iktisatçıların ‘R0 (sıfır)’ dediği modelle katlanarak artıyor. Artış hızı, tamamen ‘contact ratio’ ile bağlantılı. Bunu etkilemenin tek yolu, sosyal temasın sınırlandırılması. Çin, bu çarpan etkisini otoriter yöntemlerle bir anda azaltmayı başardı. R’ı 1’in altına indirdiğiniz andan itibaren de tam tersine katlanarak azalmaya başlıyor. Yani salgın katlanarak yayıldığı gibi, doğru önlemler alındığında da katlanarak azalıyor. Bu da umut verici bir şey.

Şimdi kritik soru şu: Bu salgını önlemenin tek yolu, Çin gibi otoriter olmak mı? Hayır. Örneğin, Singapur, Tayvan, Japonya, Güney Kore’de otoriterliğe kaymadan başarılı sosyal ve ekonomik tedbirlerle krizi yönetebildiler ve ekonomilerini de hızla rayına döndürebildiler. Bu örnekler, Çin otoriterliğinden farklı yollar olduğunu da gösterdi.

POLİTİK VE EKONOMK SİSTEMİN DEĞİŞMEMESİ ARTIK MÜMKÜN DEĞİL

Küresel politik ve ekonomik sistemin değişmemesi artık mümkün değil. Özelde sağlık sisteminin, genelde ise tüm devlet sisteminin etkin çalışmadığı görüldü ve de devletin müdahalesi çok arttı. ABD’de bile devlet müdahalesinde geç kalındığı ve gereğinden az olduğu eleştirileri var. Devletin ABD ve Avrupa’da bugüne kadar hiç olmadığı bir rolü oynaması bekleniyor ama böyle bir kurumsal yapıları yok.

TÜM DÜNYADA YENİ DEMOKRATİK KURUMLARIN KURULMASI ŞART

Dünya, buna benzer bir krizi 1929 Büyük Buhran ve İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşamış, devletin kontrolü artmıştı. Ancak planlı bir şekilde önce ekonomi canlandırıldı, refah devleti oluşturuldu, sonra sivil toplum ayağa kalktı ve bu sayede demokratikleşme gelişti. Çin’in krizi otoriterlikle aşmasının, diğer Asya ülkelerinin ise otoriterliğe kaymadan aşabilmesinin nedeni, Çin haricindeki ülkelerde sivil toplumun güçlü olması ve devletin gücünü dengeleyebilmesi. Bu ülkelerde devlet ile özel sektör eşgüdümlü çalışarak krizi aştı, halk da tüm önlemlere uydu ve devleti denetledi. Devletin gerçekten kuvvetlenmesi ama bunun da çok iyi denetlenmesi lazım. Tüm dünyada yeni demokratik kurumların kurulması şart.

KRİZİ AŞMANIN YOLU SADECE PARA POLİTİKASINDA DEĞİL

Fed’in politikaları, zaten 2008 krizinden bu yana süregelen bir stratejinin parçası. Para politikasına kısa değil, orta vadeli bakmamız lazım. Ama krizi aşmanın yolu, sadece para politikasında değil. Reel ekonomide, tedarik zincirinin çok desteklenmesi gerekiyor. Kritik husus şu: Nasıl olur da çalışan nüfusu kademeli olarak üretime geri döndürebiliriz? Bunu planlamamız şart.

TURİZMİN BİRKAÇ YIL DAHA KENDİSİNİN TOPARLAMASI ZOR

Sosyal mesafe önlemlerinin birkaç yıl daha devam edeceği ve bar/restaurant gibi kalabalık iş modellerini tamamen dönüştüreceğini düşünüyorum. Bunun yanı sıra, konferans ve turizm sektörleri de en azından birkaç yıl çok radikal şekilde yavaşlayacak. Aşı bulunsa dahi psikolojik travma nedeniyle uluslararası turizmin birkaç yıl daha kendisini toparlamasını zor görüyorum.

Gelişmiş ülkelerde salgın kontrol altına alınmaya başladıktan sonra, henüz kontrol edememiş ülkelerden gelenleri sınırlandıracaklar. Bu bir yandan küreselleşmeyi etkileyecek, diğer yandan da geçiş engellenemeyeceği için yeni salgın dalgaları da yaratabilir.

TÜRKİYE, EKONOMİK AÇIDAN KÖTÜ BİR DURUMDA YAKALANDI

Bu salgın, aslında çok ciddi bir sorunu ortaya çıkardı: Tüm dünyada kurumsal yetkinlik azalmıştı. Örneğin, bu krizde CDC (Centers for Disease Control and Prevention) hızlı hareket edemedi, çünkü Trump yönetimi o kurumu zayıflatmıştı, üzerinde baskı kurabildi. Ama Fed hızlı aksiyon alabildi, çünkü kurumsallığı sayesinde Trump yönetiminin Fed üzerindeki nüfuzu sınırlıydı.

Türkiye, ekonomik açıdan kötü bir durumda yakalandı krize. Fed’in sınırsız aksiyonu, Türkiye dahil tüm ülkelerin yapması gerekeni gösterdi zaten."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar