Gardiyanlardan 'Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi' göndermesi: Esat Oktay’ın selamını getirdik

Gardiyanlardan 'Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi' göndermesi: Esat Oktay’ın selamını getirdik
Şırnak Barosu, ÖHD ve İHD’den oluşan heyet Şırnak T Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda işkence gördüğünü ailelerine bildiren mahpuslarla görüştü.

Remzi BUDANCİR


ARTI GERÇEK- Cezaevlerinde mahpuslara yönelik hak ihlalleri, işkence ve kötü muamele haberleri gelmeye devam ediyor. İhlal ve kötü muamele haberlerinin yaşandığı cezaevleri arasında Şırnak T Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu da bulunuyor. Ailelerin başvurusu üzerine Şırnak Barosu İnsan Hakları ve Cezaevi İzleme Komisyonu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Şırnak Temsilciliği ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Şırnak Şubesi, Şırnak T Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda mahpuslarla görüşerek bir rapor hazırladı.

'GARDİYANLAR JOPLARLA SALDIRDILAR'

Raporda işkence gördüğünü belirten mahpusların anlattıkları da yer aldı. Raporda yer alan anlatımlara göre cezaevi idaresi koğuşlara girerek kendilerine işkence uyguladı. Heyetle görüşen  M. A. adlı mahpus, gardiyanların koğuşlarına girerken ayakkabılarla namaz kıldıkları alana girmesine "Burada namaz kılınıyor. Ayakkabı ile basmayın" demeleri üzerine saldırılara maruz kaldıklarını söyledi. 23 Ekim’de koğuşlarına gelen gardiyanları bu yönlü uyardıktan sonra gardiyanların kendilerini koğuştan sürükleyerek çıkardıklarını,24 saat kameraların kayıt yaptığı koridorda dövmeye başladığını anlatan M.A, "Her bir mahpusa 3-4 gardiyan düşecek şekilde üzerimize saldırdılar. Ben yerde yatar vaziyette iken bilerek job ve robokoplarla başıma vurmaya başladılar. Hepimizi plastik kelepçeler ile ters kelepçeleyip vurmaya devam ettiler. Yerde sürükleyerek baş memurun odasına götürdüler. Bu odada uzun bir süre vurmaya devam ettiler. Bu saldırı sonucunda sol kulağımda ciddi şişlikler oluştu" dedi.

GARDİYANLARDAN ‘ESAT OKTAY’ GÖNDERMESİ

M.A’nın anlattığına göre şiddet bununla sınırlı kalmadı. Ertesi gün tekrar gardiyanların koğuşlarına girerek ayakta ve askeri düzende sayım vermelerini istediğini ifade eden M.A’nın anlattıkları akıllara 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından ağır işkencelerin yaşandığı Diyarbakır 5 Nolu Cezaevini getirdi. Askeri nizamla sayım vermeyeceklerini söylemeleri üzerine gardiyanların bu defa önceki günden farklı olarak, kameraların olmadığı havalandırmada mahpusları yere yatırarak vurmaya başladıklarını anlatan M.A, "Her bir mahpusun üzerinde 6-7 gardiyan vardı ve durmadan vuruyorlardı. Baş memur olarak bildiğimiz Ahmet bu saldırının başındaydı. Gardiyanlar durmadan bize küfürler yağdırıyordu. Bizlere hitapla; "devlet geldi, devlet burada"  "Esat Oktay’ın selamını getirdik size" dediler. 25 Ekim de ise ellinin üzerinde gardiyan aniden koğuşa dalarak üzerimize saldırdılar. Bu saldırı önceki iki günkü saldırılardan çok daha şiddetli ve planlı bir saldırıydı. Hepimizi yüzümüz duvara dönük şekilde duvara yaslayıp vurmaya başladılar. Ayakta, tek sıra ve yüzümüz duvara dönük şekilde sayım almak istediler. Biz bu şiddet ve işkence altında sayım vermeyeceğimizi belirttikçe onlar saldırının şiddetini arttırdılar" diye anlattı.

‘İTAAT EDECEKSENİZ’

Bu saldırıda çok sayıda mahpusun çeşitli yerlerinden yaralandığını anlatan M.A, şunları söyledi: "M.A.Ç. isimli mahpusun burnu kırıldı ve koğuştan alındı bir daha koğuşa getirilemedi, şuan hücrede mi hastanede mi bilmiyoruz. 75-80 yaşlarındaki N.O. isimli yaşlı mahpusun ağzına botla vurulduğu için bir dişi kırıldı, birçok dişi de yerinden oynadı. Dudaklarında şişlikler var.  E.O. isimli mahpusun kolu yerinden çıkmış ağrılar içinde kolunu oynatamıyor. H.S. isimli mahpusun başında şişlikler var ve başından aldığı darbeler nedeniyle ağrıları devam ediyor. Baş memur olan Ahmet isimli şahıs bize; "ya itaat edeceksiniz ya da bugün iki kişiyi hastanelik ettik, yarın 5 kişiyi, sonraki gün 10 kişiyi hastanelik ederiz, ta ki siz itaat edene kadar. Kimse de bize bir şey diyemez bize bu konuda yetki verilmiş" dedi.

M.A dışında heyetle görüşen 10 mahpusta aynı şekilde işkence gördüklerini anlattı. Mahpuslar gördükleri işkence ve kötü muameleden kaynakla vücutlarında darp izi olduklarını aktardılar. Heyetle görüşen mahpuslardan bazılarının aktardıkları şunlar:

S. K. adlı mahpus: Koridorda da tekme, tokat ve joblarla bize vurmaya başladılar. Bizler de bu işkenceye varan saldırıya karşı "insanlık onuru işkenceyi yenecek" sloganını atmaya başladık bunun üzerine bir gardiyan eline kamera alarak bizleri kameraya çekti.  Bize yapılan saldırının boyutunu ifade edemiyorum, hayatımda ilk defa böyle bir şiddet ile karşı karşıya kaldım. Bu saldırılar sonucunda; Omuzumda zedelenme veya çıkık olduğunu düşünüyorum, kolunu kaldıramıyorum.

M. U. adlı mahpus: Bizleri yerde sürükleyerek 24 saat kameraların kayıt yaptığı koridora taşıdılar ve kameraların önünde hepimize işkence uyguladılar. Bu durum kamera kayıtları incelendiğinde net olarak görülecektir. Bize saldırıda bulunan memurların tek tek isimlerini bilmiyorum ancak görürsem tek tek teşhis edebilirim. 24 Ekimde kameralardan dolayı bizleri koridora çıkarmadılar ama koğuşun avlusuna çıkarıp burada bize vurmaya başladılar. Bizleri yere yatırıp kafalarımıza botlarla basarak uzunca bir süre bu vaziyette bize vurdular.

'DEVLET GELİYOR' DİYEREK DARP ETTİLER

25 Ekimde ise ilk olarak yan tarafta bulunan D-5 koğuşuna saldırıda bulundular. Saldırı sonucu işkenceye maruz kalan mahpuslara karşı bizlerde ‘‘insanlık onuru işkenceyi yenecek’’ sloganını atmaya başladık. Slogan atmamız üzerine içeriye aniden onlarca gardiyan girdi ve ilk giren gardiyan "devlet geldi", "devlet geliyor" şeklinde bağırarak üzerimize saldırmaya başladı.  Hiç diyaloğa geçmeden direk saldırıda bulundular. Hepimizi yere yatırarak job ve robokoplarla bize vurmaya ve üzerimize çıkmaya başladılar.

‘MAHPUSLARIN VÜCUDUNDA ŞİŞLİK VAR’

Mahpusların yaşadığı hak ihalelerine ilişkin verilerin yer aldığı raporda,  mahpusların aradan geçen 3 güne rağmen revir veya hastaneye sevklerinin yapılmadığı bilgisi yer aldı.  Bir kısım mahpusun revire çıkarılmasına ve darp izlerinin vücutlarından açıkça dışarıdan görülmesine rağmen rapor verilme taleplerinin reddedildiğinin belirtildiği raporda, "Görüşme yapılan mahpusların bir kısmının vücutlarının görünen bölgelerinde -yüzleri- darp izlerinin olduğu -morarma, şişkinlik- bizzat heyetimiz üyelerince tespit edilmiştir" denilerek cezaevinde hak ihlallerinin ‘Sistematik’ biçimde sürdüğü aktarıldı.

‘SORUŞTURMA BAŞLATILMALI’

Şırnak T Tipi Cezaevinde 23-25 Ekim tarihlerinde yaşanan olayların mahpusların anlatımı doğrultusunda maruz kalınan şiddet ve saldırının "İşkence ve Kötü Muamele Yasağı"nın ihlali niteliğinde olduğunun belirtildiği raporda şu öneriler yer aldı:

-İnceleme neticesine göre kasti ve ihmali bulunanlar hakkında da adli ve idari soruşturma başlatılmalı ve haklarında başlatılan soruşturmalar etkin bir şekilde yürütülmelidir.

-Hapishane idaresi bilgisi dahilinde olan mahpuslara yönelik gerçekleştirilen ağır darp, tehdit, hakaret, kötü muamele ve işkence olaylarında yaralanan mahpusların tedaviye ve hastaneye erişmeleri engellenmiş olmakla birlikte sağlık durumu daha kritik olan ve durumu kötüleşen kimi mahpusların revire çıkarıldıkları ancak buna rağmen revir doktoru ve sağlık personeli tarafından gereği gibi tedavi edilmedikleri ve kendilerine darp raporu verilmediği mahpuslar tarafından heyetimize bildirilmiştir. Bu anlamda mahpusların derhal sevklerinin sağlanarak tedavi edilmesi, objektif şekilde darp raporu alınması ulusal ve uluslararası hukuk ilkeleri gereği zorunluluktur. Ayrıca görev ihmali sebebi ile hapishane hekimi ve tıbbi personel hakkında ayrıca idari ve adli soruşturma başlatılmalıdır.

-Mahpuslarla ilgili olarak "ayrımcılık yasağına" aykırı düzenleme ve uygulamalardan derhal vazgeçilerek infaz memurları tarafından gerçekleştirilen koğuş aramalarının keyfiyetten uzak, mevzuata uygun ve pandemi sürecinde gerekli önlem ve tedbirlere uygun olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

-Hakkında soruşturma başlatılan personellerin mahpuslar üzerinde baskı kurabileceği durumu da göz önünde bulundurularak 657 sayılı kanunun 138 maddesi uyarınca soruşturma süresince görevden uzaklaştırılmaları gerekmektedir.

- Cezaevinde süregelen hak ihlalleri ve cezaevi idaresince mahpuslara yönelik 23-24-25 Ekim 2021 tarihinde gerçekleştirilen işkence ve kötü muameleye ilişkin "bağımsız" denetim mekanizmalarının oluşturulması için devlet(Adalet Bakanlığın-TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu-TBB İnsan Hakları Merkezi) yetkililerini derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmekteyiz.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar