Davutoğlu: Keşke sadece birbirlerinin otellerine, marinalarına çökseler

Davutoğlu: Keşke sadece birbirlerinin otellerine, marinalarına çökseler
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Gazeteciler üzerinden dönen rüşvet itiraflarına dikkat çeken Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, "Keşke sadece birbirlerinin otellerine, marinalarına çökseler; Keşke sadece birbirlerinden rüşvet isteseler, keşke sadece bu kirli çarkın içinde olanlar zarar görseler bu olan bitenden. Maalesef öyle olmuyor. O tamahkarlık sınır tanımıyor" diye konuştu.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Davutoğlu'nun gündeminde, rüşvet iddiaları yer aldı. Davutoğlu, "Gayrı meşru yollarla elde ettikleri servetleri 'emanete hıyanet' olarak değil, güç elde etme yolunda ganimet olarak görün. Evet, onlar ganimeti paylaşırken, sizlerin bunu ülkenin bekası için zorunlu bir paylaşım olduğunu düşünmenizi istiyorlar. Bu ganimeti ceplerine değil, düşmanla mücadele için harcadıklarını düşünmenizi istiyorlar" ifadelerini kullandı.

'KEŞKE BİRBİRLERİNİN SADECE OTELLERİNE ÇÖKSELER'

"Keşke sadece birbirlerinin otellerine, marinalarına çökseler; Keşke sadece birbirlerinden rüşvet isteseler, keşke sadece bu kirli çarkın içinde olanlar zarar görseler bu olan bitenden. Maalesef öyle olmuyor. O tamahkarlık sınır tanımıyor" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O tamahkarlık İkizderelerde olduğu gibi, dağlara, tepelere, taşlara, göl kenarlarına da çöküyor. Halkın özel mülküne de el atıyor. O tamahkarlık size enflasyon, hayat pahalılığı, faiz olarak dönüyor. O tamahkarlık size 2 bin 820 TL ile geçinmenin imkansız olduğu, yoksulluk sınırının 9 bin TL’nin üzerinden olduğu bir ülke olarak dönüyor. Tarlasını ekmeye çalışana pahalı mazot, gübre, girdi olarak dönüyor. Çiftçi ürününü yollara, derelere döküyor; aldığı destek de kur artışı karşısında pul oluyor. Vatandaş çarşıda, pazarda sebze-meyve alabilmek için kapanış saatlerini bekliyor. Keşke bunların dünyalık hırsları sadece kendilerine zarar verse. Bizde dönüp 'Neyi paylaşamadıysanız gözünüze dizinize dursun, gözünüzü toprak doyursun' diyebilsek ama öyle değil. O tamahkarlık, çiftçinin traktörünü haczederken acımasızca karşımıza dikilirken, halkın 750 milyon dolarını medyaya peşkeş çekerken olabildiğince bonkörleşebiliyor. Farkı şu; Çiftçiyi ağlatırken gözönünde olan tamahkarlık, yandaş işadamını güldürürken gizlenmek zorunda kalıyor."

'TAMAHKARLIK YARIŞININ ADINI BEKA SAVAŞI KOYMUŞLAR'

Veyis Ateş'in Sezgin Baran Korkmaz'dan 10 milyon euro aldığı ses kaydına yönelik de değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, "Kendi aralarındaki 'tamahkarlık' yarışının adını beka savaşı koymuş bunlar. Önce siyasal çıkar denklemini kurdular; sonra da bu denklemi ayakta tutacak olan rant paylaşımını kurguladılar. İsimlerini öğrendiklerimiz rant mücadelesinin vekalet savaşçıları. Ülkede doğru düzgün bir hukuk düzeni, bir yargı sistemi olsa, bu aracıların arkasındaki güçleri de öğrenmek işten bile değil" diye konuştu.

'RÜŞVET İDDİASININ MUHABATI GAZETECİYİ SORGULAYABİLECEK SAVCI YOK'

Davutoğlu, konuşmasına şu şekide devam etti: 

10 milyon Euro rüşvet iddiasının muhatabı gazeteciyi sorgulayabilecek, re’sen soruşturma başlatacak, o kliğin kimlerden oluştuğunu araştıracak savcı bıraktınız mı bu ülkede? Bu iddialar hem İçişleri hem de Adalet Bakanlığını itham altında bıraktığı halde hepsi lal kesilmiş durumda. Hepsi sus, pus. Öyle ya, bunca iddia var ama Meclis bir araştırma-soruşturma komisyonu kuramıyor. O komisyonun sağlıklı işleyebilmesi için İçişleri Bakanı görevden alınmıyor! Aksine, "kulağının üstüne yat, artık konuşma" talimatları veriliyor. Şimdi hangi savcı çıkıp; "Kara para aklayanlar İçişlerine Bakanlığına çağrıldı mı, bilgilendirilip memleketten kaçışı sağlandı mı" diye soruşturabilir ki? Memleketin tek elden yönetildiği için, kimsenin aklına Adalet Bakanına çağrı yapmak da gelmiyor! Şu acze bakın, memleketin içine düştüğü şu garabete bakın! Hangi birine yanalım? Hukuk devletinin üzerine beton dökülmesine mi? Adalete ters kelepçe takılmasına mı? Güvenliğimizin 28 Şubat artıklarının eline teslim edilmesine mi?"

SOYLU'YA HDP TEPKİSİ

Geçtiğimiz günlerde HDP İzmir İl Binası'na dönük saldırıda katledilen Deniz Poyraz’a rahmet dileyen Davutoğlu, saldırı sonrası İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sessizliğine vurgu yaptı. Davutoğlu, "Geçtiğimiz hafta HDP İzmir İl Binasına dönük, toplumsal barışımızı tehdit eden bir terör eylemi gerçekleştirildi. Hemen ardından AK Parti Diyarbakır Hani İlçe tekilatına Molotof kokteyli atıldı, orası da kundaklanmak istendi.  Ülkenin güvenliğinden sorumlu İçişleri Bakanı, bırakın olayla ilgili açıklama yapmayı, bu saat oldu, daha bir kınama mesajı bile yayınlamadı. Belli ki zihni başka sorunlarla meşgul. Ya sayın Erdoğan? Ülkenin cumhurbaşkanı olarak, böylesi vahim bir hadiseyi gerçekleştiği saniyeler içerisinde kınamamak neyin göstergesidir? Bu kınamayı, bir gün sonra, partisinin Antalya teşkilatındaki konuşmasına bırakmak bir sorumsuzluk örneği değil de nedir?" diye konuştu.

Öne Çıkanlar