Gezi Davası'nda tutuklanan isimlerin aileleri konuştu: Başları dik, moralleri iyi

Gezi Davası'nda tutuklanan isimlerin aileleri konuştu: Başları dik, moralleri iyi
Gezi Davası'nda tutuklanan sekiz ismin aileleri hukuksuzluk vurgusu yaparken mücadeleden vazgeçmeyeceklerini de belirttiler.

İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi Davası'nın son duruşmasında iş insanı Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet ve aralarında Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay'ın da olduğu yedi kişiye de 18 yıl hapis cezası verdi.

Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Ali Hakan Altınay’ın aileleri, tutuklamanın son bulmasını, cezaların ise geri alınmasını talep ediyor.

'HEPİMİZ, HER AN ANAYASAL HAKLARIMIZI VE KENTİ KORUMAK İSTEDİĞİMİZ İÇİN TUTUKLANABİLİRİZ'

18 yıl hapis cezası verilen ve Bakırköy kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Yüksek Mimar Mücella Yapıcı’nın kızı Cansu Yapıcı, "Herkes bana şunu soruyor: Bekliyor muydunuz? Beklemiyorduk demeyi çok isterim ama diyemiyorum" dedi.

Birgün'den Dilan Esen'in haberine göre, Yapıcı, "Karar, Türkiye’de hukuksal güvenceyle yaşamak isteyen vatandaşlar açısından baktığımızda korku verici. Delilsiz, herhangi bir hukuk süreç işlemeden, yargı süreci olmadan annem ve arkadaşlarım tutuklandı. Bu insanları tanımasaydım bile tablo çok korkunç" diye konuştu.

"Demek ki hepimiz, her an anayasal haklarımızı ve kenti korumak istediğimiz için tutuklanabiliriz" diyen Yapıcı, "Annemin her duruşmada yaptığı savunma aynı. ‘Benim savunmam 56 sene sonra da aynı olacak’ diyor. Çiğdem’le annemi görme şansını yakaladım. İkisinin de moralleri yüksek, orada gerçekten bir sistem oturtmuşlar. Çiğdem’le annem birlikte kalıyor. Annem huzurlu olduğunu söylüyor" ifadelerini kullandı.

'TAYFUN'LA EVLENME HİKAYEM GEZİ'DİR'

18 yıl hapis cezası verilen İBB Şehircilik Proje Koordinatörü ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Tayfun Kahraman gibi şehir plancısı olan eşi Dr. Meriç Demir Kahraman da kararın hukuki değil siyasi olduğunu vurguladı.

Kahraman, şunları dile getirdi: "Tayfun, Can, Mücella beraat etmiş olsalardı dahi maalesef Gezi davası çeşitli şekillerde Türkiye’de yaşanan her şeyde malzeme haline getirildi. Ortada bir şey bulamıyorlar, bulamayacaklar da. Biz çok sağlam bir zemindeyiz. Ömürlerini kent hakkını korumak için kent suçlarına karşı mesleki olarak emek vererek geçirmişler. Bir gün dahi içerde kalmaması gereken arkadaşlarımız, eşim onlar. O kadar akıl dışı ki…"

Her şeyin gün ışığına çıkacağına aktaran Kahraman, "Bu siyasi karara imza atanlar gerçek hukuk karşısında yargılanacaklar ve biz o günleri göreceğiz. Ben de oradaydım, benim Tayfun’la evlenme hikâyem Gezi’dir. Tayfun o dönem oda başkanı olarak ceketi ve gömleğiyle oradaydı ve benim Tayfun’a aşık olma hikâyemdir. Parkın orada park olarak kalmasını savunan bir oda başkanıydı. Biz bu dayanışmayla yola çıktık ve sonra evlendik. Bu siyasi karara imza atanlar eninde sonunda gerçek hukuk karşısında hüküm giyecekler. Başları dik, moralleri iyi, sağlıkları yerinde" şeklinde konuştu.

'TEK BAŞINA KURTULUŞ YOK; YA HEP BERABER YA DA HİÇ'

Silivri Cezaevi’nde tutulan Avukat Can Atalay’ın annesi Şükran Atalay, "Bu memlekete demokrasi gelecekse, yeşil korunacaksa, vicdanlar uyanacaksa çocuklarımızın çok emeği var" dedi.

Atalay, şöyle devam etti: "Kimse unutmasın lütfen. Memlekette tecavüzcü, uyuşturucu satıcıları, katiller, rüşvetçiler elini kolunu sallayarak gezerken vicdanlı, güzel yürekli insanlar muhalif oldukları için cezalandırdı. Bu ülkede güvenlik ve hukuk sorunu var, yolda giderken evinde otururken bir gün herkesin başına gelebilir. Görüştüğümde bir tane avlu ve topları olduğunu söyledi. Bir topla bile mutlu olmuşlar."

Can Atalay’ın babası Mustafa Yalçın Atalay ise sadece ceza vermek için bir nevi tiyatro oynandığını belirterek şunları söyledi:

"Önceden sahte deliller yaratılıyordu ama burada delil de yok, suç var. Hem avukatların hem de yargılananların savunmalarına kısıtlama konuldu. Heyetteki yargıçlar bilerek buraya atanmış. Atama yapanlara diyet ödüyorlar. Kamuoyu demokratik bir karşı duruş yapmazsa herkesin başına gelebilir. Mücella’yı çok eski yıllardan tanırız. İyi bir mimardır, toplumcu ve sosyalisttir. Tayfun’un da mücadelesi Mücella’yla eşdeğerdir. Oğlumuz da hem bir hukukçu hem de kent savunucusudur. Mimarlar Odası’nın avukatıdır. Can Atalay aynı zamanda bir insan hakları savunucusudur. Sulukulelilerin mülklerinin elinden alınmasının hukuki mücadelesinden başlayan, sonra Soma’daki cinayet davasında ailelerin, Aladağ’da yurtta yanarak ölen 11 tane çocuğumuzun, Çorlu’da ölen çocukların, Hendek’teki havai fişek patlamasında ölenlerin avukatı olmuştur. Arkadaşlarımızı bir an evvel çıkarmak için mücadele edeceğiz. Tek başına kurtuluş yok; ya hep beraber ya da hiç."

'BU KARARLA İLGİLİ DURUMU DOSYALAYABİLMEK MÜMKÜN DEĞİL, DOSYA DOLABI YIKILDI'

Silivri Cezaevi’nde tutulan bir diğer kişi de 18 yıl hapis cezası verilen Ali Hakan Altınay. Altınay’ın hem kız kardeşi hem de avukatı olan Deniz Altınay, "Karar, hukuki değerlendirmesi yapılamayacak kadar hukuktan yoksun" dedi ve mahkûmiyeti hiç tahmin etmediklerini söyledi.

Altınay da hiçbir delilin olmadığının altını çizerek, "Hâkimin muhalefet şerhinde yazdığı gibi deliller, dinlemeler yasadışı. Bir an için yasal olduğu düşünülse bile burada suç teşkil edebilecek ve ceza sebebi olabilecek bir şey yok. Üçüncü hâkimin AKP milletvekili aday adayı, eşinin 'FETÖ' itirafçısı olması, bu durumda dosyadan çekilmesi gerekirken çekilmemesi, bizim reddi hâkim taleplerimizin ‘yargılamayı uzatmaya yönelik’ gerekçesiyle reddedilmesi bu davayı adil yargılayacak bir mahkemenin olmadığını bir kere daha gösterdi" diye konuştu.

"Ağabeyimin yazdığı kitaplar, dünya dillerine çevrildi, Boğaziçi, Sabancı, Koç gibi üniversitelerde ders verdi. Avrupa Konseyi’nin Türkiye’deki okulu olan Boğaziçi Avrupa Siyaset Okulu’nun direktörlüğünü yaptı" diyen Altınay "Çalışmalarının temeli vicdan, iyilik ve bu dünyayı bunlardan anlamak üzerine. Bir oğlu var Ege 2 yaşında, eşi Hande… Yıllardır yurtdışına çıkış yasağı var. Hande akademisyen, yurtdışında ders vermesi gerekiyordu ama gidemediler, hayatları daha da kısıtlanmış oldu" ifadelerini kullandı.

Altınay, son olarak "Bu kararla ilgili durumu dosyalayabilmek mümkün değil, bu kararla dosya dolabı yıkıldı. Ama haklıyız ve bu haksızlığa son vereceğiz. Dosya dolabı bir yandan yıkıldı ama müthiş bir dayanışma var. Ben bir ceza hukukçusu değilim, bu dava sayesinde ceza avukatlarını tanıdım. Onlardan ‘hapishaneye gidince herkes ziyaret edilir’i onlardan öğrendim" diye konuştu.

Öne Çıkanlar