Gezi Davası: Osman Kavala yine serbest bırakılmadı

Gezi Davası: Osman Kavala yine serbest bırakılmadı
16 kişinin ağırlaştırılmış müebbet hapis talebiyle yargılandığı Gezi Davası’nın 4. duruşmasında sanıkların tutukluğunun devamına karar verildi. Dava 24- 25 Aralık'a ertelendi.

ARTI GERÇEK- Aralarında iş insanı Osman Kavala'nın da bulunduğu 16 kişinin "hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet talebiyle yargılandığı Gezi Davası’nın 4. duruşmasında sanıkların tutukluğunun devamına karar verildi. Dava 24- 25 Aralık tarihlerine ertelendi.

Osman Kavala'nın tutuklu olduğu 6'sı firari, 16 kişinin yargılandığı davanın 4'üncü duruşması Silivri Cezaevi Kampüsü karşısında bulunan İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı.

Davanın görüldüğü adliyede olağanüstü güvenlik önlemleri alınırken, cezaevi girişinden 100-200 metre ötede araçların durdurulduğu ve adliyenin ayarladığı beyaz midibüslerle gelenlerin içeri alındığı belirtildi.

Duruşmayı aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri, insan hakları savunucuları, yabancı heyetlerin olduğu çok sayıda kişi izliyor. 


 

MAHKEME BAŞKANI: ALKIŞLAYANLARI ÇIKARIRIM

Mahkeme Başkanı Galip Mehmet Perk "Ayakta kimse kalmasın, duruşma sırasında alkış gibi sesler çıkaranlar dışarı çıkarılacak" demesi dikkat çekti.

Tutuksuz yargılanan Çiğdem Mater, Yiğit Aksakoğlu, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Can Atalay, Mine Özerden, Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi ve tutuklu sanık Osman Kavala duruşmada hazır olduğu görüdü. 

Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada ilk olarak tanık Ercan Orhan Aydın'ın SEGBİS ile ifadesi alınmak istendi.

Ancak bulunduğu salonun ses sisteminde sorun oluşması nedeniyle mahkeme heyeti tanığın başka bir salona alınmasına karar verdi.  SEGBİS sistemindeki arıza nedeniyle tanık dinlenemedi.




MAHKEME BAŞKANINDAN OSMAN KAVALA'YA SORGU

Mahkeme Başkanının "Taksim Platformu kuruluşunda yer aldınız mı?" diye sorduğu tutuklu iş insanı Osman Kavala

"Almadım ama bazı toplantılara katıldım" dedi. 

Hakimin "Hangi toplantı?" diye sorduğu Kavala, "Bir tanesi Cezayir Restoran'daydı" yanıtını verdi.

Duruşmadaki notlar şu şekilde:

"Mahkeme Başkanı (MB): Ayaklan İstanbul Facebook sayfasıyle ilgili bilginiz var mı? Kim oluşturdu?

Osman Kavala: Bilmiyorum. Gezi konusundaki ilk temasım gezi olayları başladıktan sonra Haziran 2013'teki bir telefon görüşmesinde oldu. Olayları değerlendirdiğimiz bir konuşmaydı. Benim Gezi olayları başlamadan önceki faaliyetlerle hiçbir alakam yoktu. Hiçbir maddi destek sağlamadım.

MB: Otpor lideri İvan Maroviç'i tanıyor musunuz?

Kavala: Tanımıyorum. Hiç görüşmedim. İddianamede ismi geçtiğinde öğrendim.

MB: Ülkenin başkanına karşı ayaklanmaya teşvik eden bir oyun oynandığı iddia edilmiş. Bu oyunu biliyor musunuz, gittiniz mi?

Kavala: Bu soruyu sorduğunuz için teşekkür ederim. Bu oyunla ilgili hiçbir bilgim yok, gitmedim. Alabora ile Gezi olaylarından sonra Haziran 2013'de ilk defa görüştüm.

MB: "Ağaçları kesiyorlar" diye çağrılar yapıldığında gittiniz mi?

Kavala: Çağrı nedeniyle gitmedim. Ofisim zaten Gezi Parkı'nın oradaydı. Birkaç defa Gezi'ye gittim ama çağrıdan ötürü gitmedim.

MB: Alabora'nın "Mesele sadece 3-5 ağaç değil, anlamadın mı" diye tweeti var. Sizin "Bizim derdimiz sadece Gezi Parkı'dır. Çevre duyarlılığıyla hareket ettik. Bu beyanlara katılmıyoruz diye yazılı, ispatlayabileceğiniz bir beyanınız oldu mu?

Kavala: İspat, iddia makamının yükümlülüğü. 

MB: Yok, sizin lehinize beyan var mı diye soruyorum.

Kavala: Ben TEMA üyesiyim. Meselenin sadece ağaç olmadığı, parkın park olarak kalması gerektiğini birçok defa söyledim.


Murat Başol'un, çizerler duruşma salonundan çıkarıldıktan sonra renklendirdiği Osman Kavala çizimi

MB: TAPE'lerde Gezi olayları sırasında çekim ve videolar yaparak bu vandallığa anlam yükleme çabanız oldu mu? Böyle düşünüyor musunuz? Gezi olaylarının ülkenin önünü açacak hareket ettiği, çevre duyarlılığının ötesinde bir çalışma içine
girdiğiniz iddia edilmiş. Ne diyeceksiniz?

Kavala: İddianamede bir film projesinden bahsediliyor. Anadolu Kültür'deki arkadaşlarımızın üzerinde çalıştığı. Bu film gerçekleşmiş değil. Olsaydı bugün sanat ürünü olacaktı. Biz toplumsal olaylara ilişkin sanat ürünlerini destekliyoruz.

 

 

'POLİSİN AŞIRI BİBER GAZI KULLANDIĞI TESCİLLENMİŞ DURUMDADIR'

MB: Anadolu Kültür ya da Açık Toplum Vakfı üzerinden Gezi eylemlerine katılanlara gaz maskesi alınması gibi eylemler var. Siz bu destekleri verdiniz mi?

Osman Kavala: Açık Toplum Vakfı'yla bu konuda herhangi bir görüşmem olmadı. ATV'dan böyle bir kaynak söz konusu değil. Bir telefon görüşmesi var. Mine Özerden "Gençlerin maskeye ihtiyacı var, nasıl yardımcı olabiliriz?" demesi üzerine hesap açılsın, destek veririz dedim.

Özlem Dalkıran'la telefon görüşmemiz var. Onun üzerine yanımızdaki pastaneden aldığım poğaçalarla eczaneden aldığım maskeleri götürdüm. Bunlar eczaneden alınan maskeler, gaz maskesi değil. Biz Gezi eylemleriyle ilgili kimseye tek kuruş ödeme yapmadık.

MB: Gazın yasaklanması yönünde çalışma yapılması Gezi Parkı'ndaki çevre duyarlılığını aşan bir şey değil midir?
Kavala: Polisin aşırı gücü.

MB: Polis aşırı güç mü kullandı?
Kavala: Aşırı biber gazı kullanımı tescillenmiş durumdadır. Yaralanmalar olmuştur. Biber gazı kullanımının suistimali en üst noktadadır.

MB: "Geziye hiçbir şekilde kaynak aktarımım olmadı" diyorsunuz. Yaptığınız küçük yardımları kendi cebinizden mi yaptınız?

Kavala: Kendimize ait bir hoparlör ve masa götürdük. Bundan ibarettir.

MB: Açık Toplum Vakfı ile Anadolu Kültür AŞ üzerinden yapılan çalışmalarda, jam toplantıları, baraka toplantıları, Garaj İstanbul toplantıları. Bu kadar derinlemesine çalışmalar çevre duyarlılığını aşmıyor mu?

Kavala: Bu toplantıları fonlamadık. Bunlar safsata."


Osman Kavala: Benim sorgum emniyette yapıldı. Sizin sorduğunuz hiçbir soru bana yöneltilmedi. Savcıyla görüşemedik, mahkemede de sorulmadı. Bu sorular bana sorulmadan hakkımda iddianame hazırlandı.

MB: İddianame size tebliğ edildi ama ne var bunda?

OK: Tebliğ edildi ama hazırlanmadan önce bana sorulması uygun olurdu.

Hakkımdaki suçlamalar kanaat ve varsayımlara dayanıyor. İddianamede Gezi olaylarını finanse ettiğime dair hiçbir bulgu yok. Gezi olaylarını hükümete kalkışma olarak gördüğüme dair de hiçbir bulgu yok.

Faaliyetlerim ve telefon görüşmelerim Anayasamızla güvence altına alınan faaliyetler arasındadır. AYM Başkanının da dediği gibi suç bulgusu olmadan tutuklanmam hak ihlalidir.

Yeni delil bulunacak diye 16 ay cezaevinde tutulmam da ve en önemlisi tutukluluğumun devamı da hak ihlalidir. Bu cezaya dönüşen hukuksuz ve ayrımcı bir uygulamadır. Sayın mahkemenizin bu hukuksuz ve ayrımcı uygulamaya son vermesini talep ediyorum."

Verilen aranın ardından Taksim Dayanışması'ndan mimar Mücella Yapıcı söz aldı. Yapıcı ile ilgili duruşma notları şöyle:


Tarık Tolunay'ın kaleminden, Mahkeme Heyeti tarafından çizerler dışarı çıkarıldığı için yarım kalan duruşma salonu çizimi

'TENCERE TAVAYLA HİÇBİR HÜKÜMET DEVRİLMEZ'

"MB: Taksim Dayanışması'nın parka çağrı tweetinde rolünüz var mı?
Mücella Yapıcı: Dayanışma'nın tüm çağrıları ortak kararla alınır. Ben sadece sekreteryadaydım. O gün iş makinalarının da Taksim projesiyle alakası yoktu. Biz tüm resmi kurumlara izin var mı diye başvurduk ama böyle bir izin yoktu. Şantiyeye gittik, yetkili yoktu, buldozerci vardı izinleri yoktu. Dozer Gezi Parkı'nın elektrik ve su tesisatını koparmıştı. Ve tekrar kepçeyi atsaydı sadece dozerci değil oradaki herkes büyük bir felaketle karşı karşıya kalacaktı. Uyardık ama çok şiddetle karşılaştık. 5 santimden gaz sıkıldı bana. Mide kanaması geçirdim. Mesleğimi uygularken o kadar haklıydık ki. Ama buradayız.

MB: "Başlangıç mücadeleye devam" sözünde nasıl bir mesaj verilmeye çalışılıyor?
MY: Parkı kurtarmaya yönelik bir devam. Bütün mücadeleler öyle başlar ve devam eder.
MB: Korna, tava gibi tweetlerde sizin dahliniz var mıydı?
MY: Öyle okumasak? O şiddet nedeniyle sekiz insanı kaybettik. O şiddete karşı yapılan bir şeydi. Hiçbir tencere ya da tavayla bir hükümet indirilemez.

MB: Meclis, idare karar alır. Bundan memnun olmayanlar hukuk yoluna başvurur ve sonucu beklenir. Yani yasaya saygı diye bir kavram var. Ama bu tweetlerde sürekli bir birlik, çağrı, direniş, devam var. O vandal görüntüleri izlediniz. Olayların bu noktaya gelebileceğini düşünmediniz mi?  Diğer şer odaklarının da buraya katılıp ülkeye zarar vereceklerini düşünemediniz mi?

'NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNU SON DEPREMDE GÖRDÜK'

MY: Tam da dediğiniz gibi oldu. Son derece açık, yasaya saygılı, hukuk yoluyla itirazını yapan dayanışma, sonra hukuk yolunu kazanan da dayanışma. Bunun ne kadar önemli olduğunu son depremde gördük.

Sadece ağaç değil, depremde hastane kurabileceğimiz tek alan. Bu tek alanı davayı kazanmış olmamıza rağmen dozer sokanların bu dediklerinizi düşünmesi gerekmez mi? Halkı bu itiraza yönlendiren o akıl almaz şiddetti. Bunu onların düşünmesi lazım. Talepler çok açıktı."

'BİZ KÜLLERE FALAN ÜFLEMEYE ÇALIŞMIYORUZ, GÖREVİMİZİ YAPIYORUZ'

Mücella Yapıcı'nın ardından Can Atalay'ın beyanlarına geçildi. Mahkeme Başkanının "Topluluğa hitabınız var: 'Yarın önemli bir gün, bugün buradayız ama yarın ağaçları sökmeye teşebbüs edebilirler' demişsiniz. Eylemcileri megafonla yönlendirenin siz olduğunuz söyleniyor 'Her yer taksim her yer direniş', 'Katil devlet hesap verecek', 'Katil polis hesap verecek' dediğiniz iddiaları var" sorusuna yönelik Can Atalay "Sorunuzun ikinci bölümü Gezi'nin 1. yıldönümüyle ilgili dolayısıyla olayla alakası yok" dedi.

Bunun üzerine mahkeme başkanının "Amiyane deyimle küllere üflemeye çalıştığınız söyleniyor" demesi üzerine Can Atalay, "Biz küflere üflemeye falan çalışmıyoruz. Görevimizi yapıyoruz" yanıtı verdi:

"28 Mayıs'ta beraber mesai harcadığım arkadaşlarıma öyle şiddet uygulandı ki öğle arasında çıkıp oraya gittim. İlk giren kişiler sivil, polis ya da zabıta değildir. Bu sözler, bu itirazın dillendirilmesidir. Polise mukavemet olarak değerlendirilebilecek hiçbir şey yoktur. Yargıtay içtihatında etkin direniş, polise mukavemet eylemi yoktur. 31 Mayıs akşamına kadar böyle.

'GEZİ BU TOPRAKLARIN ADALET, ÖZGÜRLÜK VE EŞİTLİK UMUDUDUR'

31 Mayıs akşamı ise başka. Bizim açımızdan Gezi Direnişi üçe ayrılır. 27 Mayıs'a kadar gelen süreç. Dava açtık, imza topladık, yasal hakkımızı kullandık. 27 Mayıs akşamı bizim itiraz ettiğimiz plan ve projeye aykırı uygulama yapıldı haklı olarak itiraz ettik. 31 Mayıs akşamı ise başka bir şey yaşandı. Türkiye'de itirazı olan herkes itirazını alıp geldi."

Mahkeme Başkanının "Tapede esnaflara baskı yaptırılması iddiasıyla ilgili ne diyeceksiniz?" sorusuna yanıt veren Atalay, "Orada bahsis geçen esnaf elinde palayla kadınlara saldırmıştı. Taksim Dayanışma ya da herhangi bir kurum kuruluş Gezi Direnişi'nin sahibi değildir. Taksim Dayanışması milyonlarca insanın tercümanı olmaya çalışmıştır. Suçu kim işlediyse onunla ilgili dava açılmalıdır. Gezi bu toprakların adalet, özgürlük, eşitlik umududur" dedi.

Atalay'ın ifadelerinin ardından duruşmaya saat 16.00'a kadar ara verildi. Aranın ardından Tayfun Kahraman kürsüye çıktı.

MB: Taksim Dayanışması'nın sözcülerinden olduğunuz doğru mudur?

TK: Şehir Plancıları odası adına sözcülük yaptım. Taksim Dayanışması içinde faaliyette bulundum. Garaj İstanbul'da gerçekleştirilen toplantıya davet edildiğim için katıldım.

MB: Sosyal medyadan eylem çağrısı yaptığınız iddia ediliyor.

TK: Benim paylaşımlarım Taksim Dayanışması'nın retweet'leridir. Kendi kişisel paylaşımlarım değildir.

MB: Aslı Aydıntaşbaş ile yaptığınız telefon görüşmesinde BDP'nin gezide olduğu hakkındaki görüşme ne ile ilgili?

TK: Aslı Aydıntaşbaş bana tespitlerini aktarmıştı. Ben de çeşitli STK da dahil olmak üzere geniş tabanlı bir çatı yapılanması olduğunu bahsetmiştim. Takdir edersiniz ki tape'de geçen saptamalar benim kişisel düşüncelerimdir. Bunu Taksim Dayanışması'nın durduğu yere çekmek doğru değildir. Taksim Dayanışması içinde yüzden fazla bileşen vardır. CHP, İşçi Partisi, TKP, ÖDP de bu çatının altındadır.

SOSYAL MEDYA VE MAİL ŞİFRELERİ SORULDU

MB: Akif Burak Atlar'ı tanıyor musunuz? TK: Kendisi Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Sekreteriydi.

Hakim ikisinin arasında geçen bir tape'yi okudu.

MB: Neden sürekli eylemlerde görünme durumu var?

TK: Eylem olarak bahsedilen bir basın açıklamasıdır. Taksim Dayanışması'nın basın açıklamasıdır. Buna yönelik kimin katılacağının konuşması, kurumsal bir temsiliyet konuşmasıdır. Şu anda Yönetim Kurulu Başkanı'dır.

Hakim forumlarla ilgili bir telefon görüşmesini okudu. Konuşmada şifrelerden bahsediliyor.

MB: Bu şifre nedir?

TK: Taksim Dayanışması'nın resmi Twitter ve Gmail hesaplarının şifreleridir sorduklarınız. Bunlar sekreterya tarafından da bilinmektedir. 80 ilde insanların dışarı çıkmasını sağlamak kolay değildir. İddianamenin bizi, bunu gerçekleştirecek kadar muktedir görmesi akıl dışı.

Tayfun Kahraman'ın sorgusunun ardından kürsüye Yiğit Aksakoğlu çıktı. Bilgi Üniversitesi'nde görevli olduğu bilgisinin yanlış olduğunu belirten Aksakoğlu, Bilgi Üniversitesi'nden iddianame yazılmadan 10 sene önce oradan ayrıldığını söyledi.

MB: Garaj İstanbul toplantısı neye ilişkindir?

YA: Gezi'de ne olduğunun konuşulduğu, 31 kişinin katıldığı bir toplantıdır. Bu toplantıda kolaylaştırıcılık yaptım. Bu Siyaset Meydanı'nda Ali Kırca'nın yaptığı gibi bir iştir.

MB: (Şiddetsiz eylemle ilgili bir telefon konuşmasını okudu) Gezi eylemleri sırasında piyano çalan adam ve duran adamla ilgili bir çalışma yaptınız mı,? Birini getirdiniz mi?

YA: Yapmadım, sadece örnek verdim bu konuşmada.

MB: (Hacer Foggo ile yapılan bir telefon görüşmesini okudu). Bu konuşma ne ile ilgilidir?

YA: Hacer Foggo, Roman dernekleriyle çalışır. Romanların sosyal olarak gelişmesine adamıştır kendini. Yaptığımız konuşma Roman Dernekleri arasındaki bir dedikodu konuşmasıdır.

Yiğit Aksakoğlu'nun "Ben 220 gün cezaevinde yattım. Bu okuduğunuz tape'lerin hiçbirini dinlemedim. Bu kayıtlar nerede? MB: Savcılık tarafından ihyası yapıldı. TK: Bu polisler bunları yaptığı için yargılanıyor. Başka sorum yok" demesi üzerine Mahkeme Başkanı Aksakoğluna "Soru soramazsın, geç yerine" diye bağırdı.

Yiğit Aksakoğlu'nun ardından kürdüye Yiğit Ali Ekmekçi çıktı.

Mahkeme Başkanının Osman Kavala'nın biber gazı ile ilgili bir konuşmasını okuduktan sonra sorduğu "Sizin devletin biber gazı alımına ambargo konulması ile ilgili bir çalışmanız oldu mu" sorusuna, ? Yiğit Ali Ekmekçi, "Hayır, böyle bir çalışma olmadı" yanıtı verdi.

"Ablam, Avrupa Komisyonu İnsan Hakları Komiserliği'nde çalışıyor" diyen Ekmekçi,mahkeme heyetine "Onun Türkiye'ye geleceğini bu konularla ilgili görüşmek isteyip istemediğini söyledim bu konuşmada Kavala'ya" yanıtı verdi.

'İDDİANEMADE ÇEKİLMEMİŞ BİR FİLMİN LİNKİ VAR'

Yiğit Ali Ekmekçi'nin ardından sorgu kürsüsüne çıkan Çiğdem Mater Utku, "İddianamede bizim bir film yaptığımız söyleniyor ve linki veriliyor. Bir mucizeden bahsediliyor. Çekilmemiş bir filmin linki var iddianamede"dedi.

ÇMU: Film çekmek zor bir iş. Gezi Olaylarından sonra epey bir arşiv oluştu. O dönemde Türkiyeli sinemacıların elinde epey görüntü vardı. Uzun yıllardır Ermenistan-Türkiye Film Festivali organizasyonundayım. Altın Kayısı Film Festivali için yeterli fonumuz yoktu. Açık Toplum Vakfı'ndan Saraybosnadaki film festivalinde, film projemizi konuşmak için ulaşım desteği aldık. Onlar bize İstanbul-Saraybosna arasında gidiş dönüş 3 bilet aldılar. Bu toplam 500 dolara denk geliyor.

ÇMU: Benim filmografimi IMDB'den bulabilirsiniz. MB: Ofisinizi revir olarak kullandığınız iddiası var. Burada elinizde beyaz bir sıvı dağıttığınız fotoğrafı var. ÇMU: O gün benim fotoğrafımı çeken polis de eminim ki etkilenmiştir. Orası ofisim değil, ofisimin sahanlığı.

MB: (Osman Kavala ile bir telefon konuşmasını okudu).

ÇMU: Ben Hrant'ın Arkadaşları'ndan biriyim. Bu grupla birlikte davaları takip ediyoruz. Anmaları takip ediyoruz. Onlarla ilgili giderleri konuşmuşuz. Bu arada bu tape'leri yanıtlıyoruz ancak bunlar suç değil.

'YAKALAMA KARARLARININ İNFAZININ BEKLENMESİNE'

Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, firari sanıklar hakkındaki yakalama kararlarının infazının beklenmesine ve müştekilere çıkarılan davetiyelerin ulaşmasının beklenmesine karar verdi.

İnanç Ekmekçi hakkında yakalama kararı çıkarılmasına karar veren mahkeme, Murat Papuç'un dinlenmesi için çağrılmasına, usulüne uygun çağrılan tanık Hasan Gül hakkında zorla getirme kararı çıkarılmasına hüküm etti.

Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar veren mahkeme, duruşmayı 24-25 Aralık'a erteledi.

İDDİANAMEDEN

657 sayfadan oluşan iddianamede şüphelilere 10 ayrı suçlama yöneltilmiş, gazeteci ve yazar Can Dündar ve oyuncu Memet Ali Alabora'nın da aralarında bulunduğu 16 şüpheli hakkında da yakalama kararı çıkarılmıştı. İddianamede kişiler hakkında ayrı ayrı süreli hapis cezası istendi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamenin hazırlandığı bilgisini verdiği 20 Şubat'taki toplantıda tüm isimlere ağırlaştırılmış müebbet istendiğini söylemişti.

Haklarında "hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlaması yapılan diğer isimler şöyle: Anadolu Kültür A.Ş Yönetim Kurulu Üyesi Ali Hakan Altınay, Mimar Mücella Yapıcı, oyuncu Ayşe Pınar Alabora, sinemacı ve gazeteci Çiğdem Mater Utku, Açık Toplum Vakfı Türkiye Temsilcisi Gökçe Yılmaz, yazar Handan Meltem Arıkan, Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Koordinatörü Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi, Sinemacı, yönetmen yardımcısı ve reklamcı Mine Özerden, avukat Can Atalay, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini yapan akademisyen Tayfun Kahraman ve Anadolu Kültür A.Ş Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Terakki Vakfı Okulları Yönetim Kurulu Üyesi Yiğit Ali Ekmekçi. 16 Kasım 2017’de gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan ve bu iddianamede ismi geçenler hakkında yurtdışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartı devam ediyor.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar