Türkiye'de sivil topluma yönelik 'idari taciz' raporu

Türkiye'de sivil topluma yönelik 'idari taciz' raporu
FIDH ve İHD'nin hazırladığı rapora göre; insan hakları savunucularını yaftalamak ve susturmak amacıyla, idari prosedürler ve yaptırımlar kullanılıyor.

İnsan Hakları Savunucularının Korunması için Gözlem Evi (FIDH-OMCT) ile üye kuruluşu İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye’de insan hakları savunucularına yönelik baskılara ilişkin "Prosedüre Boğup, Başarısızlığa Mahkum Etmek: Türkiye’de Sivil Topluma Yönelik İdari Taciz" başlıklı raporu yayınladı. FIDH Başkan Yardımcısı ve İHD temsilcisi Reyhan Yalçındağ, "İdari denetimler sonucunda sivil toplum kuruluşlarına yönelik çok sayıda davanın açılmış olması, hükümetin bu denetimleri STK’lara yönelik yargı tacizinde bir araç olarak kullandığını ortaya koyuyor" dedi.

Raporda; devlet organlarının, insan hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşlarının insan hakları alanındaki faaliyetlerine karşı "onları yaftalamak ve susturmak amacıyla, idari prosedürleri ve yaptırımları kullandığı" dile getiriliyor.

SİVİL TOPLUMLA İLGİLİ MEVZUATTA ÇOK SAYIDA DEĞİŞİKLİK YAPILMIŞTI

Raporda, idari tacizin hem ilgili STK’lar ve insan hakları savunucuları üzerindeki tikel etkileri, hem de sivil toplum üzerindeki genel caydırıcı etkisi sebebiyle önemsenmesi gerektiği ileri sürülüyor. Gözlemevi ve İHD tarafından derlenen çeşitli bilgi ve verilerle birlikte idari tacizin STÖ’ler ve insan hakları savunucuları üzerindeki etkilerini ilk elden deneyimlemiş Türkiye’deki sivil toplum aktörlerinin ve paydaşlarının doğrudan ifadelerine dayanan rapor, 7262 sayılı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine Dair Kanun’un Aralık 2020’de yürürlüğe girmesinden sonraki döneme odaklanıyor. Söz konusu kanunla, sivil toplumla ilgili mevzuatta çok sayıda tartışmalı değişiklik yapılmıştı.

FIDH Başkan Yardımcısı ve İHD temsilcisi Reyhan Yalçındağ, yaptığı açıklamada "İdari denetimler sonucunda sivil toplum kuruluşlarına yönelik çok sayıda davanın açılmış olması, hükümetin bu denetimleri STK’lara yönelik yargı tacizinde bir araç olarak kullandığını ortaya koyuyor" dedi.

'İDARİ ORGANLARIN SİVİL TOPLUM ÜZERİNDEKİ YETKİLERİNİ RAHATLIKLA KÖTÜYE KULLANABİLECEKLERİ BİR İKLİM YARATIR'

FIDH Batı Avrupa Masası Direktörü Elena Crespi, Gözlemevi adına yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

"Türkiye’deki sivil toplum aktörleri, giderek daha saldırganlaşan bir söylemle karşı karşıyalar; Kürt insan hakları savunucuları sürekli terörist olarak yaftalanıyorlar; feministler ve LGBTİ hakları savunucuları ‘toplumsal cinsiyet ideolojisi’ yayarak milli değerleri yok etmekle suçlanıyorlar ve uluslararası fonlardan kaynak kullanan STK’lar ve medya kuruluşları da Batı’nın çıkarlarını ve propagandasını yayan yabancı casuslar olarak yaftalanıyorlar. Bu STK’ları ve savunucuları toplumun gözünde gayrımeşrulaştırabilir ve idari organların sivil toplum üzerindeki yetkilerini rahatlıkla kötüye kullanabilecekleri bir iklim yaratır."

İHD’den rapora ilişkin yapılan açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

"Bu raporla birlikte, ‘Türkiye’deki İnsan Hakları Savunucularına Kapsamlı Destek’ programı çerçevesinde yazılan üç raporluk dizi tamamlanmış oluyor. FIDH liderliğinde, içinde OMCT Avrupa’nın da yer aldığı bir STK konsorsiyumu tarafından yönetilen bu programın amacı, Türkiye’deki sivil toplumun ve İHS’lerin kapasitelerini, bunların karşılaştıkları güçlükleri belgelendirmenin de dahil olduğu çeşitli faaliyetlerle geliştirmek. Temmuz 2020’de yayınlanan ilk raporda toplanma özgürlüğü, Mayıs 2021’de yayınlanan ikinci raporda ise örgütlenme özgürlüğü ele alınmıştı."

Öne Çıkanlar