Dink davasının tutuklu sanığı: Erdoğan'a ben bizzat ilettim

Dink davasının tutuklu sanığı: Erdoğan'a ben bizzat ilettim
Dink davasının tutuklu sanığı Yılmazer, 'Ben bu savunmaların sonuçta hiç bir şeyi değiştirmeyeceğini de biliyorum. Zerre talebim yok' dedi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı 76 sanıklı davada bugün son savunma alındı. Tutuklu sanık Ali Fuat Yılmazer savunmasında "Ergenekon ve Balyoz ile ilgili gelişmeleri dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a ben bizzat ilettim" dedi. Yılmazer, "İstanbul Emniyet istihbarat ve koruma şubeleri bu işin asli sorumlularıdır" diye konuştu.

Çağlayan Adliyesi'ndeki 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada bugün mütalaaya karşı son savunma alındı. Hakkında ev hapsi kararı olan tutuksuz sanık eski Trabzon İl Jandarma Alay Komutanı Ali Öz duruşmada hazır bulundu.

Tutuklu sanık eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer SEGBİS yöntemiyle katıldı.

AKYÜREK'İN AVUKATI: İSTİHBARAT, KORUMA ŞUBESİ'Nİ HAREKETLENDİRMELİYDİ

Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada önceki celsede savunma yapan Ramazan Akyürek'in avukatı mütalaaya karşı beyanda bulundu. Akyürek’in cinayetten önce Trabzon Emniyet Müdürü, sonrasında istihbarat daire başkanı olduğunu hatırlatan avukat, "İstanbul İstihbarat Şubesi, İstanbul Koruma Şubesi'ni hareketlendirmeliydi. Yapılması gereken sadece buydu. İstihbarat Daire Başkanı olan müvekkilim bundan sorumlu olamaz. Müvekkil, Yasin Hayal, Ogün Samast ve Erhan Tuncel'le ne doğrudan ne de dolaylı hiç bir şekilde irtibat kurmamıştır. Müvekkilim, Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç ile birlikte görevini yapmış olan yegane kişidir. Yaklaşık 7 yıldır bu dosyadan tutuklu yargılanmaktadır. Makul tutukluluk süresi çoktan aşılmıştır. Kamu vicdanı, müvekkilimin bu dosyadan beraatıyla huzur bulacaktır. Tüm iddiaları reddediyor ve beraatını talep ediyorum" dedi.

Ardından önceki duruşma savunma yapan Muharrem Demirkale’nin avukatı savunma yaptı. Avukat, "Müvekkilim arkadaşları terörle mücadelede şehit düşmüş, kahraman bir Türk askeridir. Aynı Hrant Dink gibi bir barış insanı olan müvekkilim bir terörist olamaz. Müvekkilim,15 Temmuz sonrasında gözaltına alınmış ve işkence görmüştür" diyerek tahliye ve beraat talebinde bulundu.

'ERDOĞAN'A BİZZAT İLETTİM'

Avukatların savunmasının ardından tutuklu sanık Ali Fuat Yılmazer’in savunmasına geçildi. İddianamede yer alan şeylerin birebir kopyasının mütalaaya dönüştürüldüğünü ifade eden Yılmazer, "Tutuklanma gerekçem olarak F3, F4 ve F5 raporları sunuldu. Ama ne ilginçtir ki bu dosyada bir tane bile F5 raporu yok. Hrant Dink'in ölümünün azmettiricileri, onu hedef gösterenler, yargılanmasına sebep olanlar, tehdit iklimini yaratanlardır; suçlandığı gibi ben değilim. Hrant Dink cinayetiyle ilgili etkin bir soruşturma yapılmadığı tespiti yapıldı. Ama yeni bir delil, yeni bir soruşturma ortaya konmadı. Hatta benim yönümden bir eksik soruşturma tespiti yoktur AİHM kararında" dedi.

Yılmazer, "Ergenekon ve Balyoz ile ilgili gelişmeleri dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a ben bizzat ilettim ve talimatlara göre hareket ettim" diye konuştu.

'İSTANBUL EMNİYETİ ASLİ SORUMLUDUR'

Dink'in öldürüleceğine dair F4 raporunun izinli olarak yurtdışında olduğu dönemde işlem gördüğünü ve arşive kaldırıldığını ileri süren Yılmazer, "Hrant Dink'in öldürüleceğine dair F4 raporu bana daha sonra da arz edilmedi. Hiç görmediğim bir evrak üzerinden cinayetin azmettiricisi nasıl olabilirim? Trabzon İstihbarat Müdürü Engin Dinç, Erhan Tuncel'i odasında sık sık ağırlayacak, telefonla konuşacak kadar yakın ilişki içinde iken bu cinayetin azmettiricisi olarak suçlanmıyor ama evrakı dahi görmemiş ben azmettirici oluyorum. Hrant Dink'i Türk düşmanı ilan edenler, azmettirici değil ama benim öyle mi? İstanbul Emniyet istihbarat ve koruma şubeleri bu işin asli sorumlularıdır" diye konuştu.

'HARD DİSK TEM ŞUBEDE YOK EDİLDİ'

Erhan Tuncel'in polisle ve jandarmayla sıkı ilişkileri olduğunu hatırlatan Yılmazer, "Hatta belki MİT ile de irtibatı vardı. Muhittin Zenit, yanında avukatı olmadığı halde savcı baskısıyla benim aleyhime yazılı beyanlarda bulundu. Baskı altında beyanda bulunduğunu ve aleyhimdeki hususları tashih eder nitelikte beyanlarını ise mahkeme huzurunda verdi. Benim aleyhimde delil olabilecek hiç bir şey yok bu dosyada. İstanbul Emniyeti cinayetten sonra sahte bir tutanak düzenledi. Sanki 2006’da Osman Hayal hakkında bir tahkikat yapılmış gibi bir tutanak tanzim etti. Cinayette kendi ihmalleri olduğunu bildikleri için yaptılar bunu. Celalettin Cerrah kendisinden bilgi saklandığını iddia ediyor. Peki, cinayetin çözümü için ne yapmış İstanbul Emniyeti? Mesela Akbank kamera kayıtları kayıp. Kopya da değil orijinal hard disk alınmış ve İstanbul TEM şubede yok edilmiş. Bu niye araştırılmadı? Ben bu savunmaların sonuçta hiç bir şeyi değiştirmeyeceğini de biliyorum. Zerre talebim yok" ifadelerini kullandı. 

DURUŞMA ERTELENDİ

Yılmazer’in avukatı mütalaadaki hususlara itirazını sıraladıktan sonra müvekkilinin delil yetersizliğinden beraatını talep etti. 

Ardından mahkeme celseyi bitirerek bir sonraki duruşmayı 10 Şubat’a erteledi. 

Öne Çıkanlar