Diyarbakır’da kayyım protestosu: Gaspa gasp, hırsızlığa hırsızlık demeye devam edeceğiz

Diyarbakır’da kayyım protestosu: Gaspa gasp, hırsızlığa hırsızlık demeye devam edeceğiz
Kayyım atamalarının yıldönümünde konuşan HDP Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, 'Hırsıza hırsız demeyi sürdüreceğiz' dedi.

Remzi BUDANCİR


+GERÇEK- Halkların Demokratik Partisi (HDP) Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu, Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine kayyım atamanın yıl dönümünde Diyarbakır’da basın açıklaması yaptı. Açıklamanın adresi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin karşısında bulunan Lise Caddesiydi.

BELEDİYE ÖNÜNDE VE BÖLGEDE POLİS YIĞINAĞI

Açıklama öncesi kayyımla yönetilen Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin etrafı polis bariyerleri ile kapatıldı. Belediyenin etrafına yüzlerce çevik kuvvet polisi konuşlandırıldı. Polisin önlem aldığı yer belediye ile sınırlı kalmadı. Açıklamanın yapılacağı Lise Caddesine çıkan tüm yollar kapatıldı. Caddede bulunan araçlar çekildi. Onlarca polis otobüsü, çok sayıda TOMA, zırhlı araç ve çevik kuvvet ekipleri bölgede konuşlandırıldı. Açıklamanın yapılacağı alanda alınan tedbirler olağan üstü bir görüntü andırıyordu.

‘KAYYIM GİDECEK HALK GELECEK’ SLOGANLARI EŞLİĞİNDE AÇIKAMA

Polis yığınağının olduğu alanda basın açıklaması HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş, Saruhan Oruç, Demokratik Yerel Yönetimler Kurulundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki, Gençlik Meclisi Sözcüsü Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ, yerine kayyım atanan seçilmiş belediye eş başkanları, belediye meclis üyeleri, HDP ve DBP yöneticileri katıldı. Alandan "Kayyım gidecek halk gelecek" sloganları yükseldi.

‘KAYYIM UYGULAMASI DARBELER DÖNEMİNE DAYANIYOR’

HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki, kayyım uygulamasının tarihçesini anlatarak bunun ilk olmadığını söyledi. Kayyım uygulamasının cumhuriyetin ilk dönemine kadar dayandığını ifade eden Tiryaki, bu uygulamanın darbelerle devam ettiğine dikkat çekti. 27 Mayıs ihtilalini yapanların, 12 Eylül darbecilerinin de siyasi partileri kapatarak belediye başkanlarını görevden uzaklaştırdığını hatırlatan Tiryaki, "İlk kez AKP ve MHP iktidarı döneminde, ilk kez sözde bir sivil iktidar döneminde halkın seçme ve seçilme hakkı yok sayıldı. Halkın iradesi gasp edildi. Belediye başkanları görevden uzaklaştırıldı. Bir yanda halkın iradesini yok sayanlar, diğer yanda halkın seçme ve seçilme hakkına sahip çıkanlar. Burada demokrasiye sahip çıkanlar. Bu gün burada bulunanlar sadece bulundukları makamlar için burada değiller. Aslında bir bütün olarak Türkiye’nin demokrasisi için mücadele ediyoruz. Emin olun bu gün burada belediye başkanlarını görevden uzaklaştıranlar, belediye meclislerini fiilen lağvedeler buna karşı ses çıkarılmazsa yarın öbür gün Türkiye’de seçilmiş hiçbir organa saygı duymayacaklar" dedi.

‘SİNYAL KESİCİ İLE SESİMİZİ KESİYORLAR’

Tiryaki konuşma yaparken mikronun sesi kısıldı. Kablosuz olan mikrofondan ses çıkmaması üzerine Tiryaki, "Sinyal kesici ile sesimizi kesmeye çalışıyorlar" diyerek konuşmasını sürdürdü: "Demokrasi düşmanları 19 Ağustos’ta belediyelerin gasp edilmesine karşı sesimizi çıkarmamızı da yasaklamaya çalıştılar. Belediyeleri gasp edenler bizi protesto edemezsiniz demişlerdi. Bu zihniyet üç yıldır değişmedi."

‘HIRSIZA HIRSIZ DEMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ’

Konuşmasında Diyarbakır Valiliğinin aldığı yasak kararına değinen Tiryaki, kayyım karşıtı hazırlanan yazıların yasaklandığını söyleyerek, yasaklanan el ilanlarında yer alan yazıları okudu: "Bir el ilanı dağıtmak isteyen arkadaşlarımıza dün valilik yasak getirdi. Halkı kin ve düşmanlığa teşvik ediyormuşuz. Nasıl? Kayyım hırsızlık ve talandır diyerek, kayyım darbedir diyerek, eş başkanlık mor çizgimizdir diyerek, kayyım irade gaspıdır diyerek halkı kin ve düşmanlığa, nefrete tahrik ediyormuşuz. Gerçekten halkın iradesini gasp edenler buna tepki gösterilmişine bile tahammül edemiyorlar. Buradan haykırıyoruz. Gaspa gasp, hırsızlığa hırsızlık, katile katil, tecavüzcüye de tecavüzcü demeye devam edeceğiz."

‘SEÇİM HUKUKU YERLE BİR EDİLDİ’

HDP Grup Başkanveki Saruhan Oluç, kayyım darbesinin 3 yıl önce Amed, Van ve Mardin’de başladığını ve diğer şehirlere yayıldığını söyledi.  Kayyım atanarak seçim hukukunun yerle bir edildiğini ifade eden Oluç, AKP iktidarı ve sözcülerinin sandık ve seçim hukukundan söz ettiğini ancak halkın iradesini gasp etme ve sandık hukukunu yok saymaktan bir adım atmadığını söyledi. HDP’nin kazandığı 65 belediyeden 48’ine kayyım atadıklarını, 6 belediye eş başkanına ise KHK’li oldukları gerekçesi ile mazbatayı vermediklerini ifade eden Oluç, iktidarın demokrasiye ilişkin söylemlerinin koskoca bir yalan olduğunu ifade etti.

‘KÜRT KENDİNİ YÖNETEMESİN ANLAYIŞI VAR’

Oluç konuşmasının devamında kayyım atamalarını savunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya da cevap verdi. Soylu’nun bir TV programında kayyım uygulamasının ne kadar iyi bir uygulama olduğunu anlattığını hatırlatan Oluç, "İçişleri Bakanı Soylu senin bu yaptığını Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda Şark Islahat planlarıyla, umumi müfettişlerle, 12 Eylül darbesinde OHAL ile yaptılar. Senin iktidarının darbeci anlayışı yeni değil. Şark Islahattan bugüne kadar gelen anlayışla sürüyor. Kürt kendini yönetemesin, herhangi bir hakka, statüye sahip olmasın anlayışı var. İçişleri Bakanı Soylu’nun yeni dediği geçmişte yapılanların tekrarıdır. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile anayasa ile alakası yoktur. Bu adamın fıtratında hukuk çiğnemek, demokrasiyi çiğnemek var, hukuksuzluk var" dedi.

‘KAYYIM KELİMESİ TDK’YA  "YOLSUZLUK, HIRSIZLIK" OLARAK GEÇECEK’

Kayyım uygulamasının usulsüzlük ve yolsuzluk olduğuna dikkat çeken Oluç, AKP-MHP dönemi bitince kayyım kelimesinin TDK’ya  "yolsuzluk, hırsızlık" olarak geçeceğini söyledi. Konuşmasında Sayıştay raporlarına yansıyan  kayyım harcamaları ve usulsüzlükleri hatırlatan Oluç, şunları söyledi: "Yolsuzluk yapan kayyımların yerlerine de kayyımlar atandı. Kimi belediyelere 4 kayyım atandı. Kendi kayyımları hırsızlık yaptıkları için yerlerine yenilerini atadılar. O yüzden bunlar TDK’ye böyle geçecek. Kayyım demek kadın düşmanlığı demektir. Kayyım demek Kürtçeye düşman olmak, kadın düşmanlığı demektir."

EŞBAŞKANLAR: 2016’DAN SONRA HALKIN İRADESİ OLAN YEREL YÖNETİMLER HEDEF ALINDI

Açıklamada Ergani Beldiye Eşbaşkanı Mervan Yıldız, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş başkanları Hülya Alöymen Uyanık ve Dr. Adnan Selçuk Mızraklı’nın mektubunu okudu. Eş başkanların mektubunda öne çıkan başlıklar şunlar: "Türkiye’nin tarihinde darbeler hep süregelmiştir. Kurulduğundan beri demokratik bir yönetim anlayışı yerine darbeci bir yönetim anlayışı ile hareket edilmektedir. 1920’lerin sonunda çok partili sistem feshedilip tek parti rejimine geçildi. Özellikle de 1920 ve 1930’lu yıllarda Kürtler zor yöntemi kullanılarak bastırılmaya çalışıldı. 1960’larla birlikte her on yılda bir askeri darbe yapılarak 2000’li yıllara kadar gelindi. 2000’li yıllarda ise askeri darbelerin yerini post modern darbeler aldı. 2016 ve sonrasında bu defa halkın iradesi olan yerel yönetimler hedef alındı. Yerel yönetimler, bu dönemde kayyım uygulaması ile tanıştı. Yani askeri darbeler yerini siyasi darbelere bırakmış oldu. Demokrasiye yapılan bu darbe yönetimi, 2019 yerel seçimleri ile birlikte devrildi ve halkın seçtikleri yeniden seçimle iş başına geldi. Sandık demokrasisini esas almayanlar ilk darbeyi YSK eliyle gerçekleştirdiler. Seçimlerin hemen ardından KHK’li seçilmişlere mazbatalarının verilmemesi 31 Mart 2019 sonrası ilk irade gaspı oluyordu. Zora dayalı dikta anlayışını devam ettirmek isteyenler ise seçimle kaybettiği belediyelere, 19 Ağustos 2019 günü yeniden kayyımlar atayarak halkın iradesine bir kez daha darbe yaptılar.

KAYYIM UYGULAMASI TAHRİBATA NEDEN OLDU

Yaklaşık üç yıllık kayyım darbesinin ardından belediyelerimizde fiziksel bir tahribat ve yıkımla birlikte, tüm alanların talan edildiğine şahit olmuştuk. Kayyım döneminde: Kadın kırımından, gençlik çalışmalarına, kültür dejenerasyonundan toplumsal alanlara kadar tüm çalışmalarda Neo-Osmanlıcılık hakim olmuştu. Kentin ihtiyaçlarına aktarılması gereken gelirler yandaşlara peşkeş çekilmişti. Bizler, belediyelerimizi devraldıktan sonra kayyım sevdalılarının yönetim anlayışlarını da deşifre ettik. Deşifre olunca bu defa da bir panik havasına girdiler ve bizlere dönük saldırıları da yoğunlaştı. Halktan kopuk bir çağın izdüşümlerini, bir video ile tüm kamuoyuna gösterdik. Sarayı örnek alan kayyımlar pratiklerini de bu doğrultuda gerçekleştirmişlerdir. Kayyımlara ilişkin ortaya çıkan tüm usulsüzlüklere karşın hiçbir soruşturma yapılmamış olması sistemin yukarıdan aşağıya bir bütün olarak çalıştığının ispatıdır. Bizlerin ise tek bir amacı ve düşüncesi vardı. O da demokratik yerel yönetimleri inşa etmek.

MİLYONLARIN İRADESİ GASP EDİLDİ

Seçimin üzerinden henüz dört ay dahi geçmemişken 19 Ağustos 2019’da milyonların iradesi bir kez daha gasp edildi. Herkesin eşit bir şekilde yaşayacağı kentleri yaratma çabamız hedef alındı. Oluşturulan Kent Konseyi ile birlikte kentte bulunan tüm sivil toplum yapılarıyla birlikte tartışarak Amed’i geçmiş kayyım döneminin tahribatlarından arındırmak istiyorduk. Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir belediyecilik anlayışını gerçekleştirmek önceliğimizdi. Çoğulculuk düşmanı tek adam rejimi, yasadışı uygulamalar ile engelleme arayışına girdi. Bu çabaların hepsi beyhude çabalardır. Esas olan halkın iradesidir. Bir kez daha belirtiyoruz ki darbeler ve kayyım atamaları yasadışıdır ve kabul edilemez. Halkımızın gözünde bizler halkın seçilmişleri iken kayyımlar irade hırsızlarıdır. Kayyım uygulamalarının aktif uygulayıcıları olan iktidar kadar pasif kalan siyasal muhaliflerin tutumları da bizler açısından manidardır ve hafızalarımızda not edilmiştir. Tüm bu zor uygulamalarına, darbe yasa dışılıklarına rağmen demokratik siyasette ısrar ediyoruz. Tüm kesimlere çağrımız da bu yönlüdür."

Öne Çıkanlar