ESHİD: 1 milyon mevsimlik işçi oy kullanamayacak

ESHİD: 1 milyon mevsimlik işçi oy kullanamayacak
Eşit Haklar İçin İzleme Derneği adrese dayalı nüfus kayıt sistemi nedeniyle 1 milyonu bulan mevsimlik işçilerin, sığınma evindeki kadınların ve evsizlerin oy kullanamadığını açıkladı.

2011 yılından bu güne yapılan tüm seçimlerdeki ihlalleri gözlemleyerek raporlaştıran Eşit Haklar İçin İzleme Derneği (EŞHİD), 24 Haziran’da yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine ilişkin yapacaklarını anlattı.

Eşit Haklar İçin İzleme Derneği Koordinatörü Nejat Taştan, Mezopotamya Ajansı'ndan Sadiye Eser'e, OHAL koşullarında yapılacak seçimleri değerlendirirken, son yıllarda yapılan seçimlerle eski seçimlerin karşılaştırmasını da yaptı. Hal böyle olunca ortaya devletin seçimlere el koyduğu ve mevcut seçim sisiteminin bir çok yurttaşı yok saydığı gerçeği çıktı.

'OHAL'DE SEÇİME GİTMEK İKTİDAR İÇİN BİR ARTI'

OHAL baskısı altında yapılacak seçimleri değerlendiren ESHİD Koordinatörü Nejat Taştan, OHAL’de seçime gitmenin, iktidar için bir artı olduğunu söyledi:

"OHAL’in olmadığı koşullarda ancak bir seçim demokratik olabilir. Baskıcı seçimlerde yapılan seçimlerde yüzde 98 oranında oy çıkabilir. Bunun en iyi örneği 12 Eylül 1980 darbesi sonrası yapılan seçimdir. O zaman Evren yasaları yüzde 93 ile kabul edildi. Bu demek değildir toplumun yüzde 93’ü o anayasadan memnundur. Dolayısıyla eğer siz demokratik adil ve şeffaf seçim yapmak istiyorsanız, bütün aday ve partilerin eşit koşullarda yarışma fırsatına sahip olması lazım."

TÜRKİYE'DE DEVLET SEÇİMLERE EL KOYMUŞ'

Son yıllarda yapılan seçimler ile eski seçimleri değerlendiren Taştan, son yıllarda Türkiye’de devletin seçimlere el koyduğuna inandığını belirtti:

"Seçmen kütüğünü İçişleri Bakanlığı hazırlıyor. Nüfus idaresi genel müdürlüğüne bağlı sistem üzerinden YSK’ya veri gidiyor. YSK direk oradan çekiyor. Yani temelini hazırlayan orasıdır. Eskiden sandık kurulu başkanı kurayla belirleniyordu. Şimdi devlet memuru olmak zorundadır. 1 Kasım’da çok sayıda sandığın yeri güvenlik gerekçesiyle değiştirme kararı alındı. YSK hepsini iptal etti. Eskiden yetki YSK’daydı şimdi valilerde, kaymakamlarda. Çok Eskiden Türkiye’de seçimler yapılırken, seçimlerle doğrudan ilişkili 4 bakan değişirdi. İçişleri, ulaştırma, dışişleri ve adalet bakanı. Şimdi her 4 bakan yerinde duruyor. Eskiden devlet televizyonları en azından devletin haber kaynakları seçimde siyasi partilere eşit oranda yer verirlerdi, şimdi o da yok. Eskiden seçim zamanı kampanya dönemi başladıktan sonra hükümetteki partiler bakanlar, adaylar, belediye başkanları falan bir seçim çalışmasına gidiyorsa kamunun olanaklarının kullanmamaya özen gösterirlerdi. Şimdi kullanmaya özen gösteriyorlar. Dolayısıyla bütün bunlar yer değiştirmiş durumda. Ve bizim artık 24 Haziran’daki seçimleri şöyle konuşmamız lazım. Bir yandan devlet var diğer yandan muhalefet partileri var. Seçimler ikisi arasında geçiyor. Çünkü kamu yöneticileri, bırakın yasaları vicdanen bile olsa tarafsız kalma kriterlerine uymayı düşünmüyorlar. Hiç akıllarından geçirmiyorlar. Herkes taraf. Bütün bunların yapıldığı bir ülkede siz bırakın uluslararası kriterleri, vicdanen adil, şeffaf, demokratik bir seçim yapıldığına inanamazsınız."


Eşit Haklar İçin İzleme Derneği Koordinatörü Nejat Taştan

'OY SAYIMININ AÇIK VE ŞEFFAF YAPILMALI'

11 yıldır izledikleri seçimlerde gözlemledikleri ihlalleri anlatan Taştan, en temel ihlalleri şöyle özetliyor:

"Seçimden bir gün önce 17.00 itibarıyla yasaklar başlıyor. Dolayısıyla propaganda yapamazsınız. Bakın 2011’de bizim tespit ettiğimiz propaganda malzemeleri, her yerde okulun bahçelerinden her parti bu propaganda yasağını ihlal etti. Başkası yerine oy kullanılmaz deniliyor. Buna ilişkin mevcut tespitlerimiz var. Oy verme işlemi gizlidir diyor, buna ilişkin de tespitlerimiz var. Telefonla girilmesi zaten ayyuka çıktı. Milet sosyal medyada paylaşıyor. Silahla oy verme yerine girilmez diyor, korucusundan, polisine, askerine herkes silahla oy kullanma yerine giriyor. Dolayısıyla kanunda yasak olan ve seçimin güya tarafsız, şeffaf, adil ve güvenlik içinde yapılması gereken her şey ihlal ediliyor. En büyük ihlallerden bir tanesi oy sayımıdır. Kanunda çok olarak vatandaşların orada bulunan önünde yapılması gerekirken, örneğin Van’da 1 Kasım seçimlerinde okulların yüzde 65’inde vatandaşları sokağa çıkardılar ve öyle sayım yaptılar. Bir ıslak imzalı tutanak vardır. Hangi sınıftaysa o seçim o sınıfın kapısına 7 gün asılı durması lazım. 24 Hazirandan sonra okulları dolaşın kaç tane sınıfta bulacaksınız. Oy sayımı açık, şeffaf yapılması lazım. Herkesin isteyen herkesin izleyebiliyor olması lazım."

'ENGELLİLER VE OKUMA YAZMA BİLMEYENLER YOK SAYILIYOR'

Engelliler, yaşlılar ve okuma yazma bilmeyenlerin karşılaştıkları hak ihlallerini de anlatan Taştan, Türkiye'de sadece seçimlerde değil hayatın tamamında engellilerin, okur yazar olmayanların ve yaşlıların yok sayıldığını söyledi:

"Türkiye’de okuma yazma bilmeyen yaklaşık 6 milyon insan var ve bunların çoğu kadın. Ancak bizim mevcut seçim sitemimiz bütün seçmenlerin Türkçe ve okuma yazma bildiğini kabul ediyor. Yine engelli ve yaşlı insanların olmadığını kabul ediyor. Dolayısıyla bütün sistem bunun üzerinde kurulmuş durumda.  Seçmen kütüğüne kayıt için seçmen kütükleri ilan ediliyor. Ya muhtarlık binasında ya da YSK’nın web sitesinden kontrol etmeniz gerekir. Türkiye’deki muhtarlık binalarının yüzde 90’nı engellilerin erişimine uygun değil. Bırakın gidip listeyi kontrol etmeyi muhtarlık binasına giremezsiniz bile. Aynı zamanda bu listeler yazılı listeler. Dolayısıyla okuma yazma biliyor ve görme engelli olmamanız lazım. Böyleyseniz zaten bunları kontrol edemiyorsunuz. YSK her seçimde kamu bilgilendirme spotları hazırlıyor. Bunlarda sadece Türkçe yapılıyor. Oysa Türkiye’de Türkçe bilmeyen seçmenler de var."

İLGİLİ HABER: SOYUT GEREKÇELERLE SANDIK TAŞINAMAZ

'ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ NEDENİYLE 1 MİLYON MEVSİMLİK İŞÇİ OY KULLANAMAYACAK'

24 Haziran seçimlerinde Mevsimlik işçilerin, sığınma evindeki kadınların ve evsizlerin, adrese dayalı nüfus kayıt sistemi nedeniyle oy kullanamayacağını söyleyen Eşit Haklar İçin İzleme Derneği Koordinatörü Nejat Taştan durumun vahametini şöyle anlatıyor:

"Seçim sistemi, homojen bir seçmen belirliyor. Homojen seçmen de şöyle; Türkçe biliyor olacaksınız, okuma yazmanız olacak, ikametgahınız olacak. Örneğin yoksulsanız sokakta, çadırda yaşıyorsanız oy kullanamayacaksınız. Çünkü Türkiye’de adrese dayalı nüfus kayıt sistemi var. Bu da hukuksuzdur. Uluslararası sözleşmelere de aykırıdır. Biz bununla ilgili itirazımıza yakın zamanda olumsuz cevap geldi. Bakın, bu insanlar bizle aynı vergiyi veriyor ama seçme hakkına gelince ‘senin evin yok kullanamazsın’ deniliyor. Evsizler, sığınma evindeki kadınlar oy kullanamıyor. Mevsimlik tarım işçileri kullanamıyor. Ya 2 günlük yevmiyesinden vaz geçecek yada oy kullanamayacak. Bunlarla ilgili 6 seçimdir başvurularımız oluyor. Çalışma Bakanlığının verilerine göre 1 milyon insan Nisan ile Eylül arasında Türkiye’de yer değiştiriyor. Bunların diyelim 400 bini oy kullanamıyor. Geri dönemiyor. İşini gücünü bırakıp geri memleketine dönemiyor. 400 bin seçmen yok. Dolayısıyla bu ilin seçim sonuçlarını da değiştiriyor. Örneğin referandum böyle bir zaman dilimine denk gelseydi evet hayır sonuçları değişe bilirdi."

Türkiye'de yapılan seçimlerde en önemli meselenin oy güvenliği olduğunu belirten Taştan, "Eğer seçmenler yasalarda kendilerine tanınmış hakları kullanmazlarsa, çok açık bir biçimde Türkiye’de seçim güvenliğine manipüle edilmesine ilişkin şeyler olabilir" dedi. Seçmenlere düşen görevin yasal haklarını kullanmak olduğuna dikkat çeken, Taştan "Seçmenler, oy kullandıkları sandıklara gidip sayımların şeffaf yapılıp yapılmadığını izleyecekler. Herhangi bir nedenle dışarı çıkartılmaları falan söz konusu olduğunda buna itiraz edecekler. Bütün partiler AKP’si, HDP’si, MHP’si de sandıktaki müşahitlerine seçimlerin düzgün yürütülmesiyle ilgili prosedürü anlatacak ve orada bulunmalarını isteyecek. Ki biz sonuçta yaptığımız seçim adildir şeffaftır demokrattır diyelim" dedi.

'DEMİRTAŞ EŞİT KOŞULLARDA YARIŞAMIYORSA EŞİT BİR SEÇİMDEN BAHSEDEMEZSİNİZ'

HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın seçim kampanyasını tutuklu bulunduğu cezaevinden yürütmesini de değerlendiren Taştan, "Eşit koşullarda yarışamıyorsanız, eşit bir seçimden bahsedemezsiniz' dedi:

"Bir ülkede bir siyasi partinin eş başkanlarından bir tanesi, daha önce milletvekili olmuş, şimdi Cumhurbaşkanı adayı içerde kampanya yürütmesi doğru değil. Yüzde 12’ye yakın oy almış. En az 6 milyon seçmeni temsil eden bir parti ve adli kontrol koşulları yeterli değil diye bir karar alıyorlar. Tahliye etmediler. Demirtaş’ın tahliyesi meselesi değil bu. Temel Karamanoğlu da olabilirdi, Devlet Bahçeli de olabilirdi. Eşit koşullarda yarışamıyorsanız, eşit bir seçimden bahsedemezsiniz."

(HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar