Fon tartışmalarına basın örgütlerinden tepki: Özgür medyayı daha da boğmak adına atılan açık bir adım

Fon tartışmalarına basın örgütlerinden tepki: Özgür medyayı daha da boğmak adına atılan açık bir adım
'Türkiye'de faaliyet gösteren medya kuruluşlarının yüzde 90'ından fazlası doğrudan ya da dolaylı biçimde iktidar ya da hükümetteki AKP tarafından kontrol edilmektedir.'

OdaTv’nin ‘yurt dışından fon alan medya kuruluşları’ haberinin AKP’ye yakın medyanın sahiplenmesinin ardından tartışmalar devam ederken Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un müdahale sinyali verdiği bağımsız habercilik mecralarına ilişkin yurt içi ve yurt dışından gazeteci örgütlerinden açıklama geldi. 

"Yalan haber’ ve ‘yabancı fonlu’ haber mecraları ile ilgili yeni düzenleme önerisi büyük endişe yaratıyor" denilen açıklamada Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) partnerleri  ve imzası bulunan kurumlar adına siyasi iktidara ifade özgürlüğü ve medyada çoğulculuğa özen göstermeye çağrı yapıldı.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 21 Temmuz’da verdiği bir röportajında kendisine sorulan ‘yalan haber’ sorusuna verdiği cevabı hatırlatan kurumların açıklamasında, "Meclisin Ekim ayında açılmasıyla ilk iş, geçtiğimiz yıl kanunlaşan Sosyal Medya Yasası'nın üzerinden ilerlenerek bu konuda da bir çalışma yapılacağını belirtti. Erdoğan, yalan haberi Türkiye'de demokrasiye karşı bir tehdit olarak gördüğünü, terörizmle eş düzeyde olduğunu ifade ederek muhalefet partilerini bu ifadelerde hedef aldı. Aynı gün Cumhurbaşkanlığına bağlı İletişim Başkanlığı, meclisin aynı zamanda 'yurttaşların doğru habere ulaşabilmesini güvence altına almak için' yabancı fon kuruluşlarından destek alan yerel medya kuruluşlarına karşı bir yasa hazırlayacağını açıkladı.

Bu açıklamalar, sosyal medyada ABD'nin Chrest Vakfı’ndan fon alan Medyascope gibi bağımsız kuruluşları hedef alan bir kampanyayla devam etti. Medyascope 2016 yılında ilerici ve eleştirel haberciliği nedeniyle Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) Bağımsız Medya Öncüsü Ödülü'ne layık görülmüştü.

Bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde Türkiye'de hükümetin medya özgürlüğü ve çoğulculuğunu daha da zora sokacak yeni yasal düzenlemeler yapmaya hazırlandığını göstermektedir" ifadelerine yer verildi.

‘HÜKÜMET KAYNAKLI YENİ BİR SANSÜR MEKANİZMASININ YARATILMASINA YOL AÇACAKTIR’

Aralarında Türkiyeli kurumların da olduğu açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi:

"Yalan haberle" mücadele ile ilgili olarak, "hakikatin" denetlenmesine yönelik getirilecek herhangi bir yasal düzenleme, kamu görevlilerine neyin doğru ve gerçek olduğuna karar verme yetkisi atayıp bu yetkililerin beğenmedikleri sesleri susturma hakkı tanınmasına, ve pratikte hükümet kaynaklı yeni bir sansür mekanizmasının yaratılmasına yol açacaktır. Bu öngörü, özellikle de Türkiye'nin ifade hürriyetinde ve yetkililerin meşru çerçeve sınırlarında eleştirilmesine toleransındaki zayıf performansı ışığında son derece kaygı uyandırıcıdır. Kitlesel dezenformasyon ve propagandanın ciddi bir kaygı unsuru olduğuna katılmakla birlikte; buna karşı atılacak tüm adımların 2017 tarihli İfade Hürriyeti ve "Yalan Haber", Dezenformasyon ve Propaganda ortak açıklamasında belirtildiği gibi uluslararası ifade hürriyeti hukuku ve ölçülerinde olmak zorunda olduğunun bir kez daha altını çizmek istiyoruz.

‘BAĞIMSIZ MEDYA KURULUŞU ÜZERİNDEKİ BASKIYI DAHA DA ARTIRMAYA YÖNELİKTİR’

"Dahası, hükümete dair eleştirel içeriğe sahip yerel medyaya sağlanan yerel fonların eksikliği, kamu reklam ve ilan harcamalarının orantısız bir biçimde dağıtılması, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Basın İlan Kurumu (BİK) gibi medya düzenleyicilerin verdikleri keyfi ceza ve reklam yasakları şeklinde kendini gösteren hükümet baskısı yoğunlaştıkça Türkiye'de faaliyet gösteren bağımsız medya kuruluşları için (yabancı) fon kaynakları önemli bir gelir kalemi haline gelmiştir. Uluslararası vakıflardan alınacak fonları kısıtlamak ya da bu fonları alanları yabancı ülkelerin propagandasını yapmakla suçlamak adına atılan tüm adımların açıkça bağımsız medyayı düşmanlaştırmak için atıldığı barizdir ve halen zorlu şartlarda faaliyet gösteren birkaç bağımsız medya kuruluşu üzerindeki baskıyı daha da artırmaya yöneliktir. Şu an Türkiye'de faaliyet gösteren medya kuruluşlarının yüzde 90'ından fazlası doğrudan ya da dolaylı biçimde iktidar ya da hükümetteki AKP tarafından kontrol edilmektedir.

İMZALAYANLAR

ARTICLE 19
Articolo21 
Association of European Journalists (AEJ)
Gazeteciler Cemiyeti, Ankara
DİSK Basın-İş
Committee to Protect Journalists (CPJ)
Danish PEN
English PEN
European Centre for Press and Media Freedom (ECPMF)
Free Press Unlimited (FPU)
IFEX
IFoX Initiative for Freedom of Expression - Turkey
IPS Communication  Foundation
International Press Institute (IPI)
Journalists' Union of Turkey (TGS)
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA)
Medya Araştırmaları Derneği (MEDAR)
OBC Transeuropa (OBCT)
PEN International 
PEN Netherlands
PEN Vlaanderen
South East Europe Media Organisation  (SEEMO)
Swedish PEN

Öne Çıkanlar