Gazeteci Ender İmrek: Sarayın değil halkın gazetecileriyiz

Gazeteci Ender İmrek: Sarayın değil halkın gazetecileriyiz
Evrensel yazarı Ender İmrek hakkında Cumhurbaşkanı eşi Emine Erdoğan’ın Hermes marka çantası ile CHP'li Kaftancıoğlu'nun yargılanması konulu yazıları nedeniyle dava açıldı.

Evrensel gazetesi yazarlarından Ender İmrek, 29 Haziran 2019'da yayımlanan 'Parıl parıl parlıyordu Hermes çanta…' başlıklı yazısında 'Emine Hanım tüm dünyaya çantasıyla tanıttı Türkiye'yi… Canan Hanım duruşmasıyla, duruşuyla…' ifadeleri kullanmış ardında da 'Tarihe ayakkabılarıyla, çantalarıyla, gardıroplarıyla geçenler, saraylarıyla, sarayın itibarıyla övünenler halklar nezdinde hiç de iyi intiba sahibi olmadılar. Tarihten ders çıkarmakta yarar yok mu?' diye sormuştu.

Yazının hemen ardından Ender İmrek hakkında açılan soruşturma, yıldırım hızıyla davaya dönüştü.

'MAHKEMELERDE DE GERÇEKLERİ ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ'

Yazısındaki eleştirler nedeniyle başlatılan soruşturmayı ve davayı değerlendiren Ender İmrek, "Gerçeği yazmak önemli bir değerdir. Eleştiren gazetecileri yazarları baskı altına alarak susturmak istiyorlar. Engeller bitmek bilmiyor. İşten atmalar, yargılamalar, tehditler, tutuklamalar ve davalar sürüyor. Ben bu defa yeni bir davayla karşılaştım. Cumhurbaşkanı avukatı daha önce de hakkımızda davalar açtı. Bu defa aynı avukat, Emine Erdoğan'ın avukatı olarak karşımızda. Olsun! O dönem 144 asgari ücretli çalışanın maaşına denk gelen lüks Hermes çantadan söz etmemiz, eleştirmemiz kadar olağan bir şey olabilir mi? Gazeteci dediğin övgü düzen değildir. Biz sarayın değil işçilerin, ezilenlerin, halkın gazetecileriyiz. Gerçekleri yazmaya ve tartışmaya devam edeceğiz. Mahkemelerde de gerçekleri anlatmaya devam ederiz" dedi.

'ŞİKAYETÇİ CUMHURBAŞKANI OLUNCA HER TÜRLÜ HUKUK KRİTERİ BİR TARAFA BIRAKILMIŞ' 

Haberde gelir dağılımındaki adaletsizliğin ve yöneticilerin lüks tüketiminin eleştirisinin yapıldığını belirten Ender İmrek'in avukatı Yıldız İmrek, aslında savcılığın soruşturma açmamasının gerektiğini söyledi. Eleştiri konusunun kamu yararı ile ilgili olduğunu söyledi.

Şikayetçinin cumhurbaşkanı eşi olunca, soruşturma savcısının her türlü hukuki kriteri bir tarafa bırakıp acele ile iddianame tanzim ettiğini belirten Yıldız İmrek, "Ortada yasaya uygun bir iddianame de yoktur. Hangi ifadelerin hakaret teşkil ettiği belirtilmeden, 'Yazının bütünlüğü olayların ele alınış biçimi ve kullanılan ifadelerin müştekiyi küçümseyici nitelikte olduğu ve atılı hakaret suçunu oluşturduğu' iddia edilmiş" dedi. 

'SAVCI, EMİNE ERDOĞAN'A BİR TÜR KUTSAL DOKUNULMAZLIK ATFETMİŞ' 

Savcının kendi kişisel yorumuyla 'hakaret yok ama hakaret etmek istemiş' anlamına gelen bir belge yazdığını belirten Yıldız İmrek, savcının Emine Erdoğan'a bir tür kutsal dokunulmazlık atfetttiğine dikkat çekti:

Savcı, 'Eleştiriyorsun, öyleyse suçlusun' teziyle hareket etmekte, onu beğenmemeyi bizatihi suç olarak görmektedir. Savcı Budapeşte etik ilkelerine aykırı davranmıştır. Bu ilkeler, hak ve özgürlüklerin korunmasını, yersiz soruşturma ve dava açılmamasını, savcıların görevlerini adil, tarafsız, objektif hukuk kuralları çerçevesinde bağımsız olarak icra etmelerini gerektirir. Öyle telaş edilmiş ki davanın bir basın davası olduğu bile unutulmuş ve Bakırköy 5. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılmış. Mahkeme ise 20 gün sonra görevsizlik kararı vermiş. Bizce bu iddianamenin iadesi gerekirdi, hakaret olmadığı açıkça belli olan ve basın özgürlüğü kapsamında olan bir yazı hakkında kamu davasının görevsizlik gerekçesiyle de olsa sürdürülmeye devam edilmesi hak ihlalidir. Şimdi bu itirazımızın sonucunu bekliyoruz."

Öne Çıkanlar