Edirne'den Hakkari'ye ne için?

Edirne'den Hakkari'ye ne için?
Demokrasi Yürüyüşü öyle ya da böyle Hakkari’den Edirne’ye yol aldı. Ancak HDP kitlesiyle birlikte ne kadar kararlıysa bir o kadar diğer partiler tarafından yalnız bırakıldı.

Nalin ÖZTEKİN


ARTI GERÇEK- Bundan tam 3 sene önce CHP’nin Adalet Yürüyüşünü takip etmek için yollara düşmüştüm, bugün HDP’nin Demokrasi Yürüyüşü için yollardaydım. Elbette ikisini karşılaştırmayacağım ancak Adalet Yürüyüşü’nde çift sıra polis ve özel harekat mensupları yürüyüşçüleri dışarıdan gelecek saldırılara karşı korurken bugün Demokrasi Yürüyüşü’nde Meclisin 3. büyük partisinin milletvekilleri, MYK ve PM üyeleri darp edildi, kimileri yerlerde sürüklendi. İstanbul’dan Silivri’ye, Tekirdağ’dan Edirne’ye uzanan bir güzergahta an be an yaşananlar 2015 sonrası Türkiyesi'nin bir özeti gibiydi. Bir yanımızda farklılıklarına rağmen yan yana gelmiş insanlar diğer yanda tek bir komutla şiddetin dozunu her seferinde inanamadığımız kadar arttıran kolluk kuvvetleri vardı. 

En başa dönecek ve daha bütünsel bakacak olursak HDP’nin yeni bir yol haritası ile kamuoyu karşısına çıkacağı kongre sürecinden itibaren kulislerde konuşuluyordu. Nitekim 9 maddelik tutum belgesi bunun ilk adımı oldu. Akabinde milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesi ve tutuklamaların yaşanmasıyla adımlar hızlandı. HDP, darbelere karşı demokrasi yürüyüşü başlatarak "Edirne’den Hakkari’ye Hep Birlikte" sloganıyla iki ayrı koldan tam kadro sokağa indi.

10 kentin giriş çıkışlarında bu sebeple valilik kararlarıyla kısıtlılığa gidildi. Engellemelerin devreye konulacağına ilişkin sinyaller art arda geldi. Hatta bu sabah Silivri’ye gelirken neye uyandığımızı bilmediğimizi söylemem gerekir. Eskiden "en fazla şu olur" dediğimiz her şeyin artık daha fazlası oluyor. Mesela Silivri’de insanlar daha yeni yeni toplanmış kahvaltılarını yaparken polis milletvekillerine GBT yapmak istedi, çaylarını içerken müdahale etti, milletvekilleri darp edildi, kimi partililer yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı. Başta İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu olmak üzere çok sayıda partili müdahaleyi durdurmak için TOMA’nın önüne kendisini attı, saçından sürüklenen kadınlar, sırtı tekmelenen gençler, belindeki silahı övünerek gösteren polisler. Hepsi Silivri’de bir otoban kenarında yaşandı. Peki ne için?

Tam da bundan 3 sene önce CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yola çıkma talepleriyle benzer talepler için. Eşitlik, özgürlük, adalet ve barış talepleri için. Veya HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın dediği gibi "CHP’li Enis Berberoğlu için, HDP’li Musa Farisoğlulları için, Leyla Güven için, Osman Kavala için, Gültan Kışanak için, Selahattin Demirtaş için.." Yalnız bu karşılaştırma ile birlikte eklemek gerekir ki, iki partinin birkaç sene arayla benzer talepler üzerinden çıktığı bu yolda HDP’nin yalnızlığı göze çarptı. Tüm bu  talepler için, hak hukuk adalet sloganlarıyla yola çıkanlar plastik mermiyle karşılık buldu. Gözaltılar yapıldı, bir polis amiri yine "devlet benim" demekten geri durmadı, sadece milletvekillerinden oluşan bir konvoy Edirne’ye doğru hareket etti. Cezaevi önüne kadar yaklaşık 15 kontrol noktasından geçtik, hepsinde de gazeteci olduğumuzu kanıtlamak için dil döktük yer yer müzakere ettik.

Demokrasi Yürüyüşü öyle ya da böyle Hakkari’den Edirne’ye yol aldı, mesajlarını verdi. Ancak gözden kaçmamalı ki HDP kitlesiyle birlikte ne kadar kararlıysa bir o kadar diğer partiler tarafından yalnız bırakıldı. Tüm bunlar yaklaşan seçim döneminde elbette düşünülecek, gözden geçirilecektir. Ancak bugün saha notlarından ne çıktı derseniz? Bu halk yılmıyor, işin ilginci vazgeçmiyor da. Gaz bombasıyla, plastik mermiyle, TOMA ile, şiddet ile kimse geri adım atmıyor. Bu günlerin gösterdiği en temel düşünce toplumun müzakere ve diyalog ortamına ne kadar ihtiyaç duyduğu olabilir ancak.

Öne Çıkanlar