'Emeklilik sisteminin özelleştirilmesine kapı aralanıyor'

'Emeklilik sisteminin özelleştirilmesine kapı aralanıyor'
Uzmanlar, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemini, 'İlk defa sosyal sigortaların özelleştirilmesi anlamına gelebilecek bir düzenleme' olarak yorumladı.

Derya OKATAN


ARTI GERÇEK- İşçilerin en temel hakkı olan kıdem tazminatı yeniden gündemde. Sendikaların "grev" nedeni saydığı kıdem tazminatı hakkının ortadan kaldırılmasına dair çalışmalar zaman zaman raflardan indiriliyor. Ancak tepkiler üzerine hayata geçirilemiyor. 84 yıllık bir tarihi olan bu hakkın ortadan kaldırılmasının bugünkü adı, "Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi."

Uzmanlara göre, bu sistem hem kıdem tazminatını hem de emeklilik sistemini zayıflatacak bir model.

‘EMEKLİLİK SİSTEMİNİN ÖZELLEŞTİRİLMESİNE BİR ADIMDIR’

Çalışma hayatı uzmanı Doç. Dr. Serkan Öngel, iktidarın üzerinde çalıştığı "Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi"ni sosyal sigortaların özelleştirilmesinin adımı olarak görüyor: "Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi zorunlu bir sistem olarak değerlendiriliyor. Sosyal sigortaların mantığı zorunluluğa dayanmasıdır. Kamusal nitelik taşıdır. İlk defa sosyal sigortaların özelleştirilmesi anlamına gelebilecek bir düzenleme ile karşı karşıyayız. Bu sistem bireysel emeklilikten farklı. Kamusal olan sosyal sigorta, özel sigorta mantığı ile yeniden yapılandırılıyor. Emeklilik sisteminin özelleştirilmesine bir adımdır ve işçiler için en tehlikeli boyutu budur. 

"Emeklilik ücretlerinin düştüğü bir dönemde bir şey itiraf ediliyor. Deniliyor ki, ‘devlet olarak emeklilikte insanca yaşayacakları bir ücret veremiyorum, bunu desteklemek için sizden yine para keserek, sizin tasarruflarınızı bir yerde biriktireceğim. Bu da sizin kıdem tazminatınızdan karşılanacak.’"

KIDEM TAZMİNATI YÜK OLARAK GÖRÜLÜYOR

İktidarın temel argümanı olan "işçiler kıdem tazminatı alamıyor" söylemine de yanıt veren Öngel, "Evet, işçilerin kıdem tazminatı konusunda sıkıntıları var, bu somut bir durum. Geçici çalışmanın, güvencesizliğin yaygınlaşmasıyla beraber kıdem tazminatı zorlaştı. Ama bunun için sistem değişikliğine gerek kalmadan yasada küçük bir düzenleme ile sorun çözülebilir. İşçi kıdem tazminatı alamıyor, bütün sistemi değiştirelim söylemi gerçekçi değil" diyor. 

O halde, iktidarın asıl amacı ne?

Öngel, "Kıdem tazminatı işçinin ödemesi geriye bırakılmış ücretinin bir kısmıdır. İşyeri ile bağını oluşturan, işyerindeki çalışmasının süresi ile bağlantılı olarak ödenen bir ücretten bahsediyoruz" diyor, asıl amacın kıdem tazminatının ortadan kaldırılması olduğunu belirtiyor. 

İşverenlerin daha esnek bir işgücü piyasası istediğini dile getiren Öngel, "Kazanılmış bir hakkın bir parçasını yük olarak nitelendiren bir anlayışla karşı karşıyayız. Türkiye işçi sınıfının tarihsel olarak en önemli kazanımının ortadan kaldırması gibi bir maksat var" diyor.

Öte yandan, Öngel, sermayenin kaynak ihtiyacı için kıdem tazminatına göz diktiğine dikkat çekiyor: "Türkiye’de birikim konusunda sıkıntılar var. Sermayenin kaynak ihtiyacı, İşsizlik Fonu gibi bir fon ile karşılanmak isteniyor. Mevcut yapılanmada İşsizlik Fonu, ağırlıklı olarak işverenlere teşvikler vs için kullanılıyor. İşverenlerin kullanabileceği yeni bir havuz olarak kıdem tazminatını düşündüğünü görmek gerekiyor."

‘BU FONLAR İŞÇİLERİN DENETİMİNDE VE YÖNETİMİNDE DEĞİL’

"Bu ciddi hak kayıpları getirecek bir düzenleme. Birincisi, iş güvencesini ortadan kaldırması. İkincisi, emeklilik sisteminin özelleştirilmesine kapı aralaması. Üçüncüsü de işçilerin birikimlerinin özel sektör ve kamu tarafından bir kaynak olarak kullanılması" diyen Öngel, Türkiye’de fon sistemi uygulamalarının sonuçlarının ortada olduğunu da belirterek, ekliyor: "Bu fonlar işçilerin denetiminde ve yönetiminde değil. Sadece belli oranlarda temsil ediliyorlar. O da ihtiyaca karşılık veren bir düzey değil. Bu fonlar heba oluyor. Kıdem tazminatının fona devri, kıdem tazminatı mantığının oradan kaldırılmasıdır." 

‘BU HAKKI AŞINDIRMAYA VE ZAMANLA ORTADAN KALDIRMAYA YÖNELİK’

KHK ile ihraç edilen Doç. Dr. Eylem Çamuroğlu ise "Kıdem tazminatı ile ilgili düzenleme hem zamanlaması hem yapılış biçimi hem de içeriği bakımından çok problemli. Düzenleme ile ilgili sendikaların görüşü alınmamış, ayrıntıları bilmiyorlar. Tabii biz de sadece basına yansıdığı kadarını biliyoruz. Ama sendikalar da ancak bu kadar biliyor. İkincisi Corona krizi nedeniyle işten çıkarmaların tüm dünyada sıkıntılı olduğunu ve bunu önlemek için devletlerin çeşitli önlemler aldığını göz önüne alırsak, bu düzenleme maalesef tersine iş güvencesini iyice zayıflatacağı benziyor. Kıdem tazminatı durduğu sürece, işten çıkarma işveren için bir maliyet getirir, ikinci kez düşünmesini sağlar, ama bu düzenleme ile bu koruma da ortadan kalkıyor" diyor.

Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ni kıdem tazminatı hakkını aşındırmaya ve zamanla ortadan kaldırmaya yönelik bir model olarak gören Çamuroğlu, şöyle devam ediyor: "Yani emeğin daha da güvencesiz ve kırılgan hale getirilmesidir. Ekonomik krizle birlikte çalışanlara çok daha büyük zorluklar getirecektir. Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası, kıdem tazminatı hakkını güçlendiren değil, zayıflatan bir öneri. Üstelik emeklilik bir hak olmaktan uzaklaştırarak çeşitli fon ve sigortalarla ikame edildiğinde bu hakkın da kademeli olarak ortadan kaldırılması akla geliyor. Hem kıdem tazminatı hem de emeklilik hakkı çok temel haklar ve güvenceler arasındadır. Dolayısıyla bu düzenleme çalışanların aleyhine, sermayenin lehine bir düzenleme."

 

Öne Çıkanlar