Ekonomist Atilla Yeşilada: Ekonomide çöküntü, kurda şok riski var

Ekonomist Atilla Yeşilada: Ekonomide çöküntü, kurda şok riski var
Yeşilada, 'Batık kredi miktarı 50 milyar dolar. Bu parayı kim koyacak bankalara? Tüm bankalar çıkmak için can atıyorlar. Yeni yatırım gelir mi? Yine devletin üzerine kalacak' dedi.

2020 gibi tüm öngörüleri alt üst etmiş bir yılı geride bırakırken ekonomist Atilla Yeşilada, ekonomide yeni yıl için iki kritik tarih verdi. İlki Türkiye özelinde, birinci çeyrek sonu yani şubat ve mart ayı. Bu aylarda özellikle S-400 ve Akdeniz'deki hakimiyet sorunları ile ilgili ABD ve AB'nin eşzamanlı sıkıştırması ile kur şokları yaşanabilir.

Global ekonomi açısından ise Yeşilada yılın ikinci ve üçüncü çeyreği arasındaki dönemin kritik olduğunu, o tarihte salgın hâlâ bitmemişse ve turizm hareketlenmediyse bir çöküntü yaşanacağını öngördü. 

Sözcü gazetesinde yer alan röportajnda Yeşilada, şu değerlendirmelerde bulundu:

- 2021 nasıl bir yıl olur sizce?

Ben, "Aşı geldi, altı aya toparlanırız" fikrine katılmıyorum. 2021, 2020'den daha iyi geçecek ama bu salgınla oluşan yara izlerini çok kolay kapatabileceğini zannetmiyorum. Çok güçlü ve sürdürülebilir bir toparlanma olmayacak.

- Neye dayanarak söylüyorsunuz bunu?

2008 krizini ele alalım. Orada hasıl olan işsizliğin telafisi bazı ülkelerde beş, bazı ülkelerde 10 yıl sürdü. Yani istihdamı toparlamak kolay olmuyor çünkü insanlar becerilerini kaybediyorlar.

- Pandeminin dijitalleşme ile beklenen dönüşümü çok erkene çektiği yorumlarına katılıyor musunuz?

Evet bir de şu var, insanlar salgın bitince alışkanlıklarına geri dönecekler beklentisi var. Ben Zoom'a alışmışım, niye bir daha çalışanımı dünyanın öbür ucuna yollayayım? Niye ofise döndüreyim insanları?

Ofis kiraları düşecek, o ofislerin etrafındaki gıda firmalarının ciroları düşecek. İnsanlık bu salgından bir ders aldı; turizm, havacılık gibi sektörler de eskiye kolay dönemeyecek çünkü belirli bir yaşın üzerindeki insanlar, Covid geçirip iyileşenler bir yerlere gitmeyecek.

- Ekonomi için de durum çok parlak değil yani…

Hükümetler eskisi gibi bütçeden para harcayıp ekonomiye destek veremeyecekler. Bu konuda çok büyük tartışmalar var, "Çocuklarımızın geleceğinden çalıyoruz" itirazları yükseliyor. Ekonominin gazı yılın üçüncü çeyreğinden sonra biter. S&P 500'de fiyatların gerçekle ilişkisi koptu. Bir noktada bu balon hep krize sebebiyet verir.

Yine öyle bir çöküntü yaşayacağız diye düşünüyorum. İkinci çeyrek ile üçüncü çeyrek arasındaki dönem için çok endişeliyim. O tarihte salgın bitmemişse, turizm hareketlenmemişse ciddi bir hayal kırıklığı yaşanır. Kriz demek istemiyorum ama bir çöküntü, mali piyasalarda bir göçük oluşabilir.

50 MİLYAR DOLARLIK BATIK YİNE DEVLETE KALACAK

- Perakendede iflaslar bekleniyor. Zombi şirketlerden büyük endişe var. En riskli sektörler hangileri sizce?

Ben iflas değil konsolidasyon diyorum. Restoran zincirleri, perakendede halihazırda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Açıklanan esnaf paketinden çıkan ayda 1000 TL destek kime yeter Allah aşkına. Ben ayrıca küçük ölçekli ihracatçı firmalardan da çok korkuyorum. Arap ambargosu bir gerçek, Avrupa da resesyona giriyor. En önemli iki pazarımızı kaybetmek üzereyiz. Küçük ihracatçı şirketler için de zorluklar artacak. Son olarak da konut ve inşaat sektörü.

Yeni konut satışında hızlı bir azalma var. Önümüzdeki dönemde turizm de zorlanacak. 2020'den elbette daha iyi bir yıl yaşayacaklar ama çok düşük kâr marjı ile çalışan bu sektör turları otelleri dolduramazsa diğer riskli sektörler gibi aldığı kredileri geri ödeyemez.

Bütün bunlar da geliyor, bankacılık sektörünün başına patlıyor. Şu anda bile yüzde 15 kredi riskli ya da batık durumda. Batık kredi miktarı 50 milyar dolar civarında. Bu parayı kim koyacak bankalara. Bütün bankalar çıkmak için can atıyorlar. Yeni bir yatırım bu dönemde gelir mi? Yine devletin üzerine kalacak.

DOLAR VE ENFLASYON NE OLACAK?

Dolar TL'de ilk çeyreği çok riskli görüyorum. Dolar S-400 pazarlığı ile 8.5-9 TL'lere gidebilir. Sonra ya ödemeler dengesi sorunları ile boğuşulur ya da IMF gelir ve dolar 7'nin altına geriler. Enflasyon düşmez. İç talep sıfırlansa da devalüasyon ve üretici fiyatları kaynaklı bir fiyat artışı var. Kış aylarında yüzde 15 16'yı görürüz. En iyi senaryom yüzde 12, kötü senaryom yüzde 17. İşsizlikte yüzde 20'lere kadar çıkabiliriz. Geniş tanımlı işsizlik zaten şu anda yüzde 26. Önemli olan bunun ne zaman resmi verilere yansıyacağı. Bu kış pek çok esnaf "Yeter artık, kapatıyorum" diyecek. Para kazanacağınıza inanmıyorsanız bedava da olsa kredi almazsınız.

AB, BIDEN İLE İŞBİRLİĞİ YAPIP TÜRKİYE’Yİ SIKIŞTIRMAK İSTEYECEK

- Peki basılan paralar akacak yer arıyor, Türkiye'ye de gelecek deniliyor. Sizce gelir mi?

Bir miktar gelir. Ancak bu global yatırımcılar homojen bir grup değil. Fırsatçı olanlar var, politik riskleri ciddiye alanlar var. Fütursuzca sırf getiri arayanlar geleceklerdir ama Türkiye'nin sorunlarını çözmeye yetecek kadar bir para olmaz bu.

Bize asıl yabancı doğrudan yatırım ve uzun dönemli emeklilik fonları gibi kurumların paraları lazım. Ortada iki sorun var: Türkiye'nin sorunları malum.

Erdoğan reform yapacağım diyor ama ben şahsen bugün Erdoğan'ın davranışlarından böyle bir reform sezemiyorum. Türkiye'nin o badireyi aşamayacağını düşünüyorum.

İkincisi, Türkiye Batı'nın bir NATO ülkesinin topraklarında Rus silahı istemeyeceğini bir türlü anlamıyor. Bir sürü bahaneler uyduruyorlar. İki çaren var; ya çekip NATO'dan ve batıdan gidersin ya da o S-400'leri depoya kapatırsın.

Bu da Erdoğan'ın kolaylıkla razı gelebileceği bir şey değil. O zamana kadar ekonomi sürekli kur şokları ile boğuşacak. Şubat ve mart aylarında S-400 sorununu halletmesi için yoğun bir baskı bekliyorum Türkiye üzerine.

Olmazsa ticari ve finansal yaptırımlar gelecek. Bu Türkiye ekonomisinde çok ciddi bir çöküntü yaratır. Yol bitti.

- Hem global çöküntünün hem Türkiye için kur şoku tahmininizin ihtimali nedir sizce?

Yüzde 20, yüzde 30 derim. Çok küçümsenecek riskler değil bunlar. Biden iktidara geldikten sonra çok kaygan bir zemine gireceğiz. AB, Biden ile iş birliği yapıp reformlar ve Akdeniz'deki iktidar mücadelesinde iki taraftan Türkiye'yi sıkıştırmak istiyor.

- Erken seçim öngörüyor musunuz?

Evet. Ancak reformlar ve IMF gelirse AKP 2023'e kadar dayanır ama bunu yapmazsa bence erken seçim olacak.

IMF GELİRSE VATANDAŞIN DEĞİL, BAZI MÜTEAHHİTLERİN CANI YANAR

- Acı reçete 2021'de daha da acılaşır mı?

Şu an olmayacak ama birkaç ay içinde iktidar her şeyi görecek: Bu işin sonu uçurum. O zaman her şey olabilir; batı ile de barışılır, IMF de gelir. İstekli olmasa da zorunlu olarak bazı reformları hayata geçirebilir. Ben Erdoğan'ın bilinçli olarak ülkeyi bir ekonomik buhrana sürükleyeceğini sanmıyorum çünkü o zaman kendi iktidarı da gider.

- IMF gelirse vatandaşa nasıl bir etkisi olur?

Vatandaşın canı daha fazla yanmaz. Türkiye'de anlaşılmayan bir nokta bu. Canı yanarsa bazı müteahhitlerin canı yanar, sarayın sonsuz hakları bir miktar kısıtlanır. IMF ne isteyecek ki; şeffaflık isteyecek.

İhale kanununda değişiklik isteyecek. "Harcadığınız parayı nereye harcıyorsunuz, söyleyin bakalım" diyecek. Vatandaşın canının daha fazla yanmasına imkan yok çünkü bütçeden giden bu paralar vatandaşın cebine gitmedi ki…

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar