Gerçeğe aykırı duruşma zaptı düzenleyen hakim, HSK’ye şikayet edildi

Gerçeğe aykırı duruşma zaptı düzenleyen hakim, HSK’ye şikayet edildi
Hantaş ailesi avukatları, yargılama sırasında görevlerini yapmaya engel olmaya çalışan ve gerçeğe aykırı duruşma zaptı düzenleyen mahkeme başkanını HSK’ye şikâyet etti.

Diyarbakır’da 14 Nisan 2019 tarihinde çöp toplarken polis Kazım B. tarafından silahla vurularak öldürülen Recep Hantaş (20) cinayetine ilişkin davanın görüldüğü Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başkanlık yapan Muhammet Faruk Özcan, Hantaş ailesi avukatları tarafından Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) şikâyet edildi.  

Polis Kazım B.’nin "olası kastla öldürmek"ten tutuksuz yargılandığı davanın 9 Kasım’da görülen son duruşmasında, mahkeme başkanının talimatı ile gazetecilerin salona alınmaması ve bu durumun tutanağa geçirilmemesi nedeniyle başlayan tartışma avukatların polis zoruyla duruşma salonundan dışarı çıkarılmasına kadar varmıştı. Bu nedenle "reddi hakim" talebinde bulunan avukatların bu talebi de, üst mahkemeye itiraz yolu açık olmak üzere reddedildi. Hantaş ailesi avukatları Mehmet Öner, Ercan Yılmaz ve Yakup Güven, bunun üzerine hazırladıkları dilekçe ile başvurdu.

DURUŞMADA YAŞANANLAR

Avukatlar duruşma sırasında yaşananlara ilişkin dilekçelerinde "Bütün kamuoyunun malumunun olduğu üzere 14/04/2019 tarihinde Diyarbakır İli Yenişehir İlçesi Sümer park mevkiinde Recep Hantaş isimli 20 yaşındaki yurttaş kolluk görevlilerinin açmış olduğu ateş sonucunda yaşamını yitirmiş, olaya ilişkin sanık polis memuru hakkında Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/264 Es. Sayılı kamu davası açılmıştır. Söz konusu davanın 09/11/2021 tarihli 2. duruşmasında katılan vekilleri olarak yer almak üzere duruşma salonuna hazır olduğumuz sırada Deniz Tekin ve Ömer Çelik isimli basın mensupları duruşmayı izlemek istediklerini mahkeme başkanına ilettiler. Mahkeme başkanı, basın mensuplarına hitaben 'sizi duruşma salonuna almayacağım. Yalan yanlış haberler yapıyorsunuz!' şeklinde beyanda bulunmuştur. Katılan vekilleri olarak mahkeme başkanına duruşmaların kapalı yapılacağı yönünde bir kararın olup olmadığı tarafımızca sorulmuş, mahkeme başkanı duruşmaların açık yapıldığını tarafımıza bildirmiştir. Bunun üzerine tarafımızca basın mensuplarının duruşma salonuna alınmasını, alınmayacaksa bunun ara kara ile duruşma zaptına geçirilmesi talep edilmiştir. Mahkeme başkanı, bu talebimizi duruşma zaptına geçirmediği gibi basın mensuplarının duruşma salonuna alınmaması yönündeki kararını da zapta geçirmemiştir. Katılan vekilleri olarak mahkeme başkanına bu durumun keyfi bir karar olduğu ve mahkemenin her türlü kararın duruşma zaptına geçirilmesi gerektiği hatırlatılmış olsa da mahkeme başkanı tavrında bir değişiklik göstermeyerek yargılamaya devam etmiştir" bilgilerine yer verildi.

TANIĞA SORULAN SORU

Dilekçede, mahkeme başkanının, Hantaş öldürüldüğünde yanında olan ve son duruşmada tanık olarak dinlenen Ramazan Yılmaz’a dair yaklaşımı da anlatıldı. Mahkeme başkanının duruşmada yaşanan olay sonrasında götürüldüğü karakolda polislerin kendisini "arkadaşını nasıl öldürdüysek, seni de öyle öldürürüz" diye tehdit ettiklerini anlatan söyleyen Yılmaz’a "olay günü müteveffa ile olay yerine hırsızlık yapmak için mi gittiniz?" şeklinde bir soru sorduğunu paylaşan avukatlar, tanığın bu soruya "olay yerine gitmelerinin amacının bankta oturup yemek yemek olduğu" şeklinde cevap verdiğini belirtti. 

Buna rağmen mahkeme başkanının aynı soruyu defalarca sorarak tanığı yönlendirmeye çalıştığını ifade eden avukatlar, dilekçelerinde şunları kaydetti: "Bu hususa katılanlar vekili olarak yapmış olduğumuz itirazımız mahkeme başkanı tarafından dikkate alınmayarak ve itirazlarımız duruşma zaptına geçilmeyerek tanık beyanını alınmaya devam edilmiştir. Tanık beyanlarının alınması akabinde katılan vekili olarak tarafımıza söz verildiğinde, yukarıda özetlediğimiz beyanlarımızın tutanağa geçirilmesi talebimizi yenilememize rağmen mahkeme başkanı tarafından bu talebimiz ret edilerek hangi beyanların zapta geçirileceği konusunda kararı kendisinin vereceği, avukatın tüm beyanlarını duruşma zaptına geçirmek gibi bir zorunluluğu olmadığı iddia edilmiştir.  

AVUKATLAR SALONDAN ÇIKARILDI 

Mahkeme başkanının belirtmiş olduğumuz tavırları ve yargılamanın geldiği hal nedeniyle mahkeme başkanı ile süreci devam ettirme imkanımız kalmadığı için kendisi hakkında reddi hakim talebimiz olduğunu ve bu talebimizi gerekçelendirmek istediğimizi belirttik. Yukarıda özetlediğimiz durumu reddi hakim gerekçesi olarak belirtmiş olmamıza rağmen mahkeme başkanı tarafından beyanlarımızın sadece bir kısmı duruşma tutanağa yansıtılmıştır. Henüz reddi hakim talebimizin gerekçelerini sıralıyorken, mahkeme başkanı duruşmayı bitirdiğini ve polis memurlarına hitaben 'duruşma salonunu boşaltın' denmesi üzerine katılan ve vekilleri olarak polis zoruyla duruşma salonundan çıkarıldık. Duruşma sonrasında ulaşmış olduğumuz duruşma zaptında reddi hakim talebimizin gerekçesiz olması nedeniyle reddine karar verildiğini ve polis zoruyla duruşma salonu dışına çıkarılmamız hususunun duruşma zaptına geçirilmediğini öğrendik."

Avukatlar, mahkeme başkanı tarafından duruşmaların kapalı yapılmasına ilişkin daha önce bir karar alınmamış olmasına rağmen basın mensuplarının duruşma salonuna alınmamasının yargılamanın bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yürütülmediğinin göstergesi olduğunu vurguladı.

İŞLEM BAŞLATILMASI İSTENDİ

Dilekçelerinin devamında Anayasa ve uluslar arası sözleşmelere işaret edip, hakimlerin vermiş olduğu her kararın hukuka ve kanuna uygun olması gerekirken, kararların keyfiyete göre verilmesi söz konusu hakimin bağımsızlığı ve tarafsızlığını zedeleyen bir durum olduğunun altını çizen avukatlar, "adil yargılama hakkına orantısız müdahale edilerek savunma haklarının ihlal edilmesi" gerekçesiyle mahkeme başkanını hakkında yasal işlem başlatılmasını talep etti. (MA)

Öne Çıkanlar