'Erdoğan her türlü gücü eline geçirmiş olmasına rağmen en sıkıntılı dönemini yaşıyor'

'Erdoğan her türlü gücü eline geçirmiş olmasına rağmen en sıkıntılı dönemini yaşıyor'
Artı TV'de yayımlanan Çetele'de AKP'nin son kongreleri değerlendirildi.

ARTI GERÇEK-Fikri Sağlar, AKP'nin kongrelerine dair yaptığı değerlendirmelerde , "AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan her türlü gücü eline geçirmiş olmasına rağmen en sıkıntılı dönemini yaşıyor. Bir kere tabanı dağıldı. Oy oranı yüzde 30'larda, belki kararsızları da koyarsanız yüzde 35... 2002'deki durumunda bile değil" dedi.

Artı TV'de yayımlanan Erdoğan Aydın ve Fikri Sağlar ile Çetele programına gazeteciler Sezin Öney ve Mehveş Evin konuk oldu. Programda siyaset gündemi ve AKP'nin son yaptığı kongreler konuşuldu. 

'KONGREDEN ÇIKAN AKP DELEGASYONLARI EVİNE UMUTLU DÖNEMEDİ'

AKP kongrelerinin Coronavirus salgınına rağmen yoğun katılımla geçmesinin arka planında yatanlara dair değerlendirmelerde bulunan Erdoğan Aydın şöyle konuştu: 

"Bütün mevcut vahim duruma rağmen AKP kongrelerinin bu denli yoğun katılımla gerçekleşmesinin arka planı, sorun çözme, topluma umut üretme, geçmiş bildirgelerinde sahte de olsa bir ütopya vaad etme kapasitesinin ortadan kalkmasıdır. Dolayısıyla parti olmaktan uzun zamandır çıkmış olan, Cumhurbaşkanının bir halkla ilişkiler faaliyeti ve ona dönük eleştirilere karşı savunma hattı kuran bir aparata dönüşmüş olan AKP'nin kongrelerinin bu kadar yoğun katılımlı olması tam da bunun göstergesi. Bir manifestodan söz ederek önceki haftayı aştılar ama beklenti çıtası bu kadar yükseltilmiş olmasına rağmen kongrede bırakın manifestoyu gelen delegasyonun evine mutlu daha umutlu veya seçimlerde yeni argümanlarla bile dönemedikleri bir kongre yaşandı. Bütün açılardan baktığımızda vasat bir durum. Adeta başkan babanın kendi elemanlarını, dizayn etme, coşkulandırma ve totaliter parti tarihleriinde gördüğümüz cinsten memlekete bir nutuk söyleme şeklinde bir kongre tablosuyla karşı karşıya kaldık."

'AKP YENİ ÜYELERLE BİRLİKTE MİLLİ GÖRÜŞÇÜ BİR ÇİZGİYE GELDİ'

AKP'nin yeni üyelerin katılımıyla birlikte Milli Görüşçü çizgiye yakınlaştığını ifade eden Mehveş Evin, AKP'nin söyleyecek ya da yapacak bir şeyi kalmadığını ifade etti. 

Evin şöyle konuştu: 

"Kongreleri uzaktan izleyebiliyoruz. Bu sadece pandemi nedeniyle değil. Pek çok gazeteciye AKP kongresine katılmak için özel akreditasyonlar gerekiyor. Ben okuduklarım ve bizzat kongreyi takip edenlerden edindiğim izlenimler üzerine konuşacağım. Manifesto diye bir şey yok ortada ama bunun karşılığında yeni anayasa vurgusu var. Genelde Batı, AB, ABD ile ilgili bir şeyler söylenirdi bu sefer o yoktu. Mesela CHP'ye yüklendi Erdoğan. Bir kaç değişim oldu, mesela Merkez Karar Yönetim Kurulu'ndaki sayı artırıldı, yedek üyeler de asil sayılacak. Toplam 110 asil üyesi oluyor. AKP'de yeni üyelerle birlikte daha Milli Görüşçü bir çizgiye gelindi. Bir başka yapılan yorum Erdoğan'ın burada yeni rejimin inşasını yaptığı. Anayasa ile birlikte düşünürsek buradaki söylem ve sloganlar bunlara işaret ediyor. Açıkçası yeni rejim inşası çoktan başladı gibi geliyor bana. Belki pekiştirme yolunda atılan adımlar olarak görebiliriz. Bir sonraki seçimin nasıl olacağına dair. AKP'nin ne yapacağı ya da yeni söyleyecek bir şeyi olmadığını herkes biliyor."

'AKP'NİN HAM OYU YAKLAŞIK YÜZDE 30 CİVARI'

Kongrelerin asıl hedefinin tabanı tutmaya yönelik olduğunu söyleyen Sezin Öney, AKP'nin ham oy orannın yüzde 30 civarında olduğunu açıkladı. 

Öney şu değerlendirmelerde bulundu: 

"Tabanı coşturmak için normalde kullanılan, Batı'ya çatma, ABD veya AB'ye yönelik negatif söylemler kullanma gibi çıkışlar yoktu. Bu kongrelerin hedefi tabanı coşturmak ve onları harekete geçirmekti. AKP'nin ham oyu yaklaşık yüzde 30 civarı ve buradan yukarıya gitmiyor. Kararsızları dağıttığınızda da geçmişte olduğu gibi yüzde 40'lara çıkan bir parti değil yüzde 35'lere çıkabilen bir parti görünüyor. Çekirdek oyu korumak için yapıldı bence bu kongreler. Bu düşüncemin sebebi de; AKP'nin geneline, tabanına verilmeye çalışılan mesaj; "düğünümüz var, düğünümüze katılın" bunun gibi bir his yaratmaktı. Kongreler her parti için coşturucu bir etki yapıyor, siyasete enerji kazandıran, yeni görevlendirmelerin konuştuğu ve teşkilatların hareketlendiği faaliyetler. AKP'de bir türlü çekirdek oyun üzerine çıkılamadığı için onu koruma amacıyla böyle bir maceraya girişildi. Yaşadığımız kısıtlamalar vs. göz önüne alınırsa macera diye bu yüzden söylüyorum. Belki bu aylarda AKP çok da az olmuş olsa oyunu artırmış oldu. Tabandan kararsızlara kayan isimleri tekrardan kendine doğru bir parça olsun çekti. Tam gönüllü bir çekmeden bahsetmiyoruz ama onlar bu kongreler gerçekleşmese belki yeni partilere kaymaya başlayıp, görev almaya başlayacaklardı. Bu da yerelde ciddi kayıp getirebilecekti. İstanbul İl Başkanı'nın değişmesi kendince bir ivme getirdiğini görüyoruz, çözülmeye başlayan taban ve teşkilat için. Burada partinin çıkarı bir yanda, genel olarak Türkiye'nin Coronavirus çıkarı yaşanırken öbür tarafta gibi bir durum oldu."

'ERDOĞAN, TABANIN GEVŞEMESİNİ VE DAĞILMASINI ENGELLEMEYE ÇALIŞIYOR'

AKP'nin toplum gücünün giderek kaybolduğunu ve Erdoğan'ın en sıkıntılı dönemlerini yaşadığını ifade eden Fikri Sağlar, son kongreleri de tabanın gevşemesini ve dağılmasını engellemeye yönelik girişimler olarak yorumladı. 

Sağlar şöyle konuştu: 

"19 yıllık siyasi yaşantısında AKP Genel Başkanı Erdoğan her türlü gücü ele geçirmiş olmasına rağmen en sıkıntılı dönemini yaşıyor. Bir kere tabanı dağıldı. Oy oranı yüzde 30'larda, belki kararsızları koyarsanız yüzde 35. 2002'deki durumunda bile değil. 7 Haziran 2015'ye idareyi elinden kaçırdı, büyük telaşa girmişti ve Türkiye'de hak ihlalleri, katliamlar başladı. Erdoğan'ın oyalamasıyla 1 Kasım seçimlerine gidene kadar Türkiye'de 300'e yakın insan vahşi şekilce öldü. 10 Ekim katliamı tarihin en kitlesel katliamı olarak kayıtlara geçti. Bir taraftan ekonomi çökmüş durumda, pandemi ile birlikte sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirmemiş durumda, diğer taraftan ayağında bir pranga var. Her ne pahasına olursa olsun "seni destekliyorum" diyen Bahçeli ve MHP, çarpıcı üsluplarıyla, hakarete varan söylemleriyle, Erdoğan'ı toplum nezdinde irite ediyor. Bunların içerisinde Erdoğan kendine bir yol arıyor. Bir taraftan müthiş bir sefa sürüyor. Saray var, o Saray'ın giderleri var, Türkiye'nin kaynaklarını farklı yerlere aktarmaya çalışıyor. Kendisini ayakta tutacak bir çok mekanizma çalışıyor. Ama diğer taraftan da toplum gücü arkasından kayboluyor. Kendi partisinin tabanına sahip çıkmaya çalışıyor. Araştırmalarda düşük görülüyorsa da DEVA ve Gelecek Partisi AKP'yi tırmalıyor. Belli kesimlerden oy çalmaya başlıyor. Her türlü yolu denedi. Silahli, askeri diplomasiye varıncaya kadar insanları sindirecek korkutacak yolları denedi. Şimdi tekrar Milli Görüş'e dönmeye çalışıyor. İstanbul İl Başkanı ve kongrede göreve getirdiği insanların bir çoğu kendi tabananını tutabilecek olan kanaat önderleri. Dayandığı tabanın gevşemesini, dağılmasını engellemeye çalışıyor."  


  

Öne Çıkanlar