'Eğer politik mahpussanız infaz erteleme yasasından yararlanamıyorsunuz'

'Eğer politik mahpussanız infaz erteleme yasasından yararlanamıyorsunuz'
Dr. Ekmez, 'Devlet hasta mahpusları iyileştirmeyerek, sağlığa erişim olanaklarını sağlamayarak bir işkence metodu uyguluyor. Hepimizin gözü önünde insanlar yaşamlarını yitiriyor' dedi.

Yağmur KAYA


+GERÇEK- Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, "Hasta tutsaklara özgürlük" başlığıyla Çağaloglu'nda bulunan İstanbul Tabip Odası'nda panel düzenledi. 

İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre cezaevlerinde 604’ü ağır, bin 605 hasta tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'nin (CİSST) verilerine göre cezaevleri kapasitesinin 275 bin olduğu ancak cezaevlerinde 324 bin tutuklu ve hükümlünün bulunduğu belirtiliyor. Türkiye Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında cezaevi nüfusu yoğunluğunda ilk sırada olan ülke.

HER 100 YATAĞA 127 KİŞİ DÜŞÜYOR

CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca'nın 2021 yılında hazırladığı "Cezaevlerinde Sağlığa Erişim" raporuna göre ise son yıllarda açılan onca cezaevine karşın Türkiye cezaevlerinde her 100 yatağa 127 kişi düşüyor. 

Raporda belirtildiğine göre Lozan Üniversitesince Avrupa Konseyi için yürütülen SPACE 1 projesi kapsamında hazırlanan "2020 Yıllık Cezaevleri Nüfus İstatistikleri" raporunda Türkiye'nin genel cezaevi kapasitesi 233 bin 194 iken cezaevi nüfusu 297 bin 19 kişi olarak belirlenmiş. Buna göre Türkiye'de her 100 bin kişi başına 357 kişi cezaevinde tutuluyor.

Raporda yer verilen Adalet Bakanlığı istatistiklerine göreyse 30 Kasım 2021 itibarıyla 295 bin 754 kişi cezaevinde. 1 Kasım 2021 itibarıyla Türkiye'nin cezaevi kapsitesi de şöyle: 269 kapalı ceza infaz kurumu, 86 müstakil açık ceza infaz kurumu, 4 çocuk eğitimevi, 11 kadın kapalı, 6 kadın açık, 8 çocuk kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere toplam 384 kurum. Bu kurumların kapasitesi 266 bin 575 kişi ve cezaevlerindeki 29 bin 179 kişinin yatacak yeri yok. 

Devletin, cezaevlerinde bulunan yurttaşları ölüme terk ettiği dile getirilen panelde, son 6 yıl içinde veda hakkı dahi tanınmayan en az 111 tutuklunun hayatını kaybettiği ifade edildi. 

Panelde, kalabalık koğuşlar, sağlığa erişim hakkının engellenmesi, kelepçeli muayene, revire geç çıkarılma, hasta sevklerinin ya geç yapılması ya hiç yapılamaması, hasta tutukluların tek kişilik hücrelerde tutulmasına dikkat çekildi. 

Panele İstanbul Tabip Odası (İTO) üyesi Dr. Murat Ekmez, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Vedat Ece ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi Naim Eminoğlu konuşmacı olarak katıldı.

'GENÇ YAŞLARINDA YAŞAMLARINI YİTİREN MAHPUSLAR SÖZ KONUSU'

İTO üyesi doktor Murat Ekmez, cezaevi mimarisinin insanların hasta olmasında büyük bir rol oynadığını söyleyerek, "Hasta mahpuslar meselesini konuşurken aslında konuşmadığımız şeylerden birisi, bu hasta mahpuslar nasıl hastalandılar, hastalık aşamalarıyla ilgili durum neydi, hapishaneler bu hastalıklara bir etmeni? Devlet şunu çok net yapıyor; hasta mahpusları iyileştirmeyerek, sağlığa erişim onaklarını sağlamayarak bir işkence metodu uyguluyor. Hepimizin gözü önünde insanlar cezaevlerinde sağlığa erişemedikleri için yaşamlarını yitiriyor.  

Etkinliklerin büyük kısmında taştıştığımız şey hasta tutukluların serbest bırakılması, tedavi olanaklarının sağlanması ve işkence yöntemlerinin son bulması. Ama burada hapishanelerin kendisinin bir hastalık faktörü olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamak gerek. Genç yaşlarında yaşamlarını yitiren mahpuslar söz konusu. Bu kadar genç yaşta ölüm meselesi çok çarpıcı. Giderek yaşlı nüfusun artığı bir hapishane gerçeği var. 

TEMİZ HAVA, GÜNEŞE ULAŞAMAYAN, SAĞLIKLI BESLENMEYEN MAHPUSLAR 

Hapishanelerin insanları hasta ettiği bir gerçeği var. Havaya, güneşe ulaşamayan, havalandırma süreleri kısıtlanan mahpuslar söz konusu. Beslenmenin oldukça kötü olduğu hapishaneler söz konusu. İaşe bedeli şu an 11, 5 lira. Alım gücünün düştüğü, ekmeğin 4 lira olduğu bir ülkede iaşe bedeli 11 lirayla mahpusların bir günlerini geçirmeleri bekleniyor. Beslenmenin bu kadar kötü olması mahpusların hastalanmasının sebeplerinden biridir. Yaşam alanları oldukça kötü mahpusların. Cezaevi mimari meselesi sebebiyle tüberküloz, hepatit b gibi hastalıklara yakalanmasına neden oluyor" dedi. 

CEZAEVLERİ SAĞLIK SİSTEMİNİN UYGULANMADIĞI YERLER

Sağlıkta önemli noktalardan birinin önleyici sağlık hizmetleri olduğunu, toplumun hastalık meydana gelmeden korumak gerektiğini ifade eden Ekmez, "AKP döneminde sağlıkla ilgili sağlık sisteminde çok ciddi gerileme olmakla birlikte cezaevleri sağlık hizmetlerinin hiç uygulanmadığı yerler. Birçok ileri evre kanser vakasıyla karşılaşmayacak. Bir mahpusa bu kadar ileri evre tanı konuyor olması sağlık hizmetinin yapılmamasından kaynaklanıyor.

'MAHPUSLARIN SAĞLIĞINA İLİŞKİN DEMEK Kİ HİÇBİR ŞEY YAPILMIYOR Kİ...'

Erkenden teşhis konulsa mahpuslar bu kadar ileri evre hastalıkla karşılaşmayacaklar. Bu insanların sağlığıyla ilgili demek ki hiçbir şey yapmıyor, hiçbir tarama programı uygulanmıyor, insanların şikayeti başladığında sağlığa o kadar erişememişler ki götürüldükleri hastaneler de 'terminal dönemi' dediğimiz hastalığın son evresine gelmiş birçok mahpusla karşılaşıyoruz" dedi. 

Çoğu hasta tutuklunun revire ulaşması üç haftayı, revirden bir sağlık merkezine sevk edilmeleri 3 aydan önce gerçekleşmediğini ifade eden doktor Ekmez, "Bu nedenle tanı almakla ilgili sıkıntı yaşıyorlar. Hastane de tedavi olanaklarıyla ilgili sıkıntı yaşıyorlar. Bir sürü işkence metoduna varan kelepçe gibi uygulamalara maruz kalıyor mahpuslar. Son bir yıl içinde Cezaevleri Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü hasta tutuklularla ilgili yaptığı açıklamalarda sürekli 5205 sayılı kanundan bahsediliyor. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı kanunun maddelerine dayanarak hasta mahpusların cezaevlerinde kalması süreklileşiyor. 

'ADLİ TIP KURUMUNUN İNFAZINA BIRAKILMIŞ DURUMDA'

Bu aşamada hasta mahpusları içerde tutan sistemin sürekli dayandığı nokta sağlık kurumlarından hasta mahpuslar rapor alsa dahi adli tıp kurumunun infazına bırakılmış durumda. ATK bir sağlık otoritesi olabilir fakat ATK ikinci ve üçüncü basamak sağlık merkezlerinden alınan sağlık kurulu raporlarını denetleyecek, bu raporlarla ilgili karar verecek bir otorite olamaz. Bu tutum, tıbba, bilime aykırıdır. Yine devletin kendisinin bu sistem içerisinde yer verdiği 'mahpusları değerlendirebilirsin, karar verebilirsin' dediği ikinci ve üçüncü basamak eğitim araştırma ve üniversite hastanelerindeki sağlık kurullarının tanımıyor adli tıp kurumu. Kendi keyfi kararlarını veriyor. Bu da yetmiyor. Adli Tıp Kurumu raporu olmasına rağmen tutuklunun infazının yapıldığı Cumhuriyet Savcılıklığına toplum güvenliği bakımından mahpusları değerlendirme gibi bir yetki verilmiş. Şu çok açık: Hasta mahpuslarla ilgili siyasi otoritenin verdiği kararlar hukuka ve bilime uygun kararlar değil" diye konuştu. 

Cezaevi hekimliğinin ortadan kaldırılmasıyla tutuklu ve hükümlülerin sağlığa erişim hakkının tamamiyle ortadan kalktığına dikkat çeken Ekmez, "Şimdi çoğu cezaevlerinde haftada bir hekim değişiyor. Ve bu durum Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı'nın umrunda değil" dedi. 

ECE: DÜŞMAN HUKUKUYLA KARŞI KARŞIYAYIZ

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Vedat Ece, cezaevlerinde tutukluları intihara sürükleme politikası uygulandığına dikkat çekti. Ece, fiziksel ve psikolojik şiddetin ortadan kalkması için Tekirdağ 3'Nolu F Tipi Cezaevinde tutukluların açlık grevine başladığını, açlık grevinin 60'ıncı gününde tutukladıların taleplerinin kabul edildiğini ancak bir süre sonra açlık grevinde olan tutukluların başka cezaevlerine sürgün edildiğini söyledi. "Yani artık düşman hukuku dediğimiz bir hukukla karşı karşıyayız. Eğer politik mahpussanız infaz erteleme yasasından yararlanamıyorsunuz."

Ece, cezaevlerinde tecrit politikaları uygulandığını belirterek mahkumların cezaevi idareleri ve gardiyanlar tarafından intihara zorlandığını söyledi.

EMİNOĞLU: ATK POLİTİK MAHKUMLARA GERÇEK DIŞI RAPORLAR VERİYOR

ÇHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu adına Naim Eminoğlu, cezaevlerinde mahkumlara cezaevinde kalabilir raporu veren Adli Tabip Kurumu'nun (ATK) politik mahkumlara  gerçek dışı raporlar düzenlediğini belirtti ve alınan kararların siyasi olduğunu söyledi.

Öne Çıkanlar