Siyasi atmosferden sonra enflasyonun kontrolsüzlüğü de 90'lı yıllara döndü

Siyasi atmosferden sonra enflasyonun kontrolsüzlüğü de 90'lı yıllara döndü
'Faiz indirim macerasının seçim/erken seçim nedeniyle göze alınmak zorunda bırakılması halindeyse, zaten TL devalüasyonu sertleşerek devam edecek.'

Ekonomist Güldem Atabay, "paranaliz.com" için kaleme aldığı yazısında "Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu sözünü verdiği gibi politika faizini hem gerçek enflasyonun hem de sene sonu için beklenen enflasyonun üzerinde tutarak, enflasyonla mücadelede sıkı para politikasına devam ettiğini kanıtladı. Böylece TL güçlenirken, Dolar/TL 8,29 seviyelerine kadar indi, Euro/TL 9,85 seviyelerini test etti. Şimdi tam da Kavcıoğlu’nun  Cumhurbaşkanı Erdoğan’a söylediği gibi, temmuz-ağustos ayları sonrasında sıkı para politikası sayesinde politika faizini indirecek ve Türkiye ekonomisinin başkanlık sisteminde hak etiği şahlanışına yer açacak faiz indirimi imkanı ufukta belirmiş görünüyor" ifadeleriyle açıklanan enflasyon oranını "ana akım" medya diliyle "ti'ye aldı".

Atabay, "Ruh hallerimiz şaka kaldıracak günlerde değil ancak kara mizahın da ayrı bir tadı var tabii ki. Yandaş medya imparatorluğunun ekonomi kalemşörleri için kullanabilecekleri bir malzeme verebilmenin tadı da apayrı elbette. Temmuz ayı TÜFE enflasyonu detayları ÜFE enflasyonu detayları ile birleştiğinde önümüzdeki aylarda yaşam şartlarının daha zorlaşacağını anlayabiliyoruz" diyerek de gerçek durumu gözler önüne serdi.

'GIDA FİYATLARI ARTIŞI YÜKSLEECEK'

"Enflasyon detaylarında ne var?" diye soran Atabay, şunları yazdı:

"TL’nin değeri bugün yerinde kalsa, bu sürecin sene sonundan öteye devam etmesi kaçınılmaz çünkü ÜFE ile TÜFE arasındaki makas iyice açılmış durumda; sıkı olmayan para politikası ve inandırıcı olmayan enflasyon verileri sayesinde iç talep güçlü. Pandemi yasaklarının kalkması hizmet sektörü enflasyonun da hızlanmasını beraberinde getiriyor.

Gıda fiyatları enflasyonu ise yüzde 24,92 ile piramidin tepesinde.  Hem küresel ısınmanın yarattığı üretim zorlulukları, hem tarım politikasızlığı ve ithalat gıda fiyatları artışının özellikle devam eden yangınlar sonrasında daha da yükseleceğinin habercisi.

Üstelik çekirdek enflasyon (B-Endeksi/işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE) temmuzda aylık yüzde 1,0 artışla yıllık yüzde 18,51’de. Haziran’da yüzde 18,16’daydı. Bu da merkez bankası söyleminin aksine son aylarda baz yılı matematiğinin ötesinde bir düşüşe engel, enflasyon baskılarının güçlenerek devam ettiğini anlatmakta."

'ÜRETİCİ FİYATLARINDAN ORTALIK 'YANGIN YERİ''

"Rakamlar kendileri konuşuyor zaten.  ÜFE ile TÜFE arasındaki fark 26 puana yükselmiş durumda.  ÜFE yükseldikçe TÜFE’yi de yukarı çekmeye deva ediyor. Edecek" diyen Atabey, "Teşbihte hata olmaz; üretici fiyatlarındaysa ortalık tam anlamıyla 'yangın yeri'" dedi.

"Politika faizi değişir mi değil, enflasyon politika faizini geçer mi?" konusunda ise "Merkez bankası para politikası yönetiminde faiz artıranların/indiremeyenlerin başına başkanlık sistemine geçtiğimizden bu yana gelenler, TÜİK’in yıllık enflasyon açıklamalarını politika faizinin altında tutmaya devam etmek zorunda olduğunu düşündürüyor" diyen Atabey, şöyle devam etti:

"Şu durumda, son enflasyon raporunda Cumhurbaşkanı’na faiz indirecek alanı olduğu konusunda halen yanlış izlenim veren Merkez Bankası gerçekte faiz indirecek alana sahip değil. Önümüzdeki çeyrekte bu sürtüşme para politikasında hatalı uygulamalar yaratacak boyutta.

'ENFLASYON, 1990'LARDA OLDUĞU GİBİ KONTROLDEN ÇIKTI'

TÜİK verileri yüzde 18-20 arasında gezinirken, yıllık enflasyonun  yüzde 20’nin altına inmesi sene sonu için mümkün değil. Beklendiği tempoda Fed’in tahvil alımlarını azaltma haberinin ekim-aralık döneminde bir aşamada devreye sokması TL’de yeni bir değer kaybı dalgasını kaçınılmaz yapacak.

Faiz indirim macerasının seçim/erken seçim nedeniyle göze alınmak zorunda bırakılması halindeyse, zaten TL devalüasyonu sertleşerek devam edecek."

"Merkez bankası para politikası mevcut yaklaşımı ve TÜİK verileri, enflasyonun aynı 1990’larda olduğu kadar kontrolden çıktığını gösteriyor" diyen Atabey, "Fed’in temmuzdaki son yumuşak söylemi ile Dolar Endeksindeki değer kaybının TL üzerindeki etkisi kim bilir hangi kamu kurumunun desteği ile şişirilirken, enflasyon dinamikleri ve para politikası anlayışı TL’nin önümüzdeki 12 aylık sürede sertleşen bir ivme ile yeniden değer kaybedeceğini gösteriyor" ifadelerini kullandı.

Yazının tamamı için tıklayın

Öne Çıkanlar