Erdoğan'dan Fransa mallarına boykot çağrısı

Erdoğan'dan Fransa mallarına boykot çağrısı
Cumhurbaşkanı Erdoğan Mevlid-i Nebi haftası açılış programında konuşuyor.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Mevlid-i Nebi (Kutlu Doğum Haftası) haftası açılış programında konuşuyor. Erdoğan son zamanlarda artan Fransa ile gerilimde boykot çağrısı yaptı. 

"Özellikle Avrupa ülkelerinde müslüman düşmanlığının adeta veba gibi toplumlara sirayet ettiğini görüyoruz. Müslümanlara ait iş yerleri okullar hemen her gün ırkçıların faşist saldırısına maruz kalıyor" diyen Erdoğan, "Nasıl ki Fransa’da Türk markalı mal satın alınmayın diyorsa ben de buradan milletime sesleniyorum sakın Fransız markalarını satın almayın" çağrısı yaptı.

'YÜREKLERİMİZİ ASIL DAĞLAYAN, MÜSLÜMANLARIN İÇİNDE BULUNDUĞU AHVALDİR'

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:

Şimdiye kadar dünya genelinde 1 milyon 200 bin insanın hayatına mal olan salgın dalgalar halinde yayılmaya devam ediyor. Güçlü sağlık altyapımız ve sağlık çalışanlarımızın sayesinde diğer ülkelere göre hamdolsun bu sağlık krizini daha hafif geçiriyoruz.

Temizlik, maske, mesafe kurallarına riayet ederek hastalıkla mücadelemizi sürdürüyoruz. Rehavete kapılmıyor, tedbiri asla elden bırakmıyoruz. Rızkının peşindeki insanlarımızı sıkıntıya sokmadan önü arkası iyi hesaplanmış adımlarla süreci yönetiyoruz. Genel tabloya göre sıkıntı gördüğümüz alanlarda müdahalede bulunmaktan çekinmiyoruz.

Tüm dünyada hasta sayılarının ürkütücü boyutlara ulaştığı bu günlerde milletimden tedbirlere daha fazla hassasiyet göstermelerini özellikle rica ediyorum. 83 milyonun her bir ferdine burada görev düşüyor, bir süre daha sabredecek sebat edecek kurallara uyacak ondan sonra inşallah hep birlikte feraha erişeceğiz. Hasretini çektiğimiz o güzel günlere milletçe hep beraber kavuşacağız. Salgında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Rabbimden milletimizi ve tüm insanlığı bu musibetten en kısa sürede kurtarmasını niyaz ediyorum.

Yüreklerimizi asıl dağlayan, Müslümanların içinde bulunduğu ahvaldir. İslam alemi sancılı bir imtihan ve zorluklarla dolu günler yaşıyor.

Suriye’de rejimin saldırıları neticesinde 1 milyon kardeşimiz hayatını kaybetti, Yemen’de 100 binlerce masum çocuk öldü. Libya’nın zengin yer altı kaynakları darbeciler ve emperyalistler tarafından talan edildi.

'İŞ YERLERİ VE OKULLARI HEMEN HEMEN HER GÜN  IRKÇILARIN FAŞİST SALDIRISINA UĞRUYOR'

Filistin’de zulüm, Arakan’da şiddet, Türkistan’da baskı can almaya devam ediyor. Sırf Müslüman oldukları için öldürülen evlerinden kovulan yüzbinlerce Müslüman kardeşimiz var. Misyonerler tarafından din değiştirilmeye zorlanan, evlatları kendilerinden koparılan milyonlarca Müslüman var. Dini kimliğinden dolayı şiddet gören, ayrımcılığa uğrayan milyonlarca kardeşimiz var işte Fransa’da yaşananlar bütün bunlar dünyanın gözü önünde oluyor fakat Batı özellikle Hristiyan dünyasına sesleniyorum. Musevilere sesleniyorum, her şeyden önce insanız insan olarak bizim dinimizde Hristiyan olmak suç değildir biz ona da sahip çıkıyoruz aynı şekilde Musevi’ye de sahip çıkıyoruz. Ama gelin Fransa’da Müslümanlara bir zulüm varsa hep birlikte bir oraya da sahip çıkalım diye buradan dünya liderlerine sesleniyorum.

'FRANSIZ MALLARINI SATIN ALMAYIN'

Özellikle Avrupa ülkelerinde müslüman düşmanlığının adeta veba gibi toplumlara sirayet ettiğini görüyoruz. Müslümanlara ait iş yerleri okullar hemen her gün ırkçıların faşist saldırısına maruz kalıyor.

Nasıl ki Fransa’da Türk markalı mal satın alınmayın diyorsa ben de buradan milletime sesleniyorum sakın Fransız markalarını satın almayın.

Gün geçmiyor ki Müslümanlara ait ibadethaneye saldırı haberini almayın. Buradan Şansölye Merkel'e de sesleniyorum; hani sizde din özgürlüğü vardı, devletinizin güvencesi vardı? Bir sabah namazında yüzü aşkın polis camiye saldırıyor. Bunların tam tersini Türkiye'den duydunuz mu, hayır. Bizde gerçek din özgürlüğü var, bunlarda yok.

SİZ FAŞİSTSİNİZ, SİZ NAZİ'NİN ZİNCİR HALKALARISINIZ'

Gün geçmiyor ki Müslümanların inanç hürriyetini kısıtlayan uygulamayla karşılaşmayalım. Kuran'ı Kerim'i hedef alan alçaklıkla muhattap olmıuyoruz. Fransa'nın akli noktada kontrole muhtaç liderinin teşvikiyle bu saldırılar yapaılmaya başlandı. Demokrasiyi kimseye bırakamayan batılı devlette, Müslümanlara yönelik saldırılar sıradan hale gelmiştir. Irkçı terörizm... Buradan sesleniyorum, siz faşistsiniz, siz Nazi'nin zincir halkalarısınız. 2. Dünya Savaşı öncesi Avrupa'daki Musevilere yönelik linç kampanyasının benzerine Müslümanlar maruz kalıyor.

80 yıl önce Musevilere karşı işlenen insanlık suçları, Bosna'da yapılanlar hala hafızalardadır. Devlet başkanı düzeyindeki hadsizlikleri, camilere yapılan baskınları sıradan vakalar olarak görmüyoruz. Bunlar oldukça tehlikeli, Avrupa için vahim sonuçlar doğurabilecek adımlardır. Batılı siyasetçiler başarısızlıklarını Müslümanları hedef haline getirerek örtmeye çalışıyor. Bu nefret ikliminin, günlük siyasetin olağan gerilimiyle hiçbir bağı olmadığı açıktır. Sinsi planın çarkları işlemektedir.

6 milyon insanı Avrupa'da yaşayan bir ülkenin cumhurbaşkanı olarak, muhataplarımıza şu ikazı yapmakta fayda görüyorum; Çapsızlığınızı perdelemek amacıyla girdiğiniz bu yolun sonu felakettir. 2. Dünya Savaşı'nda yaşananlardan herkes ders çıkarmalıdır. 2011 yılında Norveç'te bir canini katlettiği 77 masum izlediğiniz bu politikaların ne tür acı sonuçlar doğuracağını göstermiştir.

'AŞIRI SAĞCI FİKİRLERİN AVRUPA'NIN ANA AKIM SİYASETİNİ ESİR ALMASINA İZİN VERİLMEMELİDİR'

Irkçı terör tehdidiyle mücadelede AB kurumlarına çok ciddi sorumluluk düştüğüne inanıyorum. Avrupa Konseyi, İslam düşmanlığını görmezden gelemez, Avrupa Parlamentosu üç maymunu oynayamaz. Avrupa'nın basiret, ahlak sahibi liderleri korku duvarlarını yıkmalıdır. Aşırı sağcı fikirlerin Avrupa'nın ana akım siyasetini esir almasına izin verilmemelidir. Macron'un başını çektiği nefret kampanyasına dur denilmelidir. Irkçılık ve İslam düşmanlığı görevi, konumu, makamı ne olursa olsun insanın akli ve vicdani melekelerini yok eden bir psikozdur. Redderek, yokmuş gibi davranarak bu sorunun üstesinden gelinemez.

Suriye'den Libya'ya, Afrika'dan Avrupa'ya kadar barışı savunan tavrımızın gerisinde bu hakikat vardır. Biz mazlumun yanında durmak zorundayız. Hakkın hatırını, edep, ahlak yoksunu, insanlık fukaralarının hoyratça çiğnemesine izin veremeyiz. Haksızlık ve hukuksuzluk karşısında sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Son nefesimize kadar bu kutlu mücadeleyi yürüteceğiz.

Bunları yaparken de evimizin içini ihmal etmeyeceğiz. Toplumumuzda iyiliğin, güzelliğin yaygınlaşması için çaba harcıyoruz. Gençlerimizi, çocuklarımızı en güzel şekilde yetiştirmenin mücadelesini veriyoruz. Dinimizi hakkıyla öğretememenin sıkıntısını çok çektik. Camilerin emlak niyetine satıldığı, ibadethanelerin ahıra çevrildiği günler oldu. Kuran'ın ahırlarda, vagonlarda gizli saklı şekilde öğretildiği günlerden geçtik. Kuran kursları, imam hatip okullarımızın kapısına kilit vuruldu. Bu ülkede Allah ve ahlak demenin yasak olduğu utanç verici günler yaşadık. Dini değerlerimizi ve İslam tarihini anlatan yenilikçi projeleri teşvik ediyoruz.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar