Demirtaş ne dediyse çıktı

Demirtaş ne dediyse çıktı
Meclis'e ilk kez 2007'de giren ve 4 Kasım 2016'dan bu yana tutuklu olan Selahattin Demirtaş'ın 11 yıllık parlamenterliği döneminde gerçekleşen öngörülerini Artı Gerçek için derledik.

Fehim IŞIK


ARTI GERÇEK - Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra 1990'lı yılların ortalarında Diyarbakır'a dönen Selahattin Demirtaş, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır şubesinde yöneticilik yapmaya başladı. Uluslararası Af Örgütü Diyarbakır Şubesi ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın kurucuları arasında yer aldı. İlk kez milletvekili seçilmesi ise 2007'de oldu.

'Bin Umut Adayları' adıyla seçime bağımsız giren bloğun adayı olarak seçime katılan Demirtaş, seçildikten sonra DTP’ye katıldı. Aynı yıl DTP Grup Başkanvekilliğine getirildi. DTP'nin kapatılması sonrasında diğer milletvekilleri ile birlikte BDP'ye geçti. BDP'ye geçtikten 3 yıl sonra yapılan olağanüstü genel kurulda, 1 Şubat 2010'da bu partinin genel başkanlığına seçildi.

Kamuoyunun giderek daha yakından tanımaya başladığı Demirtaş, siyasetin sevilen yüzlerinden biri oldu. Aynı zamanda önemsenen, sözleri ve nükteleri ile ciddiye alınan politik bir figür olarak öne çıkmaya başladı.

Demirtaş'ın kitlelerin güven duyduğu bir isme dönüşmesi 2012'de kurulan HDP'nin Eş Genel Başkanı olmasından sonra pekişmeye başladı.

Demirtaş'ın bir parti yöneticisi değil aynı zamanda güçlü öngörülere sahip bir lider olduğu daha çok HDP Eş Genel Başkanlığı döneminde kendini gösterdi.

2013'te başlayan Çözüm Süreci döneminde de aktif rol alan Demirtaş, kısa süre sonra tutumuyla Erdoğan'ın en çok rahatsız olduğu bir siyasetçiye dönüştü. Erdoğan'ın gidişatının tek adam yönetimine doğru olduğunu öngören Demirtaş, onun Çözüm Süreci'ni kendi etki alanına alıp Kürt hareketini yönlendirmek istediğini gördükçe Kürt sorununun çözümü ile demokratikleşmenin birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini daha çok anlatmaya başladı. Erdoğan'ın rahatsızlığını artıran etkenlerden biri de buydu. Erdoğan, demokrasiyi bir geçiş dönemi aracı görüyor, Demirtaş ise olmazsa olmaz olarak değerlendiriyordu.

Erdoğan'ın, kişisel husumet duymasına da neden olun bu tutumu nedeniyle Demirtaş, İmralı Heyeti'nden çıkarıldı, İmralı'ya giderek PKK lideri ile görüşmesi engellendi.

Demirtaş ile Erdoğan arasındaki 'çatışma', Demirtaş'ın ünlü grup toplantısında "Seni başkan yaptırmayacağız" sözleriyle tavan yaptı.

Demirtaş, bu süreden sonra AKP'ye yakın medyanın da gündeminden çıkmadı. Hakkında neredeyse her gün haberler yapıldı, birçok haberde de sözleri çarpıtılarak verildi, öngörülerinin neredeyse hepsi görmezden gelindi.

Yüzde 95'i AKP yanlısı olan bu medya kurumlarını Erdoğan'ın yönetmesi nedeniyle Türkiye kamuoyunun geniş bir kesimi tarafından görmezden gelinen ya da çarpıtılarak kamuoyuna sunulan Demirtaş'ın öngörülerini, bu öngörüleri dile getirdiği konuşma veya demeçlerini ve öngörülerin gerçekleşme sürelerini derledik...

DOĞAN MEDYA'NIN EL DEĞİŞTİRMESİ

Doğan Medya satılmadan 799 gün önce, 12 Ocak 2016'da Demirtaş "Teslim olmanın sınırı yok" diyerek Doğan Medya'yı uyarmıştı.

Doğan Medya'ya ilişkin Demirtaş'ın dile getirdikleri şöyleydi:

"İşte Kanal D ve Kanal D'de yayınlanan şov programındaki durum da bundan ibaret. Teslim olmanın sınırı yok. Defalarca uyardık, söyledik, teslim olmayın. Sınırı yok, onurunuzu, haysiyetinizi, paranızı, malınızı mülkünüzü, her şeyinizi alır, yine affetmez, bari dik durun yahu, bari dik durun. Bak özür diletiyor, yetmiyor, soruşturma açtırıyor, yetmiyor; daha fazlasını yapacak, çünkü siz verdikçe o isteyecek, sizden daha fazlasını isteyecek. Biatın sınırı yoktur, köleliğin sınırı yoktur, yapmayın bunu."

Demirtaş'ın "Biatın sınırı yoktur, köleliğin sınırı yoktur" demesinden 799 gün sonra Doğan Medya Grubu 21 Mart 2018'de satıldı. Söz konusu haber Artı Gerçek'te "Doğan Medya Grubu'nun Erdoğan Demirören'le anlaşmaya vardığı ve medya grubunun Demirören Grubu'na satıldığı kaydedildi" spotuyla verildi.

'ADALET VE EŞİTLİK YOKSA, SANDIK FAŞİZMİ KURUMSALLAŞTIRIR'

Demirtaş, birçok konuşmasında tekçi yönetim anlayışının adalet ve eşitliğin olmamasından nemalanacağına ve nihayetinde faşizmi kurumsallaştıracağına dikkat çekiyordu. Bu konuşmalarından birini de 18 Ekim 2016'da yaptı. "Yaptığımız konuşmayı gösterecek televizyon kanalı var mı" sözleriyle mevcut koşullara dikkat çeken Demirtaş'ın o gün dile getirdikleri 614 gün sonra yaşama geçirildi. 24 Haziran 2018'den hemen sonra yayınlanan kararnamelerle ilaç fiyatlarını belirleme yetkisine kadar pek çok yetki Cumhurbaşkanı'na bağlandı.

İşte Demirtaş'ın o gün söyledikleri:

"Yaptığımız konuşmayı gösterebilecek televizyon kanalı var mı? Yok. Yayınlayabilecek, canlı verebilecek televizyon kanalı var mı? Yok. Akşam bunu haberleştirebilecek bir televizyon kanalı var mı? Yok. Bunu basabilecek bir gazete var mı? Bir-iki istisna hariç yok. Peki, miting yapacağız, valiler mitinglerimizi yasaklıyor, bunu durdurabilecek bir irade var mı? Yok. 'Sadece ve sadece başkanlık için evet mitingi serbest, gerisi yasaktır' dese vali engelleyebilecek bir yargı var mı? Yok. Devletin bütün parasını pulunu, hazinesini referandum kampanyasında kendi çıkarı için harcasa bunu denetleyecek bir Sayıştay var mı? Yok. Ne adil seçimi yahu, kim kimi kandırıyor? Seçim olacakmış da oradan demokrasi çıkacakmış, seçim eşittir demokrasiymiş; sevsinler sizin yalanınızı. Demokrasi sokaktadır kardeşim sokakta, direniştedir direnişte. Böylesi bir ortamda, adalet olmayan, eşitlik olmayan bir ortamda sandık sadece faşizmi kurumsallaştırır, başka da hiçbir işe yaramaz. Erken seçim mi istiyorsunuz, hadi olağanüstüyü kaldıralım, kanun hükmündeki kararnameleri kaldıralım, kapatılan televizyonların hepsini iade edelim, medyayı serbest, özgür bırakalım ve bütün seçim kampanyalarında harcanan paraları denetime tabi tutalım, miting serbest olsun, ifade özgürlüğünü getirelim, -bunların hepsi bir haftalık iş- sonra her hafta seçim yapalım."

'SEÇİM SİSTEMİ DEĞİŞECEK'

Seçim sisteminin değiştirilerek tüm sistemin Erdoğan'ın istediği gibi yapılacağını da söylemişti, Demirtaş. 30 Ekim 2016'da yaptığı konuşmada Demirtaş'ın dedikleri şöyleydi:

"Göreceksiniz, Erdoğan seçim kanunu değişikliğinin fitilini ateşleyecek. 400 milletvekili alabileceği sistem neyse onu dayatacak. Çünkü bir seçim kaybederse bütün bu yaptıklarının hesabını vereceğini biliyor."

Demirtaş'ın bu öngörüsü tam 500 gün sonra gerçekleşti. Seçim sistemi 14 Mart 2018'de değiştirilerek milletvekili sayısı 600'e çıkarıldı, ittifaklarla HDP parlamento dışında kalsın diye çaba gösterildi.

DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI VE CHP

Demirtaş, dokunulmazlıkların kaldırılması ile hedefin HDP gibi gösterildiğini söyleyerek CHP’yi uyarmıştı. 15 Nisan 2016'da yaptığı açıklamada "CHP ucuz tuzağı iyi hesaplamalı" demişti.

Demirtaş'ın öngörüsünden 425 gün sonra CHP milletvekili Enis Berberoğlu tutuklandı. CHP'li Eren Erdem de, henüz milletvekilliği süresi tamamlanmamışken 24 Haziran seçimlerinden hemen sonra tutuklanarak cezaevine konuldu.

'ERDOĞAN TEK ADAM OLMAK İSTİYOR'

Demirtaş Erdoğan'ın tek adam olma isteğine henüz o başbakan iken dikkat çekmişti. BDP Genel Başkanı iken 1 Şubat 2011'de yaptığı açıklama NTV'nin sitesinde haber olmuştu. Demirtaş söz konusu açıklamasında Erdoğan'ın yapmak istediğine şu sözlerle dikkat çekiyordu:

"Başbakan tek adam olmak istiyor. Tek adam olabilmek için etrafındaki herkesi çizmeye, herkesi tasfiye etmeye hazır bir zihniyetle kendi kafasındaki Türkiye'yi yaratmaya çalışıyor."

Demirtaş'ın bu öngörüsü 24 Haziran 2018 seçimleriyle birlikte gerçekleşti. Tam 2 bin 700 gün sonra yani 7 yıl 4 ay 23 gün sonra gerçekleşen bu öngörüden sonra Erdoğan tek adam oldu, o gün yanında olan kimse bugün yanında değil.

'TEK ADAMLIK İSTİYOR'

Demirtaş tek adamlıkla ilgili açıklamalarından birini de henüz Çözüm Süreci devam ederken yaptı. 3 Şubat 2015'te yaptığı grup toplantısında konuşan Demirtaş, Erdoğan'ın isteğine "İlla başkan olacak" diyerek dikkat çekmişti.

Demirtaş'ın söz konusu grup toplantısında söyledikleri şöyleydi:

"İlla başkan olacak. Bak, sarayı var, cumhurbaşkanı olmuş, hükümet emrinde, yargı emrinde, medyası var, trilyonlarca serveti var, rektörler ona bağlı, valiler emrinde, kaymakamlar emrinde, bütün ülke onun. Ama yetmiyor; 'Başkan olacağım' diyor, 'İlla başkanlığı bu ülkeye kabul ettireceğim' diyor. Çünkü bırakın ülkede iki adam olmasını, bir buçuk adam olmasını bile kabul etmiyor, 'Tek adam olacak' diyor. Yarımı bile kabul etmiyor, dikkat edin; onu bile kabul etmiyor, illa tek adam olacak."

DAVUTOĞLU'NUN İSTİFASI

Demirtaş grup toplantısındaki konuşmasında dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun istifa ettirileceğine de vurgu yapmıştı. Demirtaş'ın bu öngörüsü de 457 gün sonra gerçekleşti. 5 Mayıs 2016 günü bir basın toplantısı düzenleyen dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu, olağanüstü kongre toplanacağını ve kongrede genel başkanlığa aday olmayacağını açıklayarak resmi olarak değilse de fiilen istifasını açıklamış oldu.

Öne Çıkanlar