Enerji Uzmanı Pamir: Türkiye spot piyasadan gaz almak zorunda kalacak

Enerji Uzmanı Pamir: Türkiye spot piyasadan gaz almak zorunda kalacak
Enerji fiyatlarındaki yükseliş dünya genelinde yüksek zamları beraberinde getirirken, Türkiye yüksek zamlara ek olarak gaz bulamama sorunu ile karşı karşıya.

Enerji Uzman Necdet Pamir, gaz tedariği sıkıntısı yaşayacak Türkiye'nin spot piyasadan gaz almak zorunda kalacağını açıkladı. Bu durumda da fatura kaçınılmaz olarak çok yükselecek diyen Pamir  peş peşe zamların yolda olacağını ifade etti.

Pamir, pahalı doğal gaz, elektrik üretim maliyetlerine de yansıdığı için, çarpan etkisiyle, halk yoksullaşacak diyerek BOTAŞ’ın Türkiye Varlık Fonu’ndan çıkarılıp, özerk bir kurum olması ve gene Varlık Fonu’na bağlı hale getirilen TPAO ile birleştirilmesini önerdi. 

Karar'a konuşan Necdet Pamir'in dikkat çektiği başlıklar şöyle:

BOTAŞ'IN ZARARI KATLANARAK BÜYÜYOR

Son dönemde, spot piyasada gaz fiyatları çeşitli nedenlerle birkaç kat arttı. Buna bağlı olarak, Türkiye’nin doğal gaz faturası da (ortalama toplam bedel) ciddi boyutlarda yükseldi. Bir diğer ifadeyle, ortalama gaz ithalat fiyatı, Rusya ya da Azerbaycan ve İran’dan boru hatlarıyla ithal edilen gaz fiyatının çok daha üzerine çıktı. Dolayısıyla, sübvansiyon miktarını ya da bunun BOTAŞ’a maliyetini, Rusya’dan alınan gazın fiyatı ile kıyaslamak yanıltıcı olacaktır. BOTAŞ’ın zararı da bu koşullarda katlanarak büyümektedir. Bu gelişmeleri öngöremeyip, enerji ve elektrik tüketiminde yıllardır, ağırlıklı olarak (tamamı ithal edilen) doğal gaza bağlı bir "politika" yürütmek, ciddi bir yönetim zaafı olarak öne çıkmaktadır.

SÜREKİ YOKSULLAŞAN KESİM BEDEL ÖDÜYOR

Konutlara uygulanan sübvansiyon ve yönetsel yetersizlikler nedeniyle zarar eden BOTAŞ’ın bu zararı, Türkiye Varlık Fonu’na devredildikten sonra çok ciddi boyutlara yükseldi. Ve ne yazık ki iktidarın bu yanlış politikalarının bedelini, artan tarifelerle, toplumun geniş ve sürekli yoksullaşan kesimleri ödemek zorunda bırakılıyor. Gaz fiyatları (konutlar için) sübvanse ediliyor olsa da satın alma gücü iyice gerileyen geniş halk kesimlerinin, doğal gaz ve bunun yanı sıra elektrik, su, telefon, internet gibi zorunlu faturaları, ücretliler/emekliler açısından ödenemez seviyelere ulaşmış durumda.

DOĞAL GAZ TALEBİ YOĞUNLAŞIYOR

Türkiye, mevcut politikalar çerçevesinde; tükettiği enerjinin %25,7’sini doğal gazla karşılıyor ve başta da vurguladığımız gibi, bunun da neredeyse tamamını ithalatla karşılayabiliyor. Elektrik üretiminde ise doğal gazın payı %22,7 (2020 yılı). 2021 yılı içinde, özellikle spot piyasada birkaç kat yükselen doğal gaz fiyatları, toplam doğal gaz ithalat faturasını büyük oranda yükselten faktörlerin başında geliyor. Ancak olumsuzluklar bununla sınırlı kalmıyor. Görece kurak geçen bir yıl olan 2021’de hidroelektrik santralların elektrik üretimindeki katkısının düşmesi, taş kömürü fiyatlarının yükselmesine bağlı olarak tüketimin doğal gaza daha fazla yüklenmesi gibi nedenlerle de fiyatı yükselmesine karşın, doğal gaza talebi büyük oranda arttırdı.

ÇARPAN ETKİSİ İLE HALK YOKSULLAŞTIRILDI

Spot piyasalarda doğal gazın fiyatı, daha önceki yıllarda, küresel gaz arzı fazlası ve talep düşüklüğüne bağlı olarak, çok düşük bir seyir izlemekteydi. Avrupa ülkeleri, özellikle Rusya ile yaptıkları uzun erimli gaz alım-satım anlaşmalarına, spot fiyatları da ağırlıklı olarak sokmayı başardıkları için, yıllarca Türkiye’ye oranla çok daha düşük fiyatla gaz satın almayı başardılar. Dolayısıyla Türkiye, özellikle uzun erimli gaz alım-satım kontratları tamamen petrol ürünlerine endeksli formüllerle bağıtlandığı için, 2021’e gelene kadar bu nedenle de fahiş (Avrupa’ya göre) bedellerle gaz ithal etti. Bunun da faturası toplumun omuzlarına yüklendi. Pahalı doğal gaz, elektrik üretim maliyetlerine de yansıdığı için, çarpan etkisiyle, halk yoksullaştırıldı.

Tüm bu olumsuzluklara, ekonominin de yönetilememesi ve buna bağlı olarak doların TL karşısında "önlenemeyen" yükselişi eklenince, faturalar iyice ödenemez boyutlara geldi. Dolar TL karşısında değer arttırdıkça, TL bazında ödenen faturalar aldı başını gitti.

ERDOĞAN ELİNİ GÜÇENDİRMEYE ÇALIŞIYOR

Enerji Bakanlığı ve Erdoğan, Karadeniz’deki gaz keşfini (bulgusunu) olabildiğince yüksek göstererek, elini güçlendirmeye çalışıyor. Ancak Rusya, bu konuları da profesyonel olarak değerlendirebilecek kadroları sahip. Birincisi, iddia edilen "rezerv" rakamları, uluslararası standartlara uygun olarak henüz kanıtlı değil. Daha doğrusu, henüz rezerv değil, "bulgu" ya da "kaynak" konumunda. Kaldı ki, gaz talebi acil ve özellikle/öncelikle bu yıl için gerekli. Karadeniz’de açılacak yeni kuyular ve uzun süreli testlerle yeterli "rezerv" olduğu ortaya çıksa bile, 4-5 seneden önce üretim sağlanamaz.

TÜRKİYE KIŞ İÇİN YETERLİ GAZ BULAMAYABİLİR

Sonuç olarak, Türkiye hem genelde kış için yeterli gaz bulamama, hem de Rusya’dan uygun koşullarda yeni bir anlaşma koparma konularında fazla şanslı bir konumda değil. Bu durumda spot piyasadan gaz almak zorunda kalınacağından, fatura kaçınılmaz olarak çok yükselecek ve yeni zamlara zemin oluşturacaktır.

ELEKTRİĞE VE DOĞAL GAZA BİRDEN FAZLA ZAM YAPILACAK

Doğal gaz, her 3 ayda bir hesaplanan formüller çerçevesinde, ithal edildiği ülkelere ödeniyor. Doğal gaz fiyat formülü, fueloil ve gazyağı gibi ürünlerin fiyatlarına endeksli. Gerek petrol fiyatlarının artması ve gerekse doların TL karşısında hızla yükselmesi, ciddi ekonomik risk oluşturuyor. Bu yıl sonuna kadar gerek doğal gaza ve gerekse elektriğe birden de fazla kez zam bekleniyor. Zira su seviyelerinin düşük seyri nedeniyle, elektrik üretiminde doğal gazın payı artıyor. Tüm bu yükün, tüketiciye ve doğal gaz kullanan sanayiciye ilave yük bindirmesi kaçınılmaz.

BOTAŞIN ZARARI 856 MİLYON DOLAR

Çözüm, enerji tüketimimizde, potansiyeli yüksek yenilenebilir (yerli) kaynakların paylarının ve enerji verimliliğinin arttırılması…Liyakatli ve ehliyetli kadroların işin başına getirilmesi. BOTAŞ’ın Türkiye Varlık Fonu’ndan çıkarılıp, özerk bir kurum olması ve gene Varlık Fonu’na bağlı hale getirilen (özelleştirilmeye çalışılan) TPAO ile birleştirilmesi. BOTAŞ’ın 2020 yılı başından bugüne kadar, Türkiye Varlık Fonu yönetimindeyken zararı 856 milyon dolar.

Öne Çıkanlar