Fehim Taştekin: Afgan toplumunun odağında bitmeyen savaş, şiddet ve istikrarsızlık var

Fehim Taştekin: Afgan toplumunun odağında bitmeyen savaş, şiddet ve istikrarsızlık var
'Buradan 43 yılını işgal ve savaşlarla geçirmiş bir halkın sosyolojisi ve psikolojisine dair tonlarca not çıkar.'

Taliban, Afganistan'ın bütününü ele geçirdi. Konuya ilişkin Duvar’da bir yazı kaleme alan Fehim Taştekin  "Taliban’ın Afganistan’ı kısa sürede nasıl süpürdüğünü izlerken sanırım ‘Bunun arkasında ne var?’ sorusuna takılmayan azdır" dedi.

ABD’nin Afganistan’da 20 yıldır işgalci olduğunu hatırlatan Taştekin "ABD 20 yıldır işgalci olduğu Afganistan’ın anahtarlarını bir bakıma 20 Şubat 2020’de Doha’da imzaladığı anlaşmayla Taliban’a teslim etmişti. 2014’ten beri Taliban’a karşı savaşı Afgan güçleri yürütüyor, Amerikalılar hava desteğiyle yetiniyordu. Geleneksel Afgan meclisi Loya Jirga toplantılarıyla başlayıp kurulan sandıklarla şekillenen, eski savaş ağaları ve uyuşturucu baronlarının çöreklendiği ‘Afgani’ bir yönetim de vardı. O yüzden teslim edilen, ABD’nin sahip olmadığı, tam olarak elinde tutamadığı anahtarlardı. Anlaşmanın gizli tarafları varsa yarın bir gün illaki çıkacaktır. Af-Pak dosyasının mimarı Zalmay Halilzad en iyisini bilir. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da imza törenini şereflendiren zevat arasındaydı.  

Ama bu anlaşmanın, Afgan hükümeti ile Taliban arasında barış taslağı çıkmadan ve Afgan hükümetini dışarda tutacak şekilde sadece Taliban’la imzalanması gizli madde olmasa da 'Ben gidiyorum dükkan senindir' anlamına geliyordu. Bu, büyük bir komplo olmadan da öngörülebilir bir sonuçtu. Amerikan yönetimi Taliban’ın gücü ve ilerleyişi konusunda hem kendini hem de dünyayı salağa yatırdı." vurgusu yaptı.

"Hasılı kelam, dün Kabil düştü! Taş gibi. Önce Amerikalıların başına. Sonra kadına, özgürlüklere, temel haklara, kültüre ve insana dair kaygısı olan herkesin başına" diyen Taştekin'in yazısının bir kısmı şöyle:

Akşama doğru Taliban liderleri Kabil’de başkanlık sarayında ‘fetih’ pozu verdi. Taliban’ın siyasi heyet başkanı Molla Abdülgani Berader’in Doha’dan Kabil’e hareket ettiği ve Afganistan İslam Emirliği’nin ilan edileceği de duyuruldu. Bu arada geçiş hükümeti kurulacağına dair haberler de çöpe gitti.

Raşid Dostum gibi kaçanlar "Özgür Afgan Ordusu" olarak geri mi döner, kaybeden eski mücahitler dağa mı çıkar yoksa kimileri Taliban’la uzlaşma yoluna mı gider? Bahisler açık…
***
Afganistan hezimetinden herkesin yüzüne çarpılacak bir resim çıkıyor. Yolsuzluk, hırsızlık, kayırmacılık, kötü muamele ve eziyetle lekelenmiş Afgan hükümeti bu çöküşten ABD’nin hızlı çekilmesini birinci sorumlu görürken Pakistan ve İran’ı da suçluyor. Bu şekilde hem kendi beceriksizliği ve kifayetsizliğini hem de Afganistan’ın tarihsel akışı içinde düştüğü durumu yani işgalci güçlerin himmetinde bir yönetim olduğu gerçeğini örtüyor. Tamam çekilme plansız ve hızlı oldu ama ABD, 2014’ten beri çekilmekten bahsediyordu. Şubat 2020’den beri de bir takvim vardı. Üstelik takvime üç aylık gecikme bindi. Bu süre içinde bugüne hazırlık yapılmadı. Afgan halkını kazanacak adımlar da atılmadı. Afganlara göre polis ve asker gaddar, acımasız, işkenceci, istismarcı ve rüşvetçi. Orduda organizasyon, mobilizasyon ve motivasyon yoktu. Sevk ve idare kısa sürede çöktü.   

Bu sebeplerden dolayı bir bakkalın alıcıya devrinden daha hızlı vilayetler el değiştirdi. Celalabad gibi tek mermi sıkılmadan teslim edilen şehirler var. Dün Kabil’de bir komutan emrindeki karargâhı, silah ve mühimmatı teslim ettiğine dair evrakı imzalarken görüldü. Çatışma olmadan kentlerin teslimi için aksakallılar ve din adamları devriye giriyor, korku faktörü kullanılıyor ve çatışmasız çözülme sağlanıyor. Taliban Afgan hükümetini işgalcilerin kuklası olarak resmediyor. Bir zamanlar mücahitlerin Babrak Karmal’ı Sovyet kuklası diye resmettikleri gibi.

Buradan 43 yılını işgal ve savaşlarla geçirmiş bir halkın sosyolojisi ve psikolojisine dair tonlarca not çıkar. Dünyanın odaklandığı nokta Taliban’ın ideolojisi. Haklı olarak. Afgan toplumunun odağında bitmeyen savaş, şiddet ve istikrarsızlık var. 
(…)
Şimdi karanlık sayfa yeni bir başlıkla açılıyor. Durumu kabullenenlerin tek temennisi Taliban’ın geçmişten çıkardığı dersle daha az karanlık olması. ‘İslami Emirlik’ vaat ediyor. Programı belli; şeri hukuk uygulanacak. Diplomatik tanımaya hazır olanların beklentisi Suudi Arabistan kadar karanlık olması.
Ve yarın, dün için parlamentonun yüzde 40’ı kadındı denilecek; kabinede, mülki idarede, emniyet teşkilatında birkaç kadın.

Hasılı kelam, dün Kabil düştü! Taş gibi. Önce Amerikalıların başına. Sonra kadına, özgürlüklere, temel haklara, kültüre ve insana dair kaygısı olan herkesin başına.  

Öne Çıkanlar